• Sonuç bulunamadı

1. Avrupa Birliği Yönünden

1989 yılında başlayan gelişmeler sonucunda, Doğu Bloğunun çözülüp, Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Avrupa Topluluğu’nu hazırlıksız yakalamış, hatta telaşlandır- mıştır. SSCB’nin beklenmedik çöküşüyle birlikte ortaya çıkan yeni Güney Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetleri üzerinde Avrupalı devletler etkin bir politika belirleme yoluna gitmemiştir. AB daha ziyade Merkezi ve Doğu Avrupa ülkeleri ve Rusya üze- rinde politikalar oluşturmuş, belirtilen ülkeleri ise üçüncü plana itmiştir. Bu sebeple, AB’nin bölge ülkeleri ile ilişkilerini her açıdan geliştirecek yeni bir Avrupa Birliği stratejisi formüle edilmesi konusunda artan bir ihtiyaç söz konusu olmuş ve enerji işbirliği bu alanda mükemmel bir fırsat sunmuştur.

Hazar Denizi havzasında yirmibirinci yüzyılda Dünya’nın ihtiyacının bir kısmına cevap verebilecek olan geniş petrol ve doğal gaz rezervleri bulunmaktadır. Bu rezervler Batının Ortadoğu petrolüne bağımlılığını azaltabilir ve onlara daha ucuz enerji girdisi sağlayabilir.

Avrupa Birliği’nin uluslararası arenada bir siyasi aktör olması gittikçe daha fazla talep edilmektedir. Birliğin yirmiyedi üye devleti için ortak bir dış politika ihti- yacının tek sebebi, şimdi var olan sıkı uluslararası ticaret ilişkileri değildir. Soğuk Savaş’ın bitmesi ve Avrupa’da ve komşu bölgelerde çatışmaların ortaya çıkması, Avrupa Birliği’nin bir dış ve güvenlik politikası kimliği geliştirmesini hayati bir ko- nu haline getirmiştir. Aralık 1995’te yapılan Madrid Zirvesi’nde kabul edilen Avrupa Siyasi Gündemi, AB’nin ileriki yıllarda karşılaşacağı dış politika görevlerini belirle- mektedir. Bu çerçevede, eski SSCB ülkeleriyle işbirliği politikasının sürdürülmesi ve Avrupa çapında bir güvenlik sisteminin kurulması da yer almaktadır.

Aralık 1995’te yapılan Madrid Zirvesi’nde Avrupa Birliği, Güney Kafkasya ve Orta Asya üzerinde önemli jeopolitik ve ekonomik çıkarları bulunduğunu ortaya koyan kararı çerçevesinde aşağıdaki hususlara yer vermiştir:331

- Söz konusu bölgenin önemli hammadde potansiyelinin, özellikle fosil enerjisi, uranyum ve nadir madenlerin bulunduğu.

- Avrupa ve Asya ve Uzakdoğu arasında önemli bir bağlantı oluşturduğu. - 60 milyon tüketiciden oluşan bir pazar olduğu ve çok büyük bir kalkınma

potansiyeline sahip bulunduğu.

- Đstikrarsız durumu dolayısıyla uluslararası organize suçlar için önemli bir kapı oluşturduğu.

- Rusya, Çin, Đran ve Türkiye gibi güçlerin ilgi odağı haline geldiği ve etki altında bırakılmak istendiği.

- AB ile daha yoğun ilişkide bulunmak istediği.

Bölgesel işbirliği modelleri çerçevesinde Güney Kafkasya’nın çabalarının Av- rupa Birliği tarafından desteklenmesi, 21.yüzyılda Avrupa entegrasyonunun yeni bir ivme kazanarak daha büyük alana yayılacağı görüşünü desteklemektedir.

2. Bölge Ülkeleri Yönünden

Bağımsızlığın hemen ardından Dünya birliğine entegre olma yolunda Güney Kafkasya’nın izlediği stratejinin temelini Avrupa’ya yakınlaşma süreci oluşturmak-

331

Nahit TÖRE, Avrupa Birliği ve Türk Cumhuriyetleri, Đstanbul Friedrich Ebert Vakfı Yayınları, Đstanbul, 1996, s.15.

154 tadır. Avrupa bütünleşmesine katılma çabaları, Güney Kafkasya devletleri için siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda geniş olanaklar sunmakta ve güvenlik prob- lemlerinin çözümüne yardımcı olmaktadır. Bu bakımdan, bölge ülkeleri Avrupa Bir- liği ile ilişkilerine büyük önem vermekte ve bu ilişkilerin daha da geliştirilmesini hedeflemektedir.332 Tarafların karşılıklı ilişkilerden beklentilerinin gerçekleşme oranı ve AB ile bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin bölgenin sorunlarına ve geleceğine katkısı, ilişkilerden kaşılıklı beklentiler ve bu beklentilerin gerçekleşme oranı ve böl- gesel ve Dünya düzenine katkısı karşılıklı olarak mukayese edilmelidir.

Güney Kafkasya’nın Avrupa ve Asya arasında önemli jeopolitik konumu, özellikle TRACECA projesi kapsamında AB ile işbirliğinin güçlendirilmesini sağla- yabilir. Diğer taraftan, Avrasya Ulaştırma Koridorunun faaliyeti sonucunda ülkelerin ekonomik sorunlarının çözümünde aşağıdaki gelişmelerin sağlanabileceği tahmin edilmektedir:

- Transit geçişlerden çok büyük ekonomik gelir elde edilecektir;

- Kafkasya’nın deniz ve demiryolu ulaştırması için uzun vadede güvenli bir pazar oluşacak ve kesintisiz çalışma düzeni sağlanacaktır;

- Ulaştırma alanında altyapı sistemleri yeniden yapılandırılacak ve moder- nize edilecektir;

- Yeni iş olanaklarının artması istihdamın ve gelir düzeyinin artmasına ne- den olacaktır;

- Kafkasya bölgesi, Rusya’nın ekonomik abluka tehdidinden kurtulacaktır; - Koridorun merkezinde bulunması bölgenin kalkınmasında güçlü teşvik

aracı olacak ve mali kaynakların sağlanmasını kolaylaştıracaktır.

