• Sonuç bulunamadı

III. BÖLÜM

2. MADAGASKAR’DA YENĠ AKTÖRLERĠN ORTAYA ÇIKIġI

2.1. Çin’in Ekonomik ve Siyasi Bir Güç Olarak Madagaskar’daki YükseliĢi

2.1.3. Fransa’nın Çin KarĢısındaki Pozisyonu

Fransa, Fransızca’nın kıtadaki kullanımı, geçmişi eskilere dayanan bir işbirliği, geniş bir alana yayılan Fransız kültür merkezleri, kıtadaki Fransız liseleri ve Fransa’da yaşayan büyük bir Malgaş diasporasının yanı sıra Madagaskar’da yaşayan Fransız toplulukları gibi ülke üzerinde yumuşak gücünü (soft power) kullanabileceği ve Çin’in Afrika’da sahip olmadığı bu önemli imkânlara sahiptir. Bununla birlikte, Madagaskar sivil toplum kuruluşları Fransa’ya karşı eleştirel bir tutumu benimsemekte ve sıklıkla başarısız rejimlere verilen desteği ve «kurumsallaştırılmış elitlerle olan ortaklığın sürdürülmesini» kınamaktadır.

Bu durumu değistirmek için, Madagaskar ve Çin’de yaşayan Malgaş öğrencilere yönelik hazırlanan Konfüçyüs Enstitüleri’nin ve MBA programlarının geliştirilmesi yoluyla Çin tarafından ısrarla istenen Madagaskarlı gençlerle ilişkilerin yenilenmesi uygun olacaktır. Çin medya ile ortaklık anlaşmalarını arttırdığında, Fransız profesyoneller ile Büyük Ada’daki basın arasındaki ilişkileri dönüştürmek de önemli hale gelecektir. Bu da, gazetecilerin formasyonuna yatırım yapılmasını gerektirmektedir.

93 2.2. ABD’nın Madagaskar’daki Varlığı

ABD-Madagaskar ilişkileri, 19. yüzyıla, tam olarak 1867 tarihine kadar uzanmaktadır. Nitekim Madagaskar 1867’de, zaten az da olsa örgütlü ve de uluslararası alanda kabul görmüş bir devletti. Üstelik İngilizler ve Fransızların yanı sıra, Birleşik Devletler de, Fransız sömürgeciliğinden yıllar önce, 1867’de, Madagaskar Krallığını tanımış idi. Madagaskar’ın Amerika tarafından tanınması, Kraliçe Rasoherina (1863 - 1868 tarihleri arasında hüküm sürmüştür) ile dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Andrew Johnson arasında bir barış antlaşmasının185 imzalanmasıyla somutlaştırılmıştır.

Uzun ömürlülük, Madagaskar ve ABD arasındaki diplomatik ilişkileri gözle görülür bir şekilde karakterize etmektedir. Andranomena’daki Amerikan Büyükelçiliğinde Büyük Ada ile Amerika arasındaki Ticaret, Dostluk ve Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının imzalanmasının 150. yıldönümü kutlanmıştır. O dönemki Madagaskar Krallığı ile Amerika arasındaki ikili ilişkileri resmleştiren anlaşma 14 Şubat 1867’de imzalanmıştır. İki ülke arasındaki işbirliği, başlangıçta özellikle Mahajanga (Madagaskar’ın kuzeybatısındaki kıyı şehri) ve Toamasina (Madagaskar’ın en doğu ucundaki liman) şehirlerindeki Amerikalı tüccarlar ile kurulan ticari ilişkilere dayanmaktaydı. Bu büyük liman kenti, ABD’nın ilk konsolosluğuna da ev sahipliği yapmıştır. Fransız sömürgeciliği, Amerika-Madagaskar arasındaki bu ilk diplomatik ilişkilerin uzun süre gölgede kalmasına neden olmuştur. Amerika, Büyük Ada’nın 1960 yılında bağımsızlığını kazanmasından sonra bile, ne kimilerin post-kolonyal olarak nitelendirdiği Cumhurbaşkanı Tsiranana’nın sömürge sonrası rejiminden ne de Didier Ratsiraka’nın «1972 Mayıs Devriminin» meyvesi olan gösterişli sosyalist rejiminden hazzetmemiştir. Yukarıda bahsi geçen ve Andranomena Büyükelçiliği’nde çalışan

