• Sonuç bulunamadı

B. EVLİLİK DOYUMU

2. Evlilik Doyumu ile İlişkili Etmenler

çatışmalı durumları ihmal etmeye veya problemleri uygun yöntemlerle çözmeye yönlendirirken olumlu duyguların artmasını da sağlar.110

Evlilikte yaşanan uyum, insan yaşamında önemli bir rol oynamakta ve bu da bireylerin ruh sağlığını etkilemektedir. Evlilikte yaşanan sorunların yıkıcı etkileri ise fiziksel ve psikolojik sağlık üzerinde son derece önemli sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.111 Genel olarak ailenin huzurlu olmasının ilk koşulu, eşler arasındaki uyum ve anlaşma olarak görülebilir. Eş seçmede, evlenecek kişilerin benzer yönlerinin çok olmasının, evlilikte başarı şansını artıracağına inanılır. Bu sebeple evlilikte ekonomik durum, dinî inanç, ırk, eğitim, yaş, sosyal değerler açısından eşlerin önemli ölçüde birbirlerine yakın ve benzer olmaları istenir.112 Eşlerin benzerliği, onların uyumunu ve dolayısı ile evlilik doyumunu da artıran bir etken olacaktır.

doyumuna katkıda bulunan faktörlerden bazıları kültürlere göre de değişebilmektedir.

Örneğin, bir araştırmaya göre kocanın kazancı Japonyada evlilik doyumu için önemli iken, Amerikada değildir.114 Evlilik doyumunu etkileyen diğer faktörler arasında güçlü manevi değerler, eşe saygı duymak, cinsel yaşamda sadakat, iyi bir eş olmaya istekli olmak, tanrıya inanma ve dine bağlılık, ortak dini inanç ve uygulamalar, eşi desteklemeye ve memnun etmeye istekli olmak, eş için iyi bir arkadaş olmak ve affetme ve affedilmeye gönüllü olmak gibi dini ve ahlaki etkenler de yer almaktadır.115

Russell’e göre de evlilik, kadın ile kocanın kişisel duygularından öte giden bir önem taşımaktadır. Mutluluk getiren ve sosyal amacını gerçekleştiren aşk, sadece cinsel ve romantik olan değil, daha bir samimi, sevgi dolu ve gerçekçi olandır.116 Hosseinkhanzadeh ve Niyazi (2011) ise uzun süreli mutlu bir evliliğe sahip çiftlerin evlilik hayatının on karakteristik özelliğini şöyle belirtilmiştir: evliliğe tam bir bağlılık, eşe sadakat, güçlü ahlaki değerler, eşe bir arkadaş gibi saygı gösterme, cinsel sadakate bağlı olmak, iyi bir ebeveyn olmayı istemek, Tanrıya inanmak veya bir manevi bağlılığı olmak, eşi memnun etme ve desteklemeye istekli olmak, birbirine denk bir çift olmak, affetmek ve affedilmeye istekli olmak.117

Evlilikte yakınlık, anlayış, duyguların paylaşılması ve empati gibi önemli öğeler içeren sosyal ve duygusal destek, eşlerin bedensel, ruhsal ve sosyal iyi oluşlarına katkı sağlamaktadır. Nitekim, evli bireylerin evli olmayanlara göre psikolojik ve beden sağlıklarının daha iyi olduğu bilinmektedir.118 Levenson vd. (1993) tarafından yapılan bir araştırmada, 40-50 ve 60-70 yaşları arasındaki 156 evli birey incelenmiş ve uzun süren evliliklerde evlilik doyumu sonuçları araştırılmıştır. Bulgular, daha yaşlı olan çifler konusunda daha olumlu sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Orta yaşlı evlililere kıyasla daha yaşlı olan çiftlerde, a) daha az evlilik çatışması ihtimali ve çocukları da içeren birçok konuda daha yüksek mutluluk, b) ruhsal ve fiziksel sağlık açısından eşit seviyeler, c) mutluluk kaynakları ile ilgili daha az cinsiyet farklılıkları tespit edilmiştir. Evlilik doyumu ve sağlık        Uyum Sorunu-İnanç ve Ahlâk Uyumu” s.156; Solmuş, “Giriş: Eş Seçiminden Boşanmaya Romantik İlişkiler, Evlilik ve Aile”, s.13-14.

