• Sonuç bulunamadı

Literatürde güç ile ilişkili olduğu kabul edilen kavramlar; otorite, yetki, kuvvet ve etkileme kavramlarıdır. Bu durumun ortaya çıkardığı karışıklığı gidermek amacıyla bu kavramları açıklamak yararlı olacaktır. Bu kavramların güç ile ilişkileri alt başlıklarda verilmektedir.

2.2.1. Otorite - Güç İlişkisi

Otorite, güç ile yakından ilişkili bir kavram olmakla beraber aynı şey değildir.

Genel olarak emir verme hakkı olarak tanımlanır (Gazel, 1970: 69). Bir başka tanımda otorite, örgütlerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan, yöneten ve yönetilen arasındaki ilişkinin bir sonucu olarak çalışanların verilen görevleri yerine getirmeleri, emirleri uygulamaları, işin ve örgütün istenen performansı gerçekleştirmesi için yöneticinin çalışanları etkileme hakkıdır (Werner, 1993: 84). Otorite ile ilgili olarak farklı tanımlar da ortaya çıkmaktadır. Weber otoriteyi örgüte dahil olan astların, üstlerin emir ve talimatlarına istekli ve koşulsuz olarak itaat etmeleri, Fayol otoriteyi emir verme ve itaat bekleme hakkı, Barnard ise otoriteyi bir makamda bulunmak ve belirli hakların üst yönetim tarafından verilmesi olarak değil astların onun emir ve talimatlarına uyması olarak açıklamışlardır (Şimşek, 2003: 192).

Crozier (1973: 211) yapmış olduğu çalışmada otoriteyi meşrulaştırılmış güç olarak değerlendirmekte ve bu meşrulaştırmanın hukuk, gelenek ya da toplumun konsensüsü ile olabileceğini belirtmektedir. Emerson ise (1962) otorite kavramını, gücün bir makam ya da statüde toplanması şeklinde tanımlamaktadır. Son olarak, Barnes (2003: 182) otoriteleri, güçlerin pasif etkenleri olarak tanımlar ve otoritenin güç ve gizliliğin toplamına eşit olduğuna yönelik ilginç bir formülle bunu ifade eder.

Gücün bir kullanım şekli olan otorite bir güç kaynağıdır ve gücü meşrulaştırır.

Güç otoriteyi de içeren geniş bir kavramdır (Kırel, 1998: 10). Otoriteyi güç kavramından farklı kılan etmenler ise bünyesinde barındırdığı kabullenilme ve meşruluk yönleridir. Yine otorite kavramını etkileşim halinde bulunduğu diğer bütün kavramlardan ayıran en temel özellik, otoriteye sahip olan kişinin bu gücü rütbesinden

veya makamından alıyor oluşudur (Lowe, 2006: 63). Aşağıda yer alan şekilde üç düzeyden oluşan otorite güç ilişkisi verilmektedir.

Şekil 2.1. Otorite ve Güç İlişkisi Kaynak: Kretner, (1983: 389)

Şekilde görüldüğü üzere, 1. ve 3. durumlardaki otorite-güç ilişkisinde yetersizlik söz konusudur. İdeal olan durum hem güç hem de otoriteye sahip olunan 2. durum olduğudur.

Yasal güç ile otorite eş anlamlı kavramlar olarak kullanılmaktadır. Gerek otorite ve gerekse de güç kendilerinin dışında olan bir varlık üzerine bir etkiyi belirler. Güçten ayırmak için bazen otoriteye, yasal güç de denir. Her güç bir otorite değildir. Ancak güç, otorite gibi bir araca sahip olursa, etkisi çok derin ve sürekli olur. En etkin güç otorite sayesinde kurulabilir. Bundan dolayı otorite gücün kurulmasında en önemli kaynaktır (Şimşek, 2005: 106). Bununla birlikte yöneticinin başarısı otorite ile donanmış olmasına da bağlı olmayabilir. Çünkü otoriteye sahip olmak onu kullanabilme yeteneğine ve kişileri etkileyebilmeye bağlıdır. Etkilemede, yöneticinin sahip olduğu otorite kadar güç de önemli bir role sahiptir. Otoritesi olmadığı halde başkalarını etkileyebilen kişiler olduğu gibi otoritesi olmadığı için başkalarını etkileyemeyen yöneticiler de mevcuttur (Koçel, 1998: 382). Örgütlerde güç boşluk kaldıramayacaktır.

Bu nedenle doldurulamayan otorite boşlukları, yine örgüt içindeki kişi ve/veya gruplar tarafından değişik güçler yoluyla doldurulmaktadır.