185 Traité de paix et d’amitié entre les Etats-Unis et Madagascar : https://mcmparis.wordpress.com/2017/03/13/traite-de-paix-et-damitie-entre-les-etats-unis-et-madagascar-150-ans-1867-2017/ (sitenin ziyaret edildiği tarih : le 16 Mart 2017).

94 Malgaş çalışanlar ile birlikte gerçekleştirilen yıldönümü kutlamaları sırasında, Amerika’nın Madagaskar Büyükelçisi Robert Yamate şunları ifade etmiştir: «Bu yıl, yıldönümü münasebetiyle çeşitli etkinlikler düzenlenecek ve Amerikan’ın ilk konsolosluğunun açıldığı Toamasina şehrinin, bu anlamda özel bir yeri olduğundan, burada da ayrı bir kutlama yapılacaktır».186

Günümüzde, özellikle « Millenium Challenge Account » (MCA/Millennium Challenge Hesabı) ve « African Growth and Opportunity Act » (AGOA), Madagaskar ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bu ticari ilişkinin bir göstergesidir. Büyük Ada, eski Başkan Marc Ravalomanana’nın, Geçiş Dönemi eski başkanı Andry Rajoelina liderliğindeki «turuncu devrim » ile düşürülmesi nedeniyle bu iki programın dışında tutulmuştur. Bu olay, Amerikalılar tarafından bir «darbe» olarak nitelendirilmiştir. MCA ve AGOA ayrıca, Madagaskar’daki ABD diplomatik hattının, insan haklarına saygı, demokratik ilkeler, hukukun üstünlüğü, iyi yönetişim ve son yıllarda çevrenin korunması ve doğal kaynakların sömürülmesine karşı mücadele gibi yönlerini de ilke edinmiştir. Bu çizgi, Malgaş iktidarının taraftarlarının aşırılıklarına ve hatta taşkınlıklarına karşı Amerikan diplomatlarının almaları gereken pozisyonları ve olaylar karşısındaki tepkilerini belirlemiştir. Bazı gözlemcilere göre, aşırılık yanlısı, yabancı düşmanı politikalar temelinde kampanya yürüten ve hatta serbest ticaret ve özellikle insan haklarının belirli ilkeleri konusunda şüphe yaratan Donald Trump’ın Amerikan başkanlığına seçilmesi, Amerika’nın Büyük Ada’daki bazı diplomatik faaliyetleri açısından «uygun koşulları» zedeleme riski taşımaktadır. Üst düzey yetkililer, düzenin çağrısına cevap verecek yeterlilikte olduklarını belirterek çoktan ellerini ovuşturmaya başlamışlardır. Amerikalılar 2002 krizi sırasında, Marc Ravalomanana’ya desteklerini göstermişlerdir. Marc Ravalomanana’nın iktidarı

186 G. F. Ranaivoson, «Madagascar-Etats-Unis : 150 ans de coopération à l’honneur», L’Express Madagascar, 15 Şubat 2017.

95 döneminde Amerika Birleşik Devletleri’nin Madagaskar üzerindeki etkisinin zirveye ulaştığını unutmamak gerekir. Amerika Birleşik Devletleri’nin Madagaskar açısından önemini daha iyi anlamak için bu dönemden bahsetmek şarttır.

