• Sonuç bulunamadı

Görücülük – Dünürcülük - Kız Đsteme

BÖLÜM 2. PRĐZREN TÜRKLERĐNDE GEÇĐŞ DÖNEMLERĐ

2.2. Evlenme

2.2.3. Evlilik Aşamaları

2.2.3.1. Görücülük – Dünürcülük - Kız Đsteme

Geleneksel kesimde evlenme işi kız bakma, kız arama, kız soruşturma ile başlar. Oğullarını evlendirmek isteyen aileler, akrabalarından, komşularından ve yakın çevrelerinden başlayarak kız aramaya başlarlar. Bu konuda arkadaşlar, komşular da yardımcı olur (Örnek, 2000:190).

Görücülük, daha çok şehir ve kasaba ortamlarının bir göreneği durumundadır. Kırsal kesimde, görücülük ile kız isteme birbirine karışmıştır. Aynı çevrede yaşayan gençler ve aileleri zaten birbirlerini gördükleri ve tanıdıkları için görücülüğe gitmek yerine doğrudan dünürcülüğe gidilmektedir. Geleneğin devam ettiği yerlerde kız görmeye erkeğin annesi ve yakın akraba olan kadınlar gider. Kadınlar önce kızın güzelliği, terbiyesi, temizliği, davranışları vb. hakkında yargıya varırlar. Daha sonraki aşama kızın ve ailesinin soruşturulmasıdır. Bu arada kız tarafına da düşünme süresi tanınmış olur. Đki taraf karşılıklı olumlu değerlendirmeye varınca görücülerin işi sona erer (Boratav, 1984:173).

Kutadgu Bilig’te evliliğin nasıl yapılması gerektiği özetle şöyle anlatılmaktadır: Evlenirken çok dikkatli olmalı ve iyi bir kız aranmalıdır. Đyi bir kız, soyu sopu belli, iyi bir aileye mensup, iyi bir Müslüman, hayâ sahibi ve temizdir. Erkek yüzü görmemiş, bakire bir kız olursa karşılaştırma yapamayacağı için kocasını sevecektir. Erkek kendinden aşağı bir kızla evlendirilmelidir. Kız kocasından yüksek aileye mensup olursa erkek ona esir olur. Yüz güzelliği yerine huy güzelliği tercih edilmelidir (Günay, 2000: 6-7).

Dede Korkut Hikâyeleri'nin mukaddimesinde kadınlar dörde ayrılmaktadır. Birisi “solduran sop”tur. Birisi “dolduran top”tur. Birisi “evin direği”dir. Birisi “ne kadar dersen bayağı”dır. (Ergin, 2001b:18) şeklinde ifadelerle kadınların tarifi yapılmaktadır. Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı Hikâyesi'nde “görücü yoluyla evlenme” olayı yer almaktadır. Kanlı Koca, evlendirme isteğini oğlu Kan Turalı'ya söyler. Oğlu evleneceği kızın özelliklerini sıralar. Kan Turalı kendisine lâyık kız bulabilmek için Đç Oğuz'u ve Dış Oğuz'u gezer ancak kendisine uygun bir kız bulamaz. Bunun üzerine Kanlı Koca aksakallı ihtiyarları yanına alarak oğluna uygun kız ararken Tırabuzan’a gelir. Tırabuzan tekfurunun çok güzel bir kızı vardır. Oğlunun istediği özellikleri taşıyan kızın verilme şartları çok ağırdır. Kızın birçok isteyeni olmuş ancak kimse evlenmeyi başaramamıştır. Gelişen olaylardan sonra Kan Turalı kızı almaya hak kazanır ve evlenir (Ergin, 2001b: 124-135).

Anadolu’da görücülükle ilgili çeşitli uygulamalar vardır. Görücü gidilmeden önce kız evinin “ağız araması” yapılır. Kız istemeye bir yün çorap sökülerek gidilirse kız evinin zorluk çıkarmayacağına inanılır. Görücüler bir kaç defa gidip kızı alamadıkları takdirde, son gidişlerinde içlerinden birisi çorabını ters giyer. Bu şekilde kız evinin “evet” diyeceğine inanılır (Kalafat, 2000:192).

Evlenme olayının vazgeçilmez aşamalarından biri olan “kız isteme”, Dede Korkut Hikayeleri’nden Bamsı Beyrek Hikayesi’nde geçmektedir. Dede Korkut, kız kardeşi Banu Çiçek’i istemek üzere Deli Karçar’a gider. Dede Korkut'un Banu Çiçeği isterken “Tanrı’nın buyruğu ile Peygamberin kavli ile aydan arı, güneşten güzel kız kardeşin Banu Çiçek'i Bamsı Beyrek’e istemeye gelmişim.” der. Gelişen olayların sonunda Deli Karçar da “Tanrı’nın buyruğu ile Peygamberin kavli ile kız kardeşimi Beyrek’e

vereyim.” (Ergin, 2001b:66-67) şeklinde cevap verir. Bu sözler kız isteme ve kız verme esnasında canlılığını günümüzde de korumaktadır.