1.Durum

Güç Var Ancak Otorite Yok

‘Diğer insanlara bir şey yaptırma yeteneğinin olması fakat hakkının bulunmaması’

3.Durum

Otorite Var Ancak Güç Yok ‘Astlarına bir şey yaptırma

hakkı var ancak yeteneği yok’

3.Durum

Otorite Var Ancak Güç Yok ‘Astlarına bir şey yaptırma

hakkı var ancak yeteneği yok’

2.Durum

Hem Güç Hem de Otorite Var

‘Astlarına bir şey yaptırma hak ve yeteneğinin olması’

Güce göre daha dar bir alanda tanımlanan otoritenin meşruluğu ve taraflarca kabul edilebilirliği daha yüksek düzeyde gerçekleşmektedir. Otorite, kişinin örgüt içerisindeki konumuna bağlı olarak sahip olduğu yasal ve meşru güç olarak tanımlanmakta ve biçimsel örgütlerde en sık başvurulan güç türleri arasında sayılmaktadır. Yöneticinin bulunduğu konumdan edindiği güç olduğu için üyelerce de meşru ve yasal kabul edilmektedir (Aslanargun, 2013: 181).

2.2.2. Yetki - Güç İlişkisi

Yetki, elde edilmiş bir otorite adına bir işi yapma hakkı olarak tanımlanmaktadır (Hicks ve Gullett, 1976: 339). Başarılı örgütlerde kimin hangi işle uğraşacağının belirlenmesi gerekir. Dolayısıyla örgüt şemaları oluşturulurken otorite, yetki, güç kullanma ve sorumluluğun yapısı oluşturulur (Dale, 1978: 111). Böylece yetki kavramında faaliyetlerin sınırlarının, alanlarını ve kullanılacak otorite hacminin belirginleşmesiyle daha somut bir görünüm oluşur (Hicks ve Gullett, 1976: 339).

Kişinin örgüt içerisindeki hiyerarşik konumundan kaynaklanan resmi gücü yetki adını almaktadır. Yetkinin özellikleri ise, kişinin örgütteki yerinden kaynağını alması, astlar tarafından kabul görmesi, dikey biçimde kullanılması ve örgüt hiyerarşisi içerisinde yukarıdan aşağıya doğru aktarılması özelliklerindendir (Gibson vd., 2012:

167).

Yetki, kişiye güç verir ve konum ile ilişkilendirildiği için pozisyon gücünü ifade eder. Yetki verilir, güç ise alınır (Cribbin, 1972: 90). Yetki makamdan kaynaklanırken güç kişiden kaynaklanmaktadır. Yetki ve gücün ayrı görülme sebepleri; uzmanlığın yönetim sınırları ötesinde gelişmesi, gücün örgüt dışı etkenlerden de faydalanabilmesi, astların gücünün üstlerinkine göre azalıp çoğalması ve yetkinin sınırlarının her zaman çizilememesidir (Koşar, 2012: 99).

Güç olması için iki veya daha fazla kişinin olması gerekirken yetki yapılacak işin niteliğine bağlı olarak yalnızca bir kişiyi de ilgilendirebilir. Yetkinin dikey hiyerarşisi varken gücün dikey, yatay veya çapraz şekilde örgütlerde ortaya çıkması mümkündür (Daft, 1998: 443). Güç sadece yetkiye bağlı değil yetkiden bağımsız olarak çok farklı kaynaklardan da türetilebilir. Yetki örgütlerin ne yapması gerektiğini belirlerken güç örgütlerin ne yaptığının göstergesidir (Hodge vd., 2003: 303).

Örgütlerde yetki ve güç kullanımı birbirleri ile zıt gibi görünen iki kavram olmalarına rağmen, sosyal yapılanmalarda, hem iletişimin bir sonucu hem de sebebi olarak bir arada ve sürekli olarak etkileşim halinde yaşarlar (Monge ve Eisenberg, 1987). Güç, yönetim kademelerinin güçlü olmasını sağlayan en önemli faktörlerdendir.

Yani yöneticilerin kullandığı etkili güç ile örgütsel amaçların gerçekleşmesi birbirleriyle bağlantılıdır. Bu nedenle, güç amaca götüren bir araç, yetki de bu aracı kullanma hakkıdır. Yönetici davranışlarının yöneticinin etrafındaki durumları etkilemesi güç, yöneticilerin belirli davranışlar gösterebilme hakkı ise yetki olarak tanımlanmaktadır (Bursalıoğlu, 2008: 88).

