• Sonuç bulunamadı

Am 10 Julius Die alberna Figur, die ich mache, wenn in Gesellschaft von ihr gesprochen

DİLEK YAPICI – (41)

13 Temmuz

Hayır ben yanılmıyorum! Onun kara gözlerinde bana ve benim yazgıma içten

sadakatini gösteren bir anlam okuyorum.

Evet, bunu seziyorum ve yüreğimin bu sezişine dayanarak sana diyebilirim ki... Ah, o sözü, o dünyalar değerindeki sözü ifade edebilecek miyim?... Evet…sevgim karşılıksız

112

Beni seviyor! Kendi gözümde değerim ne çok arttı! O beni seveli… Bunu sana

söyleyebilirim, çünkü beni anlarsın…. Kendime karşı sevgim ne kadar çoğaldı!

Kendimi bu kadar beğeniyorum, haddimi bilmiyor muyum. Yoksa duygularım isabetli midir? Lotte’nin kalbinde yatmasından korktuğum nişanlısını henüz görmedim. Ama onun sözünü sıcak bir sevgiyle her edişinde ben ne hale geliyorum, bilir misin?

Rütbeleri, nişanları sökülen kılıcını teslime mecbur bırakan bir asker ne hale gelir? İşte öyle!

K.D. ve K.M. de kullanılan bazı kelimeler günümüz Almancasına aykırı gibi görünüyorsa da K.M.’ de nasıl kullanılmışsa aynısı alınmıştır. dtv “Deutsche Taschenbuch Verlag” nasıl baskı yapmış ise, biz de aynı alıntı yaptık. Örnek: Juli “Julius”, Yuni “Junius” gibi.

K.D. “Nein ich betriege mich nicht!” Sözünü Arif Gelen; “Hayır

aldanmıyorum!” Nihat Ülner ise; “Hayır, kendimi kandırmıyorum!” şeklinde çevirmiş. Dilek yapıcı ise ; “Hayır, kendimi kandırmıyorum!” , diye çevirmiştir. Her bir çevirmenin dil tavırları güzeldir.

Arif Gelen ile Dilek yapıcı aynı paragrafın çevirisinde –“ ah,” sözüyle nida edebi sanatını kullanmışlardır. Nihat Ülgen ise böyle bir sanat kullanmadan çevirmiştir.

K.D. de Goethe: “ wie ich mich selbst anbete, seitdem sie mich liebt!” H.D.’de Arif Gelen, “sen bunu anlarsın - kendime karşı sevgim ne kadar arttı! “ Nihat Ünler aynı çümleyi H.D.’e “çünkü ne demek istediğimi anlayabilirsin-, nasıl da kendime tapıyorum beni sevdiği için! “ şeklinde ifade etmiştir. N.Ü.’in bu çevirisi hiç de yakışık

almamıştır. Kendine taptığı şeklindeki bu ifade yanlış çevirilmiştir. Çünkü tapmak ve yaratmak kelimeleri birer fiil olarak, günlük hayatta bazıları tarafından sorumsuzca kullanılmaktadır. Hâlbuki bu fiiller birer kavramdır. Tapmak Allah’a yöneliktir. İnsanın kendisine tapması veya sevgiliye tapması gibi ifadeler kaynak metinde de olsa, kelime kelime, çevrilmemelidir. Genç Werthr’in Acıları roman çevirisi faydalı olarak bilinirken dilimizde ve kavramlarımızın anlamlarında yozlaşmaya sebep olmamalıdır. Aynı cümleyi

113

D.Y. “çünkü beni anlarsın…. Kendime karşı sevgim ne kadar çoğaldı!” şeklinde çevirmiştir. Edebi çeviri sanatını uygun kullanmıştır.

Goethe kaynak dilde “da ist mir’s wie einem, der aller seiner Ehren und Würden

entsetzt und dem der Degen genommen wird.” diyerek okuyucusuna hitap ederken, hedef dilde ArifGelen : “bütün nişanları ve rütbeleri geri alınan, kılıcını teslim eden bir askere

dönüyorum.” şeklinde çevirmiştir. Hedef dilde Nihat Ülner ise,“bütün kahramanlıkları hiçe sayılan, rütbeleri sökülen ve kılıcı elinden alınan biri gibi duyumsadım kendimi.” şeklinde

çevirmiştir. Hedef dilde Yapıcı çeviriyi şöyle tamamlıyor.“Rütbeleri, nişanları sökülen

kılıcını teslime mecbur bırakılan bir asker ne hale gelir? İşte öyle!” şeklinde çeviride

bulunmuştur. Her üç çevirmen de tekniğine uygun olarak çevirilerini başarıyla yapmışlardır.

