• Sonuç bulunamadı

3.2. Dış Ticaret Politikasının Araçları

3.2.2. Tarife Dışı Engeller

3.2.2.5. Gönüllü İhracat Kısıtlamaları

Tarife dışı engeller kapsamında ele alınan bir diğer dış ticaret politikası aracı da gönüllü ihracat kısıtlamalarıdır. Gönüllü ihracat kısıtlamaları, ithalatçı ülkenin iç piyasasını bozduğu gerekçesiyle bazı ülkelerin mal ihracını sınırlandırmaya yönelik bir tür kota uygulaması olarak tanımlanabilir. Tek taraflı kotalardan farkları ithalatçı ve ihracatçı ülkeler arasında bir anlaşma ile konulmuş olmalarıdır. Bu yöndeki uygulamalar genellikle, ithalatçı gelişmiş bir sanayi ülkesinin, ihracatını kotalarla sınırlandırması için bir az gelişmiş ülke üzerine baskı uygulaması ve bu yönde kısıtlama talep etmesi şeklinde olmaktadır. Bunlara aynı zamanda ihracat kotaları da denilmektedir. Bu tip sınırlamalar özellikle gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelere ihraç ettikleri bazı emek yoğun sanayi malları üzerine konulmaktadır. Söz konusu malların başında tekstil, gıda sanayi, ayakkabı ve hazır giyim sanayi gelmektedir.

Gelişmiş ülkelerde, gelişmekte olan ülkelerle rekabet edemeyen bu kesimlerin temsilcileri, gelişmiş olan ülkelerin kendilerine yaptığı ihracatın, iç piyasalarını bozduğu gerekçesi ile hükümetten koruyucu önlemler alınmasını istemektedir. Bu üreticiler siyasal açıdan geniş bir etkiye sahip olduklarından siyasal iktidar üzerinde baskı oluşturmaktadır. Siyasal iktidar da söz konusu malları ihraç eden gelişmekte olan ülkeler ile karşılıklı görüşmeler yaparak ihracatın sınırlandırılmasını sağlamaktadır. Gönüllü ihracat kısıtlamalarıyla görünürdeki amaç sanayileşmiş ülkelerin iç piyasa düzenlemesi iken, asıl amaç gelişmekte olan ülkelerin rekabetinden ulusal sanayinin korunması olarak karşımıza çıkmaktadır.

75

Belirtildiği üzere, gönüllü ihracat kısıtlamaları, yerli üreticileri yabancı üreticilere karşı korumak için uygulanmaktadır. Aslında bu kısıtlamaları “gönüllü” olarak isimlendirmenin yanıltıcı olduğu söylenebilir. Çünkü, ihracatçı ülke tarafından konulan korumaya yönelik resmi önlemleri ortadan kaldırmak amacıyla tasarlanmışlardır. Örneğin; 1980’li yıllarda Japon otomobil sanayinin ABD ve İngiltere’ye ihracatı, bu ülkelerin Japon otomobillerinin ithalini dolaysız olarak gümrük vergileri yoluyla kısıtlamalarını engellemek için gönüllü olarak sınırlı tutulmuş bulunmaktadır. Benzer şekilde Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye çıkışlı bazı tekstil ve konfeksiyon ürünlerine mevcut anlaşmalara aykırı bir şekilde tek taraflı miktar kısıtlama koyma baskısı, Türkiye’yi bu ürünlerde gönüllü bir ihracat kotası uygulamaya zorlamış bulunmaktadır (Karluk, 1996:185).

Gönüllü ihracat kısıtlamaları ihracat kotaları olarak da tanımlanmaktadır. İthal kotaları ile gönüllü ihracat kısıtlamaları (ihracat kotaları) arasındaki tek farkın devlet geliri etkisi olduğunu söylemek mümkün bulunmaktadır. İthal kotaları uygulamasında kota gelirlerinin yabancı ülke ihracatçıları, ithalatçı ülke ihracatçıları ya da ilgili ülke hükümeti tarafından paylaşılması söz konusu olabilmektedir. Gönüllü ihracat kısıtlaması uygulamalarında ise yabancı ihracatçılar ile yerli ithalatçıların kota gelirlerini paylaşmaları mümkündür. Ancak; uygulamada yüksek fiyat uygulamasından dolayı ihracatçıların daha fazla yararlanmalarının söz konusu olduğunu belirtmek gerekmektedir. Bundan dolayı da ihracatçı ülkelerin gönüllü ihracat kısıtlamalarını kabul ettikleri görülmektedir (İyibozkurt, 1995:182).

