• Sonuç bulunamadı

1.2. ULUSLARARASI GÖÇ KAVRAMI

1.2.3. Göçün Unsurları

1.2.3.1. Göçün Süresi

Göç, süresi bakımından belirli bir dönemi kapsayabildiği gibi süreklilik de gösterebilir. Dolayısıyla, göç hareketlerinden söz edebilmek için asgari bir sürenin varlığı gereklidir. Bu süre ülkelere göre farklılıklar gösterse de genellikle asgari 6 ay veya 1 yıl olmaktadır. Avrupa ülkelerinin çoğu göç hareketlerini geçici nitelikte görmeyi tercih etmektedir. Diğer yandan, genelde belirli süreyle çalıĢmak üzere göçmen iĢçi talep eden ülkelerde zaman içinde göçmen iĢçilerin ikametinin sıkı bir biçimde sınırlamasında güçlüklerle karĢılaĢılabilmektedir. Belirli süreyle çalıĢma ve oturma süresi olan insanlar önce 2 yıl, daha sonra 5 yıl ve sonunda süresiz oturma izni elde edebilmektedir. Geçici süreyle gerçekleĢen göçler zaman içinde sürekli göç halini almaktadır67

.

1.2.3.2.Göçülen Alanlar

Göç, ulusal sınırlar içinde gerçekleĢebildiği gibi uluslararası nitelikte de olabilmektedir. DıĢ göç uzak mesafeleri ve çok farklı kültürden insanları kapsarken, iç göç daha kısa mesafede ve kültürel olarak benzeĢen insanları kapsamaktadır. Ancak, bazen insanlardan ziyade sınırların değiĢmesi ile iç göç, uluslararası göç

66 Toksöz., s. 15.

haline dönüĢebilmektedir. Örneğin, Sovyetler Birliğinin dağılması sonucunda milyonlarca insan yeni kurulan devletlerde göçmen konumuna düĢmüĢtür. Bu anlamda, iç göç ve uluslararası göç nitelikleri itibariyle farklılıklar içerse de, esasen birbirini tamamlayan ve aynı sürecin birer parçasıdır68

.

ġekil 1: Kıtalararası Önemli Nüfus Hareketleri

Kaynak: Tümertekin, Özgüç 2004.

Ġkinci Dünya SavaĢı‟ndan günümüze değin, uluslararası göçler giderek daha karmaĢıklaĢmıĢ ve pek çok faktörün etkileĢimine dayanan bir durum almıĢtır. Uluslararası göçleri ele alan araĢtırmacılar, göçü çeĢitli kuramlarla açıklamaya çalıĢmıĢlar göçün nedenlerini ve etkilerini ele almıĢlardır. Somersan, 1945‟ten bu yana dünyada örülen göç süreçlerinin dörde ayrıldığını belirtmektedir69

.

 Klasik Göç Modeli, ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda gibi, ilk göçmenlerin eski anayurtlarından insanları yeni ülkede yerleĢmeye, vatandaĢlığa çağırmaları70

.

68

Temiz, KüreselleĢme Sürecinde,s. 37.

69 Semra Somersan, “Sosyal Bilimlerde Etnisite ve Irk”, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,

Ġstanbul, 2004, s. 153.

 Sömürge Modeli, Fransa, Hollanda, Ġngiltere gibi memleketlerin uyguladığı, kendi sömürgelerinden, “anayurda” (sömürgeci ülkeye) göçü açıklayan model.

 Misafir ĠĢçi Modeli, Almanya, Belçika, Ġsviçre gibi ülkelerin, iĢgücündeki boĢluk nedeniyle, yabancı ülkelerden insanları buralara geçici sürelerle, vatandaĢlık hakkı tanımadan, göçe teĢvik eden model.  Gayri MeĢru Model, hemen her ülkede belli miktarda gayri meĢru göç

ve göçmen vardır. Türkiye‟ye 1980 ve 1990‟larda Ġran ve Irak‟tan savaĢ ve siyasi nedenlerle gelenler olduğu gibi, Afrika‟nın çeĢitli ülkelerinden, burayı Avrupa yolunda bir transit olarak kullananlarda bulunuyor. Ama çoğu, amaçlarına ulaĢamadan sınırda telef olarak ya da belli kentlerdeki en alttakiler konumunda, çok ucuza, kaçak çalıĢarak bir süre yaĢıyor71

.

