• Sonuç bulunamadı

4.1. COĞRAFİ KONUMU VE TARİHÇESİ

Ferah, Herat’ın 273 km. güneyinde, Kandehar yolu üzerindeki Gereşk’e 259 km. uzaklıkta yer almaktadır90. Adını aynı isimli nehirden alır. Şehir, bu akarsuyun

doğu yakasında bulunmaktadır. Bulunduğu konum itibarıyla tarih boyunca askerî açıdan son derece önemli olmuştur. Burayı kontrol eden güç Herat ve Kandehar arasında çok önemli bir konuma sahip olmuştur. Şehir aynı zamanda Sistan bölgesinin kuzey girişini kontrol ediyordu. İngiliz-Rus ve İran çekişmesinde en önemli yerlerden birisi olarak kabul görmüştür91.

Afganistan’ın en eski şehirlerinden olan Ferah’ın, Şehname’de bahsedilen Feridun tarafından inşa edildiği rivayet edilmektedir92. Buradaki yerleşimin tarihi çok

88 Masson, a.g.e., I, s.176.

89 Lal, a.g.e., s.344.

90 Fred. H. Fisher, Afghanistan And The Central Asian Question, James Clarke&Co., London 1878, s.46.

91 J. P. Ferrier, Caravan Journeys and Wanderings in Persia, Afghanistan, Turkistan and Beloochistan, John Murray, London 1856, s.393, 396.

161

eski olmasına rağmen şehir Büyük İskender’in işgalinden sonra önem kazanmıştır93.

İskender burayı fethettikten sonra sezme ve öncü anlamlarına gelen “Prophthasia” adlı bir şehir ve kale inşa ettirmiştir. Bu şehir günümüzde Ferah şehrinin bulunduğu yerdedir94.

Ferah, Afganistan’da hâkimiyet sağlamış birçok devletin egemenliği altına girmişti. Bunlardan biri Gurlulardı (1000-1215). Şehirdeki bazı kalıntılardan Ferah’ın Gurluların başkentliğini yaptığı sanılmaktadır. Gaznelilerin (963-1186) hâkimiyeti altında önemli bir şehir olarak varlığını sürdürmüştür95. Eski tarihli kronik ve

rivayetlere göre Ferah tarihî özelliğini ve gelişmişliğini Cengiz Han’ın işgaline kadar sürdürmüştür. Cengiz Han, kale haricinde şehirdeki tüm haneleri yıktırmıştır. Buradaki demografik yapıyı değiştirerek yüzlerce aileyi Ferah’ın çeşitli bölgelerinde kurulan yerleşim yerlerine taşımıştır96.

Ferah tam olarak eski ihtişamlı günlerine dönmeden 1598 yılında Şah Abbas tarafından ele geçirilmiştir97. Bu dönemde tekrar yıkıma uğrayan şehir, Nadir Şah

tarafından tamamen yok edilmiştir. Kuşatma sırasında Ferah nüfusunun üçte ikisi ölmüştür. Bu tarihden sonra Fars ve Afgan güçleri arasında birçok defa el değiştirmiştir. 1837-38 yıllarında Kaçarların Herat’ı kuşatmasıyla Kandehar ve Gereşk’deki Barakzay kuvvetleri Ferah’ı ele geçirmiş ancak Herat muhasarasının başarısız olmasıyla geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Tüm bu savaşlar neticesinde harabe haline gelen Ferah, XIX. yüzyılın ilk yarısında tüm gücünü ve refahını kaybederek ufak bir kasaba halini almıştır98. XIX yüzyılın ikinci yarısında da bu

durumunu sürdürmüştür99.

4.2. İDARİ TEŞKİLAT, ŞEHİRLEŞME, YERLEŞİM VE NÜFUS YAPISI

1845 yılında Ferah idarecisi ve kale kumandanı Serdar Muhammed Ahundzade’ydi. Fizyonomik olarak kısa boylu, kilolu ve güler yüzlüydü. Serdar

93 Ferrier, a.g.e., s.392; Mustafa Şahin, Orta Çağda Herât Bölgesi, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tokat 2013, s.125.

