• Sonuç bulunamadı

3.1. ÇALIġMA KOġULLARINA ETKĠSĠ

3.1.1. Ġstihdam

Yeni istihdam biçimlerinin ortaya çıkmasında tamamen küreselleĢmenin sorumlu olduğunu söylemek güçtür. ĠĢgücüne olan talep gittikçe belirsiz değiĢken bir hale geldiği için, iĢverenler atipik istihdam Ģekillerini sayısal esneklik sağlama yolunda kullanmaktadırlar. ÇalıĢma yaĢamında esneklik gereksinimi, geleneksel kurum ve kurallar yerine yenilerinin konulmasına yol açmaktadır. Bu amaçla pek çok ülkede kuralsızlaĢtırılmaya baĢvurulmakta ve çalıĢma yasalarında köklü değiĢikliklere gidilmektedir186. ĠĢgücü piyasasının kuralsızlaĢtırılması, çalıĢanlar için

dıĢlanma ve ayrımcılığın çeĢitli biçimlerinin yaygınlaĢmasına neden olmaktadır187

.

Göçün iĢgücü piyasalarına en önemli etkilerinden biri, istihdamda yaĢanan değiĢimlerdir. Göç edenlerin yapmaları gereken ilk iĢ, burada bir iĢ bulmak ve geçimini temin etmek olmaktadır. Ancak vasıfsızlık ve genel istihdam sorunları dolayısıyla bu kitlelerin iĢ bulmaları kolay olmamakta; böylece örgütsüz, süreksiz ve güvencesiz iĢler olarak tanımlanan marjinal iĢlere yönelme söz konusu olmaktadır188

. Zamanla marjinal kesim kavramı yerine kullanılmaya baĢlanan enformel kesim kavramı, ILO‟ya göre, “kendi hesabına ekonomik faaliyette bulunan, ücretli bir kiĢi çalıĢtırsın veya çalıĢtırmasın, küçük ölçekte faaliyet gösteren, temel amacı bu faaliyete katılan mensuplarına gelir ve istihdam yaratmaya dönük, belirgin özelliği düĢük teknoloji ve organizasyon isteyen, çoğunlukla ilgili kamu otoritelerinden herhangi bir izin almadan, yasal onay olmaksızın gerçekleĢtirilen, vergi, asgari ücret, sosyal güvenlik vb. mali yükümlülüklerden kaçmak üzere faaliyet gösteren, genelde

186 Tijen Erdut, “ÇalıĢma YaĢamında Esneklik ve KuralsızlaĢtırma”, TÜHĠS Yayınları, Kasım,

2003, s. 8

187

T. Erdut , s. 25

188 Murat Kayıkçı, “Gecekondu Olgusunun Yeniden Ele AlınıĢı” ,Türk Ġdare Dergisi, Haziran,

mal ve hizmet üretimi yasal, ancak, saklı ve yasal olmayan veya mevzuatlara uygun olmayan Ģekilde yürütülen ekonomik faaliyetler” olarak ifade edilmektedir189

. Enformel sektörün marjinal kesim ayağının yanında, formel sektörle yan yana çalıĢan kayıtdıĢı sektör ayağı da bulunmaktadır. ĠĢverenin, “çalıĢtırdığı iĢçilerle ilgili kanuni yükümlülüklerden kurtulmak veya bu yükümlülükleri azaltmak için, söz konusu iĢçileri ya hiç kayıtlarda göstermemesi ya da iĢçilerle ilgili kanuni yükümlülüklere konu olabilecek bilgileri gerçekten daha düĢük bir Ģekilde kayıtlarda göstermesi” olarak ifade edilen kayıtdıĢı istidamın yaygınlaĢmasında, göç sonrasında artan iĢgücü arzını istihdam edebilecek kayıtlı istihdam alanlarının oluĢturulamaması etkili olmaktadır. Ayrıca iĢsizlik ve hayata tutunma endiĢeleri içindeki Ģahıslar, her Ģartta çalıĢmayı kabul etmek durumunda kalmaktadırlar190. BaĢka bir ifade ile, göç

edenlerin göç ettikleri yerlerde çalıĢma imkanlarına kavuĢmaları söz konusu olabilse de, bir çoklarının bu imkanlarının, çok kötü Ģartlara razı olma Ģeklinde gerçekleĢtiği bilinmektedir191.