1945‟ten sonra, Kuzey ve Batı Avrupa‟nın hemen hemen tamamı, iĢgücü göçü alanı haline gelmiĢtir. 1980‟lerden bu yana, Yunanistan, Ġtalya ve Ġspanya gibi, uzun süre göçmen gönderen alanlar konumundaki Güney Avrupa ülkeleri, göç almaya da baĢlamıĢlardır. Bugün, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri özellikle Macaristan, Polonya ve Çek Cumhuriyeti göç alan ülkeler haline gelmektedirler. Arap Bölgesi ve Orta Doğu da karmaĢık nüfus hareketlerinden etkilenmiĢtir. Türkiye, Ürdün, Fas gibi bazı ülkeler, önemli göçmen iĢgücü kaynaklarıdır. Körfez petrol ülkeleri ise, geçici göçmen akıĢları yaĢamaktadır. Bölgedeki siyasal karmaĢa, kitlesel mülteci hareketlerine de yol açmaktadır. Son yıllarda, Afganistan dünyanın baĢlıca mülteci kaynağı iken Ġran ve Pakistan da mülteci kabul eden baĢlıca ülkeler olmuĢtur72

.

Garson ve Loizillon da, 1950‟den günümüze Avrupa‟ya yönelik göçün sosyal ve ekonomik boyutlarının bir değerlendirmesini yaptıkları bir çalıĢmalarında, dört farklı göç dalgasına yer vermektedirler. Bunlar, (1) Ġstihdamla ilgili göçler, (2) Aile birleĢmeleri ve göçün kalıcı hale gelmesi, (3) Göçmen gönderen ve kabul eden

71 Somersan, s. 153.

ülkelerin çeĢitlenmesi ve sığınma taleplerinin, etnik azınlıkların ve mültecilerin önem kazanması , (4) Tercih edilen nitelikli iĢgücü göçü.

Uluslararası göçler geleneksel olarak, ülkeler arası geliĢmiĢlik düzeylerindeki farklılık, ücret dengesizlikleri, emek piyasaları gibi konular bağlamında ele alınmıĢtır. Bir baĢka deyiĢle uluslararası göçlerde öteden beri öne çıkan boyut, ekonomik boyut, olmuĢtur. Borjas göçlerin ekonomik boyutunun Ģu açılardan değerlendirildiğini belirtmektedir: (1) Göçmenler yerli halkın istihdam olanaklarını ne Ģekilde etkiliyor? (2) Göçmenler, geldikleri ülkenin ekonomisinde nasıl bir rol oynuyor? (3) Göç alan ülkenin çıkarına en uygun göçmen politikası hangisidir? Ekonomik gerekçelerin, göç açıklamalarının temelini oluĢturmasında bir yanlıĢlık yoktur kuĢkusuz. Ancak günümüzde, çizilen bu ekonomik temelli tablonun değiĢmekte olduğunu görüyoruz. Artık göçe yol açan nedenler değiĢmiĢ, en azından yalnızca ekonomik olmaktan çıkmıĢ ve göçün beraberinde getirdikleri de önem kazanmaya baĢlamıĢtır.

Yeni tür göçün Ģu özellikleri olduğu ileri sürülmektedir: (1) Göç giderek hızlanıyor ve daha çok insan göç ediyor. (2) GeçmiĢten farklı olarak insanlar daha çeĢitli nedenlerle göç ediyorlar. (3) Giderek daha çok sayıda ülke, hem göç alıyor, hem de göç veriyor. (4) Giderek daha çok sayıda kadın göç ediyor. Bu, kısmen dünyadaki iĢ pazarının geniĢlemesi, kısmen de seks ticareti nedeniyle oluyor73

.

