• Sonuç bulunamadı

VALİLERİN SEÇİLME KRİTERLERİ, TAYİN MAKAMLARI VE SEÇİLMELERİNDE ETKİLİ OLAN UNSURLAR

A. VALİ OLACAK KİŞİLERDE BULUNMASI GEREKEN VA- VA-SIFLAR

8. Acımasız ve Sert Olmak

Muâviye, hilafet makamına selefleri gibi seçim yoluyla değil de siyasi manevraları ve kılıcı ile geldi. Bu durumu kendisi için bir övünç vesilesi, halk için korku aracı olarak kullanmayı da ihmal etmedi. Yeri geldiğinde

302 Buhârî, Edeb, 18; Müslîm, Fedâil, 64; İbn Mâce, Edeb, 3.

303 Bu hususta kaynaklara ulaşmak için bkz. Kılıç, Valilik, s. 123

304 Şiblî Numânî, Bütün Yönleriyle Hz.Ömer ve Devlet İdaresi, çev., Talip Yaşar Alp, Hikmet Yayınları, İstanbul 1975, II, 277.

305 Zeydan, I, 124; İsmail Yiğit, “Ömer b. Abdülaziz”, DİA, Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2007, XXXIV, 53.

— Emevîlerde Valilik —

~ 76 ~

halka göz dağı vermek için: “Allah’a yemin olsun ki iktidara geldiğime sevinme-diğinizi biliyorum, ancak ben iktidarı bu kılıcımla ele geçirdim.”306 diyerek aba altından sopa gösterdi. Anlaşılan o, zorlu mücadele sonunda ele geçirdiği iktidarı kılıçla devam ettirecekti. Bunun için de acımasız, sert yapılı, sıkı yö-netim hallerini iyi bilen yöneticilere ihtiyaç duydu. Özellikle Emevî boyun-duruğundan kurtulmak isteyen bölgelere şiddet yanlısı valiler atadı. Muâvi-ye bir türlü ıslah etmeyi başaramadığı Basra ve Kûfe’Muâvi-ye rakipleri arasından en sert ve acımasız olanları vali seçmekle işe başladı.

Siyasî rakiplerini alt etmek için sıkı yönetimi mubah gören Emevî halife-lerinin maşaları valileri oldu. Onlar da tabiri caizse kraldan çok kralcıydılar.

Muâviye’nin Irak genel valisi Ziyâd, Emevî hâkimiyetinin tesisi işine kendi-ni o kadar kaptırmıştı ki, sistemin devamı için can yakmaktan ve can almak-tan çekinmiyordu. Ziyâd’ın ölümünden sonra yerine geçen oğlu Ubeydullah b. Ziyâd da babasından farklı değildi.307 Hâricîlere göre Ubeydullah babası gibi insanları diri diri toprağa gömen, esirleri yüksek binalar üzerinden attı-ran biriydi.308 Öyle ki o, düşünür, şair ve yazar gibi toplumun öncüsü olan aydınları dahi sadece fikirlerinden dolayı işkenceye maruz bırakabiliyordu.

Anlatıldığına göre onu hicvettiği için Şair İbn Müferrağ yakalatıp, zorla aşırı miktarda içki içirtip sarhoş ettikten sonra halkın arasına salmış, tahkire ve işkenceye varan uygulamalar sonrası hapse atmıştı.309

306 İbn İbn Kesîr, el-Bidâye, VIII, 132; H. İbrahim, İslâm Târihi, II, 132; Mustafa Özkan, Emevîler Döneminde İktidar-Ulemâ İlişkisi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara 2007, s. 37.

307 Ubeydullah, önce Basra Hâricîlerine yumuşak davrandı ve onları hapisten salıverdi. Ancak onların faaliyetlerini açıktan yapmaları ve halife Muaviye aleyhinde ileri geri konuşmaları, onu, bu siyasetinden vazgeçip sert politikalar izlemeye sevk etti. Bkz. Delice, Ubeydullah b.

Ziyâd, s. 324.

308 Wellhausen, Dînî-Siyâsî Muhalefet Partileri, s. 37-38; Ahmet Turan Yüksel, İhtirastan İktidara Kerbela, Yediveren Kitap, Konya, 2001, s. 19-20; Yılmaz, İşkence, s. 90. Ubeydullah Hariciler’e ve Şîa’ya karşı sert politikalar uyguladığı için Hariciler onu kamu nezdinde gaddar göster-mek için bir çok işkence türünü de ona atfetmişlerdir. Bu sebeple ona nispet edilen işkence türlerine ihtiyatla yaklaşmak gerekir.

