• Sonuç bulunamadı

B. MÜSLÜMAN TOPLUMLARDA YAPILAN ÇALIŞMALAR

I. EVLİLİK, EVLİLİK DOYUMU, EVLİLİKTE ÇATIŞMA VE PROBLEM ÇÖZME

2. Evlilik Türleri

Evlilik türleri, eş sayısına göre, monogami (tek evlilik) ve poligami (çok evlilik);

eşin seçildiği gruba göre ise, endogami (grup içi evlilik) ve egzogami (grup dışı evlilik) olarak kategorilere ayrılmaktadır.27 Ayrıca kişinin kendisiyle benzer biriyle evlenmesi, homogami, tersi bir evlilik biçimi ise heterogami olarak adlandırılmaktadır.

Grup içi evlenme/endogami, bireyin kendi tabaka, aşiret, mezhep, din, ırk, millet, toprak gruplarından biriyle yapılan evliliğe denir. Özellikle geleneksel toplumlarda endogami yaygın bir evlilik tarzı olarak yürümektedir. Grup dışı evlenme/egzogami ise, kişinin kendi grubu dışından yaptığı evliliğe denir. Sosyal hareketliliğin yüksek olduğu toplumlarda gruplararası etkileşim artığı için farklı gruptan insanlarla tanışma ve karşılaşma imkânları çoğalmıştır. 28

Kendisine benzer bir kişiyle evlenmeye Latincede “homogami” tersine de

“heterogami” denmektedir. Bu konuda özellikle ABD’de yapılan araştırmalara göre evliliklerin çoğu aynı ırktan ve benzer özellikler taşıyan insanlar arasında olmaktadır.29 Evlilik türleri konusundaki bu isimlendirme, eş seçimi konusunda birbirine ters olan iki görüşün de adını oluşturmaktadır. Homogami adı verilen görüşe göre, evlenecek kişilerin ortak yönlerinin çok olması evlilikte başarı şansını artırmaktadır. Bu evliliklerde ekonomi, din, ırk, eğitim, yaş, sosyal değerler açısından önemli ölçüde yakınlık ve benzerlikler       

24 N. F. Marks, J. D. Lambert, “Marital Status Continuity and Charge Among Young and Midlife Adults:

Longitudinal Effects on Psychological Well-Being”, Journal of Family Issues, 1998, 19: 652-686

25 Waite, Lehrer, a.g.m., s. 257.

26 Ersanlı, Kalkan, a.g.e., s.2.

27 M. İsmail Kutupyıldızı, Türkiye Geleneğinde Aile Tahlili ve Evlilik Sanatı, Sokak kitapları yay., İstanbul 2013, s.53.

28 Canatan, “Aile Kavramının Tanımı”, s.67.

29 İbrahimoğlu, a.g.e., s.66; Canatan, “Aile Kavramının Tanımı”, s.68.

olduğundan anlaşmazlıklar ve çatışma konuları en az düzeye inmektedir. Heterogami olarak tanımlanan ikinci görüş ise, eş seçiminde zıt özelliklerin geçerli olduğunu ileri sürmektedir. Bu görüş bir kısım başarılı evliliklerle de örneklendirilmektedir. Ancak ayrıcalıklar kuralları bozmadığından, eş seçiminde aralarında benzerlikleri çok olan kişilerin kuracağı evliliklerde başarı şansı daha yüksektir denilebilir.30 Nitekim eşler arasındaki özellikle dini ve kültürel farklılıklar, evliliğe adım atarken önemli görünmese bile evliliğin ilerleyen yıllarında aile içi huzursuzluğa sebep olabilmekte ve hatta boşanmalara yol açabilmektedir.31

Modernleşmenin getirdiği yoğun kentleşme, sosyal mobilizasyon ve gruplar ve gruplar arası etkileşim süreçleri farklı gruplarla evliliği öne çıkarmaktadır.32 Çoğalan farklı gruplar ve hatta milletler arası evlilik olayı, kimlik bunalımı sorgusundaki sosyal bir olgudur. Evlilik kurumu geçmiş yıllarla kıyaslandığına büyük bir değişime uğramıştır, çünkü evlilik son zamanlarda yalnızca eşlerin birbirlerini tamamlaması şeklinde anlaşılmaktadır. Irk, din ya da kültürel farklılıklar gözetmeksizin sadece çekicilik, kişilik ya da romantizme göre yapılan evlilikler de, bir takım sorunları beraberinde getirmektedir.33

Evlilik türleri ile ilgili sınıflandırmalardan biri de, monogami ve poligami’dir. Her ne kadar günümüz modern toplumlarında yaygın olan evlilik şekli monogami/tek eşlilik olarak görülse de, yoğun boşanma ve gelişmiş ülkelerde daha yaygın görülen birlikte yaşama tarzı, kişilerin yaşamında, monogami çokluğu (çoklu monogami evliliği) diyebileceğimiz bir tarzı geliştirmektedir. Bu gelişmeleri batıda ailenin çöküşü olarak yorumlayanlar olduğu gibi, değişme ve yeni tarz aile diyenler de bulunmaktadır.34

Türkiye’de de resmi evliliğin yanısıra imam nikâhı ile evlilik ile poligaminin yaygın olduğu düşünülse de bu oranın çok düşük olduğu yapılan araştırmalarca kanıtlanmıştır. Ayrıca Türkiye’de sadece imam nikâhına göre yapılan evliliklerde büyük düşüş yaşanmıştır. Yapılan bir araştırmaya göre, 1968’de sadece imam nikâhı ile evlenenlerin oranı %15’tir. 2003 yılında ise bu oran %5.8’e gerilemiştir. Türkiye’de       

30 Mürüvvet Bilen, Sağlıklı İnsan İlişkileri, 7. Baskı, Ankara, Anı yayınları, 2009, s.101.

31 Simav-Oruç, Kurt, a.g.m., s.314.

32 Canatan, “Aile Kavramının Tanımı”, s.68.

33 Meryem Ayan, “Evlilik Yoluyla Irksal ve Dini Kesişmeler”, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı:11, 2012, sayfa:169-176, s.172.