ErbaĢ, uluslararası göçlerle ilgili değerlendirmelerin iki yaklaĢımla yapıldığını dile getirmektedir. Bunlardan birincisi, vatandaĢlık, çok kültürlülük, kimlik ve göçmenlerin uyumu gibi konular etrafında Ģekillenen post modern yaklaĢım; diğeri ise, göçleri sermaye ve emek dolaĢımı ile ekonominin küreselleĢmesi bağlamında ele alan yaklaĢımdır. Göçle ilgili tartıĢmalarda genel olarak kabul gören kanı, günümüzde uluslararası göçün beyin göçü olarak tanımlanabilecek göçle sınırlı olduğu ve artık vasıfsız emeğe ihtiyaç duyulmaması nedeniyle vasıfsız iĢgücü göçünün olmadığı biçimindedir. Buna gerekçe olarak da, genellikle yüzyılın baĢından beri “ikinci” sanayi devrimini sürükleyen kimyasal ve

elektronik teknolojilerden, yeni enformasyon teknolojilerine kayma sürecinin yaĢanması ve bunun sonucu olarak da erkek, kol emeğine dayalı iĢçi sınıfının oranında bir düĢüĢün, hizmet ve beyaz yakalılar oranında ters orantılı bir yükseliĢin varlığı gösterilmektedir74

. Göç halen büyük ölçüde ekonomik temellere dayalı olarak gerçekleĢmektedir kuĢkusuz, ancak Kuzey ve Batı Avrupa ülkeleri artık, vasıfsız iĢgücü göçüne izin vermemektedir. Bu nedenle de durum, nitelikli sayılan (belirli bir eğitim düzeyine ulaĢmıĢ, bir uzmanlığı olan) kitlenin lehinedir. Öte yandan, istendiğinde geri gönderilebilecekleri düĢünülerek kabul edilen göçmen iĢçiler, geldikleri ülkede kalıcı duruma gelmiĢler, beraberlerinde ailelerini de taĢımıĢlar ve göç alan ülkeleri ummadıkları bir durumla karĢı karĢıya getirerek yeni göçmen politikaları izlemek zorunda bırakmıĢlardır75

.

Yukarı da dile getirilen iki ayrı bakıĢ açısından biri ekonomik diğeri ise kültüreldir. Ekonomik itici ve çekici faktörler iĢgücü piyasaları göçün bir boyutunu oluĢtururken, göçmenlerin uyum sorunları, gittikleri ülkelerde kendilerine “yer açma” süreçleri de göçün diğer boyutunu oluĢturmaktadır. ĠĢte bu ikinci boyut da iki farklı açıdan değerlendirilebilir. Birincisi, göçmenlerin kendileri açısından, ikincisi ise göçmenleri kabul eden ülkeler açısından. Göçmenlerin gerçekleĢtirdikleri aile birleĢmeleri, gittikleri ülkede kültürel haklar elde etmeleri, çocuklarını burada yetiĢtirmeleri ve ikinci bir nesil yaratmaları, uluslararası göçü yalnızca bir noktadan kaynaklanan ve bir noktada sona eren nüfus hareketi olmaktan çıkarmaktadır. Göçmen kabul eden ülkelerde bu yeni sakinleri için uygun yaĢam koĢullarını sağlamakta, kendi vatandaĢlarına sunduğu kimi haklar yanında söz konusu göçmenlere özgü yasal düzenlemeler de yapmaktadırlar. GeliĢmiĢ ülkelerin nüfus artıĢlarının durma noktasına gelmiĢ olması, buna karĢın göçmenlerin nüfus artıĢının sürmesi, göçmenlerin yönetimde söz sahibi olmaya baĢlamaları (Avrupa ülkelerindeki Türk kökenli milletvekillerinin olması gibi), göç edilen ülkede doğan göçmen çocuklarının ise artık “göçmen” olmamaları ancak ailelerinin geldikleri

74 Hayriye ErbaĢ, “Küresel Kriz ve MarjinalleĢme Sürecinde Göç ve Göçmenler”, Doğu Batı

DüĢünce Dergisi, Sayı:18, s.11.

75 Mustafa Mutluer, “Türkiye’ye Yönelik Yabancı Göçü ve Yabancılara Mülk SatıĢı”, Ege

University 10th International Cultural Studies Symposium, When Away Becomes Home: Cultural Consquences of Migration , Ġzmir, s.30.

