• Sonuç bulunamadı

A. TÜRKĐYENĐN MUHTEMEL ÜYELĐĞĐNĐN OLASI ETKĐLERĐ

2. AB’nin Enerji Talebi Yönünden Türkiye ve

Asya ile Avrupa’yı bağlayan boru hatları arasında en önemli ve en geniş olanlar, Trans-Balkan gaz boruhatları ve Mavi Akım boru hattını da içine alan Rusya hattıdır. Bununla birlikte, Đran ile Türkiye arasında gaz boru hattı bulunmaktadır. Bakü-Tiflis- Erzurum arasındaki gaz hattı özellikle, Azeri gazını alan bir hat durumundadır. Bu açıdan bu hatlar AB’ne gelen gaz hatlarının güçlenmesi ve istikrar içinde ulaşması açısından önemlidir. Bunun yanında Türkiye ile Yunanistan arasındaki gaz hattı da güvenli gaz arzı açısından çok önemli bir hat olup, AB tarafından desteklenmektedir.

Tablo 11: Türkiye Toprakları Üzerindeki Mevcut ve Projelendirilmiş Gaz Boruhatları

Proje Uznlk(km) Kapasite

(milyar m3/yıl) Sponsor Maliyet (USD) Son Durum Trans–Balkan (Rusya-Ukrayna- Moldova-Romanya- Bulgristn-Yunanst- Makdonya-Türkiye) 750 20 Gazprom ve ilgili ülkelerdeki tranzit şirketler Operasyonel Mavi Akım 370 km/Rusya, 396/Karade niz altı

16 Gazprom ve ENI 3.4milyar 2002 yılından bu yana faaliyette- dir.

Đran - Türkiye 520 3-10 NIGC, BOTAŞ 2002’den faali-

yette

BTE 960 7-22 BP-STATOIL 900 mlyn

Turkiye-Yunan. 285 3,5-11 BOTAŞ, DEPA 300 mlyn

Yunanist-Đtalya 225 Edison Gas, DEPA Teklif

Nabucco 3,400 Türkiye: 25- 30, Avus- turya:17-20 BOTAŞ, Bulgargaz, Transgaz, MOL, OMV 4.4milyar Fizibilite Balkan (Türkiye- Yunan.-Makedonya- Sırbistan-B.H.- Hırvatistan-Slovenya- Avusturya) 1,150 Teklif Bulgar.- Yunanstn-Đtalya Gazprom Proje Kaynak: IEA/NMC(2003)27/REV2

82 Nabucco proesi Bulgaristan, Romanya, Macaristan’ı geçerek Avusturya ve Çek Cumhuriyeti’ne kadar ulaşmaktadır. Bu Merkezi Avrupa ülkeleri açısından Rus gazına alternatif bir hat gibi görünmektedir. Balkan projesi gelişen bir proje olup, Balkan ülkeleri ve Merkezi Avrupa ülkeleri açısından önemli bir gaz hattı görünümündedir. Bu ayrıntılar Tablo 11’de (s.81) ayrıntılı bir biçimde görülebilir.

Tablo 12 : Türkiye’deki Mevcut ve Projelendirilmiş Petrol Boru Hatları

Proje Uzunluk (km) Kapasite(milyon ton/yıl) Sponsor Maliyet (USD) Son Durum

Odessa – Brody 675 12-45 Ukrayna hükümeti ve

Ukrtransnafta 500 Milyon Đnşaat Brody-Plock 745 15 Ukrtransnafta,vb. 450 Milyon Proje BTC 1,760 50 BP,Statoil,ConocoPhilps,vd 3 Mil- yar 2005’den aktif

Drujba Adria 200 5-15 Jukos,TPP,MOL,Janaf 30-80

Milyon Proje Burgaz- Aleksandroupolis 280 15-35 Rusya,Bulgaristan ve Yu- nan hükümetleri 750 Milyon Đlerlemiş Proje Constanta- Omisalj-Triest

1,300 40 Hükümetler ve özel sektör 1 Mil- yar Etüd Burgaz-Vlore (AMBO) 900 36 AMBO konsorsiyumu 1,3 Milyar Etüd Kıyıköy- Đbrikbaba 193 60 Andalu Türk ortaklığı, Transneft, TNK-BP ve Tatneft 900 Milyon Fizibilite Samsun-Ceyhan 660 1 Mil- yar Teklif Kaynak: IEA/NMC(2003)27/REV2

