• Sonuç bulunamadı

İlk Çağdan itibaren insanlığın iletişim ihtiyacını karşılayan çeviri işlemlerini günümüz çevirmenlerinin değerlendirmeleri kısaca aşağıya çıkarılmıştır.

Jäger’in “İletişimsel Çeviri” denen modeline bakalım: Jäger:(1975:36) Çeviri toplumlararası bir iletişim aracıdır. “İletişimsel Çeviri” adını verdiği bu çeviri modeliyle, bir dilden diğer bir dile çeviri yaparken kaynak metnin öncelikle iletişimsel değerlerinin belirlenmesi ve ardından hedef dilde aynı etkiyi uyandırabilecek şekilde üretilmesi önerilmektedir. Jäger’in önerdiği iletişimsel çeviri kuramının kaynağı doğal iletişim modeline dayanmaktadır. Bilindiği gibi doğal iletişim, ister ses aracılığıyla olsun, ister başka yollardan, yani değişik aygıtlarla sağlansın, en az bir kişiyle bir başka kişi arasında gerçekleşir. Özü bakımından bilgiyi üreten kişiye verici, (gönderici ya da dil düzleminde konuşucu), kendisine bilgi gönderilen kişiye alıcı veya dinleyici, bilginin gönderildiği yola da, kanal adı verilir. Verici (gönderici) bildirinin kaynağında bulunan kişidir. Yazılı ve sözlü bildiriler, sözler üretir. Alıcı bildirinin anlamını belirleyerek yorumlar. Yani iletilen bildirinin çözme eylemini gerçekleştirir. Kanal ise bildirinin izlediği yolu (hava, elektrik telleri, kablo v.b.) belirtir. En basit bir iletişim modelini oluşturan bu unsurların işlevini, Jäger’in savunuculuğunu yaptığı çeviri türünü, kaynak metin yazarı, hedef dil okuru ve iki dil arasında aracılık görevini üslenen çevirmen yerine getirmektedir. Bu işlemi Koller, (1987:113), Pınar, (1991:3-5) “Kültürler Arası İletişim Aracı Olarak Çeviri” Kade’nin, (1968:5) çizelgesiyle de vurgulanmaktadır:

Verici Kaynak

Çevirmen

Hedef Dil Alıcı Yazar Dil Metni Alıcı Deşifre Verici Metni

Kade, bu çizelgeyle iletişimsel çeviri sürecinin üç aşamada gerçekleştiğini göstermektedir. Buna göre çevirmenin görevi, Pınar’ın dediği gibi bir yandan yazarın

62

bildirisini okuyarak çözümlemek, yani deşifre etmek, diğer yandan da deşifre ettiği bilgileri hedef dilde yeniden kodlayarak, hedef dil alıcısına sunmaktır.

Çevirinin iletişimsel şekilde düşünülmesi bu konuda yeni fikir ve düşünceleri çeviri üzerine çekmektedir. Jäger’in de iletişimsel çeviri yaklaşımının Nida (1964:159) tarafından savunulduğunu görüyoruz. Öte yandan yine Nida’nın ileri sürdüğü “biçimsel eşdeğerlilik” ilkesi bildirinin hem yapı, hem de anlam özelliklerinin aktarılmasını ön gördüğünden “birebir” çeviri anlayışını çağrıştırmaktadır. Bu arada Nida, kaynak dildeki bildirinin hedef dilde iletişim yönünden tam karşılığının bulunmasını güçleştirecek unsurları üç gurupta toplamaktadır:

1.Kaynak dil kültürünün her hangi bir öğesini karşılayabilecek bir unsurun hedef dil kültüründe olmayışı.

2. Kaynak dil ile hedef dilde aynı kavramın zorunlu, ya da isteğe bağlı olarak ifade edilişindeki farklılıkların oluşu.

3. Kaynak dilde belirli hâl ve keyfiyetleri anlatmak için kullanılan belirli göstergelerin hedef dildeki karşılıklarından daha uygun bulunması.

Nida’nın görüşlerini benimseyen Wilss ‘in (1977:72) Çeviri sürecinin üç önemli boyutuna işaret ederken olayı Aktaş, şöyle özetliyor:

Asıl metin içeriğinin olduğu gibi aktarılması. Çevrilecek metnin üslûp özelliğine dikkat edilmesi.

