• Sonuç bulunamadı

9. DİĞER SEYYAHLAR

1.7. TİCARET

1.7.2. Ticari Emtialar

XIX. yüzyılın ilk yarısında Kabil pazarlarındaki emtialar kaliteliydi. Ancak bu dönemde fiyatlar dalgalanma eğilimindeydi. Çünkü zorlu iklim şartlarının yanında siyasi düzensizlik de ortaya çıkmıştı. Kabil’de kış aylarında kar yağışının etkisini iyice arttırmasıyla fiyatlar yükselmiştir. Bu aylarda Kabil’i vuran kıtlık en şiddetli şekilde yaşanmıştır. Kapalı yollar sebebiyle çevre vilayetlerden yapılan ürün tedariği çoğu zaman aksıyordu ve bu da Kabil şehir merkezini kötü etkiliyordu. Şehirdeki son kıtlık ise Şah Mahmud döneminde görülmüştü137. Şah’ın döneminde çözüm olarak

Celâlâbâd başta olmak üzere çevre vilayetlerden kış için erzak tedariği yapılmaya çalışmıştır. 1830’lu yıllarda ise yoğun talep gören buğdayın ithalatına önem verilse de şehrin ihtiyacını güçlükle karşıladığı kaydedilmiştir138. İngilizler tarafından 1840-

1841 kışında düzenlenen Kabil kuşatmasında buğday kıtlığı yine ortaya çıkmıştır. Bu sebeple İngilizler altı bin devenin taşıdığı buğdayı Kabil’e getirmiştir139.

Kabil’de geniş bir ticari emtia yelpazesi vardı. 1832 yılında Rus ve İngiliz emtiaları Kabil pazarlarında satışa çıkarılıyordu. Tüm Afganistan’da yaygın olarak kullanılan Rus mavi pulu (Rus rublesi) tüm Kabil’de tedavüldeydi. Rusya malı sırma

ile işlenmiş suni ipek kumaş, atları semerlemek ve evlerinin zeminine sermek için

134 Elphinstone, a.g.e., I, s.378-379. 135 Lal, a.g.e., s.76-77.

136 Lal, a.g.e., s.77.

137 Mahmud Şah Dürrani 1801-1803 ve 1809-1818 yılları arasında iki dönem hükümdarlık yapmıştır. Kıtlığın bu iki dönemden hangisinde olduğuna dair farklı bir kaynak bulunmamaktadır.

138 Masson, a.g.e., II, s.270-271. 139 Hanifi, a.g.t., s.249.

88

şehirdeki zengin kişiler tarafından satın alınıyordu. Ayrıca, İngiliz menşeili birçok ürünün dağıtım noktası Kabil’di. 1832 yılında Kabil’de satılan İngiliz emtiasının değeri üç yüz bin rupi iken, Rus emtiasının değeri iki yüz bin rupiydi140. Ticarette arz

ve talep esastır. Kabil’de talep edilen ürünlerin tüccarlar tarafından daha fazla getirilmesi doğaldır. Kabil’e getirilen İngiliz ve Rus emtialarının değerleri karşılaştırıldığında, İngiliz ürünlerine olan talep Rus ürünlerinden daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç itibarıyla İngilizlerin nüfûz alanının Kabil’e daha yakın olması bu değer farkına sebep olan diğer bir etken olarak ortaya çıkmaktadır.

Kabil ticaretinde at alım-satımı önemli bir yer tutuyordu. Kabil’de at çiftliği olmamasına rağmen Türkistan atları, Kabil ve Kandehar atı adıyla Hindistan’da satılıyordu. Ayrıca Herat, Hindistan ve Belucistan’dan Kabil’e at sürüleri getiriliyordu. Ancak buralardan getirilen atlar, Türkistan’dan getirilen at sürülerinin yanında çok az sayıdaydı. Türkî olarak ifade edilen atlar beş-on sterlin arasında satılırken, Özbeklerin yetiştirdiği Türkmen atları yirmi ilâ yüz sterlin arasında satılıyordu. Tüccarlar bu atları alarak Kabil’e bağlı Meydanşehir çayırlarında şişmanlatıyor ve kırk günlük bir besinin ardından beş ya da altı şilin artışla bir kısmını ülke içinde, bir kısmını da Hindistan’da satıyorlardı141. Genelde ekim aylarında Lohani

