• Sonuç bulunamadı

M.de “So sei es denn!” sözünü ise; “Tanrı seni korusun” geleneksel tabirle eşdeğerlilik

149 NİHAT ÜLNER – (s.157 s.20)

10 (…) O zaman yolumun beni buraya getireceğini sezemiyordum.

K. M.de “So sei es denn!” sözünü ise; “Tanrı seni korusun” geleneksel tabirle eşdeğerlilik

sağlamıştır. Çeviriyi okuyucuya daha cazip sunabilmek için, Kaynak Dil ve Kaynak metin

kültürü hakkında bilgisi bulunan çevirmen Edebi çeviri sanatını kullanarak bu şakilde bir süslemeye ihtiyaç duymuştur. Hedef dil kültüründe kullanılmayıp, kaynak dil kültüründe ve bilhassa papazların sık kullandıkları “Tanrı seni korusun” cümlesinin kullanılması hiçte

154

yakışık almamıştır. Burada eşdeğerlilik korunmamıştır. Eğer “artık Allah seni korusun veya “Allah sana yardım etsin” veya “Allah’a emanet!” denilseydi hedef dil kültüründe sık kullanılan daha hissi bir anlayışı okuyucusunda da uyandırmış olacaktı. Eşdeğerlilik ve yeterlilik konusunu muhafaza etmiş olacaktı.

Aktaş, (1996:206) eşdeğerliği önemini şu cümlelerle ifade etmiştir. Kaynak dil metnin bütünü göz önünde bulundurularak, içerik, uslüp ve iletişimdeki kullanım yönünden iki dil arasında eşdeğerliğin sağlanması, çeviri eylemi gerçekleştirilirken dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardan bir tanesidir.

K.M : “er lag gegen das Fenster erkräftet auf dem Rücken, war in völliger Kleidung, gestreifelt im blauen Frack mit gelbe Weste.

Das Haus, die Nachbarschaft, die Stadt kam in Aufruhr. Albert trat herein. Werthern hatte man auf das Bett gelegt, die Stirn verbunden, sein Gesicht schon wie eines Toten,”

K.M. : Von dem Weine hatte er nur ein Glas getrunken. “Emilia Glotti” lag auf dem Pulte aufgeschlagen.

Von Alberts Bestürzung, von Lottens Jammer laât mich nicts sagen. Der Alte Amtmann kam auf die Nachricht hereingesprengt,

K.M. : “Um zwöfe mittags starb er. Die Gegenwart des Amtmannes und sein anstalten tuschten einen Auflauf. Nachts gegen eilfe lieâ er ihn an die Stätte begraben, die er sich erwählt hatte. Der Alte folgte der Leiche und die Söhne, Albert vermocht’s nicht. Mann fürüchtete für Lottens Leben. Handwerker trugen ihn kein Geistlicher hat ihn begleitet. “

Kaynak metinde bulunan belli bölümler orijinal yapıdaki olayın heyecanı ve romandaki espirisini çevirmenler tarafından nasıl aktarıldığını görelim. Yeterlilik nasıl karşılaştırılmıştır? inceleyelim. Çeviriler sıra ile yazılarak karışıklığa meydan

155

verilmemiştir. Romanın orijinal kısmı siyah ve dik, çeviriler ise eğik yazılmıştır. Kaynak metinde ki bu bölümlerde olan olayı, katkı yapmadan dil içi çeviri olarak aşağıda olduğu gibi yapılmıştır. Çevirilerin arkasından yorumumuz yapılmıştır.

Arif Gelen : Sonunda bitkin bir halde pencerenin yanında sırt üstü yatıp kalmıştı. İyice

giyinikti çizmeleri ayağındaydı. Üstünde mavi bir fırak, sarı bir yelek vardı. Önce evdekiler, sonra komşular, bütün şehir ayaktaydı. Albert koştu geldi. Werther’i yatağa yatırmışlar, alnına bir sağrı bağlamışlardı. Yüzü, bir ölününki gibi sarıydı. “Çizmeleri mavi bir fırak ve sarı bir yelek” Yüzü bir ölünün gibi sarıydı.” (…)

Arif Gelen : “Yazı masasının üstünde “Emilia Galotti” açık duruyordu. Albert’in

şaşkınlığını, Lotte’nin kederini anlatmayacağım. İhtiyar yargıç haberi duyunca koşarak geldi. “Mecalsiz, pencere tarafında sırt üstünde yatıyordu, bütün giysileri üstündeydi: cizmeleri, mavi ceketi ve sarı yeleği. Bütün ev, çevredeki komşular, sonrada bütün kent halkı heyecana kapıldı. Albert içeri girdi. Werther’i yatağa yatırmışlar, başı bir sargıyla sarılıydı. Yüzü bir ölünün yüzüydü, hiçbir kıpırdanış görünmüyordu bedeninde.”

“çizmeleri, mavi ceket ve sarı yelek” yüzü bir ölünün yüzüydü. (…)

Nihat Ülner : “Masasında “Emilia Galotti” açık vaziyette duruyordu. Albert’in telaşını,

Lotte’nın feryatlarını size anlatmama gerek yok. Yaşlı mültezim haberi duyar duymaz atına binip dörtnala geldi” “Lottenin feryatlarını size anlatmama gerek yok” “yaşlı

mültezim” diye çevirmiş.

