• Sonuç bulunamadı

İMAM ZÜFER’İN FIKHİ GÖRÜŞLERİ

18. Cuma Namazı

Cuma günü öğle vaktinde hangi namazın farz olduğu hususunda imamlardan farklı rivayetler gelmiştir. Ebû Hanîfe (v. 159/767) ve Ebû Yûsuf’a (v. 182/798) göre, sağlam olan ve özrü bulunanlar (kötürüm, âmâ vb. olanlar) için vaktin farzı öğle namazı olup sağlam olanların cuma namazını kılmak suretiyle öğlenin farzını zimmetlerinden düşürmeleri; özrü bulunanların ise ruhsatla amel ederek cuma namazını ya da azimetle amel ederek öğle namazını kılmaları gerekir. İmam Züfer’e (v. 158/775) göre farz olan cuma namazıdır; öğle namazı ondan bedeldir. Çünkü cuma günü öğle namazının cuma namazı ile nesh edilmesi ve cuma kılınamadığı zaman vakit çıktıktan sonra cuma namazını değil de öğle namazını kaza etmenin vacip olması aslın cuma namazı, bedelin de öğle namazı olduğuna delildir. İmam Muhammed’den (v. 189/805) konuyla ilgili iki rivayet vardır. Bir rivayete göre vaktin farzı cuma namazıdır; ancak öğle namazının kılınarak cumanın farzının ıskat edilmesi ruhsattır. Diğer rivayete göre öğle vaktinde farz tayin edilmiş değildir; hangisi kılınırsa o namaz farz olarak tayin edilmiş olur.344

İmam Mâlik (v. 179/795), mezheb-i cedîdinde İmam Şâfiî (v. 204/820) ve İmam Ahmed’e (v. 241/855) göre cuma günü vaktin farzı cuma namazıdır. Aynî’nin (v. 855/1451): “Cuma namazının farziyeti öğle namazının farziyetinden daha kuvvetlidir”

açıklamasından, vaktin farzının ona göre de cuma namazı olduğu anlaşılmaktadır.345

İmam Muhammed’in el-Asl adlı eserinde yer verdiği şu bilgi esasında İmam Muhammed’in görüşünün de İmam Züfer’le aynı olduğuna işaret etmektedir: “Bir kimse cuma namazını kılarken, sabah namazını kılmadığını hatırlarsa İmam Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf’a göre namazı bırakır, sabah namazını kaza eder; imama yetişebilirse cumayı tamamlar, yetişemezse öğle namazını kılar. İmam Züfer ve

343 Serahsî, a.g.e., I/167-168; Kâsânî, a.g.e., II/138.

344 Kâsânî, a.g.e., II/183-184; Aynî, a.g.e., I/561; İbn Âbidîn, III/5-6. 345 Şîrâzî, a.g.e., I/207; Aynî, a.g.e., III/41; Zühaylî, a.g.e., II/367.

Muhammed’e göre, cuma namazını kılamama endişesi varsa imamla birlikte cuma namazını tamamlar, sonra kazaya kalan namazını kılar. Çünkü cuma namazı ancak imamla birlikte sahih olan bir farzdır.”346 Nitekim Cessâs (v. 370/981), Tahâvî’nin (v. 321/933) el-Muhtasar’ına yaptığı şerhte, “İmam Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf’a göre cuma günü vaktin farzı öğle namazıdır; İmam Muhammed’e göre cuma namazıdır…

İmam Züfer’in görüşü de İmam Muhammed’in görüşü ile aynıdır” demektedir.347

Haskefî (v. 1088/1677): “Cuma namazı, öğle namazından daha kuvvetli,

müstakil bir farzdır ve öğle namazından bedel değildir” demektedir.348 O, bu

açıklamasıyla, cuma günü farz olan namazın cuma namazı olduğunu söyleyen İmam Züfer’in görüşünü tercih etmiş olmaktadır.

Cuma namazına gitmemek için mazereti olmayan bir kişi, cuma namazı kılınmadan önce evde öğle namazını kılar, daha sonra da cuma namazını kılmak üzere evinden çıkmaz ise üç imama göre, mekruh olmakla birlikte bu kişi vaktin farzını eda etmiştir. Bunun, cuma kılındıktan sonra öğle namazını iade etmesine gerek yoktur. İmam Züfer’e göre, öğle namazı cuma namazından bedeldir. Bedele, su ve teyemmüm konusunda olduğu gibi, asılda bir mazeret olduğu zaman gidilir. Bu nedenle, kişi mazeretsiz bir şekilde vaktin farzı olan cuma namazını terk ettiği, imam cuma namazını kıldırmadan önce de öğleyi eda ettiği için, kılınan öğle namazı sahih değildir;

cuma namazı kılındıktan sonra bunu tekrar iade etmek zorundadır.349

İmam Mâlik, mezheb-i cedidinde İmam Şâfiî ve İmam Ahmed’e göre de mazereti olmayan kişi, cuma kılınmadan önce evinde öğle namazını kılarsa namaz caiz değildir.350

Ancak mazereti olmayan bir kişi, evinde öğle namazını kıldıktan sonra cuma namazını kılmak üzere camiye hareket ederse: 1) Üç imama göre, evinden çıktığı anda imam cuma namazını bitirmiş ise kıldığı öğle namazı sahih olur. İmam Züfer’e göre öğle namazı nafile olur, namazı iade etmelidir. 2) Camiye varır, imamla birlikte cuma namazını eda ederse; üç imama göre öğle namazı vaktin farzıdır, kıldığı cuma namazı nafile olur. İmam Züfer’e göre vaktin farzı cuma namazıdır, öğle namazı nafile olur.