Türkiye’deki mevcut petrol alyapısının gaz altyapısından daha gelişmiş durumda olduğu görülmektedir. Özellikle, petrol boru hatlarının denize açıldığı Ceyhan ve Đs- kenderun körfezi Basra Körfezine alternatif olacak bir yapı göstermekte ve Akdenize açılan bir liman olması nedeniyle petrolün güvenli bir şekilde batıya taşınmasında ana santral görevi görmektedir. Öte yandan Đstanbul ve Çanakkale boğazları Karadeniz etrafındaki ekonomilerin deniz yoluyla Akdenize açılmasına yol açan en önemli iki

83 boğaz olup bu boğazların kontrolü tamamiyle Türkiye’nin elindedir. Ancak Türki- ye’nin boğazlardan tanker geçişini sınırlandırmasına yönelik eğilimleri boru hatlarının öneminin daha çok artmasına neden olmaktadır. Türkiye coğrafyasındaki mevcut ve projelendirilmiş petrol boruhatlarını Tablo 12 (s.82) yardımıyla görmek mümündür.

Boru hatları büyük ölçüde Karadeniz’deki boru hatlarını by-pass edecek hatlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bunlar arasındaki en gelişmiş hat olan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattıdır. Bunun yanında diğer önemli bir boruhattı da Ukrayna’daki Odesa-Brody hattı olup önemli kapasitesi bulunmaktadır. Bununla birlikte, Rusya’nın inşa ettiği Burgaz-Alexandroupolis hattı, yine ABD yönetiminin desteklediği BTC ve Burgaz- Vlore hatları çok önemli iki hat olarak görülmektedir. Bu iki hat yine Türkiye toprak- ları üzerinden geçen hatlar olup özellikle Kıyıköy-Đbrikbaba hattı AB açısından çok önemli hatlar durumundadır.

Türkiye’nin transit projelerinin başarısı sadece Ankara’nın belirleyici politikala- rına değil, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin bölgedeki politikaları ve çabaları dikkate alınarak ele alınmalıdır. Avrupa Birliği enerji taşımacılığını alternatif hatlar oluştur- mak suretiyle güvence altına almaya çalışmaktadır. Türkiye koridoru daha çok ihracat koridoru olmakla birlikte, gaz arzı açısından da çok önemli bir hat olmaktadır. Türki- ye’nin dolayısıyla Avrupa Birliği’nin bölgedeki ülkeler ile ilişkileri önemli ölçüde enerji çerçevesinde gelişecek ilişkiler manzumesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan AB’nin, üye ülkeler ve Türkiye’nin bölgede komşularıyla olan ilişkilerini uzun dönemde dengeleri bozmayacak derecede hassas bir biçimde sürdürmesi gerek- mektedir. Bölgede özellikle ABD ve Đran arasındaki gerilimde Đran’ın yanlız bırakıl- masının telafi edilemeyecek boyutta gerginliklere ve çatışmalara yol açabileceği ger- çeğinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Nitekim AB Komisyonu Mayıs 2003’te birliğe komşu ülkelerle enerjide işbirli- ğinin geliştirilmesi konusunda bir senedi kabul etmiştir. Avrupa Birliği Enerji Politi- kası açısından 4 temel prensibi içeren bu bu belgede,

• Bölge düzeyinde altyapı problemlerinin çözümü,

• Hem coğrafi olarak hem de teknolojik olarak enerji kaynaklarının ve hatlarının çeşitlendirilmesi,

84 • Avrupa’da enerji taşımacığılı ticaretinin kolaylaştırılması,

• Avrupa ile komşu bölgelerdeki taşımacılık ticaretinin kolaylaştırılması istenmiştir.

Buradan çıkarılan sonuç, AB’nin Balkanlar ve Türkiye’yi de içine alan çok et- raflı çalışmaları geliştirmesidir. Diğer taraftan, Avrupa Birliği’nin Güney Kafkasya ile ilişkilerinin hızlı bir biçimde geliştirilmesidir. Bu bakımdan birliğin istikrarlı ve güve- nilir hatlar oluşturması için özellikle Türkiye’nin birliğe üyeliğini hızlandırılmış bir biçimde geliştirmesinin önemi büyüktür. Bu AB’nin özellikle birlik üyesi ve hatta aday ülke olmayıp, Yeni Komşuluk Politikası çerçevesinde ilişki geliştirmeye çalıştığı ülkelerle olan diyaloğunun neden hızlı bir biçimde artması gerektiği gerçeğinin göz önünde bulundurulmasıdır. Türkiye bu gelişmelerin odak noktasındadır.