ĠĢçi göçü bir düzeyde, ucuz ve uysal bir iĢgücü yaratmak amacıyla kullanılmaktadır. Potansiyel göçmen iĢçiler, kapitalizmin dünya ve ulus ölçeğinde eĢitsiz geliĢmesi tarafından üretilirler. Ne var ki bu, arz ve talebin tesadüfen çakıĢtığı basit bir ekonomik olay değildir. ĠĢçi göçü giderek, iĢçi hareketleri tarafından elde edilen toplumsal ve politik hakların olmadığı sağlıklı bir emek gücüne gerek duyan kapitalizmin yapısal bir özelliği olmaktadır.

Özellikle Asya, Afrika ve Güney Amerika‟da ulusal ekonomilerin gittikçe artan sayıda insana yaĢayabilecek kadar ücretli bir iĢ verememesi, bazı ülkelerde yaĢanan iĢgücü açığına denk gelmektedir. ĠĢ bulma olanakları arasındaki bu büyük fark, küresel ölçekte toplu göçlere neden olmuĢtur. Dünya çapında iĢçi trafiği hem gönderen hem de alan ülkeler açısından kritik noktaya ulaĢmıĢtır. Tarihin belli bir noktasında, milyonlarca insanı yeni bir yaĢama baĢlamak üzere binlerce kilometre

189DPT, 8. BYKP: Gelir Dağılımının Ġyilestirilmesi ve Yoksullukla Mücadele Özel Ġhtisas

Komisyonu Raporu, Ankara, DPT Yayınları, 2001, s: 62.

190Halis BaĢel, “Sosyal Politika Açısından Ġç Göçler: Sivas’tan Ġstanbul’a Göç

Örneği”,(YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, Ġstanbul Üniversitesi, S.B.E.), Ġstanbul, s. 72.

191UN, Report on the World Social Situation 2007: The Employment Imperative, US, UN

uzağa sürükleyen nedenleri açıklayan, yoksulluğun “iticiliğine” ve uzak ülkelerdeki ekonomik fırsatların “çekimine” dayanan geleneksel açıklamalar fazla mekaniktir. ĠĢgücünün artan hareketliliği, büyük oranda son yıllarda sermayede görülen dünya çapında olağanüstü hareketliliğe bağlanmaktadır.

GeliĢmiĢ ülkelerde orta veya düĢük vasıflı iĢçiler üretimin yeni örgütlenme biçimlerinin yaygınlaĢan kullanımı sonucunda iĢsizlik oranı artmakta, sosyal ve ekonomik hakların zayıfladığı açıkça görülmektedir. ĠĢgücüne yönelik politikalarda esnekliğin benimsenmesi geliĢmekte olan ulusal iĢgücü piyasalarındaki çalıĢma koĢullarını kötüleĢtirmektedir. ĠĢgücü piyasalarında bölünmeler hızlanmakta ikili yapı belirgin bir özellik haline gelmektedir. Uluslararası göç ise bu ikili yapıyı derinleĢtiren bir niteliğe bürünmüĢtür. Bu bölünme, çalıĢma koĢullarına doğrudan yansıdığı gibi ücret farklılıklarını da artmaktadır.

“Dünya ölçeğinde düĢük ücretle istihdam edilebilen iĢgücünün varlığı, iĢin parçalara bölünmesi ve emek sürecinin vasıfsızlaĢtırılması gibi bazı teknolojik geliĢmelerle birleĢmiĢ ve geliĢmiĢ ülke Ģirketlerinin Üçüncü Dünya‟daki üretim yerlerinde asgari bir eğitim sonrasında iĢçi istihdam etmesine olanak vermiĢtir”.

Göçmenlerin istihdam oranlarına bakıldığında, 2008 krizinin baĢlamasından önceki yıllarda göçmenler OECD‟nin güvenilir verilere sahip olduğu 24 ülkenin yaklaĢık yarısında yerlilerle yaklaĢık aynı ve bazen daha iyi durumda oldukları görülmekteydi. Ancak, diğer birçok ülkede yerlilerin istihdam oranları göçmenlerden daha fazlaydı. Fakat göçmenlerin istihdam edildikleri sektörlere bakmakta önem taĢımaktadır. Genellikle göçmenler yerlilerden çok daha fazla oranlarda kalifikasyonlarının altındaki iĢlerde çalıĢıyorlar192

