• Sonuç bulunamadı

SSCB’nin 1980’li yılların sonunda başlayan ve 1990’ların başına kadar sürege- len dağılma süreci bazı bölgesel silahlı çatışmaları da beraberinde getirmiştir.

Özellikle, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgalinde Rusya’nın Azer- baycan’ın Karabağ bölgesini ele geçirmeye çalışan Ermeni güçlerinin silahlanmasını desteklemesinin etkisi büyük olmuştur.

Dağlık Karabağ Azerbaycan’ın Batı’sında yer alan bir yerleşim bölgesidir. 4.4 bin km2 yüzölçüme sahip bu yerleşim bölgesinin Ermenistan-Azerbaycan sınırına

317

Dov LYNCH, “The New Eastern Dimension of the Enlarged EU”,in Judy Batt et al (eds.), Partners and Neighbors: a CFSP for a Wider Europe, (Paris: EU-ISS Chaillot Paper No. 64, 2003), s.34.

318

Rosa BALFOUR and Alessandro Rotta, “Beyond Enlargement: The European Neighborhood Policy and its Tools,” The International Spectator, Vol. 40, No. 1 (January-March 2005), s.8.

yakınlığı 6 km, Đran sınırına yakınlığı ise 15 km’dir. Dolayısıyla, Dağlık Karabağ bölgesinin Azerbaycan’a komşu olan hiçbir dış ülke ile direkt bir sınırı bulunmamak- tadır. 1992-1994 döneminde Dağlık Karabağ bölgesi ve çevresi Ermeni güçler tara- fından işgal edilmiştir. Dağlık Karabağ’da 1991 yılında 193 bin insan yaşıyordu. Günümüz itibariyle bölgedeki Azeri nufusunun kovulması ve Rusların büyük bir çoğunluğu ve Ermenilerin de bir kısmının ekonomik göçe uğramasıyla nüfus sayısı 140 bin seviyesinin altına düşmüştür.319

Dağlık Karabağ resmi olarak Azerbaycan’ın bir parçasıdır. SSCB döneminde de Dağlık Karabağ özerk bir bölge olarak Azerbaycan’ın bir parçasıydı. Günümüzde çok az sayıda Ermeni nüfusunun yaşadığı ve Rusya destekli Ermenistan ordusunun kontrol ettiği Dağlık Karabağ ve işgal altındaki diğer Azeri illerinden oluşan bu böl- ge, kendisini “de facto” olarak bağımsız bir ülke olarak görmektedir. Fakat bu ba- ğımsızlık hiçbir ülke ve uluslararası kuruluş tarafından tanınmış değildir. Sözde Dağ- lık Karabağ devleti kendine ait polis teşkilatı, ordu, devlet başkanı ve parlamentoya sahiptir. Bu arada Ermenistan’ın sözde Dağlık Karabağ devletini “tanımaması” for- maliteden öteye gitmemektedir. Nitekim Azerbaycan topraklarının bizzat işgali ve Dağlık Karabağ sözde devletinin kurulması dış güç destekli Ermenistan’ın planı ve iştirakidir.

Mart 1992 tarihinde Dağlık Karabağ probleminin çözümüne yönelik oluşturu- lan AGĐT Minsk Grubu’nun geride kalan uzun zaman zarfı içerisindeki çalışmaları problemin giderilmesi açısından sonuçsuz kalmıştır.

Ermenilerin Türk kökenlilerle çatışmasının temelleri 19.yüzyıl sonlarına da- yanmaktadır. Nitekim bu dönemde Türkiye’de ortaya çıkan milliyetçi akımların faa- liyetleri Ermeni kökenlilerin bağımzılık girişimleri ile aynı döneme tesadüf etmiştir. Sonuçta her iki tarafın ciddi kayıplar verdiği çatışmalar yaşanmıştır.

1918-1920 yıllarında Güney Kafkasya ülkelerinin kısa süren bağımızlık süreci yaşadıkları dönemde Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ konusunda tartışmalar yaşanmıştır. 1920 yılında Güney Kafkasya Sovyet Rusya tarafından işgal edildiği zaman, Dağlık Karabağ bölgesine göç ettirilen Ermeniler nedeniyle bu böl-

319

Jacek WROBEL, “Armed Conflicts in the Post – Soviet Region. Present Situation. Prospects for settlement. Consequences”, CES Studies, Warsaw, June 2003, s.65.

138 gedeki Ermeni nüfusunun oranı yapay bir şekilde %94 seviyesine kadar çıkarılmıştır. Aynı zamanda bu dönemde Dağlık Karabağ Azerbaycan’a bağlı özerk bir cuhuriyet olarak ilan edilmiştir.

21 Şubat 1988 tarihinde Dağlık Karabağ Özerk Bölgesinin yerel Konseyi SSCB, Azerbaycan ve Ermenistan nezdindeki yetkili birimlere müraacat ederek Dağ- lık Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanmasını talep etmiştir. 1 Aralık 1989 tarihinde Ermenistan Parlamentosu Dünyada benzeri görülmemiş bir şekilde Dağlık Karabağ bölgesinin Ermenistan’a bağlanması yönünde bir karar çıkarmış ve ardından Erme- nistan güçleri Azerbaycan topraklarında ilan edilmemiş savaş ve katliama start ver- mişlerdir. Azerbaycan Ermenistan’ın bu saldırıları ve içinde bulunduğu ani işgal kar- şısında her şeye rağmen hissi davranmamış ve sorunun savaş dışı metodlarla çözül- mesinden yana olmuştur. Nitekim sorunu daha da tırmandırmak istemeyen Azerbay- can, Dağlık Karabağ’ın özerkliğini ancak 20 Kasım 1991 tarihinde iptal etmiştir. Bu kararın ardından savaş artık daha ciddi boyutlara ulaşmıştır.