Anadolu’nun pek çok yöresinde olduğu gibi Ürgüp'te de kızını vermeye gönüllü olan aileler bile, ilk istemede istekli görünmezler. “Kız evi naz evidir” deyişine uygun olarak erkek evinin birkaç kez gelip gitmesini sağlamaya çalışırlar. Yörede bu âdete “nazlanma” adı verilmektedir. Kızlarını vermeye razı olan kız tarafı erkek evine “dutu” veya “ilişik” adı verilen bir bohça gönderir. Bu bohçada çorap ve birkaç parça giyim eşyası bulunur. “Küçük çeyiz” ya da “çorap gönderme” adı da verilen bu bohçayı alan oğlan evi, kızın verileceğini anlar. Daha sonra sözü kesilmiş sayılan kız ve ailesi oğlan evine bir ziyaret yaparlar, yörede söyleniş biçimiyle “oğlan evini yoklarlar.” Bu ziyaret sırasında ailenin durumu beğenilirse “şerbet günü” kararlaştırılır (Er, 1997:197).

Sakarya’nın Geyve ilçesinde ailesi kızlarını vermeye niyetliyse dünürcülere “kısmetse olur” derler. Ayrılırken dünürcülere mendil verilir. Bu mendil evlilik için ilk işarettir. Bir hafta sonra kız ve erkek tarafı hazırladıkları bohçaları birbirlerine verirler (Yılmaz, 2006:38).

Đçel’in Kuskan beldesinde beğenilen gelin adayının aileye uğurlu gelip gelmeyeceği sınanmaktadır. Bu sınama işlemi için belli bir miktar tuz gelin adayının tespit edildiği tarihten itibaren kullanılmaya başlanır. “Tuz ölçme” denen bu uygulamaya göre, bu tuz bitene kadar evde herhangi bir tatsızlık, zarar ziyan olmazsa kızın aileye uğurlu geleceğine inanılır. Elçi gönderilerek kızın ve ailesinin ağzı aranır. Olumlu cevap alınırsa kızı istemeye gidilir (Şahin, 1996:243).

Kayseri’de yaşayan Uygurlar’da erkek tarafı beğendikleri kızın ailesine “Saye Kılgan” denilen aracı gönderilir. Kız tarafı razı olursa, kız evine istemeye gidilir. Bu olaya “Söz Taşlama” adı verilir. Kız evine giderken elbiselik kumaş, yüzük vb. ile “özel yapılmış ekmek” götürülür. Bir sofra içinde götürülen hediyelerin kız tarafına takdim edilmesine “Fatiha Boldı” denir. Kızın anne ve babası elini ekmeğe sürüp ağzına götürür. Daha sonra “Tanrı korusun” deyip bohçayı kapatır ve içeri götürür. Kız tarafı, ekmeğin getirildiği sofranın içine ipek bir kumaş koyarak erkek tarafına geri verir. Bu sırada çay içilir. Erkek tarafı “Çok rahmet, bizi kırmadınız, kabul ettiniz” diyerek evden ayrılır. Daha sonra, kızın akrabaları görüşleri alınmak üzere kız babası

tarafından eve çağrılır. Onlara ikram edilen çaya “Meslehet Çayı” denir. Bu merasimden sonra kızın verilmesi resmileşmiş olur (Güngör, 1992:8).

Bolu’da kız tarafı istemeye gelenlere cevaben “Kısmet olursa gelir Hint’ten Yemen’den, kısmet olmazsa ne gelir elden” diyerek düşünmek, erkek tarafını araştırmak için süre ister. Ayrıca erkek tarafının getirdiği gözlemeler kızlarının istenmesine olumlu bakıldığının işareti olarak alınır. Olumsuz düşünülüyor ise, yemekte sofraya kaşık yerine kevgir koyulur ve misafirler uğurlanırken “güle güle” denmez. Kız tarafı razı olsa bile, ilk istemede kızlarını vermezler (Öğüt Eker, 1998:20).

Samsun’da evlilik öncesiyle ilgili inançlardan bazıları şunlardır: Bir ailenin kızını isteyenler gizlice kızın evinden tuz çalarlarsa, kızı kolay alırlar. Islık çalan kızın evleneceği erkek titiz olur. Kız istemeye giden erkek tarafının mensupları iç çamaşırlarını ters giyerlerse kızı kolay alırlar. Kız istemeye gidilirken damat adayının annesi kızın sözünü kolayca alabilmeleri için çemberini (yazmasını) ters takar ve: “Ak bakla / Kara bakla / Allah'ım sen ağzını dilini bağla” diyerek yola çıkar (Şişman, 2002: 454-455).