2.2.1. ABD’nın Marc Ravalomanana’yı Desteklemesi

2002’de yaşanan kriz sırasında, Amerika’nın Ravalomanana’ya yardımı, daha önce hiç görülmemiş bir yoğunlukta, güçlü ve kesin bir biçimde başlatılmıştır: Federal New York Rezervindeki Madagaskar dış varlıkları üzerindeki blokajın kaldırılması, Amerika Birleşik Devletleri’nin yeşil ışık yakmasıyla Dünya Bankası’ndan önemli miktarda bir paranın alınması, Madagaskar sahil güvenlik filosunun güçlendirilmesi, içeride ve dışarıda terörle mücadele edilmesi için ekipmanların bağışlanması, Imerintsiatosika’da ABD’nin Nasa uydularını izleme istasyonlarının yeniden açılması, vb. 187

Açıkçası, Amerika Birleşik Devletleri, Marc Ravalomanana’ya 2002 krizinden büyümüş ve güçlenmiş bir şekilde çıkması için başından beri çok güçlü bir destek vermiştir. Çünkü eğer Ravalomanana iktidarı, halkı ezen bu ağır krizin üstesinden gelemezse, Amerika’nın adadaki hayalleri daha başlangıçta iz bırakmadan yok olabilirdi. Bu, aynı zamanda, barajlar koyarak, dış varlıkları engelleyerek, ithalat ve ihracatı askıya alarak ve benzeri kararlarla ekonomiyi felce uğratan Amiral Didier Ratsiraka’nın açığa vurmadığı bir hedefidir.188

Açıkçası, Marc Ravalomanana, Amerikalılara diğerlerinden daha fazla sempati göstermekte ve güven duymaktaydı. Bunun nedeni, öncelikle, görev aldığı dönem boyunca hiçbir şekilde ABD karşıtı olmaması ve hatta genel olarak américanophile bir

187 R.C. Ratovonarivo, «Marc Ravalomanana : Un penchant évident pour le pays de l’Uncle Sam», Madapro, 28 Ekim 2010.

188 B. Mason and C. Talbot, “Madagascar: Ravalomanana take control with US support”, World Socialist Website, 9 Temmuz 2002.

96 kişi olarak bilinmesidir. Ravalomanana’nın bu şekilde etiketlenmesinin nedeni, her şeyden önce, İngilizce’yi Molière’in diline (Fransızca) göre daha iyi konuşması, Tiko şirketinin yönetiminde Amerikan tarzı bir yönetim sistemi uygulaması ve ürünlerin üzerine yalnızca İngilizce yazılmasına tolerans göstermesidir. Dahası, başlangıçta oldukça geleneksel bir yapıya sahip olan Tiko (Marc Ravalomanana’nın büyük şirketi) Dünya Bankası’nın (yani ABD'nin) sağlam bir destek vermesiyle yükselişe geçmiştir.

Sam Amca, uluslararası terörizme karşı amansız bir mücadele verdiği dönemde, Marc Ravalomanana’yı güvenebileceği tutarlı bir müttefik olarak görmüştür. 11 Eylül trajedisinden sonra, Amerikan dış politikasında, büyük ölçüde terörle mücade belirleyici olmuştur.

ABD, Madagaskar krizinde, kendi tarafını seçmeden önce, iki başrol oyuncusunun geçmişini incelemiştir. Nitekim bir tarafta, özellikle ikinci Cumhuriyet döneminde Batı ve Amerikan karşıtı bir politika yürüten Didier Ratsiraka, diğer tarafta ise Anglo-Sakson yönetim tarzını seven ve « kendi kendini yetiştirmiş bir adam » olarak bilinen Marc Ravalomanana yer almaktaydı. ABD, açıkça seçimini Marc Ravalomanana’dan yana yapmıştır.

