• Sonuç bulunamadı

3. TARİHİ YARIMADA HANLAR BÖLGESİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

3.2 İstanbul’un Fethinden Günümüze Kadar Olan Gelişim

3.2.9 Esnaf ve Zanaatkarlar

Önemini yitirip unutulan kimi zenaatlerin adları bir zamanlar arastalarının bulunduğu yerlerde, örneğin, Kalpakçılar, Örücüler, Terlikçiler, Okçular gibi sokak adı olarak yaşamaktadır. Tahtakale, Mercan, Uzunçarşı’da pirinççiler, nahılbentçiler, tesbihçiler, zilciler, kehribarcılar bölgede örnek verilebilecek esnaf ve zenaatkarlardır. N. Akbayar ve N. Sakaoğlu’nun bu konudaki çalışmalarından derlenen bölgedeki esnaf ve zanaatkarların listesi aşağıda belirtilmiştir143;

İÇ BEDESTEN TÜCCARLARI: Burası bir banka gibi işlerdi. Halk kıymetli eşyalarını, altınlarını, mücevherlerini rehin olarak buraya bırakır, bırakılan eşya, altın ve paralar, buradaki zengin ve güvenilir esnaf tarafından muhafaza edilir ya da rehin tutulurdu. Çoğu esnaf bu paraları işletir, sahipleri de faizden faydalandırılırdı. Bu dükkânların sahiplerine “Hacegiler” de denirdi olağanüstü durumlarda, hükümet bile bunlardan para alırdı. Tarihler, bazı padişahların, sultanların, paşaların bu zengin esnaftan para aldıklarını yazar. Bu çarşıda dünyanın en kıymetli mücevherleri, altın, gümüş eşyalar alınır, satılır, mezada çıkarılırdı144. DÖKÜMCÜLER: İstanbul’da Osmanlı döneminde inşa edilen çarşı ve atölyeler arasında bakırcıların yanında “dökümcüler“ ya da “dökmeciler“ de önemli bir yer tutmuşlardır. Halkın ihtiyaç duyduğu kap kacak ve çeşitli eşyayı üreten döküm atölyeleri Süleymaniye ve Mercan civarındaydı. Osmanlı döneminde tüm imparatorlukta ün kazanan ve yabancı seyyahlarında dikkatini çeken döküm atölyelerinde geleneksel olarak, daha çok kum kalıplarda bronz ve pirinçten çeşitli eşya üretilmiştir. Döküm tekniğiyle yapılan bu eşyalar arasında şamdan, havan, kandil, kapaklı sahan, divit, kapı tokmakları, cami ve tekke alemleri, çanlar çoğunluğu

143 Sakaoğlu, Akbayar, A.g.e., s. 265-315. 144 Sakaoğlu, Akbayar, A.g.e, s. 275.

oluşturmaktaydı. Bu eşyaların büyük bir kısmı İstanbul halkının ihtiyacını karşılamış, bir kısmı da Anadolu ve Avrupa şehirlerine ihraç edilmiştir. Bu geleneksel üretim 1970’e kadar Süleymaniye ve Mercan semtinde bulunan atölyelerde devam etmiştir. Döküm atölyeleri 1970’ten itibaren Rami’de sanayiciler sitesi’ndeki dükkanlara taşınmıştır.

TELCİLER: Gümüşten ve sırmalı tel işleyen sanatkârlardır. BIÇAKÇILAR: Bıçak vb. kesici araçlar yapan veya satan esnaftır.

KAFESÇİLER: Gümüş tellerden kafesler, türlü bıçaklar, kuşaklar yapar ve satarlardı. 17. yüzyılın ikinci yarısı Beyazıt Camii çevresinde 100 dükkân ve 300 kafesçi vardı145.

BAKIRCILAR: Bizans döneminde Bakırcılar Ayasofya’nın doğu kapısının civarındaki Halkoprateia mevkiinde yerleşmişler, Osmanlı dönemi ilk Bakırcılar çarşısı ise Fatih devrinde suk-u Nuhasın (Nuhas’ın Çarşısı) adıyla Eminönü Yeni Camii yerindeydi146. Bakır levhalar üzerine işlemeler yapan diğer bir adıyla Bakırcı hakkakı olarak ta bilinen bu esnaf daha sonraları günümüzdeki İşyerleri şimdiki Üniversite merkez binası bahçesinin doğu ve kuzey duvarları altında sıralı dükkanlar olarak bilinen Bakırcılar çarşısında olup günümüzde de burada devam etmektedir.

KILIÇÇILAR: Mahmut Paşa Camii yanında yokuş, bir boydan bir boya Kılıççı Çarşısı olup, burada kılıç, kama, hançer, pala, kargı, mızrak, süngü gibi kesici savaş aletleri yapılırdı. Çifte su verilmiş147 Türk kılıçlarının burada yapıldığı ve Anadolu’nun, Rumeli’nin hatta Avrupa’nın birçok yerlerine buradan gönderildiği söylenmektedir.