Kastamonu’nun Abana ilçesinde, kız istemeye giden kadınlar bölgede “bürü” denilen beyaz baş örtüsü bağlarlar. Kız tarafı, kızı vermeye niyetli olsa bile “biraz düşünelim” şeklinde cevap verir. Ailesi kızın da onayını alarak bu evliliği makul görürse tekrar gelmeleri için gün bildirir. Kızlarını vermeye niyetli değillerse genellikle “bizim evlendirecek kızımız yok” denilerek teklif geri çevrilir (Yıldız, 2002:553).

Makedonya'nın Đştip şehrinde yaşayan Türkler, kız istemeye veya söz kesmeye Pazar veya Cuma akşamları gitmektedirler. Düğünler de, Perşembe veya Cuma günü başlar. Kızın çeyizi Pazartesi ya da Perşembe günü götürülür (Ercan, 2006:81).

Kazakistan’da erkek tarafının kızı ailesinden istemesine “dünürlük söyleşmesi” denir. Kızın ailesi olumlu cevap verdiği takdirde, kız tarafına verilen hediyeye “Karğıbav” denir. Böylece söz kesilmiş olur. Sözden sonra her iki taraf birbirlerine “Kuda”, kadınlarına “Kudağiy” diye hitap ederler (Altay, 1998: 154).

Üsküp yöresinde görücü usulü adı verilen evliliklerde aileler arasında aracılık yapan kişiye “stroynik” (aracı) denir. Dünürlük kavramı sadece stroynik için kullanılır. Gelinin veya damadın ailesi için kullanılmaz. Aileler arasındaki iletişimi sağlayan stroynik genellikle bayan olur. Kız görmeye mutlaka bir aracıyla gidilir. Kız tarafının görücüleri kabul ettiğini erkeğin ailesine haber veren yine aracıdır. Stroynik ailelerin tanışma safhasında aktiftir. Nişandan sonra geri çekilir. Kızı görmeye başta damadın annesi ve stroynik olmak üzere hala, teyze, yenge gibi yakın akrabalar gider. Kız beğenilirse isteme için söz alınır. Görücü kadınlar evin kızından çok ailesine önem verirler. Ailenin soyu zenginliğinden daha önemlidir. Damat araştırılıp uygun görüldüğünde kızın annesi stroyniğe “kızımızı verme niyetindeyiz” anlamına gelen bir havlu verir. Kızın isteneceği gün, aynı zamanda söz yapılır. Taraflar içinde uygun olan bir Perşembe gecesi erkek tarafı kızın evine gider (Vurucu, 2007:12).

Prizren Türk toplumunda eski dönemlerde evlilikler erkek ve kız birbirini görmeden tamamen görücü usülü gerçekleşirker, günümüzde bu durum değişmiştir. Gençler kendi iradeleriyle evlilik yapmaktadır.

Kızın istenmesinden önce kız evinin ağzı aranır. Her iki taraf da birbirlerinin aile durumlarını soruştururlar. Aileler birbirilerini uygun görürlerse erkek tarafından kız tarafına “misiçi” gönderilir. Misiçi her iki aileyi de tanıyan, her iki aile tarafından sevilen ve saygı duyulan, sözü dinlenen bir kişi olmasına da çok dikkat edilir. Misiçinin erkek veya kadın olması hususunda bir kural yoktur.

Misiçiler Pazartesi ve Perşembe günlerinde gönderilir. Kız evinde kahveler içildikten misiçi “Allah’ın emriyle Peygamberin kavliyle kızınızı istemeye geldik” diyerek ziyaret sebebini açıklar. Erkek tarafının durumunu, damat adayının meziyetlerini anlatır. Kızın ailesi tarafından ilk defa gelen misiçiye kesinlikle bir cevap verilmez. Kız verilmeyecek olsa bile “yine gelin” denir. Misiçiye cevap olarak “haftaya gelin” denirse, ailesinin kızlarını vermeye niyetli olduğu anlaşılır. Đlkinde cevap alamayan misiçi bir süre sonra kız tarafına ikinci defa gider. Yine cavap vermezlerse kızın ailesinin bu evliliğe razı olmadığı, kızlarını vermeyecekleri anlaşılır. Đki tarafın anlaşmasını sağlayıp kızın verilmesini sağlayan misiçiye hediyeler verilir (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K7, K14, K17, K21, K26, K31, K38).