309 Yılmaz, İşkence, s. 89.

— Hakan Temir —

İslâm tarihinde kara bir sahife olarak bugün de canlılığını koruyan ve Ehl-i Beyt mensubu birçok kimsenin katli ile sonuçlanan “Kerbelâ Hadise-si”nin azmettiricisi yine Irak valisi Ubeydullah’tı.310 Hz. Hüseyin’in çöl sıca-ğında günlerce susuzluğa mahkum edilmesine ve öldürülmesine müsaade etmesi, onun acımasızlığını ortaya koymak için yeterlidir.311Ona insanları acımasızca öldürmesinden dolayı “Cezzar” (Kasap) deniliyordu.312

Emevî valileri içerisinde acımasızlık ve sertliği ile meşhur olanlardan bi-risi de Haccâc b. Yusûf’tu.313 Zalimliği sebebiyle ona “Haccâc-ı Zalim” lakabı takılmıştı. O, Irak valiliğine atanır atanmaz, anarşiyi ortadan kaldırmanın tek yolunun son derece katı ve acımasız bir siyaset izlemekten geçtiğini dü-şünmüş olacak ki, ülke istikrarına giden her yolu mubah gördü. Her türlü işkence ve hürriyeti kısıtlayıcı cezalara başvurma yoluna gitti.314 Etkisiz hale getirdiği isyancıları ise başıboş bırakmadı. Onları yaptıklarına pişman etmek ve intikam almak için muhtelif yerlere hapishaneler inşaa ettirdi.315

Velîd b. Abdülmelik döneminden sonra Kuzey-Güney Araplarının çe-kişmesi şiddetlenince valilerin sert ve acımasız olmaları önem kazandı. Bir önceki halifenin etkisini kırmak için o halifenin desteklediği Arap grubunu yönetimden tasfiye etmek isteyen mevcut halife, bu siyasetini acımasız ve sert valiler üzerinden yürütmekteydi. Göreve yeni başlayan halife selefi tara-fından atanan valileri azlediyor, sonra da onlara yeni atadığı valiler kanalıy-la işkence yaptırabiliyordu.316 Dolayısıyla bundan sonra işkence ve zulme meyilli valiler tercih edilmeye başlandı.317

310 Âsirî, s. 151.

311 Dineverî, s. 339-350; Mes’ûdî, Murûc, III, 56; İbn Haldun, Tarih, III, 27-30; Suyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s. 159; Yılmaz, İşkence, s. 91.

312 Dineverî, s. 325; Delice, Ubeydullah b. Ziyâd, s. 321.

313 İbn Kesîr, VIII, 444.

314 Şahin, s. 16; Yılmaz, İşkence, s. 95; Altınay, Emevîlerde Günlük Yaşam, s. 213.

315 Altınay, Emevîlerde Günlük Yaşam, s. 210; Aksu, Haccâc b. Yûsuf, s. 152.

316 Ya’kûbî, II, 294; Şakir, III, 317.

317 Bu hususta detaylı bilgi için “valilerin zillete düşürülmesi” başlığına bkz.

— Emevîlerde Valilik —

~ 78 ~

Valilerin yeri geldiğinde sistemin devamı için acımasız olmaları halife-lerce desteklenmekteydi. Özellikle devleti yıkmak için isyan ve ihtilal hare-ketleri içerisinde olanların en acımasız şekilde cezalandırılması için valilere geniş yetkiler verilmekteydi. Ayrıca onlar, sisteme muhalif sesleri susturmak için yaptıkları zulümlerden dolayı hesaba da çekilmiyorlardı. Mesela Abbasî propagandasının hız kazandığı dönemde Emevîlerin Horasân Valisi Esed b.

Abdullah el-Kasrî, Abbasî davetçilerini yakalatarak elleri ve ayaklarını kes-tirdikten sonra onları çarmıha gerdirdi. Ancak o bu hareketinden dolayı hesaba çekilmediği gibi yaptıkları halife tarafından memnuniyetle karşılan-dı. 318