346 Muhammed eş-Şeybânî, a.g.e., I/304-305. 347 Cessâs, a.g.e., II/143-144.

348 Haskefî, a.g.e., s. 107.

349 Serahsî, a.g.e., II/30; Kâsânî, a.g.e., II/186; Merğînânî, a.g.e., I/207. 350 Şîrâzî, a.g.e., I/207; Aynî, a.g.e., III/73-74; Zühaylî, a.g.e., II/410.

3) Cuma namazına başlar ama tamamlanmadan önce, mesela namazda konuşmak gibi bir fiil ile cuma namazını geçersiz kılarsa, Ebû Hanîfeye göre kıldığı öğle namazı nafile olur, öğleyi tekrar iade eder. İmameyn’e göre kıldığı öğle namazı farzı olur. İmam Züfer’e göre mazeretsiz olarak evinde öğle namazını kıldığı için, öğle namazını tekrar iade eder. 4) Evinden cuma namazı kılmak üzere çıktığında imam henüz cumayı bitirmemiş, camiye geldiğinde cuma namazı tamamlanmış olursa; İmam Ebû Hanîfeye göre kıldığı öğle namazı nafile olur, öğleyi tekrar iade eder. İmameyn’e göre kıldığı öğle namazı sahihtir.351

Cuma günü evde kılınan öğle namazının nafile veya farz kabul edilmesi hususunda İmam Ebû Hanîfe, kişinin öğle namazını kıldıktan sonra cuma namazını kılmak üzere evden çıkmasına; İmameyn ise cuma namazı kıldıran imama tâbi olmasına itibar etmiştir. Buna göre öğle namazını kıldıktan sonra cuma kılınıncaya kadar evinden çıkmayan (ya da cuma kılma niyeti dışında başka bir niyetle evinden çıkan) kişinin öğle namazı sahihtir. Cuma namazını kılma niyeti ile evinden çıkan kişinin kıldığı öğle namazı; Ebû Hanîfe’ye göre evden çıktığında, İmameyn’e göre

imama tabi olduğunda nafile olur.352 İmam Züfer’in ictihadlarından, onun bu hususta

imamın cuma namazını bitirip bitirmemesini itibara aldığı anlaşılmaktadır. Ona göre, cuma namazı bitmeden önce evde kılınan namaz nafile olur, imam cumayı bitirdikten sonra öğle namazı iade edilmelidir.

Bir kişi, hastalık veya yolculuk gibi bir mazeret sebebiyle öğle namazını evinde kılarsa ittifakla onun farzı öğle namazıdır. Ancak namazı kıldıktan sonra camiye giderek cuma namazını da kılarsa üç imama göre, öğle namazını cumanın farzıyla ıskat ettiği için, vaktin farzı cuma namazı olur; öğle namazı nafileye dönüşür. İmam Züfer’e göre mazeretten dolayı bu kişiye nispetle vaktin farzı öğle namazı olduğu için, kılınan

öğle namazı sahihtir; cuma namazı nafile olur.353 Cumhur ulemaya göre de bu

durumda cuma namazı nafile olur.354

İmam Züfer’e göre, cuma namazının sahih olması için imamın hür ve mukim olması şarttır. İmam, yolcu ya da köle olursa cuma namazı sahih değildir. Diğer

351 Kâsânî, a.g.e., II/186-187. 352 Cessâs, a.g.e., II/143, 145.

353 Serahsî, a.g.e., II/30; Kâsânî, a.g.e., II/187; Aynî, III/76, 78. 354 Şîrâzî, a.g.e., I/206; İbn Âbidîn, a.g.e., III/35-36; Zühaylî, a.g.e., II/412.

müctehidlere göre, köle veya seferî (yolcu) olan bir kişinin cuma namazını kıldırması sahihtir. İmam Züfer bu hükme varırken, ةأﺮﻤﻟاو ﺪﺒﻌﻟاو ﺾﻳﺮﻤﻟاو ﺮﻓﺎﺴﻤﻟا :ﻢﻬﻴﻠﻋ ﺔﻌﻤﺟ ﻻ ﺔﻌﺑرأ“Dört kişiye; yani yolcuya, hastaya, köleye ve kadına cuma namazı farz değildir.”355 hadis-i şerifinden hareket etmiş ve bunların cuma namazını kıldırmaları durumunda namazın nafile olduğunu, farz kılanın da nafile kılana uymasının sahih olmadığını ifade etmiştir. Diğer üç imam ise Peygamber Efendimizin (s.a.s) Mekke fethedildiği zaman seferî olduğu halde cuma namazını kıldırmasını ve عﺪﺟأ ﻲﺸﺒﺣ ﺪﺒﻋ ﻢﻜﻴﻠﻋ ﺮﻣأ ﻮﻟو نﺎﻄﻠﺴﻟا اﻮﻌﻴﻃأ “Başınızda burnu kesik (hiç değeri olmayan) Habeşli bir köle de olsa devlet başkanına itaat edin”356 hadis-i şerifini delil getirmiştir. Ayrıca bu imamlar, zaruretten dolayı bu kişilere cuma namazını kılmama ruhsatının verildiğini ama cuma namazını kıldıkları takdirde azimetle amel ettikleri için, kıldıkları namazın nafile değil farz olduğunu, dolayısıyla bu durumda farz kılanın farz kılana tâbi olduğunu ifade etmişlerdir.357