114 Orathinkal, Vansteenwegen, “The Effect of Forgiveness on Marital Satisfaction in Relation to Marital Stability”, s.253.

115 Pınar Çağ, İbrahim Yıldırım, “Evlilik Doyumunu Yordayan İlişkisel ve Kişisel Değişkenler”, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 2013, 4 (39), 13-23, s.14.

116 Russell, a.g.e., s.55.

117 Hosseinkhanzadeh, Niyazi, a.g.m., s.506.

118 Fidanoğlu, a.g.m., s.115.

arasındaki ilişki kadınlarda erkeklere göre daha güçlü bulunmuştur. Mutlu evliliklerde, kadınlar ve erkeklerde sağlık sonuçları eşitken, mutsuz evliliklerde kadınlar, erkeklere nazaran daha fazla ruhsal ve fiziksel sağlık problemleri rapor etmişlerdir.119

Bunlarla birlikte evlilik doyumunu olumsuz etkileyen etmenler de bulunmaktadır.

Yapılan araştırmalar, yeni evlilerde erkek eşin anne babaya bağımlı davranmasının;

eşlerden birinde ya da ikisinde nevrotik ve psikotik belirtilerin yüksek olmasının; evlilikte yaşanan ekonomik sıkıntıların, eşlerden birinde var olan herhangi bir kronik hastalığın, kendi seçimiyle değil de başkalarının yönlendirmesi yoluyla ayarlanmış evlilik yapmanın;

evlilikle beraber bireyin ilişkisel sorumluluklarının ve aile ile ilgili sorumluluklarının ortaya çıkması ve bu sorumluluk artışının da bireylerde strese sebep olması; eşlerden birinde görülen yüksek kaygının, kısırlığın, ailede engelli çocuğun bulunmasının, eşle yaşanan çatışmanın sıklığının ve yarattığı gerginlik ile eşlerde düşük iş doyumunun;

eşlerden birinde ortaya çıkan depresyonun ve eşler arasında olumsuz yüklemelerin kullanılmasının evlilikte uyumu ve doyumunu olumsuz yönde etkilediğini göstermektedir.120

Günümüzde kadının çalışması durumunun da kadınlardaki evlilik doyumsuzluğunda etkili olduğu iddia edilmektedir. Bunda nispeten doğruluk payı vardır.

Çalışan kadınlar aile işlerinde kocalarından iki kat fazla zaman harcamaktadır ve ev işi, çocukların bakımı gibi görevlerle kocalarına göre daha fazla ilgilenmektedirler. Evde çocukların varlığı hem kocaların hem de kadınların ev işinde harcadıkları zamanı arttırmakta bu da öncelikle kadında ve dolayısı ile erkekte de tatminsizliğe ve sorunlara yol açmaktadır.121 Ancak bu durum modern öncesi dönemde kadınların çalışmadığını göstermemektedir. Özellikle kırsal alanlarda tarla ve bahçelerde kadınlar yoğun bir şekilde çalışmaktaydılar. Günümüzde bu durumun sorun olarak ele alınmasında, kadınların iş dünyasının stresleri ve rekabetçi ortamından ötürü çok yoğun ve stresli çalışmalarından kaynaklanıyor olabilir. Ayrıca ev işlerinde de yardımlaşma ve görev paylaşımında bulunmak da, bu duruma bir çözüm önerisi olarak sunulabilir.

      

119 Levenson, Carstensen, Gottman, a.g.m., s.301-313.

120 Mehmet E. Sardoğan, T. Fikret Karahan, “Evli Bireylere Yönelik Bir İnsan İlişkileri Beceri Eğitimi Programı’nın Evli Bireylerin Evlilik Uyum Düzeylerine Etkisi”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, yıl: 2005, cilt: 38, sayı: 2, ss.89-102, s.98; Eyüp Çelik, “Evlilik Doyumu”, s.27-28;

Fidanoğlu, a.g.m., s.117.