TRACECA projesi çerçevesinde geliştirilecek işbirliği, AB’nin Kafkasya’da istikrarın sağlanmasına yönelik çabalarının artmasına neden olacaktır. Avrupa Birliği ile bölgenin ilişkilerini güçlendireceği bir diğer alan, enerji sektöründeki işbirliğinin

332

Toğrul Veli KAMĐLOĞLU, “Avrupa Birliği’nin Güney Kafkasya Politikası”, (Yayınlanmamış Yükseklisans Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası Đlişkiler Anablim Dalı, Ankara 2004, s.69.

INOGATE projesi çerçevesinde geliştirilmesidir. AB’nin Hazar petrollerine ulaşma yolundaki kararlı tutumu ve Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattı anlaşması bu işbirliğinin yoğunlaştırılması için önemli adımların atılmasını teşvik edecektir. Zengin enerji kaynaklarının Avrupa’ya transferi, Kafkasya’nın ekonomik açıdan kal- kınması bakımından da önem taşımaktadır.

Ulaşım ve enerji sektörleri ile birlikte, TACIS Programı aracılığıyla diğer sektörlere de yatırımların artırılacağı ve ekonomik reformların desteklenmesi yolun- da gerekli mali kaynakların sağlanacağı tahmin edilmektedir. Diğer taraftan, sosyal politikaların geliştirilmesi ve demokrasi geleneklerinin yerleşmesi sürecinde TACIS projelerinin etkili olacağı ve toplumsal düzeyde Avrupa Birliği ile daha ileri işbirli- ğine olanak tanıyacağı tahmin edilmektedir.

Siyasi ve ekonomik konularda yapılacak işbirliği dışında, ticari ilişkiler hızla gelişme sinyalleri vermektedir. Taraflar arasında mal ticareti, Ortaklık ve Đşbirliği Anlaşmalarının ilgili hükümleri uyarınca yapılmaktadır. Ortaklık ve Đşbirliği Anlaş- maları Güney Kafkasya – AB ilişkilerinin temel hukuki belgesi olarak ve bundan sonraki gelişmelerin esasını oluşturmak bakımından önem taşımaktadır. 1 Temmuz 1999 tarihinde yürürlüğe giren bu anlaşma hükümlerinin tam olarak uygulanması, taraflar arasında kapsamlı bir işbirliğinin yapılmasına ve ilişkilerin yoğunlaştırılma- sına yardımcı olacaktır.

Güney Kafkasya ülkelerinin AB ile ilişkilerinin sağlıklı şekilde geliştirilmesi- nin ve Avrupa ile başarılı bir bütünleşmenin sağlanabilmesinin belirleyici unsurların- dan biri, dış etkenlerin yanı sıra bu ülkelerin kendi içlerinde gösterecekleri gelişme olacaktır. Đster ekonomik, ister siyasal alanda kat ettikleri ilerleme, yeni dünya koşul- larına uyum bu ülkelerin gelecek Avrupa yapılanması içerisindeki yerini gösterecek- tir.

Bilindiği gibi, AB’nin üye kabul etmede aradığı esas kriterlerden bir tanesi ekonomik durum ve göstergelerdir. Güney Kafkasya ülkeleri ekonomik sistemlerini kısa zamanda kurmalıdırlar. Yalnız kurmakla kalmayıp belli standartları da tutturma- lıdırlar. Örneğin, gayri safi milli hasıla, kişi başına düşen milli gelir bakımından mi- nimum düzeyde de olsa Avrupa Birliği standartlarına yaklaşmalıdırlar. Liberal eko- nomiye, piyasa ekonomisine geçişi ve ilerlemeyi sağlamalıdırlar. Siyasal olarak da

156 AB’nin temel değerleri olan demokrasi, insan hakları, şeffaflık konularında gerekli reformları gerçekleştirmelidirler. Tabii ki, bütün bunların diğer ülkelerin Avrupa tecrübesinden görüleceği gibi kısa bir zamanda hayata geçirilmesi zordur. Ancak bu konuda mesafe kat edilmesi şarttır. Güney Kafkasya ülkelerinin kaynakları, alt yapı- ları, genel olarak potansiyelleri göz önünde bulundurulursa, bunu başara bileceklerini söylemek zor değildir. Bu bakımdan Kafkas ülkelerinin kendi iç dinamikleri açısın- dan göstereceği gelişme hem de onun Avrupa nezdindeki konumunu belirleyecektir.

Güney Kafkasya – Avrupa Birliği ilişkilerinin 21. yüzyılda daha da gelişti- rilmesinin tarafların çıkarlarına uygun olduğu ve olumlu bir perspektif sergilediği söylenebilir. Ortaklık ve Đşbirliği Anlaşması temelinde geliştirilecek işbirliğinin ileri bir düzeye getirilmesi ise bölgedeki bütün gelişmelerin sonucuna, tarafların kararlı tutumuna ve nihai olarak Avrupa kıtasında kurulacak yeni düzene bağlı olacaktır.