kervanlarıyla birlikte Hindistan’a götürülen bu atlardan, 1832 yılında %400 kâr elde ediliyordu. Mohan’a göre, bu fiyat Özbek yetiştiricilerin beklentisinin çok üzerindeydi142.

Elphinstone, İngiliz hâkimiyetinin genişlemesiyle ağır atlı birliklerin küçültülerek hafif süvari birliklerine çevrildiğini ifade etmiştir. Elphinstone’a göre eğer bölgedeki farklı cins atlar birleştirilip yeni bir cins at oluşturulabilirse, Hindistan ve Türkistan arasındaki at ticareti sonlanabilirdi143. İngilizlerin böyle bir gayesi olduğu

bilinmektedir. Bu gayeyi gerçekleştirmek isteyen kişilerin başında Moorcroft gelmiştir. Buradaki amaç çok karlı olan at ticareti kontrolünü İngilizlere geçirmekti. Diğer yandan Afganistan’ı işgal etmek isteyen İngilizler, bu coğrafyaya en uygun olan

140 Lal, a.g.e., s.78.

141 Elphinstone, a.g.e., I, s.386-387. 142 Lal, a.g.e., s.77.

89

atlardan kurulu süvari birlikleri oluşturmak ve tüm coğrafyayı kontrol altına almak istiyorlardı.

Atların dışında Türkistan’dan altın tozu getiriliyordu. Ceyhun nehrinde bulunan altın tozu satışından, Kunduz, Hulm ve civar bölgelerinde yüksek gelir sağlanıyordu. Altın tozu, ağırlığının on iki-yirmi katı gümüşe eşdeğerdi ve Kabil’de birçok yerdekindn daha ucuza satılıyordu. Altın tozunun bu pazar fiyatı İngiltere ve Hindistan’a oranla çok düşüktü. Fakat bu ticaret XIX. yüzyılın ortalarına doğru Rus tüccarların kontrolüne girmiştir144. İngilizler yanlış siyaset sebebiyle Afganistan

üzerindeki nüfuzlarını kaybetmişlerdir. Bu yüzden altın tozu ticareti Rusların eline geçmiştir.

Kabil’de zengin bir ilaç pazarı bulunuyordu. Vigne, Kabil pazarlarındaki kimyasal ilaçların, tıbbi bitkilerin ve diğer ilaçların Avrupa ile eşdeğer olduğunu belirtmiştir. Bu pazarlarda sülfirik asit, kezzap, korozif süblimat ve civa gibi kimyasal ürünler satılıyordu. Herat’tan getirilen kudret helvası (manna) şehirde yoğun talep görüyordu145.

Afganistan’daki haşhaş üretiminin çok uzun bir geçmişi yoktur. Bu bitki, ilk defa 1980’lerde sistemli olarak yetiştirilmeye başlamıştır. Bu tarihlerden itibaren Afganistan hızlı bir yükseliş göstermiştir. Günümüzde Afganistan dünyadaki haşhaş üretiminin yüzde doksanını karşılamaktadır146. 1839 yılında ise Çin ve Tatar bölgesi

sınırında afyon sakızı ticareti başlangıç aşamasındaydı. Buradan ufak miktarda afyon Kabil pazarına getiriliyordu. Bununla birlikte, Türkiye’de üretilen afyon sakızı Rusya üzerinden Kabil’e getirilerek diğeriyle takas ediliyordu. Kabil’de afyonu genellikle hastaneler satın alıyordu. Afyonun yanı sıra Çin’den getirilen çay ve Rusya’dan gelen beyaz yapraklı şeker Kabil pazarında oldukça fazlaydı147.