121 Metehan Çelik, a.g.t., s.61.

Evli çiftlerin sahip olduğu benzer ya da farklı özellikler eşler arasındaki ilişkiyi birçok yönden etkilemektedir. Olaylara, durumlara, insanlara aynı gözle bakabilmek, aynı olmasa bile benzer kültürel değerlere sahip olmak sağlıklı bir ilişki için gerekli görülmektedir.122 Eşler arası ilişkide, sevgi yönelimleri, sosyal çevre ile ilişkiler, dini yaşantı modelleri, beslenme ve bakım alışkanlıkları, aile ve akraba ilişkileri, kişisel istek ve ihtiyaçları karşılama, günlük plan ve ev işleri, kişisel uğraşlar ve bireysel zaman planlaması, hayata dair hedefler, gelenek ve adetlere yaklaşım, ortak gelirin harcanması ve ortak vakti değerlendirme tarzları gibi konularda ortak iletişimin kurulması, evlilik doyumunu artırıcı etkenler arasında yer almaktadır.123 Bununla birlikte ortak amaçların ve benzer hedeflerin olmadığı evliliklerde eşlerin birbirlerinden beklentileri çok farklı olacağı ve beklentilerine karşılık bulamamaları sonucunda da ilişkileri zedeleneceği söylenebilir.124

Evlilik doyumu konusunda yapılan çalışmalarda, cinsiyet farklılıklarının evlilik hayatı ve evlilik doyumunu etkilediği dikkati çekmektedir. Örneğin kadınlar, evlilik ilişkilerinde, sağlık ve bakım ile ilgili ailenin kişisel sorumluluklarını daha fazla üzerine alır.125 Ayrıca Fiese ve Tomcho (2001)’ya göre kadınlar, ailede dini uygulamalarını gerçekleştirmek ve devam ettirmek için de daha fazla sorumluk almaktadır. Bu sebeple kadınların evlilik doyumları hem kendilerinin hem de eşlerinin dini uygulamalara katılımlarından etkilenmektedir.126 Kadınlar ve erkeklerin evlilik hayatındaki duygusal farklılıklarından biri de kadınların, ilişkinin hem iyi hem kötü devrelerinde, erkeklerin ise yalnızca durum kötüye gittiği zaman ilişkileri hakkında düşünmeleridir.127 Ayrıca evlilik ilişkisinden sağlanan genel doyumun, kadınların eşlerinde uzlaşma, anlaşma davranışı algıladıkları zaman yükseldiği; erkeklerde ise, eşlerinde yakınlık algılamadıkları zaman azaldığı görülmüştür.128 Yapılan farklı bir araştırmaya göre de, kadınlar erkeklere nazaran

      

122 Tarhan, a.g.e., s.22.

123 Ürkmez, a.g.t., s.68.

124 Hüseyin Şahin, Güncel Problemlere Psikolojik Analizler, Akademik kitaplar yay, İstanbul 2011, s.179.

125 Gökçen Düzgün, Evli Kişilerde Depresyon, İlişkiye İlişkin İnanç, Kendini Ayarlama Düzeyinin Evlilik Uyumu İle İlişkisi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji (Uygulamalı Psikoloji) Anabilim Dalı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2009, s.5.

126 Fiese, Tomcho, a.g.m., s.599.

127 Nuran Hortaçsu, İnsan İlişkileri, 4 baskı, Ankara, İmge yay., 2012, s.161.

128 Güngör, a.g.t., s.26 .

yakın ilişkilere daha fazla değer vermekte, daha fazla eşlerinden değer görmeme duygusu hissetmekte ve daha fazla öz eleştiriye eğilimli olmaktadırlar.129

Genel olarak kadınlar, erkeklere göre evliliklerinden daha az doyum aldıklarını belirtmektedirler.130 Türkiye’de, Sunbaş (2010) tarafından yapılan bir çalışmadaki ilginç bir bulgu da, eşlerini kontrolcü olarak algılayan erkeklerin evlilik doyumu, bağımlı olarak algılayanlara göre daha yüksek çıkmasıdır. Özellikle yüksek eğitimli erkeklerin, kendine yetmeyen, güvenmeyen, aşırı ilgi bekleyen kadınlarla mutlu olmadıklarını, buna karşı sorumluluk alan ve etkin kararlar alabilen kadınları tercih ettikleri görülmektedir. 131