İthalat kotaları ile gönüllü ihracat kısıtlamaları arasında diğer bazı farklar da bulunmaktadır. Bu farklılıklar genellikle ticaret akım ve hacimlerine etki şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, gönüllü ihracat kısıtlamaları, ithalat kotalarına göre etkinlik bakımdan dezavantajlı bir etkiye sahip olduğunu belirtmek gerekmektedir. Her şeyden önce, gönüllü ihracat kısıtlamaları, süreli olarak uygulanmaları nedeniyle, sınırlı bir etkiye sahip bulunmaktadır. Ayrıca; ithalat kısıtlaması uygulamalarının kesin bir etkiye sahip olmaları nedeniyle, ticaret akımı ve arz unsurlarını daha fazla etkileyebildiklerini belirtmek gerekmektedir. Buna karşılık, gönüllü ihracat kısıtlamaları uygulamalarında arz unsurlarının üçüncü ülkeler üzerinden bir şekilde aşılabilmesi mümkün olabilmektedir. Örnek vermek

76

gerekirse; Japonya ile ABD arasında Japonya’nın çelik ihracatına karşı ihracat kısıtlaması bir anlaşma olmasına rağmen; Japon çeliğinin Kanada üzerinden ABD’ye ithal edildiği gözlenmiştir (İyibozkurt, 1995:182).

Gönüllü ihracat kısıtlamaları uygulamasının en yaygın uygulamasını çok elyaflılar anlaşması ile tekstil ihracatına getirilen sınırlamalar oluşturmaktadır. 1950 yılında ABD tekstil üreticileri hükümetten Japon tekstil ürünlerine karşı koruma talebinde bulunmuşlardır. Çünkü, belirtilen yıllarda ABD tekstil ürünlerinin % 60 ‘ı Japonya’dan ithal edilmekteydi. Ancak; ABD başlangıçta GATT kurallarına uyma endişesi ile bu talebi karşılamaktan kaçınmıştır. Daha sonraları 1957 yılında Japonya ABD’ye karşı tekstil ürünlerinde gönüllü ihracat kısıtlamasını kabul etmiştir. Ancak; daha sonraki yıllarda pazara Hong Kong’un da dahil olması karşısında, ABD tekstil ihracat anlaşmalarını genişletme yoluna gitmiş ve 1962 yılında bu yönde uzun dönemli düzenlemeler yapılmıştır. Daha sonraları 1972 yılında ise tekstil alanındaki bu anlaşmalara 82 ülke daha katılmıştır. Yapılan bu anlaşmalar başlangıçta sadece elyaf ürünlerini kapsamaktaydı. Ancak; gelişmekte olan ülkelerde tekstil üretiminin dokuma ürünlerine yönelmesi üzerine, ABD tekstil anlaşmalarını el yapısı dokuma ürünlerini de kapsayacak şekilde genişletme kararı almıştır. Böylece; 1974 yılında 50 ülkenin katıldığı Çok Elyaflılar Anlaşmaları kabul edilmiştir. Bir anlamda düzenli pazarlama niteliği taşıyan bu anlaşmalar pamuklu, yünlü ve el yapısı elyaflılar ürünlerinin ticaretini kapsamaktadır. Çok elyaflılar düzenlemelerinin amacı tekstil ürünleri ticaretinin arttırılmasına çalışmak olduğu kadar, aynı zamanda taraf ülkelerin ithalat ve ihracatlarını belirlenmiş kotaların dışına çıkarmamak olarak belirtmek mümkündür (İyibozkurt, 1995:183).

Gönüllü ihracat kısıtlaması iki taraflı bir anlaşma olduğu için GATT kurallarının dışına çıkan bir uygulama özelliği taşımaktadır. GATT Anlaşmasının 19 uncu maddesinde bir ülkenin kendi üreticilerinin ciddi bir şekilde zarar görmesini engellemek amacıyla belirli mal gruplarının ithalatına bir takım kısıtlamalar getirmesine olanak tanımasına rağmen, uygulamada tarafların belirtilen madde yerine gönüllü ihracat kısıtlamalarını yaygın olarak kullandıkları görülmektedir (Karluk,1996:186).

77