2.2.2. 2009 Krizi Sonrası ABD ile Fransa Arasındaki KarĢıtlık

Ravalomanana ve Rajoelina arasındaki rekabetin altında, başka bir güç mücadelesi yatmaktadır. Antananarivo’da bir radyo programında konuşan, Malgaş sosyolog Paul Rabary, Madagaskar krizinin arka planını, devrik liderin statüsü üzerinde şekillenen Fransız-Amerikan rekabetinin prizması altında şu şekilde analiz189 etmiştir :

«Krizin çözümü, Marc Ravalomanana’nın kaderine indirgenmiştir. Fransa, Marc Ravalomanana’nın iktidara gelme riskini ve hatta ülkeye dönme riskini önlemek istiyor.

Amerika ise, Andry Rajoelina’nın ülkeye liderlik etmesini istemiyor. Yani Paris ve

189 Valis, «La crise n’est pas malgache mais franco-américaine», Madagascar Tribune, 7 Eylül 2011.

97 Washington iktidara gelecek kişi (kendi bakış açılarına göre yeterince güvenilirliği olan bir kişi) üzerinde anlaşır anlaşmaz, kriz çözülecektir».190

Zamanla, diğer gözlemciler gibi, ABD büyükelçisi de kendi tarafındakilerin baskısına maruz kalan Andry Rajoelina rejimine karşı uygulanan yaptırımların etkisiz olduğunu anlamıştır. Amerika Birleşik Devletleri ile Fransa arasındaki diplomatik ve ekonomik alandaki karşıtlık Andry Rajoelina hükümetinin iktidarda olduğu geçiş dönemi boyunca devam etmiştir. Ancak 2013 yılında Hery Rajaonarimampianina Madagaskar Cumhuriyeti’ne cumhurbaşkanı olarak seçildiğinde, iki devlet Madagaskar konusunda, diplomatik ve ekonomik alanlarda mütakabata varabilmiştir.

Tüm olanların ışığında, 2009 ve 2013 yılları arasındaki geçiş döneminde ABD ve Fransız yönetimlerinin pozisyonlarının birbirine zıt olduğu görülmektedir. Bu görüş ayrılığı, özellikle ekonomik açıdan fakat aynı zamanda Andry Rajoelina’nın geçiş rejiminin tanınması konusunda karşıt çıkarlara göre belirlenmiştir (Amerikalılar 2009 olaylarını bir darbe olarak görmektedir). Amerika, Fransa ile müttefik olmasına rağmen, Marc Ravalomanana hükümetinin düşüşü nedeniyle etkisini yitirmeyi asla sindirememiş, dolayısıyla HAT rejimine karşı yaptırımlar uygulamıştır. Siyasi-ekonomik konular pek gündemde olmasa da etki mücadelesi güncelliğini korumaktadır.

190 Ibid.

98 2.3. Hindistan’ın Madagaskar’daki Varlığı

Hindistan ile ilgili olarak, Madagaskar’ın büyümekte olan bir ortağı ve Fransa’ya bir alternatif olarak ülkedeki varlığının kısa bir analizini yapmak gerekmektedir. Hintliler, Madagaskar’da ekonomik alanda oldukça aktiftir. Ülkenin endüstriyel anlamda kalkınmasındaki en büyük aktörlerden biridir ve varlığı iki ülkenin yakınlaşmasını kolaylaştırmaktadır. Madagaskar, Hint kökenli, çeşitli inançlara sahip (Hindular, Kohjalar, Bohralar, Sünniler, Banyalar veya İsmaililer) 15.000’den fazla kişiden oluşan bir nüfusa ev sahipliği yapmaktadır. Bu topluluk ülkenin her yerine yayılmış ve ülkenin ekonomik refahına aktif olarak katkıda bulunmaktadır. Hindistan ve Madagaskar arasındaki diplomatik ilişkiler 1954’ten bu yana devam etse de, aslında bu ilişkilerin geçmişi, İngilizlerin Hintlileri Hint Okyanusu’nun çeşitli adalarına, özellikle Réunion, Mauritius ve Madagaskar’a göç etmeye zorladığı, Hint altkıtasındaki sömürgeciliğin doğrudan bir sonucu olarak Hintlilerin adaya geldiği 19. yüzyıla dayanmaktadır.