Sağlıklı evlilik hem kadın hem de erkek için bir mutluluk yordayıcısı olmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre evli erkekler hiç evlenmemiş erkeklere kıyasla daha uzun yaşamakta, daha başarılı olmakta ve daha az suç işlemektedir. Benzer şekilde evli kadınlar da hiç evlenmemiş kadınlardan daha iyi durumda olmakla birlikte, ruh sağlığı açısından evli erkeklerden daha kötü durumdadırlar. Eşini boşanma veya ölüm nedeniyle yitirmenin, erkekleri kadınları sarstığından daha çok sarstığı da bulunmuştur.132 Farklı bir çalışmada da bekâr erkeklere göre de evli olanların yaşam doyumları daha yüksek olduğu, ancak kadınlarda sonuçların tam tersi olduğu, yani bekâr kadınların yaşam doyumu, evli kadınlara göre daha yüksek olduğu bulunmuştur.133

Evlilikte uyumu kolaylaştırarak evlilik doyumunu sağlayacak şartlar içinde, kişilik özellikleri de büyük önem taşımaktadır. Bir beraberlik içinde uyumu ve dengeyi en çok zorlaştıracak kişilik özelliği ise “katılık”tır. Olaylara ve ilişkilere sadece ve sadece kendi açısından bakan kimseler, bir beraberliği kısa sürede yaşanmaz hale getirirler. Kişilik özellikleri ve evlilik doyumu bağlamında, herkesin, yeni deneyimlere açıklığı, uyumluluğu, duygusal durağanlığı ve sorumluluğu yüksek olan insanlarla romantik ilişki kurmayı istedikleri söylenebilir.134 Yapılan araştırmalar da yumuşak başlılığın, gelişime açıklık ve özdenetimli olmanın evlilik doyumunu olumlu yönde etkilediği, duygusal       

129 Fincham, Bradbury, a.g.m., s.444.

130 Düzgün, a.g.t., s.5; Arda Gökmen Sunbaş, “Eşlerin Birbirlerine Yönelik Kontrolcü ve Bağımlı Algıları ve Evlilik Doyumu”, Romantik İlişkiler, Evlilik ve Ana-Baba-Çocuk İlişkileri, edt. Tarık Solmuş, Nobel yayın dağıtım, Ankara 2010, s.77.

131 Sunbaş, a.g.m., s.77.

132 Hortaçsu, a.g.e., s.161.

133 Levenson, Carstensen, Gottman, a.g.m., s.302.

134 Tarık Solmuş, “Kişilik Özellikleri Açısından Romantik İlişkiler, Evlilik ve Ebeveyn-Çocuk İlişkileri”, Romantik İlişkiler, Evlilik ve Ana-Baba-Çocuk İlişkileri, edt. Tarık Solmuş, Nobel yayın dağıtım, Ankara 2010, s.29.

tutarsızlığın ise evlilik doyumunu olumsuz yönde etkilediğini göstermektedir.135 Nevrotik kişilik özelliği gösteren insanların da yaşadıkları ilişkiden doyum elde edemedikleri, mutsuz oldukları, eşlerinin de evlilik doyumunun düşük olduğu görülmektedir. Bu insanlarda boşanma eğilimi de yüksektir.Uyumluluğu ve sorumluluğu düşük insanların da ilişkilerinde başarısız olma ihtimalari yüksektir.136 Bazı kişilik özelliklerinin ise, eşi mutlu edecek davranışlara yol açtığı ve dolaylı olarak ilişkiden alınan doyumu artırdığı düşünülmüştür. Bu kişilik özellikleri, olgun olma, iletişim, sevgi, düşünceli olma, bağlılık ve empati gibi özelliklerdir. Bu özelliklere sahip olan kişilerin eşlerinin evlilik doyumunu olumlu olarak artırdığı yapılan bazı araştırmalarca da desteklenmiştir. 137