. Ayrıca daha ziyade ekonomik dalgalanmalara duyarlı sektörlerde çalıĢıyorlar, genellikle daha az güvenceli iĢ sözleĢmeleri var ve daha çok geçici iĢlerde çalıĢıyorlar; bir iĢte çalıĢma süreleri genellikle daha kısa ve seçmeli iĢten çıkarmalara maruz kalabiliyorlar. Göçmenler, kamu sektörü iĢ programları ya da asgari çalıĢma süresi veya daimi sözleĢme gerektirenler gibi, hak kazanabilmenin doğrudan veya dolaylı olarak ülkede

192 Brian Keely, “International Migration: The Human Face of Globalisation”, OECD

bulunma süresine veya idari statüye bağlı olduğu bazı önlemlerin fiilen dıĢında tutulabiliyorlar193. Bunun birçok nedeni var: ĠĢverenler yurtdıĢında kazanılmıĢ diplomaları tanımıyor ya da bunların yerli diplomalarla denkliğini belirleyemiyor olabilir. Ayrıca, göçmenler yerel dili yeterince iyi bilmiyor ve yerel sosyal çevreyle bağları yetersiz olabilir ve bu da uygun iĢ olanaklarından haberdar olmalarına engel oluĢturabilir. Ne yazık ki, insanların etnik kimliği ya da milliyeti nedeniyle iĢe alınmaması artık ülkelerin çoğunda yasak olsa da, bir problem de ayrımcılık.

Göçmenlerin insan sermayelerini en iyi Ģekilde değerlendirebilmelerinin sağlanması göçmenler için de, yaĢadıkları ülkelerin ekonomileri için de faydalı olacaktır. Bu nedenledir ki, birçok ülkede hükümetler değiĢen derecelerde baĢarılı olarak göçmenlerin istihdamını teĢvik edici programlar ve giriĢimler uygulamaya koydu. Bunlar arasında dil kursları sağlanması, rehberlik programları baĢlatılması ve yurtdıĢında kazanılmıĢ diplomaların tanınması için adımlar atılması yer alıyor194

.

Tüm bu geliĢmeler bizlere ulusal ve uluslararası göçe paralel olarak geliĢen emek piyasalarındaki değiĢimin boyutlarını göstermektedir. Ayrıca bu sorun genel olarak sanayileĢmiĢ ülkelerin sorunu gibi görünse de emek piyasalarında yaĢanan ve „yeniden yapılanma‟ açısından, oluĢan sonuçların yıkıcılığı ile azgeliĢmiĢ ve sanayileĢmekte olan ülkeler açısından daha derin anlamlar ifade etmektedir195

.

3.1.2. ĠĢsizlik

ĠĢsizlik ve göç arasındaki iliĢkiyi farklı boyutlarda analiz etmek mümkündür. Buna göre, ilk olarak iĢsizlik, potansiyel ulusal üretimin bir parçasının gerçekleĢtirilememesi nedeniyle üretken gücün israf edilmesini içermektedir. Ġnsanlar sadece yaparak öğrenmezler, ayrıca yapmadıkları veya çalıĢmadıkları sürece de öğrenemezler, kendilerini yeniden üretemezler ve niteliklerini yitirebilirler. Uzun süre iĢsiz kalan birey, uygulamanın dıĢında kaldığı için niteliklerini, kendine

193

SOPEMI,”Uluslararası Göç Görünüm Raporu”, 2010, s:4.

194 Keely, s. 5.

195 Erkan Aydoğanoğlu, “Uluslararası Emek Göçü YasadıĢı Göç ve Göçmen Ġstihdamı”,

güvenini ve sezgilerini kaybedebilir. ĠĢsizlik bireyin özgürlüğünü yitirmesi anlamına da gelebilmektedir196.

GeliĢmiĢ ülkelerde uzun süreli iĢsizlikten en çok etkilenenler kadınlar, gençler, göçmenler ve azınlıklardır. Yoksulluk oranı ile iĢsizlik oranı arasında makro ekonomik açıdan bir iliĢki bulunmamakla birlikte, iĢsizlerin yoksulluk eĢiği altında bir yaĢam standardına sahip olma riski yüksektir. ĠĢsizlik tehlikesini en fazla taĢıyan grup göçmenlerdir. Ġstihdam olanaklarının esneklik ve kuralsızlaĢtırma yoluyla kısıtlanması, yeni iĢsizlerin ortaya çıkması yanında, bir süredir iĢsiz olanların tekrar iĢ bulma Ģanslarını da iyice kısıtlamaktadır.