ülkeye de ait olmamaları gibi nedenlerden ötürü uluslararası göçler, ulusal kimlik ve aidiyetin sorgulanması sonucunu doğurmaktadır76

.

GeliĢmiĢ ülkelerin vasıfsız iĢgücü göçünü sınırlandırması, göçlere yeni bir nitelik kazandırmıĢtır: Yasa dıĢılık. Niteliksiz iĢgücü göçünün talep edilmemesi, ekonomik gerekçelerle göç eğiliminde olan ve niteliksiz görülen nüfus kitlelerini, baĢka göç yollarına itmekte, bunun sonucu olarak da yasadıĢı göçler ve kaçak iĢçilik gündeme gelmektedir. YasadıĢı göçmenlerin, sayılarına iliĢkin olarak iki ülkeden tahmini rakamlar verecek olursak, bu göç olgusunun boyutu da daha anlaĢılır hale gelecektir. Örneğin ABD‟deki tahmini kaçak göçmen sayısı 5.000.000 civarındadır. Bu rakam, Türkiye için 1.000.000 olarak ifade edilmektedir.

Bugün uluslararası göçler, ekonomik gerekçelerle ortaya çıkıyor olmasının yanı sıra, hem bu ekonomik boyut değiĢmiĢ, hem de göçe yol açan yeni nedenler ve göçün yeni biçimleri, yeni göçmen tipleri ortaya çıkmıĢtır. Günümüzde uluslararası göçler, yalnızca ekonomik olarak daha iyi yaĢam koĢulları arayan insanların nüfus hareketlerini değil, aynı zamanda ülkelerinde baskı altında bulunan ya da savaĢ, doğal afet vb. nedenlerle yerinden edilmiĢ insanların göç hareketleri ile bunların, gittikleri ülkelerdeki etkilerini, yol açtıkları dönüĢümleri ve geri dönüĢ süreçlerini de kapsayan, giderek de önem kazanan bir toplumsal olgu durumuna gelmiĢ bulunmaktadır. Kuyucuklu‟ya atfen Mutluer‟inde belirttiği gibi, temelde Yeni Dünyaların keĢfinin ve hammadde arayıĢının ortaya çıkardığı kitlesel göç hareketlerinin nedenleri arasına, daha sonra dinsel baskıların, macera arayıĢının ve ekonomik kaygılarında eklendiğini görmekteyiz. Ġnsanların, ülkelerini terk etmesine yol açan baĢka pek çok koĢul da ortaya çıkabilmektedir. Kimi zaman hükümetler arası anlaĢmalar, nüfus mübadeleleri gibi zorunlu ya da iĢçi kabulü gibi gönüllü olabilen göçlere yol açmakta, uluslararası anlaĢmazlıklar iç ya da uluslararası savaĢlar insanları göçe zorlamaktadır77

.

Can güvenliğinin tehdidi, yalnızca savaĢ gibi toplumsal olaylardan değil, aynı zamanda doğal olaylardan da kaynaklanabilmektedir. Sonuçları aslında toplumsal

76 Mutluer, s. 30. 77 Mutluer, s.30.

yapıyla doğrudan iliĢkili olan deprem, sel, kuraklık gibi doğal olaylar da insanları evsiz bırakarak ve yaĢam alanlarını yok ederek göçe zorlamaktadır. Bunun sonucunda ise çevre mültecileri ortaya çıkmaktadır78

.

1.2.3.3. Yer DeğiĢtirme

Göç insanların içinde yaĢadıkları coğrafi ve sosyokültürel çevreden ayrılmalarına ve baĢka bir coğrafi ve sosyokültürel çevreye geçmelerine neden olmaktadır. Göç eden insanlar, yeni çevrelerinde sosyokültürel değiĢimlere neden oldukları gibi, kendileri de bu yeni sosyoekonomik çevreden etkilenmektedir. Bu bakımdan göç hareketi hem göçmenleri, hem de göç edilen ülkedeki toplumsal yapıyı önemli ölçüde etkilemekte ve yeniden biçimlendirmektedir. Özellikle kalıcı nitelikteki göçmenler ulusal ekonominin, Ģehir yaĢamının ve sosyokültürel değerlerin yeniden biçimlenmesinde etkili olmaktadır.

