• Sonuç bulunamadı

1.1. Problem Durumu

1.1.9. Görsel Materyaller

1.1.10.3. Görsel Öğretim Materyali Olarak Minyatür

Minyatür, Orta Asya kökenli kendine has özellikler ve güzellikler yaratan bir tasvir sanatıdır. Kitap ressamlığı olarak da adlandırılan minyatür; (Atasoy, 2000; www.istanbul.gov.tr). Türk Dil Kurumunun sözlüğüne göre; çoğunlukla eski yazma kitaplarda görülen, ıĢık, gölge ve hacim duygusu yansıtmayan, küçük, renkli, resim sanatı olarak tanımlanmaktadır (Türk Dil Kurumu [TDK], 1998, s. 1568). Ortaçağda Avrupa'da elyazması kitaplarda baĢ harfler kırmızı bir renkte Latince adı “minium” olan kurĢun oksit boyanarak süslenirdi. Minyatür sözcüğü bu addan türemiĢtir (Turani, 1995, s. 94; www.kultur.gov.tr/sanat.tr). Batı dillerinde bir nesnenin küçük boyutlardaki örneğini belirten “minyatür” sözcüğü, zamanla kitap resmi için kullanılan bir terim halini almıĢtır. Eski Türk kaynakları kitap resmi için “nakıĢ”, “tasvir”; minyatür ressamı için de “nakkaĢ”, “musavver” gibi sözcüklere yer vermiĢlerdir. Minyatür kelimesinin Türkçe ‟de, Arapça ‟da ve Farsça ‟da bir karĢılığı yoktur. Türk dünyasında eskiden beri minyatüre “nakıĢ”, nakıĢ yapana da “nakkaĢ” denilmiĢtir (www. kultur.gov.tr/sanat_tr). Türk devlet geleneği içinde birebir tasvir yapmanın yasak olmasından dolayı, resimden üçüncü boyut olan derinlik çıkarılarak, minyatür adı verilen bu yeni bir tarz geliĢtirilmiĢtir (ġimĢek, 2003, s. 147). Minyatür çalıĢmalarının alt malzemesi kâğıttır. AharlanmıĢ ve mühürlenmiĢ kâğıt üzerine yapıldığı gibi bazı çalıĢmalarda da zemin zamklı üstübeçle sıvanır veya altın varak yapıĢtırılır. Suya batırılan ince samur fırça ile desen çizilir; çizilen yerler mat kalır; böylece boyanacak yerler belirlenir. Renkler düz ve gözü yormayacak bir ahenk ve uyum içindedir. Minyatür bir belge niteliği taĢıdığı için konu detayı ile aynen belirtilir; böylece minyatürlere bakarak tarihi bilgi elde etmek mümkündür. Minyatürde perspektif yoktur. Minyatür, hikaye, Ģiir ve tarihin canlı bir tercümesidir. Kendine has özellikleri vardır. Figürleri birbirini kapatmayacak Ģekilde dizmek, geriye kalan figürleri, kâğıdın üst tarafına çizmek, Ģahısların iriliğini önemlerine göre tespit etmek, manzarada uzaklığı renk ve boy nispeti yönünden belirtmek, en ince teferruatı dahi iĢlemek, renkleri ıĢık-gölge tesiri aramadan sürmek ve perspektifin olmaması bu özelliklerin baĢlıcalarıdır (Binark, 1970, s. 28; Turani, 1995, s. 95). Minyatürler kendi aralarında: siyasi hayatla ilgili, sosyal hayatla

(Uluçay, 1958, s. 28).

Minyatür, doğu ve batı dünyasında çok eskiden beri bilinen bir resim tarzıdır. Ancak minyatürün bir doğu sanatı olduğunu, batıya doğudan geldiğini ileri sürenler vardır. Son araĢtırmalar minyatürün bir Orta Asya Türk sanatı olduğunu kesinlikle ortaya koymaktadır (Aslanapa, 1993, s. 195; Binark, 1970, s. 28). Türk minyatür sanatının çizgide, renkte ve kompozisyonda da kendine has özellikleri vardır. Türk minyatüründe üsluba önem verilerek, kompozisyona üç boyutlu cisimler serpiĢtirilmesi yerine figürleri üst üste sıralama tercih edilir. Bu suretle figürlerin küçülerek renk ve desen zenginliğini kaybetmeleri önlenir. Minyatüre konu olan olaylar ve tabiat romantik bir taĢkınlık yerine, sade ve rahat çizgilerle, saf bir renk ferahlığı ile çizilir (Binark, 1970, s. 35).