KAŞIKÇILAR: Beyazıt Cami’nin, Sahaflar çarşısı yanında “Kaşıkçı Çarşısı” diye anılan yerde sıra sıra dükkânlar olup, burada özellikle şimşir, abanoz, acı elma gibi sert ağaçlardan, fildişi, manda boynuzundan yapılan yemek kaşıkları, hoşaf kaşıkları, süs kaşıkları yapılırdı. KALPAKÇILAR: Günümüzde de “Kalpakçılar Çarşısı” olarak bilinen bölgede toplanmış esnaf, eskiden samurdan ve Buhara kuzu derisinden kalpak yaptıkları bilinmektedir.

KUTUCULAR: Uzun saplı fırın kürekleri, yemek tablaları, helvacı, yufkacı, lokmacı tablaları, tokaçlar, küp kapakları, irili ufaklı kutular burada yapılırdı. Bugün Tahtakale’de bu

145 E. Çelebi, Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi: İstanbul, Yapı Kredi yay., 2003, c. 1, s. 588.

146 Z. Toprak, “Esnaf ” Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, c. 3, s. 212. 147 Kılıçlar arasında, kızdırılmış demirin, özel bir muameleye tabi tutulmasıdır.

eşyadan bazılarını yapıp satan birkaç dükkan kalmıştır.

KUYUMCULAR: Kapalıçarşı’da bugün de her çeşit mücevher, altıni gümüş, süs ve takı eşyalarının satıldığı sıra sıra dükkanlar, eski parlaklığı ile devam etmektedir. Yıldızcılar, parlatıcılar, savatçılar da bu çarşıda bulunmaktadır. Yüzük, küpe, altın tabaka, enfiye kutusu, muskalık, hamayli, bozubent, barutluk gibi eskinin süs ve uğur eşyaları, bugün antikacı dükkanlarında bile ender rastlanan değerli eşyalardandır.

KÜRKÇÜLER: Kürkçü Han’da samur, sarı samur, kakım, tilki, sansar, vaşak gibi hayvanlarının kürklerinin satıldığı yerdi. Burada kürk satılır, Kapalıçarşı yakınındaki dükkanlarda manto, palto, biniş, içleri kürkle kaplı cübbe gibi ısmarlama işler yapılmaktaydı. Bugün de aynı yerde ve daha çok Kapalıçarşı’nın içinde bu işi yürüten esnaf bulunmaktadır. MARPUÇÇULAR: Mahmutpaşa’nın kuzey yönünde günümüzde de “Marpuççular” diye anılan yerde, nargile içiminde kullanılan renk renk marpuçlar asılı dükkanlar bulunmaktaydı. Burada meşin kaplı, üstü ince parlak tellerle sınırlı marpuçların, meraklılar için ayrı, kahvehaneler için ayrı, nargile dolduran yerler için ayrı çeşitleri üretilmekteydi. Bugün’de Mahmutpaşa’da marpuç yapan birkaç dükkan bulunmaktadır.

MERCAN TERLİKÇİLERİ: Günümüzde Mercan Yokuşu olarak bilinen yerde, baştan başa terlikçi esnaflarının dükkanları vardı. Beyazıt’dan Bakırcılar’a inen yolda ve Kapalıçarşı’da Mercan Terlikçiliği sürdürülmektedir.

NALBURİYE: Rüstem Paşa Cami’nin güneybatı yönüne yerleşmiş dükkan ve hanlarda her çeşit nalbur eşyasından başka, sac levhadan yapılmış mangallar, sobalar, kürekler, kahve kavurma dolapları, silindir biçimli döner tavaları, ızgaralar, faraş, kestane-mısır patlatma mangalları, yufka ve gözleme sacları, demir çubuk ızgara ve şiş gibi eşyalar yapılıp satılmaktaydı. Günümüzde de aynı yerde bu eşyaların satıldıkları görülmektedir.

ÖRÜCÜLER: Örselenmiş ve yırtılmış kumaşları, şalları, urbaları, eklerini belli etmeyecek şekilde ören yerler Kapalıçarşı’nın yukarısında bulunduğu bilinmekle beraber günümüzde bu sanatın çok az ustası kalmıştır.

SAHHAFLIK: Eskiden Sahaflar, hemen her konuda kitap, yazma, cönk, supara gibi isteyenin aradığı kitabı bulabildiği, aynı zamanda birer kütüphane durumunda idiler. Günümüzde Kitapçılar Çarşısı durumunda olan sahhaflar, bir iki tanesi eski halini muhafaza etmekte ise de bu dükkanlar da vitrinlerini yeni kitaplar ile süslemektedir.

ve sultan sorguçları, vezirlerin rütbelerine göre tuğların yapıldığı yerler olduğu bilinmektedir. Bugün de Mercan’da bu isimde bir han bulunmaktadır.