Birinci bölümde uluslararası iĢgücü hareketlerinin bazı faktörlerin itici bazı faktörlerin ise çekici rol oynadığına değinilmiĢti. ĠĢsizlik itici faktörler arasında sayılmaktadır. Deneysel gözlemlerden hareketle bu konuda iki genelleme yapmak mümkündür. Bunlar; Aile reisinin iĢsiz olduğu ailelerin göç etme ihtimalleri diğerlerinden daha büyüktür, göç veren ülkedeki iĢsizlik oranının yüksekliği göçü pozitif olarak etkilemektedir. Göç edilecek ülkedeki iĢsizlik oranının iĢ bulma olasılığını azaltıp azaltmadığı tam olarak bilinmemektedir. Çünkü genel iĢsizlik oranına bakarak belirli bir bireyin iĢ bulup bulamayacağını söylemek mümkün değildir. Ancak yine de göç etmeyi düĢünen kiĢiler gitmeyi düĢündükleri ülkede iĢsizlik oranının düĢük olmasına dikkat etmektedirler. Göç edilen ülkedeki iĢsizlik ihtimali belirsizliğin derecesini arttıran bir unsurdur. Yapılan çalıĢmalar, göçmen iĢçilerin iĢsizlik oranının hem yerli iĢçilerin iĢsizlik oranından daha yüksek olduğunu, hem de daha fazla değiĢme gösterdiğini vurgulamaktadır. Talepteki küçük bir düĢüĢ yerleĢik iĢçilerin iĢsizlik oranlarında sadece küçük bir artıĢa neden olurken göçmen iĢçilerin iĢsizlik oranı bundan daha büyük ölçüde etkilenmektedir. Bu açıdan, uluslararası iĢgücü hareketlerinde göç edilecek bölgenin ekonomik yapısının göçmen iĢçilerin kendi bölgelerinin ekonomik yapısından daha önemli olduğunu söylemek yanlıĢ olmayacaktır197

.

196

Zeki Erdut, “Rekabetin ĠĢgücü Piyasasına Etkisi”, Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu ĠĢverenleri Sendikası (TÜHĠS), Yayın No 29, Ġzmir, 1998, s.11.

197 Naci Gündoğan ve Kemal Biçerli, “ÇalıĢma Ekonomisi”, T.C Anadolu Üniversitesi Yayını

Ekonomideki tarımsal dönüĢüm ile göç iliĢkisinin önemli bir çerçeveyi oluĢturduğu görülmektedir. Göçü, toplumların dönüĢümlerine eĢdeğer olarak ortaya çıkan ve tek yönlü bir uyum hareketi olarak niteleyen yaklaĢımların bu konudaki en önemli çıkıĢ noktası, sanayileĢme ile birlikte görülmeye baĢlayan tarımdaki dönüĢüm olayları ve bunun neticesinde kırsal alanlardan kente doğru baĢlayan hareketlilik olmaktadır. Tarıma yeni teknolojilerin girmesi neticesinde, insan gücüne olan ihtiyaç azalma göstermiĢ, bunun sonucundaki iĢsizlik sebebiyle zorunlu olarak göç akınları baĢlamıĢ; kırsal alanlardan kentlere doğru bir hareketlilik söz konusu olmuĢtur198

.

Diğer bir ifade ile, tarımda meydana gelen makineleĢmenin bir neticesi olarak, tarımsal iĢgücünün önemli bir kısmı iĢsiz hale gelmiĢtir199. “Teknolojik

iĢsizlik” diye de adlandırılan bu iĢsizlik türü, insan gücü yerine makinenin ikame edilmesinden veya verimli metotların uygulanmasından kaynaklanan bir iĢsizlik olgusu olarak ortaya çıkmıĢtır200. Tarıma giren her bir makinenin anlamı, her bir makinenin beĢ-on kiĢinin iĢini üstlenmesi ve dolayısıyla tarım dıĢına itilen insanların sayısının artması ve nihayetinde iĢsizlik sonucunda göçün meydana gelmesidir201

.

