• Sonuç bulunamadı

Usûl ve Füruda Yalnız Kaldığı Görüşler

İMAM ZÜFER’İN HAYATI VE İLMÎ KİŞİLİĞİ I ÇAĞININ GENEL ÖZELLİKLERİ VE ÇAĞDAŞLAR

C. Usûl ve Füruda Yalnız Kaldığı Görüşler

İmam Züfer’in gerek usûl gerekse füru ile alakalı meselelerde Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’den farklı görüşleri vardır. İkinci bölümde onun ferî meselelerde mezhepte yalnız kaldığı görüşler ayrıntılı bir şekilde ele alınacağı için burada sadece usûl konularında farklı olan görüşlerine ana hatları ile temas edeceğiz.

Tespit edebildiğimiz kadarıyla ilk kez usûl âlimlerinden ed-Debûsî (v. 420/1039) toplu bir şekilde üç imam ile yani Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed ile İmam Züfer arasındaki usûl farklılıklarını ele almıştır. Debûsî, “el-Kavlu fî’l-kısmi’l-

llezî fîhi’l-hılâfu beyne eshâbinâ ve beyne Züfer” başlığı altında imamlar arasındaki şu

farkları beyan etmiştir:145

1. Üç imama göre bir hükümde başkası yerine konulan bir şey tüm hükümde onun yerini almaz. İmam Züfer’e göre tüm hükümde onun yerini alır. Mesela Normal şekilde namaz kılan bir kişi üç imama göre îmâ ile namaz kılana uyamaz. Çünkü onun îmâ ile namaz kılması, namazının câiz olması hususunda kıyâm hükmündedir. Bu cevaz başka bir şeye verilemez. İmam Züfer’e göre normal şekilde namaz kılan îmâ ile namaz kılana tâbi olabilir. Çünkü namazın îmâ ile kılınması kıyâm hükmünde kabul edildiğinden bu cevaz diğer hükümlere de şamildir.

2. Üç imama göre akit ve diğer muamelelerde hüküm, ârız olan bir şeyden dolayı tevakkuf eder ve değişir. İmam Züfer’e göre bir muamelenin hükmü sonradan ârız olan bir şeyden dolayı değişmez; nasıl başlamış ise öyle devam eder. Caiz ise caiz, fasit ise fasit olarak kalır. Muamelenin hükmü ancak akdi yenilemekle değişir. Örneğin bir kişi hasat zamanına bir şey satarsa vakitteki cehaletten dolayı akit ittifakla fasittir.

142 İbn Mâce, Diyât, 21; Ebû Dâvûd, Diyât, 11; Tirmizî, Diyât, 16; Nesaî, Kasâme, 13. 143 İbn Ebî’l-Avvâm, a.g.e., s. 297.

144 Zehebî, a.g.e., VIII/40. Bu mesele hakkında mezheplerin ve müctehid imamların görüşleri için bkz. s. 326.

Ancak akit yapıldıktan sonra vakitteki cehalet giderilirse üç imama göre akit sahih akde dönüşür. İmam Züfer’e göre akit fasit olarak vücut bulduğu için fasit olarak kalır. 3. Üç imama göre hükümlere sonradan ârız olan şeye, başlangıçta mevcut olan hükme muhalif bir hüküm verilir. İmam Züfer’e göre başlangıçta mevcut olan hükmün aynısı verilir. Örneğin bir kişi kölesini satar, müşteri teslim almadan önce köle kaçarsa üç imama göre akit batıl olmaz. Çünkü köledeki kaçma vasfı akit kurulurken yok hükmünde kabul edilir. İmam Züfer’e göre kaçma vasfı akit esnasında varmış gibi değerlendirildiğinden akit batıl olur. İmam cuma namazının birinci rekâtını secde ile kayıtladıktan sonra cemaat namazdan çıkarsa üç imama göre cuma namazı sahihtir. İmam Züfer’e göre cemaatin sonradan namazdan çıkması iftitah tekbiri esnasında cemaatin olmaması ile aynı olduğundan cuma namazı sahih değildir.

4. Üç imama göre bir şeyin bir cüzünün bulunması tamamının bulunması gibidir. İmam Züfer’e göre bir cüzünün bulunması tamamının bulunması demek değildir. Mesela bir kimse bir rekât namaz kılmayı nezrederse üç imama göre iki rekât namaz kılması gerekir. Çünkü bir rekâttın zikredilmesi iki rekâttın zikredilmesi gibidir. İmam Züfer’e göre bir rekât, namaz hükmünde olmadığı için üzerine herhangi bir şey gerekmez. Vaktin sonlarına doğru hayzı biten bir kadının, gusledip iftitah tekbiri alacak kadar bir zaman kalmışsa üç imama göre vaktin namazını kılması gerekir. Çünkü vakit içinde iftitah tekbirine yetişmekle namaz vacip hale gelmiştir. İmam Züfer’e göre gusledip namaz kılacak kadar bir vakit kalmadığı için namaz kılması gerekmez.