Nihat Ülner: “Öğle vakti saat on ikide Werther öldü. Mültezimin orada bulunması, kalabalığın evin önünde toplanmasını engelledi. Gece saat onbir sularında onu istediği yerde toprağa verdiler. Yaşlı adam ve oğulları cenazenın ardından yürüdüler. Albert gelmedi herkes Lotte’nın yaşamından endişe ediyordu. Cenazeyi birkaç zanaatkâr taşıdı. Kiliseden kimse ona eşlik etmedi.” “Mültezimin orada bulunması, kalabalığın evin

önünde toplanmasını engelledi”. “ Albert gelmedi”. “Cenazeyi birkaç zanaatkâr taşıdı.” Şeklinde çevirmiştir.

156

Dilek Yapıcı : “Nihayet, güçten düşerek pencereye yakın bir yerde sırt üstü düşmüş

kalmıştı… üzerinde mavi frağı, sarı ceketi, ayaklarında da çizmeleri vardı. Odadakiler, komşular, kent ahalisi allak bulak olmuşlardı. Bu iyi yürekli gencin hiç akla gelmeyen intiharı ile hepsi sarsılmıştı. Albert içeri girdiğinde, Werther’i yatağa uzatmışlardı.” Başı beyaz bir sargıyla sarılmıştı. Alnındaki kanları temizlemişlerdi. Yüzü tam bir ölü yüzüydü. Dil içi bir çeviri olarak K.M ni edebi bir çeviri yöntemiyle çevrilmiş, yeterlilik

ve eşdeğerlilik yerinde sağlanmıştır.“mavi frağı, sarı ceketi, ayaklarında da çizmeleri vardı.” Romanın bu cümlesini okuyan gençler, bir zamanlar moda giysi yapmışlar bile. Dilek Yapıcı : “Masanın üstünde, Emilia Galotti, açık bırakılmış duruyordu. Uşağın

getirdiği şaraptan bir kadeh içmişti… Albertin şaşkınlığından, lotte’nin feryatlarından hiç söz etmesek daha doğru olur. Lotte’nin ihtiyar babasıda, telaşla Werther’in evine gelmiş,” çevirinin yeterlilik ve eşdeğerliliğine söz yok. Lotte’nin şok derecesindeki etkisini

anlatabilmek için K.M.yazarının cümlesini “Lotte’nin feryatlarından söz etmezsek daha doğru olur.”şeklinde çevrilmiştir. Dilek yapıcı, K.M.deki “Amt Mann” kelimesini “Lottenin ihtiyar babası ” olarak çevirmiştir. Halbuki, “der Amt Mann” resmi bir kişiliği olan ve savcı görevi yapabildiğine göre, yalınız Lotte’nin babası demek, yorum yapmak olur. Çeviride eşdeğerliliği karşılamaz.

Dilek Yapıcı : “saat on ikide bu dünyanın elemlerinden bütünüyle kurtuldu…

Lotte’nin babası önlemleriyle olayın üzerini örttü; orada burada, genç adamın ölümüne ilişkin kimsenin konuşmamasını sağlayabildi. Gece saat onbire doğru da, Werther’i vasiyetine uygun olarak seçtiği yere gömdürdü… Ölüyü gündelikçiler taşıdı, tek bir din adamı yoktu törende. Yaşlı memurla oğulları tabutun ardından yavaş adımlarla yavaş yürüyorlardı Albert cenazeye katılamadı… lotte’nin yaşamı tehlikedeydi, onu bırakamamıştı…”

D.Y. Werther’in ölümünü, “dünyanın elemlerinden bütünüyle kurtuldu” şeklinde

157

taşıdı.” “Albert cenazeye katılmadı.” Değişik kelimeler kullanılmışsa da yeterliliği korumuşlardır.

”A.G. : “Yargıcın orada bulunması ve her şeye gözkulak olması karışıklığı önledi.” K.D. deki anlamın H.D.’e “göz kulak olmak” deyimiyle aktarılması aynı zamanda H.D. okuyucusunun: Lotte ile Werther’in gizli aşkından babasının haberi olduğu ve yargıç olarak acele gelmesi olayın ötbas edildiğini ve de bir hukuk olayının çıkmasını önlediğini anlatmış oluyor. Aktaş: (1996), çeviri yeterliliği mükemmel yapılmıştir. “Cenazeyi gündelikçiler

taşıdı.” Cenazenin gündelikcilerin taşıdğı şeklinde çevirilmiştir. “Hiçbir din adamı cenazenin yanında bulunmadı.” Şeklinde çeviride ise;“din adamı” kavramı H.D.

kültüründe yoktur. Bu kavramı Dilek Yapıcı da aynen kullanmıştır. Çeviri ve basın yoluyla H.D. kültürüne sokulmuş bir kavramdır. Nihat Ülner, “kiliseden kimse ona eşlik etmedi.” Cümlesi gerçek eşdeğerliliği korumuş oldu. A.G. “ Amt Mann” sözünün yerine “yargıç” olarak çevirerek eş değerliliği sağlamıştır. N.Ü. ise yine bir resmiyet ifade eden, ama H.D.’de savcı yerine kullanılmayan, “Mültezim” kelimesiyle çevirmiştir. D.Y. , “Amt Mann” yerine Lottenin babası diye çevirmiştir. Çeviri eşdeğerliliğine ve yeterliliğine uygun düşmemiştir.

158

BÖLÜM V