Diğer taraftan, sadece tarımsal makineleĢmenin bir ürünü olarak değil, iĢsizlik baĢlı baĢına bir göç etkeni olarak telakki edilmektedir. Dolayısıyla iĢsizlik, göçün diğer bir ekonomik sebebi olarak ifade edilebilmektedir. DeğiĢik sebeplerden dolayı iĢsiz olduğu için, bulunduğu bölgeyi, ülkeyi ve hatta kıtayı terk eden insanların varlığı söz konusudur202

.

Sonuç olarak iĢsizlik ekonomik, sosyal, sosyo-psikolojik bakımdan göçmenleri toplumsal bütünün dıĢına itmektedir. ĠĢgücü piyasasından dıĢlanma giderek artan Ģiddet ve güvencesizlik, marjinal ve verimli olmayan üretim biçimlerinin artması ve bireysel anomi ve çaresizlik ile birleĢebilir. Öte yandan

198

Faruk TaĢcı, “Bir Sosyal Politika Sorunu Olarak Göç”, Kamu-ĠĢ Yayınları, Cilt:10, Sayı:4, 2009, s: 185.

199 Kemal Karpat, “KentleĢme ve Ġnsan: KentleĢme Sürecinde Ġnsan Tutum ve DavranıĢlarında

Meydana Gelen DeğiĢmeler”, Ankara, TODAĠE Yayını, No:175, 1976, s: 7-8.

200 Sabahattin Zaim, “ÇalıĢma Ekonomisi”, 10. Basım, Ġstanbul, Filiz Kitabevi, 1997, s. 182. 201

Zeynep Gökçe Akgür, “Türkiye’de Kırsal Kesimden Kente Göç ve Bölgeler Arası

Dengesizlik”, Ankara, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, 1997, s: 60.

202 ĠBB APK Daire BaĢkanlığı AraĢtırma Müdürlüğü, “ Ġstanbul’a Muhtemel Göç Dalgaları”,

geliĢmekte olan ülkelerde de iĢsizlik ve sosyal dıĢlanma arasında güçlü bir iliĢkinin varlığı kabul edilmiĢ olsa da, yoksulluk ve iĢgücü piyasalarına iliĢkin verilerin güvenilirliğine iliĢkin önemli tartıĢmalar bulunmaktadır. Bu ülkelerde tarım sektörünün hala egemen olması, enformel ve kayıt dıĢı çalıĢmanın yaygınlığı iĢgücü piyasası içinde önemli bir veri sorunu yaratmaktadır. Özellikle yeniden yapılanma sürecinin getirmiĢ olduğu tarımsal reformlar bu sektörde çalıĢanların iĢsiz kalmasına, kırsal kesimde iĢsizliğin ve yoksulluğun artmasına, göçe ve beraberinde kentsel alanlarda marjinalleĢme ve sosyal dıĢlanmaya neden olmaktadır203

.

3.1.3.Ücretler

Göçün ücretler üzerindeki etkisi; iĢgücü piyasasının o anki durumuna ve kabul edilen göçmen iĢçilerin niceliksel ve niteliksel durumlarına bağlı olarak değiĢmektedir. Genel olarak; göç, benzer vasıflara sahip yerlilerin ücret düzeylerini düĢürme ve sonuç olarak gelir dağılımını kötüleĢtirme eğilimindedir. Göç vasıfsız iĢçilerin ücretleri üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir. Ancak, düĢük ücretli sektörlerde üretilen ürün arzı arttığı için vasıflı iĢçilerin ücretleri üzerinde olumlu etkiler yaratabilmektedir204.

Göçmenlerin, geliĢmiĢ ülkelerin iĢgücü piyasasına girdiği noktada, iĢgücü arzı artmakta, bu durum da iĢgücü piyasasında yer alan iĢçiler arasındaki rekabeti arttırmaktadır. ĠĢletmeler, göçmenler ve yerliler arasından en düĢük ücretle çalıĢmayı kabul edenler ile sözleĢme yapmaktadırlar. Burada yerlilerin ücret üzerinde var olan pazarlık düzeyi düĢmektedir. Dolayısıyla, uluslararası iĢgücü göçü, özellikle çok sayıda iĢçinin bulunduğu düĢük vasıflı iĢlerde, yerlilerin ücretleri üzerinde düĢürücü etki yaratmaktadır.