Hindistan, Madagaskar’daki en büyük üçüncü yatırımcı ülke olarak da bilinmektedir. 2016 ile 2017 arasındaki dönemde, Hintli yatırımcılar tarafından şirketler kurulmuştur. Bu çok büyük bir güvenin işaretidir. Hindistan, son on yıl içinde, Madagaskar’ın en büyük ticari ortaklarından biri haline gelmiştir. Yılda yaklaşık 400 milyon dolarlık toplam işlem hacmiyle, Malgaş ürünlerinin 3. büyük tedarikçisi ve 7.

sıradaki alıcısıdır.191

Hindistan Devlet Başkanı Ram Nath Kovind, 14 ve 15 Mart 2018’de Madagaskar’ı ziyareti sırasında, ülkenin tarımsal alanda kalkınması için 80 milyon dolar

191 R. Navalona, «Coopération bilatérale: L’Inde est le 3e plus grand investisseur à Madagascar», Midi Madagasikara, 16 Mart 2018.

99 tutarında bir kredi limitini onaylamıştır.192Hindistan ile Madagaskar arasındaki ilişkiler, Fransa’nın etkisi karşısında Madagaskar için bir alternatif yaratacak olan yeni işbirlikleri ve ikili anlaşmalar dönemine işaret etmektedir.

192Une nouvelle ère de coopération entre l’Inde et Madagascar http://www.orange.mg/actualite/nouvelle-ere-cooperation-entre-linde-et-madagascar (sitenin ziyaret edildiği tarih: 19 Mart 2019).

100 SONUÇ

Fransa, yıllarca Afrika ile özellikle de Sahra altı Afrika ile özel bir ilişki geliştirmiştir. 1884’te düzenlenen Berlin Konferansı, Fransa’nın Afrika kıtası üzerinde kayda değer bir etki kazanmasını sağlayacak yeni bir dönemin habercisi olmuştur.

Müteakip Fransız hükümetleri sömürgeciliği ustalıkla yönetmiş ve Fransa’nın bir dünya gücü olarak statüsünü güçlendirmiştir. Ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra, Fransa tarafından sömürgeleştirilen ülkelerde başgösteren ulusal hareketler ve özellikle ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı ile ilgili uluslararası baskı,Fransa’yı 1958’den itibaren Denizaşırı Toprakları’nın bağımsızlığını tanımaya zorlamıştır.

Ancak Fransa, kıta üzerindeki etkisini sürdürmeyi garanti altına almadan bu ülkelerin bağımsızlıklarını tanımayacaktı. Bu dekolonizasyon dönemi, Charles de Gaulles’ün iktidara döndüğü döneme denk gelmiştir. Eski Fransız sömürgeleri üzerinde etki politikasını yürütecek olan Charles de Gaulles, bu politikayı Afrika işlerinden sorumlu devlet bakanı Jacques Foccart’ın yardımıyla gerçekleştirmiştir. Afrika’daki bu Fransız etkisi, tam olarak «Fransafrika» kavramıyla tanımlanmaktadır.60’lı yıllardan bu yana, Fransa’nın kıtadaki ekonomik ve askeri varlığı Afrikalılar tarafından olumsuz karşılanmamıştır. Entelektüellerin «Fransafrika » olarak adlandırdıkları olgu, Afrikalı birçok devlet başkanının suç ortaklığı yaptığı bir neo-sömürgecilik biçimi olarak kabul edilmektedir.

