• Sonuç bulunamadı

C. VALİLİĞİN ÇEŞİTLERİ

3. Göreve Geliş Şekillerine Göre Valilik a. Devlet Tarafından Atanma

Mâverdî tarafından “İmâretü’-l-İstikfa” olarak adlandırılan valilik, halife-nin hiçbir baskı veya dayatmaya maruz kalmadan bir şahsı, devletin ve mil-letin işlerini görmek üzere, vilâyete ya da eyâlete vali olarak tayin etmesi-dir.188 Mesela Emevîler döneminde bu şekilde Irak’a atanan valilerden bazı-ları şunlardır: Ziyâd b. Ebîhi, Ubeydullah b. Ziyâd, Bişr b. Mervân, Haccâc b.

Yûsuf, Yezîd b. Mühelleb, Ömer b. Hübeyre, Yûsuf b. Ömer es-Sekafî, Hâlid

187 Ali Aksu, “Emevîler Döneminde Sosyal Tabakalar”, İSTEM, Yıl:4, Sayı:8, Konya 2006, s. 69.

188 Zeydan, I, 200; Kılıç, Valilik, s. 100; H. İbrahim, İslam Tarihi, II, 123.

— Hakan Temir —

b. Abdullah. 189 Bunlar istikfâ yoluyla atanan valilerdendi. Merkeziyetçi ya-pıya sahip olan Emevîler döneminde valiler ya halifeler ya da onun bu iş için yetki verdiği kişiler eliyle yapılmaktaydı.

b. Zorla Göreve Gelme

Mâverdî’nin “İmâretü’l-İsti’la”diye adlandırdığı valilik şöyle tarif edil-miştir: “İstilâ valiliği, bir mecburiyet bir emr-i vâki sonucu meydana gelen valilik-tir. Bir şehri, ülkeyi asker zoru ile ele geçirdikten sonra o şehrin sevk ve idaresine imâm tarafından, asker zoru ile ele geçiren şahsın görevlendirilmesidir. Ülkeyi kuv-vetle ele geçirmesi sebebiyle siyâset ve idaresinde müstebid olur. İmâmın böyle bir şahsın valiliğine izin vermesi de, bozukluktan dürüstlüğe, zararlı durumdan iyi duruma dönmesi, dînî işlerin geçerli olması sebebiyledir. Bu şekilde bir valilik, şart-ları bakımından örfe aykırı ise de dînî hükümlerin yerine getirilmesi, hükümlerin askıda kalmaması, sakat ve yanlış işlerin yapılmaması sebebiyle normal karşıla-nır.”190 Tariften de anlaşılacağı üzere İmâretü’l-İsti’la halifenin izni ve bilgisi olmadan, zor kullanarak bir vilâyeti ele geçiren ve daha sonra halifeye haber göndererek valiliği onaylatan kişilerin valiliğidir.191 Bu yolla valiliği elde eden kişiler, siyasî ve idarî işlerinde kendi başlarına hareket edebilirlerdi.

Ancak dini işleri halife adına yürütürlerdi. Çünkü din işleri doğrudan hali-fenin elinde olmalıydı ve bid’atlara karşı halihali-fenin söz sahibi olması gerek-liydi.192

Hulefâ-yi Râşidîn dönemde tayin olunan valiler bazıları bulundukları yerleri fethetmiş komutanlardı.193Ancak hiçbirisi bu makamları zorla ele geçirmiş değillerdi. Aksine kazandıkları başarılardan dolayı bu makamlara layık görülmüş kişilerdi. Emevîler dönemine gelindiğinde onların

189 Halife b. Hayyât, s. 227; Dineverî, s. 325; Belâzurî, Ensâbu’l-Eşrâf, VI, 319; İbn Miskeveyh, II, 8; Mes’ûdî, Murûc, III, 94-95; İbn Kesîr, VIII, 504; Zehebî, Düvelü’l-İslâm, I, 38; İbn Haldun, Tarih, III, 18; Nüveyrî, XXI, 191.