Evlilik doyumu ile evlilik süresi arasındaki ilişkinin incelendiği araştırmalara göre evlilik doyumunun zaman içerisinde eğrisel eğrisel bir yapı arzettiği görülmektedir. Yani evliliğin en başında yüksek olan evlilik doyumu düşüşe, ardından tekrar yükselişe geçmektedir.138 Türkiye’de yapılan bir araştırmada da, evlilik uyum puanları, en yüksek seviyeye evlilik süresi 0-5 yıl arasında olan çiftlerde ulaşmış olup daha sonra azalma eğilimi göstermiştir.139 İlk dönemde eşlerin ilişkisine romantik duygular hâkimdir ve evlilik doyumu yüksektir. Daha sonra karşılıklı kişilik çatışmalarının yaşandığı dönem başlamaktadır. Bazı araştırmalar ise bu düşüşü ebeveynliğe geçiş ya da eş rollerindeki değişme şeklinde açıklamışlardır. Çocuğun, eşler arasında durağanlığa ve yakınlıklarında azalmaya neden olabildiği ve çocukların evden ayrılması ise eşler arasındaki yakınlığın arttığı söylenebilir.140 Ancak Tarhan’a göre düşüş aşamasından sonra çatışmaları sağlıklı atlatan çiftlerde, bağlılık dönemi başladığı için evlilik doyumunda artış gözlenmektedir.

Artık bu dönemde evlilikte, hem aşk hem de arkadaşlık ilişkisi söz konusudur.141

Evlilik ilişkisini ve evlilik doyumunu etkileyen önemli faktörlerden bir tanesi de, eşler arasındaki cinsel yaşam ve cinsel iletişimin kalitesidir.142 Cinsellik, cinsel doyumu ve iki insanın uyum içerisindeki beraberliklerini de kapsayan sosyal kurallar, değer yargıları       

135 Hüdayar C. Güngör, a.g.t., s.5.

136 Solmuş, “Kişilik Özellikleri Açısından Romantik İlişkiler, Evlilik ve Ebeveyn-Çocuk İlişkileri”, s.30.

137 Hortaçsu, a.g.e., s.151.

138 Hortaçsu, a.g.e., s.155.

139 Ürkmez, a.g.t., s.91.

140 Levenson, Carstensen, Gottman, a.g.m., s.302; Ayça Özen, “Evlilik Uyumu ve Evlilikte Çatışma Yönetimi”, Romantik İlişkiler, Evlilik ve Ana-Baba-Çocuk İlişkileri, (ed.) Tarık Solmuş, Nobel yayın dağıtım, Ankara 2010, s.136; Nuran Hortaçsu, İnsan İlişkileri, İmge yay., 4 baskı, 2012, s.156.

141 Tarhan, a.g.e., s.53-54.

142 Çağ, Yıldırım, a.g.m., s.18; Eyüp Çelik, “Evlilik Doyumu”, s.28.

ve bireysel ve toplumsal tabularla belirlenmiş, biyolojik, psikolojik ve sosyal etkileşimlerle şekillenen özel bir yaşantı olarak tanımlanabilir.143 Dünya Sağlık Örgütü’nün cinsel sağlıkla ilgili yenilenen tanımında cinsel doyum, hazzın yaşanmasına ek olarak duygusal, ruhsal ve sosyal iyi oluşu da kapsamaktadır.144

Kadın ve erkeğin her ikisinin de içgüdüsel olarak birbirine cinsel eğilimi vardır ve bu eğilim, insan soyunun devamı için gereklidir.145 Cinselliğin, bireylerin yașam kalitesini olușturan öğeler arasında önemli yeri olduğu146 düşünüldüğünde, cinselliğin meşru olarak yaşandığı evlilik hayatındaki önemi de ortaya çıkmaktadır. Evlilik ilişkisinde cinsellik, psikoloji ve fiziksel uyarılmaların, cinsel ilginin ve isteğin bir sonucudur ve tarafların yakın ilişki kurma ve sürdürmeleri açısından önemli bir etmendir.147