Fransa, günümüzde, özellikle eski sömürgeleri aracılığıyla Afrika’da etkili olmaya devam etmektedir. Çin ve ABD gibi güçlerin Afrika kıtasındaki varlığına rağmen, Fransa bu bölgedeki en önemli ekonomik ve askeri aktör olmaya devam etmektedir.Nitekim Fransa’nın ekonomik anlamdaki bu önemli rolünün nedeni bugüne kadar Afrika’ya yapmış olduğu büyük ekonomik yatırımlardır. 2000’li yılların başından bu yana Fransız şirketleri Afrika kıtasına yoğun yatırımlar yapmakta ve bu ülkelerin

101 büyümesine katkıda bulunmaktadır. Hiç kuşkusuz, Fransa bugüne kadar Afrika’ya Çin’den daha az yatırım yapmış ancak yine de Afrika ülkelerinin ekonomik gelişmesinde daha fazla katkıda bulunmuştur. Bugün, 1100’den fazla şirketi ve 1209’dan fazla iştiraki ile Afrika’da yer alan Fransa, Sahraaltı Afrika’da 470.000’den fazla kişiye doğrudan veya dolaylı çalışma alanı yaratan önde gelen işverenlerden biri konumundadır.193 Fransa, Afrika için önemli bir ortak olmaya devam etmekte ve böylece kıta üzerindeki etkisini sürdürmektedir. Bununla birlikte, Çin, Hindistan ve Amerika Birleşik Devletleri gibi diğer ekonomik güçlerin Fransa karşısındaki varlığı, ev sahibi ülkelerin rekabet ilişkilerini kullanma yoluyla pazarlık güçlerini kuvvetlendirmelerini sağlamaktadır. Afrika ülkeleri altyapı (yol yapımı, şehir, okul, sosyal konutlar inşaası, vb.) karşılığında doğal kaynaklarını pazarlamaktadır.

Afrika kıtasındaki Fransız etkisi aynı zamanda Fransa’nın askeri varlığıyla da karakterize edilir. Fransa Savunma ve Ulusal Güvenlik Belgesi (Beyaz Kitap), Afrika’daki Fransız ordusunun sadece Cibuti ve Gabon’daki iki askeri üssünün tam olarak gözden geçirilmesini amaçlamaktadır. Ayrıca, Fransa Sahel bölgesinde (Moritanya, Mali, Nijer, Burkina Faso, Çad) yaklaşık olarak 4500 askerini konuşlandırmıştır.194 Fransa’nın bu askeri varlığı, bazı Afrikalılar tarafından tartışma konusu yapılsa da, özellikle Sahel Bölgesi’nde terörle mücadeleye önemli bir katkıda bulunmuştır.Dahası, günümüz Fransa Cumhuriyeti Devlet Başkanı Emmanuel Macron, Fransız ordusunun Afrika’da «uzun süreli varlığından» söz etmektedir. Bu da, Fransa’nın Afrika’da askeri olarak uzun bir süre kalacağı anlamına gelmektedir. Bütün bunlar açık bir şekilde Fransa’nın Afrika’daki nüfuzunun korunmasına ve kıtadaki

193 Relation économique entre la France et l’Afrique: https://www.diplomatie.gouv.fr/fr/dossiers-pays/afrique/relations-economiques-entre-la-france-et-l-afrique/. (sitenin ziyaret edildiği tarih 10 Haziran 2019)

194 La France réaffirme sa présence militaire au Sahel: https://www.bbc.com/afrique/region-46916919 . (sitenin ziyaret edildiği tarih 10 Haziran 2019)

102 askeri varlığını sürdürmesine katkıda bulunmaktadır. Fransa aynı zamanda, kıtada 150 milyon kişinin konuştuğu bir dil olan Fransızca aracılığıyla da etkili olmuştur.195

Bu sonuç bölümünde CFA Frangı konusunun da ele alınması gerekmektedir.