94 Andrew Michael Chugg, Concerning Alexander The Great, Amc Publications, Yer yok 2015, s.449. 95 Fisher, a.g.e., s.46.

96 Ferrier, a.g.e., s.393.

97 Tufan Gündüz, “Safeviler”, TDVİA, C. XXXV, TDV Yayınları, İstanbul 2008, s.454. 98 Ferrier, a.g.e., s.394.

162

Muhammed’in her daim kendisine eşlik eden altı kişilik bir mahiyeti vardı. Beluci aşiretine mensup bu kişilerin ak sakalları ve uzun saçları vardı100.

Ferah, defalarca yıkıma uğramasına rağmen eski kültürlere ait kalıntılar varlığını korumuştur. Yıkımdan sonra kurulan yerleşim bu kalıntıların içerisinde yer almıştır. Ferah’ın sur içinde bulunan merkezi paralelkenar olarak kuzey-güney yönünde uzanıyordu. Kasabanın kapladığı alan 3 km. çapındaydı. Boyutu dışında, mimari yapısı Herat ile benzerlik gösteriyordu. Ayrıca çevresi saman ve çamur kullanılarak örülmüş surlar ile çevriliydi. Üzerinde birçok kule bulunan bu surlar 10 ilâ 12 m. yüksekliğindeydi. Bu duvarları tamamen çevreleyen bir yol vardı. Kasabanın, kuzeyde Herat kapısı ve güneyde Kandehar kapısı olmak üzere aktif olarak kullanılan iki tane ana girişi vardı101. Bu kapıların haricinde, 1832 yılından önce şehirde bir kapı

olduğu ancak kerpiçle kapatılarak kullanım dışı bırakıldığı kaydedilmiştir102.

XIX. yüzyılın ilk yarısında harabe görünümünde olduğu kaydedilen Ferah’ın sur içindeki merkezi, yaklaşık dört bin beş yüz hanenin yer alabileceği genişliğe sahipti. 1845 yılında ise buradaki hane sayısı altmışı geçmiyordu. Bu evlerin yalıtımı olmadığı için sert ve rüzgârlı geçen mevsimlerde ısınması çok zordu. Ayrıca birçok evin ışıklandırması için sekize yakın penceresi vardı. Bakımsız hanelerin hasarlı yerlerinde birçok haşere ve fare yuvalanmıştı. Ancak Ferah sakinleri bu duruma uyum sağlamış bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlardı. Mohan’a göre burası bahsedilmeye değer bile değildi103.

Ferah’ın en önemli yapısı, İskender kalesi olarak da bilinen hisardı. Bu kale, kasabanın kuzeyinde yer alıyordu. Bu ve birçok savunma amaçlı yapı 1845 yılında ayaktaydı. Kaliteli bir mimari işçiliğin izleri olan hisarın etrafında 3 m. uzunluğunda ve 10 cm. kalınlığında pişmiş tuğlalar vardı. Girişindeki yazıta göre hisar Cengiz Han tarafından restore edilip kullanılmıştı. Şah Abbas’ın (1587-1629) kuşatmasına kadar bölgenin en önemli yapılarından birisi olarak kalmıştır. Ele geçirildikten sonra sur içindeki nüfus dağıtılarak hisar kaderine terk edilmiştir104.

100 Ferrier, a.g.e., s.388.

101 Ferrier, a.g.e., s.393. 102 Lal, a.g.e., s.290.

103 Lal, a.g.e., s.290; Ferrier, a.g.e., s.394-395, 387-388. 104 Ferrier, a.g.e., s.393-394

163

XIX. yüzyılın ilk yarısında Ferah’ta yaşayan nüfusun tamamı Nurzai aşiretine mensup Afganlardı. Bu aşiret, vahşi ve otorite tanımaz özellikleriyle oldukça kötü bir üne sahipti ve Ferah idaresine karşı sık sık isyan ederek zorluk çıkarıyordu. Hatta serdarların kafilesini bile yağmalayacak kadar ileri gittikleri görülüyordu. Conolly’ye göre, bu durum onlar için alay konusu olabiliyordu. Sünni mezhebine bağlı olan bu topluluk Ferah’a gelen seyyidleri taşlayarak onları bölgeyi terk etmeleri için tehdit ediyorlardı. Nurzailer, başlarındaki beye düzenli olarak yıllık vergilerini ödüyordu. Böylece, yerel idare tarafından üzerlerinde sıkı bir baskı kurulmuyordu ve rahat hareket edebiliyorlardı105. Başıbozuk bir topluluk olduğu anlaşılan Nurzailerin

vergilerini ödedikleri sürece idare tarafından görmezden gelindikleri sonucuna varılmaktadır. Ayrıca bu durum şehrin gelişmeme sebeplerinden biri olarak görülebilir.