B. HIRVATĐSTANIN MUHTEMEL ÜYELĐĞĐ

Avrupa Birliği’nin Batı Balkan ülkeleri ile ilişkileri, bu ülkelerin ekonomik ge- lişmişlik düzeyinin zayıf olması ve Sovyetler ile olan ilişkilerinin düzeyi nedeniyle sürekli ikinci planda kalmıştır.138 Avrupa’nın ortasında yaşanan savaşta insiyatif gös- termemesi ve çelişkiler içerisinde kalması ve “bekle gör” politikası izlemesi, AB’ne karşı güvensizliğin önemli sebebi olmuştur. Öte yandan, Balkanlar’ın dağılma süreci- nin birlik açısından ortaya çıkaracağı güvenlik endişesi Avrupa Birliği’nin bölgeye olan ilgisini arttırmıştır.139

AB’nin Balkan ülkelerine yönelik ilk kapsamlı çalışması Fransa’nın önerisi ile 13 Aralık 1995’te Royamount Süreci ile başlamıştır. Royamount Süreci ile barış ve istikrarın sağlanması demokrasinin geliştirilmesi ve AB ile bütünleşme çabalarının geliştirilmesi hedeflenmiştir.140

10 Haziran 1999 tarihinde Köln’de kabul edilen Đstikrar Paktı’nda Batı Balkan ülkeleri için Amsterdam Antlaşması ve Haziran 1993’te Kopenhag Zirvesi kararlarına dayanan tam üyelik persektifinden söz edilmiştir. Haziran 2000 Feira Zirvesi’nde Batı Balkan ülkeleri için potansiyel aday ülke ifadesi kullanılmış, Kasım 2000’de

138

CEPS ; A System for Post-War South-East Europe ; Brussels:Working Document, No:131, s.s.32-38.

139

Đrina BAKOVA, « Integrating Southeastern Europe inte the European Mainstream », Journal of Southeast European and Black Sea Studies, Vol :2, No:1, ss.24-28.

140

85 Zagrep’te gerçekleşen AB ve Balkan Ülkeleri Liderler Zirvesi’nde ise Batı Balkan ülkelerinin tam üyelik süreçlerinin işleyişi ile ilgili kararlar alınmıştır.141

Makedonya ve Hırvatistan ile imzalanan Đstikrar ve Ortaklık Anlaşmaları’nda Fiera Zirvesi’nde belirtilen potansiyel aday ülke ifadesi teyit edilmiştir. Ancak her iki Antlaşma’da tam üyelik için Kopenhag Kriterlerine uyum sağlamanın yeterli olmadığı aynı zamanda ilgili anlaşmaların başarıyla uygulama kriterinin Batı Balkan ülkelerinin kendi aralarında kalıcı bölgesel işbirlikleri tesis etmelerine bağlı olduğu da açıkça belirtilmiştir.

Tablo 13: Avrupa Birliği’nin 1991-1999 Yılları Arasında Batı Balkan Ülkelerine Tahsis Ettiği Toplam Yardımlar (Milyon Euro)

Kaynak: European Commission, 1991-1999 EU Assistance to Southeastern Europe and Western Balkans-Figures 24 Mart 2000.

Makedonya ve Hırvatistan’ın Đstikrar ve Ortaklık Antlaşmaları imzalamasıyla başlayan ortaklık süreci, Yunanistan’ın dönem başkanlığı’na isabet eden 2003 yılının ilk altı ayında hız kazanmıştır.142

Avrupa Birliği’nin 1991-1999 yılları arasında Batı Balkan ülkelerine yapdığı yardımlar arasında Hırvatistan da bulunmaktadır ve yapılan yardımlar Tablo 13’de ele alınmıştır. Ayrıca Tablo 14’ten (s.86) görüleceği üzere, Hırvatistan’ın toplam kaynak- lardan aldı pay % 10 civarındadır.