Nitekim ortak para birimi olan CFA frangı, son on yılda, Fransız etkisine ilişkin tartışmaların merkezinde yer almıştır. CFA frangının 14 Sahraaltı ülkesinde bazı endişelere yol açtığını ve hatta varlığının sorgulandığını görebilmekteyiz. Pan-Afrikanizm aktivisti Kemi Seba, Kako Nubukpo (Ekonomist, Uluslararası Frankofoni Organzasyonu Ekonomik ve Dijital Birim Başkanı, Togo eski devlet bakanı) ve Martial Ze Belinga (Kamerunlu ekonomist ve sosyolog) gibi Afrikalı aydınlar ve ekonomistlerin yanı sıra üç Afrika devlet başkanı ; Teodoro Obiang Nguema Mbasogo (Ekvator Ginesi Başkanı), Idriss Deby Itno (Çad Başkanı) ve Denis Sassou Nguesso (Kongo Cumhuriyeti Başkanı), döviz rezervlerinin %50’sinin Fransa’ya emanet edilmesini ve işletim hesaplarının denetlenmesini istemiş fakat Fransa’nın CEMAC’nin (Orta Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği) para birimini garanti etmesi konusunda isteksizliklerini ifade etmişlerdir.

CFA Frangı eleştirisi sadece aydınlardan, Pan-Afrikanizm yanlılarından ve Afrika devlet başkanlarından gelmemiş, İtalyan Konseyi’nin iki başkan yardımcısı Matteo Salvini ve Luigi di Maio, Fransa’ya ve şu anki cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a yönelik çok sayıda eleştiri yöneltmişlerdir. Fransız yönetimlerini Afrika’yı « yoksullaştırmak » ve Afrika’daki sömürgecilik faaliyetlerini sürdürebilmek için CFA

Frangı kullanmakla suçlamışlardır.Herşeyden önce burada 14 Afrika ülkesinin parasal bağımsızlığı ile ilgili bir sorun mevcuttur. Öyleyse bu ülkeler ortak para birimini terk etmeli midir?Bir yandan, CFA frangı göreceli ekonomik varlığına rağmen Fransa için ekonomik bir düzeni ve siyasi gücü sembolize etmektedir. Öte yandan, CFA frangı, onu

195 S. Bertrand-Claire, “En Afrique la pratique du français est en progression”, Le Monde Afrique, 16 Mart 2019.

103 kullanan ülkelerin küreselleşmesinin bir sembolü haline gelmiştir. Nitekim bu para birimi bu devletlerin ekonomilerini ayakta tutarken yabancı ürünler satın alarak dış ticaret yapmasına da izin vermektedir. Buna ek olarak CFA Frangı Euro ile ilişkilendirildiğinden sabit oranlı ve oldukça istikrarlı bir para birimidir.Bu nedenle, bu para birimlerine ekonomik bağımlılıklarından dolayı, bu ülkelerin gerçek bir finansal ve ekonomik çıkış planı olmadan CFA Frangı’ndan ayrılmasını hayal etmek oldukça güçtür.

Madagaskar, çalışmamız boyunca açıkladığımız üzere, Fransa’nın etki politikası açısından oldukça özel bir yere sahiptir. Aslında, Fransa Madagaskar’ın birbirini takip eden dört cumhuriyet dönemi boyunca (1958’den günümüze kadar), politik, ekonomik ve sosyal yaşamın neredeyse her alanında varolmaya devam etmiş ve Madagaskar’ın kendine has milliyetçiliği bu Fransız etkisinin devam etmesini engelleyememiştir.

Philibert Tsiranana, başkanlığı döneminde, Fransa ile işbirliği yaparak Fransa’nın çıkarlarına iyi bir şekilde hizmet etmiştir. 1972’de yaşanan halk ayaklanması, Genel Ramanantsoa’nın geçiş hükümeti ve sosyalist devrimci Didier Ratsiraka’nın çabaları Madagaskar’ı Fransız etkisinden kalıcı bir şekilde kurtarmayı başaramamıştır. Fransa, 80’li yılların başından itibaren, 1981’de Mitterrand’ın sosyalist hükümetinin kurulmasıyla birlikte Madagaskar’ın esas ortağı olarak yerini almıştır. Marc Ravalomanana’nın iktidarda olduğu dönem, bu Fransız etkisinden uzaklaşma arzusunun belirgin olduğu bir dönem olmuştur. Ravalomanana’nın aksine, diğer Madagaskar devlet başkanları (Andry Rajoelina ve ondan sonra seçilen Hery Rajaonarimampianina) Fransa ile yakınlaşma ve ortaklık politikası yürütmüşlerdir.