190 Mâverdî, s. 44-45.

191 H. İbrahim, İslâm Tarihi, II, 157; Kılıç, Valilik, s. 100.

192 H. İbrahim, İslâm Tarihi, II, 158.

193 Zeydan, I,199.

— Emevîlerde Valilik —

~ 48 ~

da da valilik makamını zorla elde etme söz konusu olmamıştır. Çünkü Hz.

Peygamber ve Hulefâ-yi Râşidîn’in oluşturdukları itaatkâr toplumun izleri hala devam etmekteydi. Bu sebepledir ki herhangi bir makamı zorla almanın örnekleri az, diğer taraftan devlete sadakatin gerekliliği inanılan bir gerçekti.

Toplumda devletten zorla bir makam elde etme fikri olmadığı gibi üst düzey yönetici ve komutanlarda da böyle bir düşünce yoktu. Olsa dahi Emevîler, güçlü orduları ve sağlam yapılanmaları ile bu kişileri ortadan kaldırmaya yeterdi. Kaldı ki Emevîler, başarılı gördükleri kişilere valilik payesini vere-rek onları göz ardı etmiyorlardı. Özellikle fethi gerçekleştiren komutanlar, şayet valilerin taşıması gereken niteliklere haiz iseler fethettikleri bölgelere vali tayin edilmekteydiler. Böylece yöneticilik isteyen bir komutanın dayat-masına gerek yoktu. Dayatma usulü valilik daha çok Abbâsîlerin ikinci dö-neminde devletin zayıflaması, buna karşılık komutanların valilikte ısrarcı olmaları neticesinde ortaya çıkan usül olmuştur.194

D. EMEVÎLERE KADAR UYGULANAN VALİ POLİTİKALARI 1. Hz. Peygamber’in Vali Politikası

Cahiliye döneminde Kuzey ve Güney Arabistan’da muhtelif zamanlarda çeşitli devletler tesis edilmişken Orta Arabistan’da herhangi bir devlet kuru-lamamıştı.195 Aslında medenileşme anlamında Mekke, Medine ve Tâif şehir-leri oluşturulmuş hatta bu oluşumların devamı için bir takım kural ve kaide-ler hayata geçirilmişti.196 Fakat federatif yapıdaki bu oluşumlara devlet deni-lemeyeceği gibi o günün şartlarında devlet olmaları da mümkün

194 Kılıç, Valilik, s. 100-101.

195 H. İbrahim, İslâm Tarihi, I, 40-82; Mustafa Fayda, İslâmiyetin Güney Arabistan’a Yayılışı, Ankara Okulu Yayınları (Doktora Tezi), Ankara 1982, s. 7; Hakkı Dursun Yıldız, “Arabistan”, DİA, TDV Yayınları, İstanbul 1991, III, 252-259; Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, trc., Salih Tuğ, Yeni Şafak, Ankara 2003, I, 24; Khalil Athamina, “İslâm Öncesi Arabistan’da Kabile Kralları (Erken Dönem Arap Kaynaklarında Melik veya Zû’t-Tâc Unvanları Üzerine Bir Çalışma)”, çev., İsrafil Balcı-Celal Emanet, OMÜİFD, 2005, sayı: 18-19, s. 193-212.

196 Mesela Mekke’de kurulan “Dâru’n-Nedve” ve görevlileri tam devlet yapılanmasına benzer işler icra etmektedir. Bkz. H. Weir, “Dâru’n-Nedve”, İA, MEB yayınları, Eskişehir 2001, III, 492.

— Hakan Temir —

mekteydi. 197 Çölde yaşayan, devlet nedir bilmeyen, gününü yağma-talan ile geçiren, kendisi ve kendi kabîlesi dışındakileri küçümseyen hatta bir çoğu bencil olan insanları bir araya getirmek ve bir otorite altında toplamak zor-du.198 Kaldı ki bölgeyi bir bayrak altında toplayacak karizmatik lider de yok-tu. Bu durum Hz. Peygamber’in bi’setine kadar böyle devam etti.