ABD‟de yapılan ampirik araĢtırmalara göre, göçmenler iĢgücü piyasalarının katılıklarını ortadan kaldırmada önemli rol oynamaktadırlar. Göçmenler, iĢgücü piyasasında, ücret düzeylerini aĢağıya çekerek iĢgücü piyasasının daha esnek bir

203Kuvvet Lordoğlu, “EsnekleĢme EnformelleĢme” ,Petrol - ĠĢ 97 - 99 Yıllığı, Türkiye Petrol,

Kimya ve Lastik ĠĢçileri Sendikası, Ġstanbul, Mart 2000, s.867.

204

yapıya bürünmesine neden olmaktadır. ABD‟de elde edilen veriler, iĢgücü piyasasının bu esnekliğinin ABD ekonomisine 10 milyar ABD dolarlık bir kazanç sağladığını ortaya koymaktadır205

.

ĠĢçi gönderen ülkelerde ise durum biraz daha farklıdır. ĠĢgücü havuzunda göç nedeniyle meydana gelecek azalma, birbirine benzeyen iĢlerde iĢsizlik oranları da düĢerse, ücretlerin yükselmesine neden olacaktır. Buradan hareketle iĢgücü gönderen ülkenin yurtdıĢına iĢgücünü göndermesi durumunda o ülkedeki iĢsizlik oranları nispi olarak düĢecektir. Bu da o ülkenin iç iĢgücü arzında daralmalara neden olacaktır. Bu durum ülkedeki iĢgücünün değerlenmesine yani ücretlerin artmasına neden olacaktır.

ĠĢgücü göçünün ücretler üzerinde doğrudan etkileri olduğu gibi dolaylı etkileri de vardır. Bazı durumlarda, göçmen göndermiĢ bir ailenin geride kalan bir bireyi daha önce çalıĢmakta iken, yurt dıĢına çıkan akrabasının göndermiĢ olduğu döviz sayesinde bu kiĢinin çalıĢmasına gerek kalmamakta, bu da ailenin ücret gelirleri üzerinde etki de bulunmaktadır. Yani, birey yurt dıĢından gelen tasarrufu çalıĢma sonucunda kazanacağı ücrete ikame etmektedir206

.

3.1.4.Sosyal Koruma

Sosyal koruma, bireylerin karĢılaĢabilecekleri risklere karĢı güvence sağlayan sosyal yardım ve teĢvikleri de kapsayan sosyal güvenlik kurumlarını, iĢ güvencesi, sağlık ve eğitim haklarının yaĢama geçirilmesi ile ilgili tüm önlemleri kapsamaktadır. Sosyal korumanın insanların kendi kaderine terk edilmemesi anlamına geldiği söylenebilir. Sağlık sorunu nedeniyle iĢe devam edememesinden kaynaklanan gelir kaybının karĢılanarak, sağlık hizmetlerinin verilmesine kadar, iĢsizlik ve yaĢlılık risklerinde de bireylerin gelir güvencesine sahip olmaları, söz konusu insanların toplumdan kopmasını önleyecektir207. Gelir güvencesi, sağlık hizmetleri, eğitim

yardımları gibi sosyal koruma uygulamaları bireylerin toplum içinde bir yer

205 UN., World Economic and Social Survey 2004, s. 119. 206 UN, s.119.

207 Özlem ÇAKIR, “Sosyal DıĢlanma”, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,

edinmelerini sağlayarak, sosyal dıĢlanma ile karĢı karĢıya kalmalarını önleyebilecektir208

. ĠĢgücü piyasasındaki eğreti koĢullar ve uygun olmayan sosyal koruma programlarının varlığı sosyal korumadan dıĢlanmaya neden olurken, dıĢlanmadan belirli toplumsal gruplarda yer alanlar özellikle etkilenmektedir. Kadınlar, göçmenler, dini veya etnik azınlıklar, belirli bölgelerde yaĢayanlar, yasal ya da yasal olmayan yollardan ülkelere gelen göçmenler, vatansızlar, sığınmacılar ulusal ölçekte sosyal korumadan en çok dıĢlanan gruplar arasında bulunmaktadır209

.

