• Sonuç bulunamadı

4. Çalışmanın Teorik Yaklaşımı

3.1. EVİNDEN BAHSET

3.1.2. Evim Hayallerim

Bir evde oturma kararı verilirken kadınlar, gelir ve eğitim seviyesi farkı olmadan en çok evin fiziksel özellikleri diyebileceğimiz aydınlık, ferahlık ve genişlik gibi kriterlere dikkat etmektedir. Genişlik, ekonomik ve kültürel sermayesi düşük kadınlar için mesela en fazla 4 odalı müstakil ev anlamına gelirken diğer kadınlar için ayrıntılarıyla tanımlanan triplex evler olabilmektedir. Bu kadınlar evlerini seçerken manzaraya, ulaşım araçlarına, merkezi yerlere ve alışveriş merkezlerine yakınlık, evin planı ve odaların yerleşimine de dikkat etmektedir. Kadınların evin iç mekânına, erkeklerin ise dış mekâna dikkat ettikleri argümanı benim görüşme yaptığım erkeklerin söylediklerini düşündüğümde bu ilişkiyi başka bir şekilde değerlendirmek gerektiğini ortaya çıkartmaktadır. Görüşme yaptığım 5 erkek, en az kadınlar kadar evin iç mekân özelliklerine dikkat ettiğini belirtmiştir. Dolayısıyla erkeklerin mekânın içine kadınlar kadar ilgi göstermesi, evle ilgilenme ve ev içindeki domestik faaliyetlere katılma düzeyleriyle ilişkili gibi görünmektedir. Bu bağlamda

173 evde yemeği yapan, çamaşır makinesini çalıştıran ve günlük ev işlerine katılan Suat’ın söyledikleri ev seçiminde dikkat edilenlere bir örnek olabilir.

Suat: Şimdi bi defa mutfağa bakarım bir. İkincisi ev çok geniş olmalı.

Çünkü benim çok kitabım var. Kitap girecek, tıkış tıkış olmayacak yani. Kitabı rahatlıkla dağıtabilecem eve, tamam mı? Mesela üst taraf hep kitap dolu. Şimdi kitaplıklar var, üst katta. Ondan sonra ışık olacak evde, aydınlık olacak. En önemli 3 şey var. Mesela beni bu evde cezbeden büyüklüğü, yüksek tavanlı oluşu, mutfağın genişliği ve boydan boya pencere.

Mutfak, hem kadınların hem de yemek yapan erkeklerin ev seçerken dikkat ettikleri bir değerlendirme ölçütü olarak ortaya çıkmaktadır. En azından bir masanın ve çevresine aile üyelerinin sayısı kadar sandalye konulabileceği genişlikte mutfaklar evlerde aranan temel özelliklerdendir.

Kadınların evle ilk temasında ortaya çıkan duygular, o evin kaderini belirlemektedir. Büyük değişiklikler bile yapılacak olsa Bachelard’ın dediği gibi, evin hayal kurdurmaya müsait olması ve ev içinde yapabileceklerinin yarattığı duygular kadınların “eve ısınmasını” sağlamaktadır.

Mehtap: Evin içerisinde..yani..aslında çok anlatılır bir şey değil. O eve girdiğinde direk gözünün önünde bir şey canlanıyor: ben bu evde şunu şunu yaparım, değişiklik yaparım sindi içime diyorsun mesela. Mesela bu eve ilk taşındığımızda burası Kuzeybatı; Kayınbabam dedi ki ‘biraz karanlık ve güneş görmüyor kızım.’dedi. ‘çok fazla güneş görmüyor, o yüzden dedi bence burayı tercih etme.’ Ama benim içime çok sindi. Ama ne.. hani şey problemi de yaşamadık ısınma problemi falan mutluyum yani iyi ki tercih etmişiz.

Eiguer, iç habitatın oluşmasında eyleme vurgu yaparken eylemin doğrudan amaç ve faydayı çağrıştırdığını işaret eder ama eylemle düşlemin (yani hayalin) de bağlantılı olduğunu belirtir. “Düşlemler kurduğumuz zaman, kendimizi bir şey

174 yaparken ya da gözlerken ya da başka birinin eylemine maruz kalırken tasarımlamaktayızdır” der (2013, s. 51). Ev içinde yapılacakları, yapılabilecekleri ve olabilecekleri tasarlamak, hem evin iç düzenini oluşturmaya hem de evle bağlantılı umut duygusunun ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Mehtap da evini ilk gördüğünde bu evde neler yapabileceğini hayal edebilmiş ve mutlu olacağını düşündüğü evi satın almıştır. Mehtap’ın evine ısınmasının nedenlerinden biri tıpkı Zehra da olduğu gibi ev içinde istediği değişiklikleri yapabilmesidir. Mutfağını ve evin diğer odalarını istediği renge boyatıp, dolaplar ve kiler yaptıran Mehtap gibi Zehra da benzer değişiklikleri yaparak evlenmeden önce önünden gelip geçerken bir yokuşun başında olduğu için nefret ettiği evin daha sonra nasıl sevdiği bir mekân haline geldiğini anlatmıştır.