1837 yılında Ferah nüfusu altı bindi. Ertesi yıl Gereşk kale kumandanı Serdar Muhammed Sadık Han, bu nüfusu ani ve zorunlu olarak Kandehar’a göç ettirmiştir. Bundan önce bölgeye hâkim beylerin hızlı değişen politikaları ve keyfi davranışlarına bu olayın da eklenmesiyle Ferah’taki hayat durma noktasına gelmiştir. 1845 yılında burada kolera salgının yayılmasıyla Ferah neredeyse ıssız bir yerleşim yeri haline gelmiştir. Şehrin ileri gelenlerinden Molla Mahmud adlı bir kişi, bu salgının geçmesi için her gün bir büyükbaş hayvan kurban ederek zekât olarak dağıtmıştır106. Herat’taki

Sadozay ve Kandehar’daki Barakzay hanedanlarının mücadelesinde Ferah önemli bir konumda olmuştur. Bu yüzden siyasi istikrarsızlık ve düzensizlik burada hat safhaya gelmiştir. Ayrıca, idari olarak Herat’a bağlı Ferah halkı zorunlu göçe tâbi tutularak bölgenin daha fazla istikrarsızlaştırılması amaçlanmıştır. Bu politik hareketin başarılıyla sonuçlandığı anlaşılmaktadır.

4.3. TİCARET

Akarsu havzasında bulunan Ferah’ın toprağı çok zengindir. Ancak siyasi olumsuzluklardan dolayı XIX. yüzyılın ilk yarısında buradaki hayat durma noktasına gelmiştir107. Kasabada olan tek pazar, kuzey ve doğu kapısı arasında uzanıyordu. Az

105 Arthur Conolly, A Journey to Northern India, Vol. II, Richard Bentley, London, 1834, s.69; Lal, a.g.e., s.290. 106 Ferrier, a.g.e., s.392, 394-395.

164

sayıdaki dükkanlar bu alanda yer alıyordu108. Ferah’ta ticaret diğer şehirlere nazaran

çok gerideydi. 1830 yılında buradaki para dolaşımı çok azdı ve takas usulü ticaret yapılıyordu. Takasta canlı renkli basma, parıltılı süsler ve iğneler kullanılıyordu. Conolly’nin kafile rehberi bu amaçla benzer eşyaları Herat’tan getirmişti. Ekmek için kişi başı altı iğne, at yemi olarak kıyılmış samana karşılık birkaç parlak yüzük vermişlerdir109.

Ferah’ta az oranda yetiştirilen buğday ve diğer yaşam gereçleri Herat’a gönderilip yüksek kâr payıyla satılıyordu. Ayrıca burası güherçilesiyle ünlüydü. Nadir Şah bile Osmanlı sultanına yazdığı mektupta elinde yüksek miktarda güherçile olduğundan bahsetmiştir. 1833 yılında kasabada üretilen güherçilenin büyük bir kısmı Herat’a ihraç ediliyordu. 1845 yılında Herat idarecisi Yâr Muhammed Han’ın burada güherçile imalathanesi olduğu kaydedilmiştir110. Siyasi istikrarsızlığın zirve yaptığı bir

yerde para sıkıntısı yaşanması doğaldır. Bu yüzden ticaret takas usulü yapılıyordu. Aynı şekilde, tarımda siyasi istikrarsızlıktan doğrudan etkilenmiştir. Diğer yandan güherçilenin burada eskiden beri elde edilmesi, ekonomik etkisinin yanı sıra bölgenin stratejik öneminin artmasına neden olduğu anlaşılmaktadır.