• Sonuç bulunamadı

2.4. Örgütün Hedefleri ve Faaliyetleri

2.4.1. Filistin Halkının Sorunu

Filistin meselesinin sıcaklığını koruduğu bir zamanda Siyonistlerin Mescid-i Aksa’yı kundaklamasından bir ay sonra kurulan İİT için bu meselenin çözümlenmesi hayati önem arz etmektedir. Ancak tarihsel olayların gelişimine bakıldığında mali veya yönetsel sebeplerden dolayı etkili bir yaptırım ortaya koyamayan İİT, İslam dünyasındaki temel sorunlardan olan eğitimsizlik, insan hakları ihlalleri, mezhepsel savaşlar ve salgın hastalık gibi temel problemlere de çözüm getirememiş olması, kendi kuruluş gayesi olan Filistin meselesinde ne kadar başarılı bir politika izlediği konusunda bize fikir verecektir.101 Bu meselede İİT’nin gerçekleştirdiği tek icraat rutin kınamalardan öteye gitmemektedir. Ancak İslam dünyası İİT’nin daha aktif olmasını beklemektedir.

İİT (İKÖ), İsrail devletinin Filistin halkına yaptığı saldırılar ve Mescid-i Aksa’ya yapmış olduğu yok etme girişimleri neticesinde kurulmuştur. Fakat gelinen süreçte en önemli amaçlarından birisi olan Filistin halkını özgürleştirmeyi ve işgal edilen toprakları geri almayı başaramamıştır. Ne her geçen gün artan zulmü ve devlet terörünü

100 Mehmet Özkan, İslam Konferansı Örgütü: Sorular ve Sorunlar”, İslam Portalı, http://www.igmg.org/tr/haberler/yazi/2007/11/10/islam-konferansi- oerguetue-sorular-ve-sorunlar.html, Son Erişim Tarihi: 04.07.2017.

101İbrahim Kalın, “OIC: A Voice for the Muslim World?”, Islam, Society & the State ISIM Review, Sayı 17, Spring 2006, s. 36-37.

68

engelleyebilmiş ne de BM ve uluslararası mahkemeler tarafından kanunsuz ve yasadışı olarak kabul edilen illegal iskân ve yerleşimin önüne geçebilmiştir. İİT, birçok Filistinli mültecinin kendi ana yurtlarına dönebilmelerini bile temin edememiştir. İsrail’i 1967 öncesi topraklarına geri dönmeye zorlayamadığı gibi kanunsuz bir biçimde işgal edilmiş olan Filistin ve Arap topraklarını da boşalttıramamıştır. Politik anlamda elbette İİT bir kısım girişimlerde bulunmuştur ancak, en iyi tabirle bu inisiyatif politik-diplomatik- retorik olarak tanımlanabilir ki bu inisiyatifler de güçlü bir politik irade ve askerî ve ekonomik bir kısım önlemler gerektiren diplomatik bir kararlılık ile desteklenememiştir.102

Filistin sorununun çözümünde aktif bir rol oynayamıyor olsa bile İİT’nin İslam dünyasını bu sorun etrafında birleştirmesi bir kazanım olarak değerlendirilebilir. Ancak İİT, İslam ülkelerini birleştiren değil çoğu zaman ayrıştıran bir rol oynamıştır.103 Örneğin, 1973 Arap-İsrail Savaşı sonrasında Mısır, İslam dünyasıyla birlikte hareket etmek yerine kendi yolunu izlemiştir. İİT, Mısır’ı üyelikten ihraç etmiş ancak 1984’te üyeliğe yeniden kabul etmiştir. 1993 Oslo Süreci104, İslam ülkeleri arasındaki fikir ayrılıklarını ortaya koyan bir diğer örnek olmuştur. Bu gibi pek çok meselede İİT ortak bir tutum geliştirmeyi başaramamıştır.

İbrahim Kalın Mekke konferansında gündeme gelen Filistin meselesi ile ilgili şunları ifade etmektedir:

“Toplantıda Filistin sorunu da ele alındı. İKÖ, 1969 yılında Mescid-i Aksa’ya yapılan bir saldırı üzerine kurulmuş ve Filistin meselesini birinci gündem maddesi yapmıştı. Fakat ne İKÖ ne de diğer İslam ülkeleri Filistin sorununa adil ve barışçıl bir çözüm bulma ve Filistinlilerin haklarını savunma konusunda bugüne kadar kayda değer bir başarı elde edebildiler. Toplantıda dile getirilen önemli konulardan birisi Filistin 102 Shahid Ahmad Hashmat, The OIC’s potential, capabilities and constraints for International

Conflict Resolution, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İslamabad, 2011, s. 121.