Göçmen iĢçiler, genellikle yerli iĢgücünün tercih etmediği ağır çalıĢma koĢullarına sahip iĢlerde istihdam olanağı bulduklarından uluslararası düzenlemelerde birtakım genel nitelikteki koruyucu hükümlere yer verilmiĢtir. Bu bağlamda uluslararası düzenlemeler arasında BirleĢmiĢ Milletler‟in „Tüm Göçmen ĠĢçilerin ve Ailelerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası SözleĢme‟ ön plana çıkmaktadır. Zira ilgili sözleĢme ile sadece çalıĢma izni alarak çalıĢan göçmen iĢçiler değil, kaçak olarak çalıĢan göçmen iĢçiler de uluslararası koruma kapsamına dahil edilmiĢtir. Avrupa Sosyal ġartı‟nda da güvenli ve sağlıklı çalıĢma koĢulları hakkı düzenlenmiĢtir210

.

ILO'nun 1 Temmuz 1949 tarihinde yapılan 32. Oturumunda kabul ettiği "Ġstihdam Amacıyla Göç Hakkında 97 Sayılı SözleĢme" ile 24 Haziran 1975 tarihinde yapılan 60. Oturumunda kabul ettiği "Göçmen Ġsçiler Hakkında 143 Sayılı SözleĢme" göçmen isçilere; yardım, bilgi, koruma ve muamele eĢitliği tanımak ve bu konudaki suiistimallerin önlenmesi amacıyla kabul edilmiĢ sözleĢmelerdir. Göçmen iĢçilerin hem çalıĢma hayatında hem de sosyal hayatta korunmaları çok önemli bir mesele teĢkil etmektedir. Göçmen isçilerin korunması insan haklarına dair uluslararası normların tespiti çalıĢmalarında önemli bir konu olmaktadır211

. 97 Sayılı sözleĢme, "Göçmen ĠĢçiler" kategorisine dahil bir sözleĢmedir. Uzun yıllardan beri ILO genelde göçmen iĢçilerin karĢılaĢtığı özel sorunlarla uğraĢmaktadır. Bu konuda kabul edilmiĢ ilk belge; bir yandan göçmen iĢçilere iĢ aramalarında yardım

208 Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:4, Sayı: 3, 2002, s.93-94. 209

Recep Kapar, “Sosyal Adalet Ġçin Daha Fazla Sosyal Koruma”, II. Ulusal Sosyal Politika Kongresi (24–26 Kasım 2006), Ankara, s: 11.

210 Kapar, s: 248.

edilmesini, diğer yandan onlara çeĢitli alanlarda muamele eĢitliği sağlanmasını öngören bir dizi hükmü kapsamakta olan 1949 tarihli ve 97 sayılı sözleĢmedir212

. Göçmen iĢçilere; çalıĢma amacıyla göçün gerçekleĢeceği ülkedeki Ģartları düzenlemeye ve çeĢitli açılardan fırsat ve muamele eĢitliği sağlanmaya yönelik olarak, konuyla ilgili yeni uluslararası standartlar getirmektedir.

Sosyal korumayla ilgili olarak kabul edilen bir diğer uluslararası sözleĢme ise Bütün Göçmen ĠĢçilerin ve Ailelerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası SözleĢme BirleĢmiĢ Milletler Genel Kurulu'nun 45. Oturumunda kabul edilmiĢtir. Göçmen iĢçiler ve ailelerinin vatandaĢlarla eĢit muameleye tabi tutulması, insan hakları yönünden korunmalarını temin etmek üzere hazırlanan bu sözleĢme ile göçmenlerin korunmaları veya fena muameleye uğramalarının önlenmesi öngörülmektedir. VatandaĢ olmadıkları bir ülkede, ücretli bir faaliyetle iĢtigal eden kimseler olarak tanımlanan mültecilerin haklarının korunması bakımından önem taĢıyan bu sözleĢmeden bu iĢçilerin hangi alanlarda meselelerle karĢılaĢabileceğini anlamak mümkündür213

.

SözleĢmenin 25‟inci maddesinde göçmen iĢçiler ücretler ve aĢağıda belirtilen diğer konularda Ġstihdam Devletinin vatandaĢlarına uygulanan muamelelerden daha olumsuzuna maruz kalmayacaklardır denilmektedir. Fazla mesai, çalıĢma saatleri, haftasonu tatili, ücretli tatil, güvenlik, sağlık, iĢ iliĢkisinin sona erdirilmesi ile asgarî istihdam yaĢı, evde çalıĢmanın kısıtlanması gibi istihdam konuları ile taraf devletler,