Bu durumda Fransa’nın Madagaskar üzerindeki bu etkisinin günümüzdeki ve gelecekti yönü nasıl olacaktır? Fransızca, Madagaskar’ın ikinci resmi dili olup Madagaskar’daki birçok okulun eğitim programlarında Fransızca temel alınmaktadır.

104 Madagaskar’da Fransızca konuşmak, yüksek sosyal statünün ve entelektüelliğin simgesi olup Fransa, Madagaskar için çok önemli bir ekonomik ve politik ortak olmaya devam etmektedir. Madagaskar’ın 27 Aralık 2018’de yeniden seçilen mevcut Devlet Başkanı Andry Rajoelina, Fransa’ya yakın durmakta, bu da sadece iki ülke arasındaki ikili ilişkileri değil, aynı zamanda Büyük Ada’daki (Madagaskar) Fransız etkisini güçlendirmektedir.

Bu Fransız baskısı altında Madagaskar’ı nasıl bir gelecek beklemektedir? Andry Rajoelina başkanlığındaki yeni rejimin, Fransız etkisinden bir günde kurtulması mümkün değildir. Başta her iki ülkenin devlet başkanları Rajoelina ve Macron aracılığıyla Fransa ve Madagaskar arasında sağlanan yakınlık ve ekonomik bağımlılık buna engel olmaktadır. Madagaskar, kalkınma potansiyelini geliştirmek için, özellikle dünya çapında 300 milyon kişi tarafından konuşulan Fransızca dilini kullanarak, Fransız etkisi konusunda pragmatik davranmak zorundadır. Eğer iktidardaki güç bu Fransız etkisinin rolünü üstlenebilirse Fransız nüfuzu (artık 60’lı, 70’li ve 80’li yıllardaki kadar güçlü değildir) gelişmemişliğin bir nedeni olmaktan çıkacak aksine yeni bir gelişme perspektifi yaratacaktır. Madagaskar, Fransızca’nın ve İngilizce’nin etkisi altında olan fakat aynı zamanda oldukça umut verici ekonomik göstergeler elde etmeyi başaran Seyşeller ve özellikle Mauritius gibi komşularından ilham almalıdır. Seyşeller ve Mauritius’un, Madagaskar’dan farklı olarak işletilebilir doğal kaynaklara ve tarıma

Bu Fransız baskısı altında Madagaskar’ı nasıl bir gelecek beklemektedir? Andry Rajoelina başkanlığındaki yeni rejimin, Fransız etkisinden bir günde kurtulması mümkün değildir. Başta her iki ülkenin devlet başkanları Rajoelina ve Macron aracılığıyla Fransa ve Madagaskar arasında sağlanan yakınlık ve ekonomik bağımlılık buna engel olmaktadır. Madagaskar, kalkınma potansiyelini geliştirmek için, özellikle dünya çapında 300 milyon kişi tarafından konuşulan Fransızca dilini kullanarak, Fransız etkisi konusunda pragmatik davranmak zorundadır. Eğer iktidardaki güç bu Fransız etkisinin rolünü üstlenebilirse Fransız nüfuzu (artık 60’lı, 70’li ve 80’li yıllardaki kadar güçlü değildir) gelişmemişliğin bir nedeni olmaktan çıkacak aksine yeni bir gelişme perspektifi yaratacaktır. Madagaskar, Fransızca’nın ve İngilizce’nin etkisi altında olan fakat aynı zamanda oldukça umut verici ekonomik göstergeler elde etmeyi başaran Seyşeller ve özellikle Mauritius gibi komşularından ilham almalıdır. Seyşeller ve Mauritius’un, Madagaskar’dan farklı olarak işletilebilir doğal kaynaklara ve tarıma