Zehra: Sinmedi çünkü ben annemlerle biraz ilerde oturuyordum. Bu yokuştaki evlerden nefret ederdim. Eve dönerken yokuşun başına geldiğimde hep yorgun olurdum o yüzden bu evleri hiç sevmezdim. Ama şimdi evimi çok seviyorum. Merkezi oluşu, cadde üzerinde oluşu çok iyi. Bir iki zorluğu var tabi.

Örneğin caddede ve bir restoranın üstünde olması yüzünden çok pis oluyor. Devamlı banyonun havalandırmasından kurum yağıyor. O kurumlar yapışıyor, koltuklara geliyorsa lekeler hiç çıkmıyor. Birazcık da soğuk oluyor. Panjurlar, fayanslar, eski mutfak dolapları söküldü. Ondan sonra benim istediğim karoları beğendik eşimle.

Her şey benim istediğim gibi oldu yani. Bir de ben hareketliliği seviyorum, bu cadde çok hareketli. Komşular birbirini tanıyor, esnaflar çok iyiler.

Zehra’nın söyledikleri, mekânlara hangi sebeplerle ne tür duygular geliştirebileceğimizi de göstermektedir. Hasret de yeni satın aldığı evin çok eski, kırık dökük olduğunu ama yine de bu evi satın almasının sebebini, “eve ısınması” ve burada yapacaklarının sonucunda ortaya çıkacak yeni evde oturabileceğini düşünmesi olarak belirtmektedir:

Hasret: Biz epey bir Yaşamkent filan dolaştık, her tarafı dolaştık. Sonuçta

175 şey yapamadık. Yani burayı gördüğüm zaman içim ısındı. Ama onu da işte şey yaparken, bakarken ilk başta ben buraya ilk başta hiçbirşey yapmadan oturabilirim ve ya oturamam, şunu şunu yapmam lazım, mesela şurda bir ev baktım ben, şu mavi olan blokta. Orda da on ikinci kat. Mesela o evde, aynı ev. O evi mesela şey yapamadım, ısınmadım. Yani mesela o kendi isteğine göre mesela banyoya şeyleri koymuş işte duşa kabin üzerinde balıklar gibi şeyler. O tarz benim hiç hoşuma gitmedi, mutfak dolapları koyu kahve. İki taraf böyle dolap yani girdiğiniz zaman içinize kasvet çöküyor. Yani buraya geldim, buraya baktım. Burayı ben iki ay filan bekledim. Piyasa düşsün diye. Benim istediğim fiyata düşsün şeklinde bekledim.

Burda şunu şunu yapabilirim. Yani her şeyi kendi istediğime göre yapabilirim.

Ekonomik ve kültürel sermayesi görüşme yaptığım diğer kadınlara göre daha az olan kadınlardan Ece, daha önce oturduğu gecekondudan evlenerek geldiği apartmanı, bekârken yaşadığı evle karşılaştırarak çok beğendiğini ama artık beğenmediğini belirtmiştir. Babasının evinde annesinin, çatının akması, su tesisatının kötü olması, bahçeyle ilgili çok iş olması nedeniyle çok zorluk çektiğini, bu nedenle yeni bir apartman dairesi görünce çok beğendiğini ve evini bu nedenle sevdiğini ifade etmiştir. Ancak zaman geçtikçe apartman hayatının zorlukları (ses, apartman temizliği) ve eski evinden kalan alışkanlıkları yapmaya olanak tanımayan çevresel koşullar (kapı önünde oturamamak) nedeniyle artık yeterince serbest olamadığını ve eskiden yaşadığı Akyurt’ta müstakil bir ev sahibi olmanın hayali olduğunu belirtmiştir. Ekonomik sermayesi düşük olan kadınların hayalini şimdi yaşadıklarından daha güzel ve geniş, bahçe içinde 3 artı 1 müstakil bir ev süslemektedir. Yaşadıkları evde eksikliğini duydukları cam balkonlu ve kilerli, yer yataklarını koyabilecekleri yatak dolaplarının bulunduğu bu evler, kalabalık misafir geldiğinde bahçeyi kullanmaya fırsat verecek, çocukların ses yaparak başkalarını rahatsız etmesini engelleyecek şekildedir. Daha üst sınıftan kadınlar, çevre faktörü nedeniyle çok beğendikleri evlerden vazgeçerken alt sınıftan kadınlar, evin

176 bulunduğu semtteki insan profilinden “çevre”den ise hiç bahsetmemişlerdir. Onlar için önemli olan, “daha güzel” ve yeni eşyalara sahip bir evdir.