Evlilik doyumunu etkileyen birçok faktör bulunmasının yanısıra, evlilik doyumu da bireyleri psikolojik açıdan etkilemektedir. Psikologların bir kısmı, insan eylemlerinin nedenini çocukluk çağlarında yerleşen ve bilinçaltında işleyen güçlerde arasalar da,148 büyük bir kısmı insanın toplumsal bir varlık olduğu ve zihinsel sorunlarının oluşumunda çocukluk deneyimlerinin yanı sıra, şu andaki yakın ilişkilerinin de etkili olduğu sonucuna varmışlardır.149 Evlilik doyumu ve evlilikteki memnuniyet, duygusal iyi oluşun ve mutlu yaşamın önemli bir destekleyicisidir. Evlilik doyumu yüksek olan bireyler yüksek yaşam doyumuna da sahiptir ve bu bireylerin depresyon düzeyleri de daha düşüktür. 150 Evlilik doyumu, yaşam doyumunu doğrudan etkileyebileceği gibi çatışma çözme, duygusal destek sağlama vb. bazı değişkenler aracılığıyla da etkileyebilir. 151 Bununla birlikte genelde doyum düzeyi düşük olan çiftlerin, eşlerin olumsuz davranışlarına karşı daha hassas davrandıkları ve bu davranışları hafızada tutma ve olumlu yaşantıları ise unutma ve       

143 Eyüp Çelik, “Cinsel Doyum”, Psikolojide Güncel Kavramlar III: Aile-Evlilik, (ed.) Doç. Dr. Ahmet Akın-Yard. Doç. Dr. Eyüp Çelik, Ankara, Nobel yay., 2015, s.111.

144 Bkz. Eyüp Çelik, “Cinsel Doyum”, s.111.

145 Tarhan, a.g.e., s.13.

146 Gülsün, vd., a.g.m., s.70.

147 Solmuş, “Giriş: Eş Seçiminden Boşanmaya Romantik İlişkiler, Evlilik ve Aile”, s.23.

148 Sigmund Freud, Haz İlkesinin Ötesinde, Ben ve İd, (çev. Ali Babaoğlu), 2. Baskı, İstanbul, Metis yay, 2009, s.21; Erich Fromm, Sevgi ve Şiddetin Kaynağı, (çev. Selçuk Budak), 4. Baskı, İstanbul, Öteki yay, 1997, s. 157,159; Saffet Murat Tura, Freud’dan Lacan’a Psikanaliz, İstanbul, Kanat yay., 2004, s.62.

149 Alfred Adler, İnsanı Tanıma Sanatı, (çev. Kamuran Şipal), 9. Baskı, İstanbul, Say yay., 2002, s.61;

Michael Vincent Miller, Aşkta Terör: Modern Çağda Cinsiyetler Arası Savaş, çev. Sinem Gül, Varlık yay., 3. Baskı, İstanbul 2013, s.10.

150 Eyüp Çelik, “Evlilik Doyumu”, s.32.

151 M.Ali Yıldız, Kemal Baytemir, “Evli Bireylerde Evlilik Doyumu ile Yaşam Doyumu Arasındaki İlişkide Benlik Saygısının Aracılığı”, İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2016, Cilt 17, Sayı 1, 2016 ss.

67-80, s.73.

reddetme eğiliminde oldukları belirtilmektedir.152 Özetle denilebilir ki, evlilik ve bireyin psikolojik durumu birbirleriyle karşılıklı ilişki içerisindedir. Yani bireyin ruhsal yapısı evliliği etkilerken, evlilik uyumu da bireyin ruhsal yapısını etkilemektedir. Yapılan araştırmalarda, yüksek ruhsal gerginlik düzeylerinin daha az evlilik doyumu ile ve yüksek boşanma ile ilişkili olduğu, evlilik sorunlarının da bağışıklık sistemi, kalp-damar sorunları ve stresle ilgili hormanların artışı ile ilgili bulunmuştur.153 Ayrıca evlilik doyumu yüksek olan evlilerin, kan basıncının ve stres düzeyinin daha düşük olduğu, daha kaliteli uyudukları ve doktora daha az gittikleri tespit edilmiştir.154