• Sonuç bulunamadı

VALİLERİN SEÇİLME KRİTERLERİ, TAYİN MAKAMLARI VE SEÇİLMELERİNDE ETKİLİ OLAN UNSURLAR

B. VALİLERİ TAYİN EDEN MAKAMLAR

2. Eyâlet Valileri

Emevîler döneminde Muâviye b. Ebû Süfyan’dan itibaren güçlü eyâlet valileri, vilâyet valilerini tayin edebilmekteydi.336 Valilere böyle bir yetki verilmesi keyfiyetten değil, biraz da zarurettendi. Nitekim sınırların geniş-lemesi ile merkezden yapılacak tayin işleri uzak vilâyetlerde hayatın

332 Muhammed Süheyl Takkuş, Târih-u Devleti’l-Emevîyye, Yy, Beyrut 1996, s. 92.

333 Bu yargıya yapılan atamalardan ulaşabiliriz. Nitekim o dönemde var olan beş eyâlete atanan valilerin hepsi halifeler tarafından atanmıştı.

334 Dineverî, s. 500; Belâzurî, Ensâbu’l-Eşrâf, IX, 31; Süslü, s. 72; Enginar, s. 35-36; Uslu, Horâsân, s. 78-80.

335 Akyüz, Âmme Hukuku, s. 287.

336 Halife b. Hayyât, s. 213.

— Emevîlerde Valilik —

~ 84 ~

sına, hatta bazen buralarda ortaya çıkan küçük çaplı bir kargaşanın büyüye-rek engellenmesi mümkün olmayacak isyana dönüşmesine sebebiyet verebi-lirdi. Fetihlerin yoğun bir şekilde devam ettiği sınır bölgelerinin ise bekle-meye tahammülü yoktu. Üstelik Emevî halifelerinin hemen hemen hepsi sarayından çıkıp halkın arasına karışmayan kimselerdi. Dolayısıyla halifele-rin kendilehalifele-rinden uzakta bulunan bölgelehalifele-rin halkının durumunu bilmeleri, onların ihtiyaçlarına cevap verecek, daha doğrusu onların kabullenebileceği valileri tespit etmeleri bazen zordu.337

Eyâlet valileri bölgeyi ve bölge halkını iyi tanıyorlardı. Yapılacak atama-larda onların daha isabetli seçimler yapmaları söz konusuydu. Ayrıca Emevîler artık Bizans ve Sasânîler gibi imparatorluk seviyesine ulaşmışlardı.

İmparatorluğun idaresinin sağlıklı şekilde işlemesi için eyâlet sistemi şarttı.

Eyâletlerin güçlü olması ise eyâlet valilerinin yetkilerinin artırılmasına ve kadrolaşmalarına bağlıydı. Eyâlet valilerini güçlü ve aktif kılmak isteyen Emevî halifeleri, onların iç işlerine fazla karışmadan kendi kadrolarını oluş-turmalarına müsaade ettiler.338

Eyâlet valilerine verilen yetkilerin kullanıldığını Irak ile Mısır ve Kuzey Afrika eyâletlerinde açıkça görmek mümkündür. Amr b. el- Âs Mısır’a vali tayin edildiğinde yeğeni Ukbe b. Nafî’yi Kuzey Afrika valiliğiyle görevlen-dirdi.339 Amr’dan sonra Mısır valisi olan Muâviye b. Hudeyc Ukbe’nin başa-rılarından dolayı onu aynı görevde bıraktı.340 Ancak Mesleme b. Muhalled el-Ensarî, Mısır valisi olduğunda Ukbe’yi azlederek, yerine azatlısı Ebû Mu-hacir’i tayin etti.341 Aynı şekilde Velîd tarafından Kuzey Afrika’ya tayin edi-len Mûsâ b. Nusayr fethettiği şehirlerin valilerini yakınlarından seçerek

337 Mevlüt Koyuncu, Emevîler Döneminde Saray Hayatı, Beyan Yayınları, İstanbul 1997, s. 71.

338 İbn Kuteybe, İmâme, II, 227-230.

339 İbn Kesîr, VIII, 354; H. İbrahim, İslâm Tarihi, I, 356.