Göçmenler göç ettikleri ülkelerde kendi geleneksel yaĢam biçimlerini ve değerlerini korumaya yönelmektedir. Bu bağlamda, yaĢadıkları Ģehirde Ġtalyan mahallesi, Çin mahallesi gibi yaĢam alanları oluĢturarak yaĢadıkları ülkenin sosyokültürel değerlerine tepki vermektedirler. Bu durum göçmenlerin yaĢadıkları toplumlarda marjinalleĢmelerine ve dıĢlanmalarına neden olabilmektedir79

.

Dünya çapında iĢgücü hareketi, hem gönderen hem de alan ülkeler açısından kritik noktaya ulaĢmıĢtır. GOÜ‟de, iĢsizlik sorunu; diğer bir ifade ile insanların yaĢamlarını sürdürebilecek kadar bir iĢlerinin mevcut olmaması, GÜ‟e iĢgücü hareketini zorunlu kılmaktadır. Ayrıca, GÜ‟in nitelikli iĢgücü açığı da söz konusu iĢgücü hareketinin diğer boyutunu oluĢturmaktadır80

.

ĠĢgücünün uluslararası hareketliliğini sınırlayan, oldukça çok sayıda belirleyici vardır. Bu etmenlerden birincisi, iĢgücünün uluslararası hareketliliğinin maliyetinin

78 Frank Lazcko, “Assessinng the Tsunami’s Effects on Migration”, International Organization for

Migration, 2005, s.3.

79 Temiz, KüreselleĢme Sürecinde, s. 38.

80 B. ġimĢek, “ĠĢgücü Piyasası’nın KüreselleĢmesi ve Küresel ĠĢgücü Piyasası”, Muğla

yüksek olmasıdır. Ġkincisi, devletin vatandaĢlığa ve çalıĢmaya iliĢkin yasal düzenlemelerinin engel oluĢturmasıdır. Bir diğer etmen, kültürel farklılıkların uluslararası hareketliliği teĢvik etmesidir. Sonuncusu ise, diğer ulusal iĢgücü piyasalarındaki koĢullara iliĢkin bilgi eksikliğidir. Bu ürün ve hizmetlerin üretilmesi sürecindeki iĢler, nitelikleri gereği bölgesel ya da ulusal iĢgücü piyasalarından sağlanan iĢgücüyle yapılmak zorundadır. Bu iĢlerin yapılmasında, sermaye ulusal ya da bölgesel iĢgücüne bağımlılığından kurtulmak ve küresel düzeyde üretim faktörlerini en çok fayda sağlayıcı biçimde örgütlemek için, uluslararası iĢgücü hareketliliği kullanılmaktadır.

ĠĢgücü hareketliliğinin yönü, sermaye hareketliliğinin genel yönüne terstir. GOÜ‟den, GÜ‟e doğru gerçekleĢen bu iĢgücü hareketliliği yasal yollarla olabileceği gibi, yasadıĢı yollarla da olabilmektedir. Bu hareketlilik, iki önemli ve yeni özellik taĢımaktadır. Birincisi, hareketliliğinin yöneldiği ülkenin ekonomik yapısının kalıcı bir unsur olması, ikincisi ise, yedek iĢgücü kaynağı olmasıdır81

.

1.2.3.4. Düzenleme ve Kontrol

KüreselleĢme sürecine koĢut olarak hızla artan göç hareketlerinin önemli sorunlar yaratabileceği endiĢesi göç hareketlerinin kontrol edilmesi, düzenlenmesi ve hatta engellenmesi gereken bir olgu olarak algılanmasına neden olmaktadır. Kaçak göçmenliğin son yıllarda hızla artması, uluslararası göç hareketlerinin kontrol altına alınmasında gerek göç alan, gerekse göç veren ülkelerin karĢılaĢtıkları güçlüklerin tipik bir göstergesidir.