141 http://ec.europa.eu/enlargemet_process/how_does_a_country_join_the_eu/sap/zagreb_summit_stat ement_en.htm 142 http://europa.eu.int.comm/external_relations/see/gacthess.htm.

86

Tablo 14: 2001-2003 Yılları Arasında Batı Balkan Ülkelerine CARDS Programı’ndan Ayrılan Tahsisatlar (Milyon Euro)

Kaynak: http://europa.eu.int/comm/europeaid/projects/cards/financial_en.htm

Avrupa Birliği’nin Đstikrar ve Ortaklık Antlaşmaları ile Batı Balkan ülkelerine tam üyelik rotası çizdiği Yeni Batı Balkanlar Politikası, Hırvatistan’ın 21 Şubat 2003 tarihli tam üyelik başvurusuyla sonuç vermeye başlamıştır. AB yeni bir genişleme sürecinin sinyallerini Hırvatistan’ın tam üyelik başvurusunu kabul etmekle vermiştir.

20 Nisan 2004’te AB Komisyonu Hırvatistan ile ilgili görüşlerini bir sonuç rapo- ruyla yayınlamıştır.143 Bu raporda Komisyon, demokrasinin geliştirilmesi için çalışıl- ması gerektiği, azınlık haklarına uyulması, göçmenlerin öz yurtlarına geri dönmesinin sağlanması, hukuk reformu, bölgesel işbirliği, yolsuzluklarla mücadele konusundaki çabaların arttırılmasına dikkat çekmiştir.

Komisyon AB’nin Hırvatistan ile 17-18 Haziran 2004 tarihinde katılım müzake- relerinin başlamasına karar vermiştir. Ardından AB Konseyi 16-17 Aralık 2004 tari- hinde, 17 Mart 2005 tarihi itibariyle görüşmelerin başlamasına karar vermiştir. Müza- kerelerin başlamasıyla Hırvatistan AB yardımlarından önemli ölçüde yararlanmaya başlamıştır.

143

87 PHARE yardımları çerçevesinde ticaret, gümrükler ve vergileme, tarım ve balık- çılık, ulaştırma, sosyal uyum, istatistik, çevre ve tabi kaynaklar, polis hizmetleri orga- nize suçlar, yolsuzlukla mücadele ve sınır güvenliği konusunda önemli ilerlemeler sağlanmıştır. IPA 2007 yardımları çerçevesinde ulaştırmaya yönelik idari kapasitenin geliştirilmesi, rekabet politikasının yerleştirilmesi, toplum ve medya konusundaki ge- lişmeler, tarım, enerji, sosyal politika, istihdam, adalet, özgürlük ve güvenlik, çevre ve gümrük birliği alanındaki ilerlemelerin geliştirildiği gözlemlenmektedir.144

Hırvatistan’la ilgili 2007 Đlerleme Raporunda bu ülkenin AB ile siyasi ve eko- nomik diyaloğunun ekin bir şekilde devam ettiği vurgulanmıştır.145

Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi, Komisyon’nun yayınladığı Đlerleme Raporu ve Aralık 2007’deki AB liderler zirvesinde aldığı karar doğrultusunda Hırvatistan ile AB arasındaki yeni Katılım Ortaklığı Belgesini onaylamış ve buna ilişkin güncelleme- ler yapmıştır.146

Bu arada, NATO’nun 2-4 Nisan 2008’de Bükreş’te gerçekleştirdiği Zirvede Ar- navutluk ve Hırvatistan’ın NATO ile katılım müzakerelerine başlamaya davet edilme- sinin kararlaştırıldığı belirtilmiştir.147

Bütün bu gelişmeler, Hırvatistan’ın yakın bir dönemde AB’ye üye konumuna yükselmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu göstermektedir. Bu bakımdan Hırvatis- tan’a komşu olan ülkelerle ilişkilerin tamamıyla Yeni Komşuluk Politikası çerçeve- sinde ele alınıp gelişmesi söz konusu olacaktır. Hırvatistan dağılan Yugoslavya’nın en önemli cumhuriyetlerinden birisi iken, AB ile ilişkilerinin gelişmesi ile çağdaş, de- mokrat bir ülke hüviyetine kavuşması, ekonomik ve siyasi gelişmesini sürdürmesi mümkün olabilecektir.