340 Zehebî, Düvelü’l-İslâm, I, 43.

341 Halife b. Hayyât, s. 158; İbn Kesîr, VIII, 354; Hudarî Beg, Devletü’l-Ümeviyye, s. 443; Adem Apak, “Kuzey Afrika’da İlk İslâm Fetihleri”, UÜİFD, Bursa 2008, Cilt: 17, Sayı: 2, s. 167.

— Hakan Temir —

kendi kadrosunu kurdu.342 Tanca’yı fethettikten sonra azatlısı Târık b.

Ziyâd’ı buranın valiliğine tayin etti.343 Oğullarını da çeşitli devlet kademele-rine atayarak güçlü bir yönetim oluşturdu. Yine Bişr b. Safvân Mısır valili-ğinden Kuzey Afrika valiliğine atanınca yerine kardeşi Hanzala b. Safvân ı tavsiye etti. Halife onun tavsiyesini uygun buldu ve Hanzala’nın valiliğini onayladı.344

Irak eyâletinde de valiler tayin yetkisini kullanmaktaydılar. Ziyâd, Bas-ra’ya vali olarak tayin edildiği zaman kendi ekibini oluşturdu. 345 Göreve geldiğinde ilk iş olarak Umeyr b. Ahmer’i Merv, Huleyd b. Abdullah el-Hanefi’yi Ebreşehr, Kays b. Heysem’i Merverûz, Talikân ve Feryâb, Ezd kabîlesinden Nâfi b. Hâlid et-Tâhî’yi Herât, Bâdegis, Büşenc ve Kadis, kem b. Amr el-Gıffârî’yi Horasân valiliğine tayin etti. Bir süre sonra Ha-kem’in yerine Rebî b. Ziyâd el- Hârisî’yi tayin etti. 346 Ziyâd’tan sonra oğlu Ubeydullah babası gibi kendi kadrosuyla geldi ve hakim olduğu bölgedeki valilerin çoğunu değiştirdi. Özellikle Haccâc’ın kurduğu ekip devletin uzun soluklu olmasını sağladı.347 Ondan sonra diğer Irak valileri de aynı şekilde kendi kadrolarını oluşturdular.

Vilâyet valilerini tayin etme hakkını kendilerinde gören bazı eyâlet vali-leri, kendilerinden sonra yerlerine gelecek kişileri de belirlemek isteyecek kadar ileri gittiler. Bu yetkinin halifelerin tekelinde olduğunu bilmelerine rağmen şanslarını denediler. Bu düşüncede olan bazı valiler ölmeden önce vasiyetnâmeye benzer bir mektup yazarak halifeye gönderdi ve tayin etmek

342 İbn Kuteybe, İmâme, II, 227-230; Mantran, s. 112; Apak, İslam Tarihi, III, s. 170.

343 İbn Kesîr, IX, 141; İsmail Hakkı Atçeken, “Târık b. Ziyâd”, DİA, TDV Yayınları, İstanbul 2011, XXXX, 24.

344 Kindî, 71-72.

345 Aycan, İç Siyasi Gelişmeler, s. 149; Asri Çubukçu, “Mesleme b. Muhalled”, DİA, TDV Yayın-ları, Ankara 2004, XXIX, 320.

346 Halife b. Hayyât, s. 156; H. İbrahim, İslâm Tarihi, I, 355.

347 İbnü’l-Esîr, Kâmil, IV, 200; Ahmet Baltacı, Kuteybe b. Müslim ve Türk-Arap münasebetleri, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Konya 1995, s. 23;

Aksu, Haccâc b. Yûsuf, s. 117-124.

— Emevîlerde Valilik —

~ 86 ~

istedikleri valileri bildirdiler.348 Onlara Hz. Ebû Bekir’in kendisinden sonra yerine Hz. Ömer’i tayin etmesiyle ümmetin gündemine oturan “İstihlâf”

usulü ve saltanat sistemi cesaret vermiş olsa gerek.349 Bu konuda Ziyâd’ın mektubu kayda değerdir. Ziyâd ömrünün sonlarına yaklaştığını hissettiğin-de halifeye şöyle bir mektup yazdı: “Sana bu mektubu yazarken ömrümün so-nuna ahiret hayatının başına geldiğimi hissediyorum. Ben Kûfe’ye Abdullah b.