34 Canatan, “Aile Kavramının Tanımı”, s.70.

evliliklerin büyük çoğunluğu (%91) hem resmi hem de imam nikâhı ile gerçekleşmektedir.

Sadece resmi nikâh ile yapılan evliliklerin oranı ise %3’tür.35 3. Evlenmeyi Etkileyen Faktörler

Evlenmeyi etkileyen faktörler, evliliğin gereği ve nedenleri ile düşünüldüğünde, evlilik yaşamının, iki kişinin biyolojik, sosyal ve psikolojik gereksinimlerini doyurmayı amaçladığı gözlenmektedir. Biyolojik bir ihtiyaç olarak cinsel güdüyü doyurmak, sosyal ihtiyaç olarak birlikte güven, korunma, dayanışma içinde olduklarını hissetmek, psikolojik ihtiyaç olarak sevmek ve sevilmek, evliliğin en önemli işlevlerindendir. 36

Evliliğin temel işlevleri arasında biyolojik bir gereksinim olarak yer alan cinsel güdüyü doyurmak, evliliğin en önemli görevlerinden birisidir. Evlenmenin temelindeki biyolojik faktörlerden biri de neslin devamıdır. Evlenen çiftler aile olmanın psikolojik hazzını da yine çocuğun doğması ile tatmaya başlar. İnsan, soyunu sürdürme içgüdüsüne sahiptir. 37

Evlilikte eşler sosyal gereksinim olarak, birlikte güven içinde olma, korunma, dayanışma içinde olduklarını hissetme, geleceğe güvenle bakabilme, toplumda bir yer edinebilme, birbirlerinden onur ve kıvanç duyabilme gibi, bireylerin destek, korunma ve yasam gereksinimlerini de doyurma olanağı bulurlar. 38 İnsan toplum içerisinde tek başına kendi kendine yeterli ve tamamen bağımsız bir varlık değildir. Sosyal bir varlık olan insan, hemcinslerinden meydana gelen toplum içerisinde, karşılıklı yardımlaşma, dayanışma ve iş birliği ile hayatını sürdürmektedir. İhtiyaçların temininde birbirine destek olmaları açısından en yakın fertler ise kadın ve erkektir. İnsanın tabiatı gereği kadın ve erkeğin kişiliklerinin tamamlanması için bir birlik içinde bir araya gelip birbirlerine bağlanmaları gerekir. 39 Evlilik bu anlamda kadın ve erkek arasındaki sosyal bütünleşmeyi sağlayan en önemli kurumdur.

Evlilikte birçok psikolojik ihtiyaç da doyurulmaktadır. Kadın ve erkeğin her ikisi de sevilmek, beğenilmek isterler. İnsan için en önemli gereksinimlerden biri olan sevgi,       

35 O Aydın, G. Baran, “Toplumsal Değişme Sürecinde Evlenme Ve Boşanma”, Toplum ve Sosyal Hizmet, Cilt 21, Sayı 2, Ekim 2010, 117-126, s.120.

36 Ersanlı, Kalkan, a.g.e., s.1

37 İbrahimoğlu, a.g.e., s.52

38 Canel, a.g.t., s.57-58

39 İbrahimoğlu, a.g.e., s.50

özellikle evlilik ilişkileri içinde doyuma ulaşmakta, taraflar kendilerini eslerine adamakta, acı ve tatlı yaşantılarını paylaşabilmekte ve birlikte olma hazzı duymaktadırlar.40 Psikolojik sistem içerisinde bireyler duygusal ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Glenn (1991), evliliği bireylerin mutluluğunu sağlayan ve kişiliklerinin gelişmesinde önemli rol oynayan bir birim olarak tanımlamaktadır. Fowers (1993) ise evliliği bireyin benliğini başkasının benliği ile birleştirmesine imkân veren, kişiliğinin gelişmesini ve mutlu olmasını sağlayan bir kurum olarak görmektedir.41 Waite ve Lehrer (2003)’e göre de evlilik bireyler için bir aşk/sevgi, yakınlık ve arkadaşlık duygusu verir. Sosyal bütünleşme ve sosyal destek, ruh sağlığı ve fiziksel sağlığı yükselmesine yol açan anahtar bir kanaldır.42

Kephart (1966) insanlar neden evlenir sorusunu, cinsel gereksinmelerin karşılanmasının ve neslin devamının yanı sıra, dört nedene daha dayandırmıştır. Bunlar;

aşk, arkadaşlık, ekonomik nedenler ve toplumsal beklentilerdir.  Kephart’a göre, aşk evliliğe giden yolda önemli bir nedendir. Ancak evlilik süreci içerisinde aşk zamanla yok olma eğilimindedir. Aşkın yerini bıraktığı arkadaşlık kavramının da evlilikte önemi büyüktür. Önemli olan diğer faktörler ise evlilik yolu ile ekonomik güvence sağlanması ve toplumun beklentilerinin karşılanmasıdır. Evlenmemek ‘evde kalmış’ olmak gibi onur kırıcı nitelemelere yol açabilmektedir. Ayrıca yemek, davet vb. sosyal ortamlara tek basına katılmak zaman içerisinde sosyal yalnızlığa yol açabilmektedir.43