Bu meselede İmam Ebû Yûsuf’un ve İmam Şâfiî’nin de İmam Züfer ile aynı görüşte olduğu da rivayet edilmiştir.358

Cuma namazının sahih olması için hem hutbe esnasında hem de namaz kılınırken cemaatin bulunması hususunda ittifak vardır. Ancak bulunması gereken cemaatin asgarî sayısında ihtilaf edilmiştir. Ebû Hanîfe ve Züfer’e göre imamdan başka en az üç kişi, İmameyn’e göre imamdan başka en az iki kişi olmalıdır.359

Asgarî sayının, namazın sonuna kadar bulunmasının gerekliliği konusunda da ihtilaf edilmiştir. Üç imam cemaatin, vakit gibi cuma namazının aslî şartlarından biri olmayıp cumanın meşruiyeti için sadece başlangıçta şart olduğunu, bu nedenle cemaatin namazın sonuna kadar bulunmasının gerekli olmadığını ifade etmiştir. Ancak Ebû Hanîfe’ye göre en az bir rekât asgarî cemaat ile kılınırsa namaz sahihtir. İmameyn

355 Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî, el-Âsâr, I/527, H. No: 199; Hüseyin b. Muhammed el-Husrev el- Belhî, Müsnedü Ebî Hanîfe, I/181, H. No: 16; Taberânî, el-Muՙcemü’l-evsat, I/72, H. No: 202; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, III/265, H. No: 5652.

356 Hadisin aynı anlamda farklı lafızlarla olan rivayetleri için bkz. Ahmed b. Hanbel, el-Müsned,

XXVII/209; H. No: 16649; Buhârî, Ahkâm, 4; Tirmizî, Cihâd, 28; Nesâî, Kitâbu’l-Beyՙat, 26. 357 Serahsî, a.g.e., I/227, II/34; Kâsânî, a.g.e., II/197-198, 209.

358 Aynî, a.g.e., III/73.

359 Merğînânî, a.g.e., I/206; Aynî, a.g.e., III/64. Kâsânî asgarî sayıyı; “İmam-ı Aʽzam ve İmam Muhammed’e göre imamdan başka en az üç; İmam Ebû Yûsuf’a göre imamdan başka en az iki kişi olmalıdır” şeklinde vermiştir (Kâsânî, a.g.e., II/214). Merğînânî de, “sahih olan, İmam Ebû Yûsuf’a göre imamdan başka en az iki kişi olmalıdır” demiştir (a.y.).

ise asgarî cemaatin, sadece iftitah tekbiri alınırken bulunmasını yeterli görmektedir.360 İmam Züfer’e göre, “abdest, vakit, kıble, avret mahallinin örtülmesi” gibi, bir ibadetin sahih olması için şart kılınan şeyler, nasıl ki o ibadetin tüm cüzleri için geçerli ise cumada da başlangıçta sıhhati için şart koşulan cemaat, namazın sonuna kadar bulunması gerekli ve geçerli olan bir şarttır. Buna göre mesela cemaatle bir rekât kıldıktan sonra cemaat namazı bırakıp giderse Züfer’e göre imam cuma namazını değil, öğle namazını kılar; üç imama göre imam kıldırdığı farzı cuma namazı olarak tamamlar.361

Bir kişinin, cuma namazına yetişmiş olması için, imamla müşâreketi (birlikteliği) şarttır. İmam Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf’a göre müşâreketin tahrimede (iftitah tekbirinde) bulunması (yani imam bu tahrime ile başladığı namazdan ayrılmadan önce ona tâbi olunması) yeterlidir. İmam Muhammed’den bu hususta iki rivayet vardır: Birincisi müşâreketin en az bir rekâtta olması, diğeri ise en az bir rükünde olmasıdır. İmam Züfer’e göre de herhangi bir rükünde müşareketin olması yeterlidir. Buna göre mesela teşehhüt miktarı oturduktan sonra imama tâbi olan bir kişi İmam Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf’a göre tahrimede, İmam Züfer’e göre rükünde müşâreket olduğu için cumaya yetişmiş kabul edilir. İmam Muhammed’in birinci görüşüne göre rekâtta müşareket olmadığı için cumaya yetişmiş kabul edilmez. İkinci

görüşüne göre rükünde müşâreket olduğu için cumaya yetişmiş kabul edilir.362