Hâlid b. Esîd’i, Basra’ya da Semûre b. Cündeb’i tayin ettim. Vesselam.”350

Valiler her ne kadar kendi yerlerine birilerini düşünseler de son söz ha-lifeye aitti. Çünkü eyâletler halifeler için önemliydi ve onlar onay vermeden bu kişilerin valiliği geçersizdi. Mesela Mugîre b. Ubeydullah ölmeden önce oğlu Velîd b. Mugîre’yi yerine atadı. Ancak Mervân b. el-Hakem onu kabul etmediği için Velîd bu göreve başlayamadı. 351

Eyâlet valileri tayinlerde bulunurken bu işi gelişi güzel değil de belirli ritüeller içerisinde ve valilik şartlarını arayarak yapmaktaydılar. Onlar da halifenin tayin meclisi gibi danışma meclisine müracaat eder ve onların gö-rüşüne göre tayinlerde bulunurlardı.352 Tayin edecekleri valilerde ise vali olma şartlarını gözetir, bu şartları taşımayanları görevlendirmezlerdi.

3. Halk

Hz. Peygamber ve Hulefâ-yi Râşidîn döneminde halk yönetim üzerinde bugünkü manada söz sahibi değildi. Her ne kadar halifelerin meşrûiyeti için halktan biat alınması zarurî olsa da onlar, idarî kadronun şekillendirilmesi hususunda söz sahibi değillerdi. Bununla birlikte halkın kabullenebileceği

348 Halife b. Hayyât, s. 165; Dineverî, s. 332; İbn Haldun, Tarih, III, 22.

349 İbn Sa’d, III, 127. Sözlükte istihlâf "yerine birini geçirmek, halef bırakmak" demektir. İstihlaf hakkında detaylı bilgi için bkz. M. Akif, Aydın, “İsithlâf”, DİA, TDV Yayınları, İstanbul 2001, XXIII, 337; Sarıçam, Hz. Ömer, s. 89.

350 Halife b. Hayyât, s. 165; Dineverî, s. 332; İbn Miskeveyh, II, 12; İbn Kesîr, VIII, 118.

351 Teke, s.86.

352 Akyüz, Hilafetin Saltana Dönüşmesi, s. 231.

— Hakan Temir —

ve onların yararına olan kişilerin seçilmesine gayret edilirdi.353 Dolayısıyla vilâyetlere tayin edilen valiler, o şehrin insanı tarafından kabul görecek, on-larla bütünleşebilecek ve onların isteklerine cevap verebilecek vasıflara sa-hip kişiler arasından seçiliyorlardı.

Emevîler ile başlayan saltanat sisteminde ise halk yönetimden ve yöne-ticisini seçmekten daha da uzaklaştı. Halifeler ile eyâlet valileri, halka seçme hakkı tanımadan güvendikleri, inandıkları ve başarısından emin oldukları kişileri vilâyetlere vali tayin etmekteydiler. Diktatörlük sistemine benzeyen bu yapılanmada halk, güçlü halifeler veya valiler karşısında sessiz kalmak-tan yanaydı. Zaten yapacakları pek fazla bir şey de yoktu. Ne zamanki güç-süz halifeler veya valiler göreve gelir ya da güçlü görünen bu kimselerin gücü azalırdı o zaman halkın sesi çıkmaya başlardı. Bu tür durumlarda ken-di valilerini seçer veya halifeye baskı yapar ve nihayetinde bunu kabul etti-rirlerdi. Emevîler devrinde bunun birçok örneğiyle karşılaşmak mümkün-dür. Mesela siyasî, dinî ve ekonomik gerekçelerle Yezîd b. Muâviye’ye isyan eden Medine halkı, Ümeyyeoğullarını Medine’den çıkardıkları gibi Medine valisi Osman b. Muhammed b. Ebî Süfyân’ı valilikten azlettiler.354 Yezîd’in valisini azlederek yerine Abdullah b. Hanzala’yı vali tayin ettiler.355

Halkın sesi devletin güçsüz olduğu dönemlerde daha gür bir şekilde çıkmaktaydı. Mesela Yezîd b. Muâviye’nin ölüm haberinin Irak vilâyetine ulaşması ile Basra ve Kûfe halkı valileri Ubeydûllah b. Ziyâd’a ve onun

353 Ahmet Güzel, “Hulefâ-yi Râşidîn Dönemi’nde Halifelerin Halkla İlişkileri”, İSTEM, Konya 2005, Cilt: III, Sayı: 6, s. 245-264.