103

Hossain Ishtiaq, “The Organization of Islamic Conference (OIC): nature, role, and the issues”,

Journal of Third World Studies, Cilt 29, Sayı 1, 2012, s. 287-314.

104 Oslo Anlaşması; 1993 yılında Oslo’da Filistin Kurtuluş Örgütü ile israil arasında yapılan anlaşmayla

Filistin Özerk Yönetimi kuruldu. Bu anlaşma 1994 yılında fiilen hayata geçirilerek; Filistin Özerk Yönetimi ortaya çıktı. Oslo anlaşmasıyla birlikte Filistin sorunu 1948 tarihinden 1967 tarihine taşındı. Böylece İsrail 1968 yılında işgal ettiği bütün topraklar üzerinde meşruiyet hakkını elde etmiş oldu. Bu da israilin “iki halk, iki devlet” stratejisinin kabul edilmesine yol açarak İsrail’in uluslararası kamuoyu nezdinde elinin güçlenmesini sağladı. Detaylı Bilgi İçin Bakz. “Oslo anlaşması Filistin için Zafer mi, Hezimet mi?”, https://www.timeturk.com/tr/2012/06/19/oslo-anlasmasi-filistin-icin-zafer-mi-hezimet- mi.html, Son erişim Tarihi: 10/12/2018.

69

davasının iç sebepler ve dış baskılar yüzünden unutulmaya yüz tuttuğu idi. Özellikle Kudüs’ün Müslüman kimliğinin giderek kaybolduğuna dikkat çeken Filistinli katılımcılar, bu bölgedeki Osmanlı Dönemi’nden kalma vakıfların koruma altına alınması gerektiğini söylediler. Ayrıca Kudüs’te İslam ülkelerinin desteğiyle bir üniversite talebi de vardı.”105

İİT’nin kurulma sebebi olan Filistin meselesinde İİT, uluslararası aktörler tarafından dikkate alınmamaktadır. BM’den sonra en büyük örgüt olan İİT’nin bu meselede bir barış planı bile yoktur. Filistin halkı öncekinden daha kötü durumdadır ve buna hiçbir çözüm üretilememektedir.

İİT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu ise bu eleştirilere karşı İİT’nin her zaman Filistin halkının yanında olduğunu, Hamas-FKÖ çatışmasında arabuluculuk yapmaya çalıştığını ve FKÖ’yü tanıyarak Filistin halkının tek temsilcisi olarak kabul ettiğini belirtmiştir.106

İİT ülkeleri Filistin meselesinde BM’de etkili olmaya çalışmaktadır. 1948 yılında İsrail’in tanınması olayında Türkiye hariç bütün İslam ülkeleri İsrail’e karşı ret oyu vermiştir. 1970’lerden itibaren İİT’de ki üye sayısının artmasıyla İsrail’in pek çok örgüte üye olmasına engel olunmuştur. İİT’nin çabasıyla BM’de FKÖ gözlemci olarak katılmış ve Yaser Arafat orada konuşma yapmıştır. Ayrıca İsrail’in Kudüs’ü başkent yapma kararından sonra 1980 yılında toplanan İİT olağanüstü toplanarak bu karara onay veren ülkelere karşı yaptırım yapacaklarını açıklamışlardır. Bu tehditten sonra büyükelçiliklerini Kudüs’e taşıyan ülkeler geri adım atmak zorunda kalmıştır. 20 Ağustos 1980’de BM Güvenlik Konseyi’nde İİT’nin baskısıyla İsrail, ABD tarafından kınanmıştır. İİT’nin gündemi genelde stabildir. Bu meselede istekleri; merkezi Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması ve yerlerinden edilen mültecilerin evlerine geri dönmeleri olarak ifade edebiliriz.

ABD Kongresi, 1995 yılında “1980 Tarihli İsrail Temel Yasası”nı esas alan “Kudüs Büyükelçilik Yasası”nı kabul ederek uluslararası hukuk zemininden uzaklaşmayı tercih etmiştir. Yasa metninde yer alan ‘Başkanlık Ayrıcalığı’ yetkisi

105 İbrahim Kalın, “İslam Dünyası Parlak Geçmişini Arıyor (III)”, SETAV, 09.10.2005, https://www.setav.org/islam-dunyasi-parlak-gecmisini-ariyor-iii/ Son Erişim Tarihi: 25.09.2017.

106İhsanoğlu, a.g.e., s. 118-120.

70

nedeniyle 1999 Haziran ayından itibaren ABD Başkanları Kudüs Büyükelçilik Yasası’nın altı aylık periyodlarla askıya alınması sürecini başlatmışlardır.107