Ġlk minyatür resimleri Eski Mısırlılarda M.Ö. 2000‟de yazılan papirüs rulolarında görülür. M.S. IV. yy. da parĢömen kâğıdının keĢfi ile rulo halindeki kitaptan sayfa halindeki kitaba geçilmesiyle, minyatür çerçeveli olarak sayfa içinde yerini alır (Turani, 1995, s. 94). Baskı makinesinin bulunuĢuna kadar Avrupa'da çok güzel ve görkemli minyatürler yapılır(www.kultur.gov.tr/sanat_tr).

Türk minyatür tarihinde en eski minyatürlere Orta Asya‟da Turfan, Kuça, Kızıl gibi kentlerde yapılan kazılarda ve Sasanilerde rastlanır (Atasoy, 2000). Ġslamiyet‟ten önce Orta Asya‟da Uygur Türklerinin ileri götürdükleri minyatür sanatı, Ġslamiyet‟ten sonrada çeĢitli kanallarla Anadolu‟ya geçer (Binark, 1970, s. 34). Selçuk Hükümdarları büyük sanatçıları saraylarında toplayarak, birer resim enstitüsü olan “NakkaĢhane” ve “Nigarhane” (resim atölyesi) açarak minyatüre olan yakınlıklarını sürdürürler (Arseven, 1984, s. 224).

Osmanlıların, kuruluĢ dönemine ait minyatürlü yazmalarından örnekler günümüze kadar ulaĢmaz. Ancak, Ġstanbul‟un fethinden sonra bütün güzel sanat kolları gibi minyatür sanatı da Fatih tarafından himaye ve geliĢme imkânı bulur. Vakanüvis adlı sarayda yaĢayan tarihçiler eserlerini resimlendirmek için, minyatürcüler ve tezhipçilerle birlikte çalıĢırlar (Arseven, 1984, s. 225; Binark, 1970, s. 34). Osmanlılarda Fatih‟ten itibaren III. Ahmet zamanına kadar minyatür sanatı çok geliĢir. Sinan Bey, Baba NakkaĢ, NakĢî, Osman, Levni gibi büyük sanatçılar yetiĢir. Levni‟den sonra minyatür resminden ayrılma baĢlar. Lale Devrinde, Avrupa Barok sanatı etkisi ile manzara ve çiçek ressamlığına eğilim artar (Turani, 1995, s. 94). XIX. yüzyıl baĢlarında yenileĢme hareketleriyle birlikte minyatürde de batı resim sanatının etkileri görülür. Minyatür yavaĢ yavaĢ yerini bugünkü anlamda çağdaĢ resme bırakmaya baĢlar. Ama batıda olduğu gibi Türkiye‟de de geleneksel bir sanat

PadiĢahlara ve önemli kiĢilere ait el yazmaları çoğu zaman minyatürlerle resimlendirilir. Elyazmalarına ait resimler, genellikle, ayrı bir kâğıt yapılıp kitabın boĢ sayfasına yapıĢtırılır. Doğrudan doğruya kitabın kâğıdı üstüne yapılmıĢ olanları da vardır (Arseven, 1984, s. 224). Osmanlı minyatürcülüğünde portre resmi, tarihi konular ve saray hayatına ait sahneler, muharebe sahneleri, fetihler ve seferler, tahta geçiĢler, yabancı elçilerin kabulü, bayram kutlamaları, Ģehir ve kale manzaraları gibi önemli olayların yanı sıra, bazen sultanın yalnızca tek bir seferi ele alınarak karakteristik eserler meydana getirilir (Aslanapa, 1993, s. 224;Atasoy, 2000; Binark, 1970, s. 34). Orta Asya duvarlarında kullanılan toprak kırmızısı, lal, mavi, yeĢil, mor, portakal sarısı, pembe ve kahverengi renkler Osmanlı devri Türk minyatüründe de kullanılır (Binark, 1970, s. 35).

Osmanlı minyatürünün en belli baĢlı özelliği, tarihi konulu kitapların resimlendirilmesidir. Gerçek olayları realist görüĢ ile ifade etmesinden dolayı tarih öğretiminde kullanılabilecek zengin görsel malzeme sunmaktadır. Minyatürlere ders kitaplarında rastlamakla birlikte, gerek baskının kalitesizliği, gerekse öğretmeninin yetersiz donanımı, minyatürlerin etkin bir Ģekilde kullanılmasını engellemektedir (Ata, 2002a, s. 129).