Kaçak göçmenler; yasal çalıĢma izni olmaksızın çalıĢmak üzere yasadıĢı yollarla bir ülkeye girenlerdir. Kaçak göçmenlerin miktarının tahmin edilmesi oldukça güç olmakla birlikte, günümüzde bu sayı 30 milyonu aĢmaktadır. Diğer yandan, geliĢmiĢ ülkelerin pek çoğunda var olan yüksek iĢsizliğe rağmen, yabancı kaçak iĢçiler rahatlıkla iĢ bulabilmektedirler. Bu durum kaçak iĢçilerin artıĢındaki en önemli etkenlerden birini oluĢturmaktadır.

81 Mesut Ünal, “KüreselleĢme Sürecinde GeliĢmekte Olan Ülkelerin Beyin Göçü Sorunu”,

Mülteciler; kendi ülkesi dıĢında bir ülkeye yerleĢmiĢ olan ve kendi ülkesine “din, ırk, uyrukluk, belirli bir sosyal gruba üyelik veya belirli bir siyasal düĢünceye sahip olma gibi nedenlere dayanarak” baskı ve zulüm görme korkusuyla geri dönemeyen veya dönmeyi istemeyenlerden oluĢmaktadır. Sığınma arayıĢında olanlar ise; korunma arayıĢıyla sınırlar arasında hareket eden, ancak BirleĢmiĢ Milletlerin mülteci olarak kabul ettiği kriterlere uygun olmayanların oluĢturduğu kimselerdir. Zorunlu göçmenler; sadece mülteciler ve sığınma arayıĢında olanları değil aynı zamanda çevre felaketleri nedeniyle yerlerinden olan ve göç etmeye zorlanan kimseleri içermektedir.

Aile birleĢmeleri; yukarıda sözü edilen temel göç türlerinden herhangi biriyle ülkesi dıĢına çıkan kimsenin ailesinin diğer fertlerini yanına almak istemesi sonucunda oluĢan göçtür. Aile birleĢmeleri günümüzde yasal uluslararası göç hareketleri içinde en yüksek orana sahiptir82

.

1.2.4. Göçün Türleri

Göç kararının göçmenin kendisi tarafından alındığı göç türü isteğe bağlı göç olarak adlandırılmaktadır. Ġsteğe bağlı göçler tarih boyunca ve günümüzde süregelen göçlerin büyük bir kısmını kapsar83

.KiĢinin isteği dıĢında ve göçe zorlanması yoluyla gerçekleĢen göç hareketi ise zorunlu göçtür. Zorunlu göçlerin en büyük örneği, Afrikalıların köle olarak Amerikalılara taĢınmasıdır. SavaĢlar, siyasal baskılar, doğal afetler zorunlu göçe yol açan etkenlerin baĢında gelmektedir.

Göçler zaman bakımından da belirgin farklılıklar göstermektedirler. Çünkü insanlar bazen bulundukları ya da oturdukları bir yeri tekrar dönmemek üzere tamamen terk ederek baĢka bir yere göç etmekte ya da oturduğu yeri terk etmesi belirli sürelerle olmaktadır. Bu durumda, geri dönmemek üzere yapılan göç olayı

82 Temiz, KüreselleĢme Sürecinde, s. 39.

83 Tümtekin ve Özgüç, “BeĢeri Coğrafya: Ġnsan, Kültür, Mekan”, Çantay Kitabevi, Ġstanbul, 2004,

devamlı ya da kesin göç olarak kolayca tanımlanmaktadır84

. Kesin göçte kiĢinin terk ettiği yere dönmesi söz konusu değildir ve kesin göç tanımının yapılabilmesini sağlayan da göç hareketinin bu özelliğidir. Ancak, ayrılınan yere bir ömür içinde devamlı ya da geçici dönme olasılığı her zaman var olduğu için herhangi bir göçe devamlı demenin uygun olmayacağı da bazen vurgulanmaktadır85

. Kesin göçlerin tam tersi olan ve insanların bulundukları yerleri belli sürelerle terk etmesi olayı geçici göçtür86

. Mevsimlik iĢgücü hareketleri, özellikle soğuktan kaçma eğilimi nedeniyle iklimle bağlantılı olarak ortaya çıkan mevsimlik nüfus hareketleri ya da insanların örneğin savaĢ ve doğal afetler gibi olaylar sonucunda, bir süreliğine bulundukları yerden baĢka bir yerde yaĢamak zorunda kalmaları, geçici göçlere örnek verilebilir.