Orta Arabistan’da ortaya çıkan İslâm dini, şehir hayatını yani medeni-leşmeyi zorunlu kılmaktaydı.199 Hz. Peygamber Mekke’den Medine’ye hicret ile şehir kadrosunun çekirdeğini kurdu ve İslam devletinin prototipini oluş-turdu.200 İslâm devletinin kurulduğu dönemlerde işler basit ve sâde idi. Dev-let başkanı tüm işleri tek başına organize edebiliyordu. İslam devDev-letinin sı-nırları Medine şehri sısı-nırlarını aşmaya başlayınca, Medine dışındaki şehir-lerde devlet başkanını temsil edecek memurlara ihtiyaç duyuldu. Bu sebeple vilâyetlere emîr veya âmil adı verilen bugünkü manada valilere benzetilebi-lecek yetkililer atandı. Tayin edilen valiler ve temeli atılan valilik müessesesi üzerinde Arapların o günkü yaşantıları etkili oldu.201

Valilerin tayin mercii bizzat Hz. Peygamber’di. Hz. Peygamber, sosyal dengeleri bozmamak adına daha önce valilik yapan, kabîle şefi veya şeyhi olan kişileri müslüman olmaları ve İslâm adına çalışmaları şartıyla idareci olarak görevlendirdi.202 Mesela Yemen’in idaresi daha önce Sasânîler adına valilik yapan Bâzân’ın elindeydi. Yemen İslâm devleti sınırlarına dahil

197 Yaşar Çelikkol, İslâm Öncesi Mekke, Ankara Okulu, Ankara 2003, s. 9-33.

198 İbn Haldun, Mukaddime, I, 383; Kılıç, Valilik, s. 37.

199 Miquel, I, 22. Şehr hayatı hakkındaki hadisler için Bkz. Ahmed b. Muhammed İbn Hanbel, Müsned, İstanbul 1992, II, 338.

200 Hamidullah, İslâm Peygamberi, I, 188; Nuri Tuğlu, “Hz. Muhammed'in Arap Toplumunda Meydana Getirdiği Sosyal Değişim: Medine Örneği”, IV. Kutlu Doğum Sempozyumu, 2002, Sayı: 1, s. 321; Adem Apak, “Hz. Peygamber’in Hicret Sonrası Medine’de Örnek Toplum Oluşturma Adımları Üzerine”, Hz. Muhammed Ve Evrensel Mesajı Sempozyumu, 20-22 Nisan 2007 [İslami İlimler Dergisi Yayınları], Yıl: 2007, Sayı: 1, s. 315-324.

201 H. İbrahim, İslâm Tarihi, II, 152; Hizmetli, İslam Tarihi, s. 518; Kılıç, Valilik, s. 58.

202 H. İbrahim, İslam Tarihi, II, 152; Muhammed Hamidullah, el- Vesâiku’s-Siyasiyye- Hz. Peygam-ber Döneminin Siyâsî-İdarî Belgeleri, çev., Vecdi Akyüz, İstanbul trz., s. 162; İmadüddîn Halil,

“Muhammed Aleyhisselam”, Siyer Araştırmaları, çev., İsmail Hakkı Sezer, Konya 2003, s. 265.

— Emevîlerde Valilik —

~ 50 ~

ca Bâzân’a İslâm adına çalışması kaydı şartı ile valilik makamı tekrar tevcih edildi, o da hayatının sonuna kadar bu görevi yürüttü.203

Vali belirlemenin zor olduğu durumlarda, o topluluk içerisinde uygun görülen kişi tayin edilmekteydi. Nitekim Mekke fethedildiği zaman Mekkelî Attâb b. Esîd, her gün için bir dirhem maaş karşılığında valilik makamına tayin edildi.204 Mevcut yapılanmanın değişmesinin şart olduğu durumlarda da yerel yöneticiler görmezden gelinerek merkezden vali tayin edilmektey-di.205Bunun en büyük sebebi yerel yöneticilerin dinî hususlarda yetersiz ol-malarıydı. Çünkü valilerin görevleri İslâm’ın esaslarını anlatmak, namaz kıldırmak, zekât toplamak gibi dinî vecibelerden ibaretti.206