5. Üç imama göre vasıftaki farklılığa itibar edilmez. Farklılık yok hükmündedir. İmam Züfer’e göre vasıftaki farklılık itibara alınır. Örneğin bir kişi bir şahsa, “eşimi ricî talak ile boşa” diye vekâlet verir, vekîl de bâin talak ile boşarsa üç imama göre boşama geçerlidir. Çünkü vekîl vasıfta muhalefet etmiştir. Bu muhalefet yok hükmündedir. İmam Züfer’e göre vasıftaki farklılıktan dolayı vekîl vekâlete aykırı hareket ettiğinden boşaması geçersizdir.

6. Üç imama göre az olan şeyler maʽfüvdür yani bağışlanmıştır. İmam Züfer’e göre az olan şeyler maʽfüv değildir, onlara da hüküm bina edilir. Mesela bir kimse evde otururken, bu evde oturmayacağına yemin eder ve hemen evden çıkarsa yemininde hânis olmaz. İmam Züfer’e göre yemin ettikten sonra az da olsa oturma işi gerçekleştiği için yemininde hânis olur.

7. Üç imama göre hükmün alakalı olduğu şeye itibar edilir, hükmü açığa çıkaran şeye itibar edilmez. İmam Züfer’e göre hükmü açığa çıkaran şeye de itibar edilir. Örneğin dört kişi zina fiiline şahitlik yapar, iki kişide bu fiili yapanın muhsan olduğuna şahitlik yapar, daha sonra muhsanlığa şâhitlik yapanlar şehadetinden rücu ederse üç imama göre muhsanlığa şâhitlik edenler hiçbir şey tazmin etmez. Çünkü had cezası dört şahidin şehadeti ile alakalı olup ihsân vasfına şâhitlik yapanlarla ilgili değildir. İmam Züfer’e göre, had cezası bunların şehâdeti ile açığa çıktığı için ihsân vasfına şâhitlik yapıp şehadetinden rücu edenler, diyetten hisselerine düşeni tazmin ederler.

8. Bir cinste temyize niyet edilirse niyet amel etmez. İmam Züfer’e göre aynı cinslerde temyize niyet edilirse niyet amel eder yani geçerli olur. Mesela bir kişi iki talaka niyet ederek karısına: “Sen bana haramsın” dediğinde üç imama göre bir talak meydana gelir. Çünkü “haramlık” tek cins olduğundan ikiye niyet etmesi geçerli değildir. İmam Züfer’e göre aynı cinste niyet amel ettiği için iki talak meydana gelir.

Debûsi (v. 420/1039) imamların usûldeki ihtilaflarını ferî meselelerle örneklendirmiştir. Birinci asıl için yirmi bir, ikinci asıl için yirmi yedi, üçüncü asıl için yedi, dördüncü asıl için on, beşinci asıl için iki, altıncı asıl için on, yedinci asıl için iki ve sekizinci asıl için üç; toplamda ise seksen iki ferî meseleyi örnek olarak zikretmiştir.

Ancak zikrettiği bu ferî meselelerden bazılarının İmam Züfer’e nispetinde ihtiyatla hareket etmek uygun olur. Mesela birinci asıl için, “İki eşten birinin ölümü veya halvetin meydana gelmesi üç imama göre sadece miras konusunda dühûl hükmündedir. Bu hüküm gusül konusunda geçerli değildir. İmam Züfer’e göre miras konusunda duhül gibi olan ölüm veya halvet gusül konusunda da duhül gibidir. Yani buna göre eşi ölen veya halvet oluşan kişinin gusletmesi gerekir” şekilde zikrettiği ferî mesele146 Züfer’in görüşlerini tespit etmek için müracaat ettiğimiz Hanefi fıkhının temel kaynaklarında zikredilmemektedir.

Bununla birlikte Debûsî’nin vermiş olduğu bu bilgiler bize İmam Züfer’in yalnız kaldığı usûlleri hakkında bir fikir vermektedir. Tabi ki onun yalnız kaldığı meseleler bunlardan ibaret değildir. Usûl ile alakalı mufassal kitaplar ve Hanefî fıkhının temel kaynakları detaylı olarak incelendiğinde İmam Züfer’in üç imamdan ayrı kaldığı birçok usûl ve kaideleri tespit etmek mümkündür.

146 Debûsî, a.g.e., s. 38.

Esasında İmam Züfer’in fıkhını tam olarak ortaya koyabilmek için bunun yapılması zorunluluk arz etmektedir. Ancak bu farklı bir çalışma konusu olduğu ve çalışmamızın sınırlarını zorlayacağı için Züfer’in usûlü ile alakalı Debûsî’den yaptığımız bilgilerle iktifa ediyoruz.