Çeviriler yukarda görüldüğü gibi edebi çeviri uygunluğu mevcuttur, ancak romanın bu bölümü tezimizi ilgilendiren eğitim ve öğretim açısından önemli bir mesaj veriyor. Bu mesaj : “Bütün kahramanlıkları hiçe sayılan, rütbeleri sökülen ve kılıcı elinden alınan

bir asker gibi duyumsadım kendimi, teşbih (benzetme) sanatıdır. Sözü daha etkili duruma

getirmek için aralarında ilgi bulunan iki unsurdan güçsüz olanı güçlü olana benzetmektir. Bu benzetme okuyucuya ve gençlere şu değerleri kazandırmaya çalışıyor:

- Lotte’nin nişanlısına karşı sadakatini açıkça belirterek sadık insan olmayı öneriyor. - Werther’in kin duymadan Lotte’nin bu tutumunu takdir etmesi ve Albert’e düşmanlık beslememesi ile mertlik göstermesini bir insanlık değeri olarak benimsetmeye çalışıyor.

- Kara sevdaya tutulmuş bir gencin iradesini kullanarak, gerektiğinde aşkını kalbine gömebilmesini de insani değer olarak sunuyor.

- Baştan Lotte’nin nişanlı olduğu ikaz edildiği için Werther ‘in sözüne sadık kalarak olgunluk göstermesi de insani bir değer olarak sunulmuştur.

- Yerine göre aşkın feda edilebileceğini ve intiharın bir çare olmadığını vurgulamıştır.

114

Almanca eğitimi yapan öğrencilerin hem bu romanın kaynak dildeki neşrini hem de üç çeviri karşılaştırmasını okumakla, Almanca öğrenmeye olan katkısı göz önüne serilmiştir. Çünkü çeviriler arasında dolaşmakla dilin adaptasyonu artacak, tekrarlarla çivi çakma metodu uygulanmış olacak ve öğrencinin bilgisinde kalıcılık sağlanacaktır.

4.3.6. Örnek Metin VI (s.38)

Am 16. Julius

Ach wie mir das durch alle Adern läuft, wenn mein Finger unversehens den ihrigen berührt, wenn unsere Füβe sich unter dem Tische begegnen! İch ziche zrück wie vom Feuer, und eine geheime Kraft zieht mich wieder vorwärts –mir wird’s so schwindelig vor allen Sinnen. –O! Und ihre Unschuld, ihre unbefangne Seele fühlt nicht, wie sehr mich die kleinen Vertraulichkeiten peinigen. Wenn sie gar im Gespräch ihre Handa auf die meinige legt und ihm Intresse der Unterrredung näher zu mir rückt, daâ der himmliche Atem ihres Mundes meine lippen erreichen kann: Ich glaube zu versinken, wie vom Wetter gerührt. – Und, Wilhelm! wenn ich mich jemals unterstehe, diesen Himmel, dieses Vertrauen! –Du verstehst mich. Nein mein Herz ist so verderbt nicht! Schwach! Schwach genug! –Und ist das nicht Verderben?-

ARİF GELEN –(s.49)

16 Temmuz

Ansızın eli elime değse, masanın altında ayaklarımız birbirine dokunsa,

bütün damarlarımdaki kan coşuyor. Ateşe dokunmuş gibi geri çekiliyorum. Gizli bir kuvvet gene beni ileri itiyor. Başım dönüyor, bütün duygularım altüst oluyor. Ah, masumluğu, ruhumun temizliği yüzünden, bu ufak tefek samimi davranışların beni ne kadar üzdüğünü anlamıyor. Konuşurken elini elimin üstüne koyması, güzel soluğu soluğuma karışırcasına bana yaklaşması.. Bunlar bana kendimi unutturuyor, üstümde şimşek çakmış gibi oluyorum. Ama Wilhelm! Bu saflığa, bu güvene karşı hiç

115

yüzsüzlük eder miyim? Beni anlıyorsun. Hayır, benim kalbim o kadar bozuk değil. Ama zayıf! Yeteri kadar zayıf! Bu da bir bozukluk değil mi?