Söz konusu metnin iletişimdeki ekseninin hesaba katılarak çevrilmesi.

Yani iletişimsel çeviri yöntemiyle metinlerin nasıl çevrileceğine açıklık getirmektir. Çeviri konusunda şematik ifadeler bu konunun anlaşılmasında yeni ve açıklayıcı fikirler vermektedir.

Koller (1989:113 Aşağdaki çizelgelerde yorumlama ve analiz ederek kodlama şeklinde değerlendirir.

63

Olay /Durum

Kaynak Metin Hedef Dilde İfade Etmek Bilgi İçeriği

I III

YORUMLAMA II

Bu çizelgeyle kaynak metnin çevirmen tarafından bilgi içeriği, olayda durum yönlerinden analiz edilerek hedef dile aktarılabileceği, bu çizelgenin kısaca kaynak metni anlama ve hedef dilde muhtemel karşılıklarını düşünme aşamasını gösterdiğini söyleyebiliriz. Burada iki dil öğelerinin denkleştirilmesi söz konusu değildir. Denkleştirme işleminin, ikinci aşama dediğimiz aşağıdaki çizelgede gerçekleştiğini görüyoruz. Ancak bu çizelgeye geçmeden önce, çevirmenin kaynak metni anlam örgüsünü tam olarak çözümleyebilmesi için anlambilimi konusunda da geniş bilgi sahibi olması gerektiğini belirtmek zorundayız. Zira bir metin değişik anlam düzeylerini içerebilir. Bu konuda Boztaş (1992:252) dört farklı anlam düzeyinden söz eder: Dilbilimsel Anlam, Kavramsal Anlam, Edimsel Anlam, Sözbilimsel Anlam, Kültürel Anlam ve Toplumsal Anlam.

Boztaş, metni çözümlerken bu anlam düzeylerinden hangisinin metin bağlamında söz konusu olduğunun belirlenmesini ve buna göre çevirisinin yapılmasını önerir :

Kaynak Metin Kaynak Metin Kaynak dil ile

Hedef dil Bilgi içeriği arasında

Eş değerlilik Olay / Durum Kurma

Analiz ederek kodlama

Şifreleme veya adlandırma olarak da adlandırabileceğimiz bu aşamada kaynak dildeki olay, bilgi içeriği ve dil unsurlarının birinci aşamada anlam düzeyleri de dikkate

64

alınarak çözümlenmesi sonucu elde edilen bilgiler hedef dildeki karşılıklarıyla eşleştirilerek aktarılır. Burada iki dil arasında içerik ve üslûp düzeylerinde eş değerliliğin kurulması esas alınır. Bu iki aşamalı çeviri yaklaşımı, Nida (1969:159), Jäger (1975:36) ve Wills (1977:72)’in önerdikleri iletişimsel çeviri yöntemiyle örtüşmektedir.

Koller (1987:115) diller arası çeviri sürecinin nasıl işleyeceğini bir başka çizelgeyle şöyle gösteriyor:

Kaynak Dil Hedef Dil

Kaynak Dil Sözcük/Biçim Sözcük/Biçim Kaynak Dil Göstergeleri Göstergeleri Kaynak Dil Hedef Dil

İçerik/Anlam İçerik/Anlam Kavram Olay /Durum =Dillerarası Sabit birim

Koller, bu çizelgeyle bize Saussure’ün kuramında “Gösteren” ve “Gösterilen” diye

tabir edilen her dildeki göstergelerin “biçim / anlam” yada “sözcük /içerik” şeklinde ki yönü bulunduğunu ve bu göstergelerin dış dünyada değişik nesnelere gönderme yaptıklarını, bir başka deyişle, değişik anlamlarını yansıttıklarını, anlamlarının ancak metin

65

bağlamında sabitleştiğini ve bir dilden diğer bir dile çevrildiklerinde yer aldıkları metin içinde kazandıkları anlamların aynısının hedef dile aktarılması gerektiğini, aksi taktirde iletişimin kurulamayacağını ifade etmektedir.