Mesafe ve olayın gerçekleĢtiği yer de göç hareketlerinde önem taĢıyan noktalardır. Göç olgusunun iki yönü vardır. Göç almak ve dıĢarı göç vermek. Bu olgu, bir uluslararası sınır geçilerek baĢka bir ülkeye yöneldiğinde uluslararası göçler adını alır. Uluslararası göçler nispeten uzun mesafeli göçlerdir ve bazen kıtalararası bir özellik de kazanabilirler87

. Uluslararası göçlerin kökeni yeni dünyalara yönelik nüfus hareketlerine ve Afrika‟dan insanların köle olarak taĢınmasına kadar inerken; iĢgücü göçleri, mültecilerin ve doğal afet mağdurlarının baĢka ülkelere göç etmeleri, nitelikli iĢgücünün geliĢmiĢ dünyaya akmasını ifade eden beyin göçü ve yasadıĢı göçler, uluslararası göçlerin günümüzdeki çeĢitliliğini göstermektedir. Göç olgusu, ülkeler içinde meydana geldiğinde iç göçler olarak nitelenir. Hemen tüm ülkelerde iç göç olayıyla karĢılaĢılır. Son iki yüzyıl boyunca tüm dünyada en yaygın göç olayını, kırsal alanlardan Ģehirsel alanlara doğru olan içgöçler oluĢturmuĢtur. Kırdan Ģehre göçler, kırsal alandaki nüfus baskıları ve Sanayi Devrimi‟nin getirdiği ekonomik değiĢimlerle daha da teĢvik edilmiĢtir. Bununla birlikte iç göçler, yalnızca kırlardan Ģehirlere doğru olan hareketi kapsamaz. Ülkelerin büyüklüğü, ekonomik kalkınmıĢlık düzeyi ve yerleĢme tarihlerine bağlı olarak baĢlıca dört grup iç göç olayından söz

84Mustafa Mutluer, “Uluslararası Göçler ve Türkiye: Kuramsal ve Ampirik Bir Alan

AraĢtırması” Çantay Kitabevi, Ġstanbul, 2003, s.10.

85 Tümtekin ve Özgüç, s. 237.

86 Mutluer, Uluslararası Göçler ve Türkiye, s. 10. 87 Tümtekin ve Özgüç, s. 238.

etmek mümkündür; Kırlardan Ģehirlere, kırlardan kırlara, Ģehirlerden Ģehirlere, Ģehirlerden kırlara88

.

Açıklamalardan da anlaĢılacağı gibi göçlerin nedenleri ve biçimleri çok sayıda bileĢen oluĢturabilir. Örneğin, iklimle bağlantılı göçler isteğe bağlı geçici göçler kapsamında değerlendirilebilir. Ancak, örneğin ABD‟nin kuzey ve güney eyaletlerinde bu durum isteğe bağlı geçici iç göç; Kuzey Avrupa ülkelerinden güneydekilere gerçekleĢen ise isteğe bağlı geçici bir uluslararası göçtür. Sıcak kuĢağa yönelik mevsimlik göçler, göçmenlerin buralara yerleĢmeleri sonucunda kalıcı göç halini de alabilir. Bundan baĢka, örneğin bir mülteci hareketi geçici olabilir ancak zorunlu göç hareketleri arasındadır. Yeni Dünyaların keĢfi ile ortaya çıkan göçler uluslararası ve isteğe bağlı göçler iken, Afrikalıların taĢınması uluslararası zorunlu bir dıĢ göçtür. Yine Ġngiltere‟nin Avustralya‟ya yerleĢme kararı isteğe bağlıyken, bu göçe tabii tutulan mahkumlar ve askerler için bu göç zorunlu bir göçtür. Bundan baĢka, örneğin Türkiye ve Yunanistan arasındaki nüfus değiĢimi anlaĢmasıyla her iki ülkeden insanların yerlerini değiĢtirmesi zorunlu bir nüfus hareketiyken, örneğin Ġsrail Devleti‟nin kurulması sonucunda dünyanın dört bir yanından gelen Yahudilerin burada toplanması isteğe bağlı uluslararası göçlere örnek oluĢturur89

.