354 İbn Miskeveyh, II, 55-56; M. Kürd Ali, s.113; Âsirî, s. 151.

355 Halife b. Hayyât, s. 181-194; Dineverî, s. 3391; İbn Kuteybe, İmâme, I, 167-168; İbn Sa’d, V, 65;

Taberî, Tarih, IV, 117; İbn Kesîr, VIII, 353; Ahmet Önkal, “Abdullah b. Hanzale”, DİA, TDV Yayınları, İstanbul 1988, I, 104-105; Mustafa Sabri Küçükaşçı, “Harre Savaşı”, DİA, İstanbul 1998, XVI, 245; Ünal Kılıç, Yezîd b. Muaviye, s. 316; M. J., Kister. “Harre Vakası (Bazı Sosyo-Ekonomik Tespitler)”, çev., Ünal Kılıç, Cumhuriyet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 4 Yıl: 2000, s. 305-316. Osman oldukça genç, rahatlıkla aldatılabilen, tecrübesiz ve gençliği ölçü-sünde toy bir kişi idi. O bakımdan ne işleri yürütüp otoritesini kullanabiliyor ne de bunların gereği olan şeyleri yerine getirebiliyordu. Bu hususta bkz.İbnü’l-Esîr, Kâmil, IV, 457.

— Emevîlerde Valilik —

~ 88 ~

emirlerine karşı kayıtsız kaldılar.356 Çünkü Yezîd’in ölümü demek devletin başsız kalması ve halifeden gücünü alan valinin sahipsiz kalması demekti.

Sahipsiz kalan ve halka güç yetiremeyeceğini anlayan İbn Ziyâd kayıplara karışarak Şam’a kaçtı.357 Emirsiz kalan Basra halkı, Basra’nın ileri gelenle-rinden Kays b. Heysem es-Sülemî ile Nu’mân b. Süfyân er-Râsibî el-Haremî’in razı olacağı kişiyi vali olarak kabul edeceklerini bildirdiler. Kays ile Nu’mân anlaştıktan sonra Nu’mân, Abdullah b. Hâris b. Nevfel b. Hâris b. Abdülmuttalib’in elini tutarak insanlara: “Ey insanlar! Peygamberinizin amca çocuklarından, annesi ise Ebû Süfyân’ın kızı Hind olan bir adamın nesini beğenmezsiniz? Onlar zaten yönetici ailedendiler. Zira o sizin kız kardeşinizin oğ-ludur.” Arkasından onun elini tutarak: “Ben, sizin için bunu seçmiş, bu-lunuyorum.” deyince halk da: “Biz de razı olduk.” dediler.358

Merkezi idareden uzak olan vilâyetlerde idarecisiz kalma endişesini ta-şıyan halkın kendilerine yönetici seçtikleri olmuştur. Nitekim Endülüs valisi Sevâbe b. Selâme (veya Seleme) ölünce kimin vali olacağı konusunda halk arasında ihtilâf çıktı. Mûdarlılar da Yemenliler de valinin kendilerinden ol-ması gerektiğini savunuyorlardı. Aralarında çıkan bu ihtilâf yüzünden uzun süre idarecisiz kaldılar. Bölgenin ileri gelenlerinden Sümeyl, fitne çıkmasın-dan korktu ve valinin Kureyş’ten olmasını teklif etti. Bu teklifi çoğunluk tarafından kabul olundu. Vali olarak seçtikleri Kureyşli ise Yûsuf b. Abdur-rahman el-Fihrî’ydi. Hemen ona mektup yazarak davet ettiler. Yûsuf bu tek-lifi önce kabul etmedi. Fakat onlar; “Kabul etmediğin için fitne çıkarsa günahı senin boynuna...”diye haber gönderdiler. Bunun üzerine kabul edip Kurtu-ba’ya geldi.359

Emevîlerin kuruluşundan son dönemlerine kadar halifeler bilerek ve is-teyerek halka valilerini seçme hakkı tanımadılar. Ahaliye bu hak kısmen de

356 İbn Miskeveyh, II, 59.