Ocak 1992’den itibaren Ermeni saldırılarının ardından, sorun ciddi bir şekilde Ermenistan-Azerbaycan savaşına dönüşmüştür. Karşılıklı silahli çatışmalar, 12 Ma- yıs 1994 tarihinde Rusya ve AGĐT Minsk Grubu’nun katılımıyla Azerbaycan, sözde Dağlık Karabağ Yönetimi ve savaşın tarafı olmadığını defalarca yinelemesine rağ- men Ermenistan arasında ateşkes anlaşmasının imzalanmasına kadar sürmüştür.

Günümüzde bile, hiçbir ülke ve uluslararası kuruluş tarafından tanınmayan Dağlık Karabağ “de facto” olarak bağımsız bir ülke olma tutumunu devam ettirmek- tedir. Güney Kafkasya’da en güçlü olma yolunda ilerleyen ordusu, Parlamentosu ve Devlet Başkanı bulunmaktadır. Eylül 1997 tarihine kadar Dağlık Karabağ’ın sözde Devlet Başkanlığı görevini üstlenen Robert Koçaryan, önce Mart 1997 tarihinde Er- menistan Başbakanı, ardından Mart 1998’de Ermenistan Devlet Başkanı olmuştur. Dağlık Karabağ ve Ermenistan arasında kişilerin serbest dolaşımı söz konusudur, Yurtdışına çıkışta Dağlık Karabağ Ermenileri Ermenistan pasaportu kullanmaktadır- lar. Uluslararası hukuk normlarının dışında faaliyet gösteren Đran-Dağlık Karabağ sınır kapısı resmi olarak Azerbaycan’ın bir bölgesi olan ve bugunkü adı Minjevan olan sınır ilinde yer almaktadır. Bu imkanlar ve Ermeni diasporunun yoğun desteği Dağlık Karabağ probleminin çözümünü engellemektedir. Sözde Dağlık Karabağ

Cumhuriyeti askeri rejimle yönetilmekte ve Ermeni Silahlı Kuvetleri rahatça Dağlık Karabağ’da konuşlandırılabilmektedir.

Ermenistan’ın tutumu çok açıktır. Nitekim bu ülke Dağlık Karabağ’ın Azer- baycan dahilinde özerk bir bölge olduğu gerçeğini kabul etmemektedir. Ermenistan zamanla Dağlık Karabağ’ın bağımsız statüsünün tanınması koşuluyla işgal etmiş olduğu çevre Azeri illerini boşaltabileceğini taahhüt etmektedir. Azerbaycan yöneti- mi haklı olarak Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan dahilinde özerkliği dışında hiçbir seçenek üzerinde durmamakla birlikte, Dağlık Karabağ’ın geleceğinin belirlenebil- mesi için öncelikle, Ermeni askeri güçlerinin bölgeyi terk etmesi gerektiği konusunda ısrar etmektedir. Bu seçeneğe de Ermenistan karşı gelmektedir.

Ateşkes anlaşmasından sonra tıkanan bölge, ekonomik olarak gelişmenin dışın- da kalmaktadır. Nitekim Ermenistan’ın sınırlarının Azerbaycan ve Türkiye ile ticare- te kapalı olması, bölgeyi Dünyanın içinde bulunduğu bütünleşme sürecinden dışla- makta, Güney Kafkasya bölgesi bir bütün olarak yatırımlar için riskli duruma düş- mektedir. Bölge ekonomik anlamda sıkıntılı dönemini yaşamakla birlikte, Dünya demokrasi geleneğinin de dışında kalmaktadır.

Dağlık Karabağ problemi Güney Kafkasya bölgesel işbirliği önünde de en bü- yük engeli teşkil etmektedir. Nitekim bu sorun Ermenistan’ın Rusya ve Đran’la daha da yakınlaşmasına sebep olmakla birlikte, Azerbaycan’ın da Gürcistan, Türkiye ve NATO ile bütünleşmesine zemin yaratmaktadır. Bu yakınlaşmalar tabii ki olumludur ve özelikle küreselleşen Dünyada yaşanması gereken bir süreçtir. Fakat Dünya ile bütünleşmenin sağlam ve kalıcı olması, öncelikle bölgesel bütünleşmenin oluşturul- masına bağlıdır. Fakat Güney Kafkasya, bölge ülkelerinin aralarında çatışmaları ne- deniyle kendi içinde bu bütünleşmeden tamamen yoksundur.

Günümüz itibariyle, Dağlık Karabağ sorununun geleceği ile ilgili belirsizlik sürmeye devam etmektedir. Bir şey çok açık ki, ne Ermenistan, ne de Azerbaycan ateşkesin bozulmasından yanadırlar. Ermenistan bölgenin ve çevresindeki illerin iş- galinden sonra geçen 15 yılı aşkın süre sonra kazandıklarını kaybetme tehlikesini yaşamak istememektedir. Bunun yanı sıra, doğal kaynaklarını başarılı bir şekilde Dünyaya pazarlayan Azerbaycan özellikle, BTC projesi sonrası ülkeye artan ilginin azalmasını ve projelerin tehlikeye girmesi riski ile karşı karşıya kalmak istememek-

140 tedir. Ancak Azerbaycan diğer bir gerçekle de karşı karşıyadır, arazisinin beşte birin- den fazlası Ermenistan işgali altındadır ve bu işgal ülkeye ve bölgeye her anlamda çok pahalıya mal olmaktadır.