TABAKACILAR, TAKATUKACILAR: Tahtakale bölgesinde, sarı pirinç ya da bakırdan yapılan ve zengin işi gümüş ya da altından tütün küllükleri yapan yerler bulunmaktaydı. Çubuk keyfi sürenlerin “takatuka” dedikleri, kase biçiminde tütün tablaları; cepte, kuşak arasında taşınabilecek kiraz ağacından, yaseminden, abanozdan, kehribar başlı, altın kakmalı sigara ağızlıkları da buralarda yapılırdı. Ancak bölgede ağızlıkların imalatına rastlanamamıştır.

TARAKÇILAR: Mahmutpaşa’da, kadın ve erkek için fildişi üzerine işlemeli, sık veya seyrek, tek veya çift taraflı saç, sakal, bıyık tarakları, fildişinden yapılmış bıçak biçiminde kağıt kesme araçları, kamış kalem makta’ları, arka kaşımak için el biçimi insan kaşağıları yapılırmış.

TESBİHÇİLER: Tahtakale – Mercan arasında gergedan boynuzu, mercani akik, yeşim, sedef, pelesenk, gül, kuka, ödağacı, zeytin çekirdeği, siyah ya da siyah kehribar, anber, sandal ağacından yapılan tespihler yapılmaktaydı. Bugünde Mercan’da tespih satışı devam etmektedir.

UZUNÇARŞI’DA PARMAKLIK, ZURNA, ÇIĞIRTMA, DÜDÜK, ÖREKE, ÇIKRIK, TAVLA VE PUL YAPANLAR: Hamur açmak için merdane, oklava, hamur tahtası, hamur teknesi, nakış gergef ve kasnakları, sırma – ipek ibrişim yumakları, tahta hayvanlar ve oyuncaklar, dokuma mekikleri, kamış, şimşir masuraları, geçme nakışlı sofra iskemleleri, süslü çocuk beşikleri, oturaklar, salıncaklar, topaçlar, şeker kutuları, acı elma, abanoz, erik, ardıçtan yapılan zurna ve kavallar, satranç, tavla gibi tahta işleri de Uzunçarşı’da yapılırdı. YAĞLIKÇILAR: “Yağlık” denilen ter mendilleri, terlik, havlu, hamam takımları, uçkurluk – iç çamaşırları gibi giyim eşyası, Trabzon bezi, Şile bezi, Kastamonu keten bezleri, pamuklu – keten yatak çarşafları gibi bez ve dokuma eşyaları Kapalıçarşı’nın kuzey tarafında üretilirmiş.

4. TARİHİ YARIMADA’DAKİ HANLAR

15. yy.’ın başından itibaren yapımına başlanan Osmanlı hanlarının Eminönü-Sirkeci-Beyazıd üçgeni içinde yoğunlaştığı ve Haliç Liman’ı ile şehrin ticaret merkezi olan Kapalıçarşı- Bedesten’in bağlantısını sağlayan yollar (Mahmutpaşa, Çakmakcılar yokuşu) üzerinde inşa edildiği görülmektedir.

Günümüzde Hanlar Bölgesi olarak isimlendirilen coğrafi alan geçen yüzyılın ilk çeyreğinde Tarihi Yarımada geçerli olan mahalle yapılanmasına göre toplam 27 mahalleden oluşmuş ise de, süreç içinde yaşanan mahalle birleştirme sonucunda bu sayı 9’a indirgenmiştir (Dipnot 1). Bu mahalleler sırasıyla; Bayezid, Daye Hatun, Hocapaşa, Mercan, Molla Fenari, Rüstempaşa, Sururi ve Tahtakale’dir148 (Harita 4.3). Hanlar Bölgesi Bizans ve Osmanlı Dönemi gelişim süreci içinde her zaman üretim, tüketim ve dağıtım merkezi olmuştur. Bölgeyi, kuzeyde Haliç-Boğaz-Marmara denizi gibi üç farklı suyun kesişimi, doğuda imparatorlukların yönetildiği alan olan Topkapı Sarayı ve Sultanahmet Meydanı, güneyde hem gelenekselliği hem de turistik merkez olma özelliği olan “Kapalıçarşı”, batıda ise Bizans döneminde sarayların Tauri Forumu’nun, Osmanlı’da Eski Saray’ın, günümüzdeki İstanbul Üniversitesi’nin yer aldığı Süleymaniye bölgesi çevrelemektedir. Çalışma alanı içerisinde kalan hanların 3 alt bölgede yoğunlaştıkları görülür.