357 Dineverî, s. 418; Belâzurî, Ensâbu’l-Eşrâf, VI, 7; İbn Kesîr, VIII, 400; Süleyman, Ricâlü’l-İdâre, s. 161.

358 Belâzurî, Ensâbu’l-Eşrâf, V, 412; İbnü’l-Esîr, Kâmil, III, 486.

359 İbnü’l-Esîr, Kâmil, IV, 553.

— Hakan Temir —

olsa son halife Mervân b. Muhammed tarafından verildi. Mervân, Suriye ve Şam eyâletinde bulunan halktan kendisine biat aldıktan sonra bölge halkına valilerini seçmeleri için bildiride bulundu. Bunun üzerine her bir vilâyet kendi emirini seçti. Buna göre Şam valiliğine Zâmil b. Amr el-Cîranî, Ürdün valiliğine Yezîd b. Muâviye b. Mervân, Hıms valiliğine Muâviye b. Yezîd b.

Husayn, Kınnesrîn valiliğine Abdülmelik b. el-Kevser ve Filistin valiliğine Sâbit b. Nuaym el-Cüzamî getirildi.360 Mervân Suriye halkına o kadar taviz veriyordu ki, Ermeniyye ve el-Cezîre valisi Sâbit b. Nuaym başarısız bir is-yan örgütleyip etkisiz hale getirildiği sıralarda Filistin halkının isteğini dik-kate alarak onu Filistin’e vali tayin etti.361

Mervân’ın halka verdiği yetki aslında normal şartlarda bir halife tara-fından verilecek yetki değildi. Fakat o göreve geldiğinde devleti yıkmak üzere fırsat kollayan muhalif gruplarla mücadele ederken bir de valilik se-bebi ile halkın desteğinden mahrum kalmamak için onlara valilerini seçme izni verdi. Bu durum Mervân’ı bazı tedbirler almaya mecbur bıraktı. O ilk olarak devletin başkentini Harran’a362 taşıyarak Kuzey Araplarının desteğini aldı. Güney Araplarının tepkisini asgariye indirmek için de onlara kendi valilerini seçme özgürlüğü tanıdı. Nitekim seçim hakkı sunduğu yerler Su-riye eyâletine bağlı vilâyetlerdi ki, bu vilâyetler Yemenîlerin bölgeleriydi.

Ancak Mervân’ın bu projesi yeterli olmadı.363

360 Belâzurî, Ensâbu’l-Eşrâf, IX, 224-225; Aksu, Emevî Devleti’nin Yıkılışı, 101-102. Üstelik Sâbit b.

Nuaym daha önce kendisine karşı isyan etmişti. Fakat Mervân halkın sesine kulak vererek onu bu makama tayin etti. Bu hususta bkz. Aksu, Emevî Devleti’nin Yıkılışı, 101-102.

361 Aksu, Emevî Devleti’nin Yıkılışı, s. 102.

362 Harran, Günümüzde Şanlıurfa iline bağlı bir ilçe merkezidir. Detaylı bilgi için bkz. Yâkut el-Hamevî, II, 235-240; Ramazan Şeşen, “Harran”, DİA, TDV Yayınları, İstanbul 1997, XVI, 237.

363 Muhammed Abdullatif Abdü’ş-şâfi, el-Alemü'l-İslamî fi' Asri'l-Ümevî, yy, Mısır 1994, s. 524;

Aksu, Emevî Devleti’nin Yıkılışı, s. 102.

— Emevîlerde Valilik —

~ 90 ~

C. VALİLİLERİN SEÇİMLERİNDE ETKİLİ OLAN UNSURLAR