2.2.3. Kuvvet - Güç İlişkisi

Yönetim aşamasında güç ile kuvvet birbirlerini tamamlayan olgulardır. Kuvvet ile güç arasındaki fark bireyi etkileme sürecinde başlangıç - süreç - sonuç ilişkisine bakıldığında görülmektedir. Kuvvet gücün uygulanmış biçimi olarak tanımlanmakta iken güç yönetimin talimatına bağlıdır. Örneğin; A'nın B'ye verdiği talimat uyarınca B uygun davranış göstermektedir. Bu A'nın gücünü ifade eder. Eğer B A'nın talimatına uymaz ama A'nın fiilen uyguladığı önlemler karşısında uymak zorunda kalırsa kuvvet uygulanmaktadır. Yani kuvvet gücün bir şekilde ifade edilme şeklidir (Koçel, 2013:

101).

Bir insana bir hareketi yaptırabilmek için öncelikle onu etkilemek, onu etkilemek için ise belli bir güç kullanabilmek gerekmektedir. Kuvvet işte bu anlatımın karşılığıdır.

Bütün kavramlar birbirleri ile yakın ilişki halindedir, ancak güç kavramı otorite, yetki, kuvvet ve etkileme kavramlarını kapsayan bir kavramdır. Gerek yönetici gerekse astların örgütün amaçları yönünden faaliyet gösterebilmeleri ve yüksek performanslı bir örgüt oluşturabilmeleri için örgütlerde güç ve benzer kavramların detaylı şekilde bilinmesi gerekmektedir.

2.2.4. Etkileme - Güç İlişkisi

İnsanları etkilemek demek, onların bir anlamda etkileyenle birlikte hareket etmeleri demektir. Etkileme, üst konumundaki kişinin güç veya otoritesini kullanırken yararlandığı bir süreç olarak da belirtilebilir (Cusins, 1997: 103). Etkilemeyi bir kişinin başka birinin öneri, emir ve talimatlarını yerine getirmesi olarak tanımlamak

mümkündür (Koçel, 1998: 384). Bu anlamda otorite serbest iradeye etki ederek manevi bir baskı veya etki olarak insanı belli bir şeyi yapmaya mecbur kılar. Ama zorlama ve cebir gibi maddi baskı ve korku araçlarının meydana getirdiği beşeri etkileri otoritenin meydana getirmiş olduğu etkiden ayırmalıdır (Şimşek, 2005: 111).

Yönetme faaliyetlerinin temel unsurları arasında yer alan güç, otorite, yetki ve bunların yansıması şeklinde ortaya çıkan emirler, grup üyelerinin davranışlarını etkilemeyi ve bu yolla örgütsel hedeflere ulaşmayı gaye edinirler. Sürecin son unsuru veya halkası olan etkileme ise, ast konumundaki bir kimsenin üst konumundaki başka birinin talimat veya emirlerini yerine getirmesi şeklinde tanımlanmaktadır (Cusins, 1997: 103).

Etkileme ve güç kavramları anlam bakımından birbirlerine yakın kavramlardır.

Bazı araştırmacılar (French ve Raven, 1959; Lammers, 1968; Pfeffer, 1992) çalışmalarında güç ve etki kavramlarını eşanlamlı olarak algılarlar. Örneğin, Pfeffer (1992: 45) etkiyi potansiyel gücün kullanıldığı ve gerçekleştirildiği süreçler, davranışlar olarak ele alır. Bu nedenle aralarında bir sınır çizmek kolay değildir. Bununla beraber bu iki kavramın arasında birbirlerini güçlendirecek şekilde doğrusal bir ilişki mevcuttur.

Buna göre başkalarını etkileyebilmek için kişinin gücünü arttırdığı gibi, kişinin gücü arttıkça da başkalarını etkileme olasılığı ve oranı yükselmektedir (Koşar, 2012: 65).

Güç kaynaktır; etki ise bu kaynağı kullanmanın sonucudur. Güç kendi çıkarlarımızın ışığı altında sonuçları seçebilme yeteneğidir. Etki ise bu sonuçların gerçekleşmesi olarak kabul edilmektedir. Etki stratejileri, yöneticilerin sahip oldukları gücün, astlara iş yaptırabilmek için eyleme dönüştürülmüş hali olarak tanımlanmakta;

etkileme ise gücün eyleme dönüşmüş şekli veya güç kullanılırken yararlanılan süreç olarak ifade edilmektedir (Aslanargun, 2013: 59). Örgüt içerisinde bir davranışın istenilen bir şekilde gerçekleşmesi ve sonuç alınması gücü işaret ederken, davranışın istenilen yönde gerçekleşme süreci de etkileme olarak açıklanabilir.