• Sonuç bulunamadı

2. GENEL BİLGİLER

2.8. Engellilik ve Spor

2.8.4. Entegrasyon (Uyum) Sporu

Günümüzde bir ulusun sosyal uyum (entegrasyon) kalitesi; ülkede yaşayan kadın ve erkek her bireyin eşitlik ilkesine bağlı olarak, özgürce düşünebilmesini ve topluma tam katılımı olarak ifade edilmektedir. Bu da renk, ırk, din, engel vb. gibi ayrımlara maruz kalmadan kişinin hür iradesi ile toplumda yer edinmesi anlamına gelmektedir. Sosyal uyum sadece kâğıt üzerinde düzenlemelerle ya da yasalarla çözülecek bir problem değildir. Ayrıca pek çok sosyal süreci bünyesinde bulundurmaktadır. Sosyal haklardan yararlanma, eğitim, çalışma, rekreasyon faaliyetlerine katılım gibi ortak deneyim alanlarının kullanımını gerektirmektedir (Sibilio, vd., 2008, s.2). Sosyal uyum, toplumun devalüe (değeri düşük) üyelerinin kimliklerini ortadan kaldırarak dostluklar kurmalarına ve topluma uyumunu sağlayan bir kavramdır. Sosyal uyum için üç unsur önemlidir; değerli roller yaratmak, anlamlı etkinliklere katılmak ve uzun süreli ilişkiler geliştirmektir. Aynı zamanda sosyal uyum benlik saygısı ve yaşam kalitesini de geliştirmektedir (TTASPE, 2010). Bir kişinin spor ortamına hangi düzeyde katılacağı, kişinin sosyal uyumu ile ilgili bir süreçtir. Spor ortamına hangi nitelikte katılacağına kişinin kendisinin karar vermesi gerekmektedir. Spor ortamına katılım bir tercihin ve seçimin sonucudur. Aktif ya da pasif katılımcı niteliğinin, dâhil olduğu süreç içerisindeki etkilenme biçimleri de farklılaşmaktadır (Ulseth, 2004, s.97). Bazı boş zaman sporları ve takım sporları, engelli ve engelli olmayan insanların entegrasyonunu teşvik etmektedir. Engelli olan ve engelli olmayanlarla beraber düzenlenen boş zaman spor aktiviteleri; arkadaşlıklar kurmayı sağlar, birlikte olma veya olamama fobisini ortadan kaldırmaktadır (Konar ve Pepe, 2009, s.163). Engelli bireylerde, gurup çalışması ve birlikte hareket etme

45 topluma uyum sağlama açısından spor etkisi son derece önemlidir (Ersöz ve Çınarlı, 2010, s.145). Spor, bireylere bir gurubun üyesi olma, gurup içi dinamikleri oluşturma ve gurubun bağlarını güçlendirme gibi toplumsal bağları güçlendirici etkilere sahiptir. Spor, sosyal olgunun oluşmasında önemli bir yere sahiptir. Gelenekleri ve kurallarıyla kendine has bir yapıya sahip olan spor, kültürel olgular tarafından desteklenen kurumsal bir de kimliği bulunmaktadır. İlk olimpiyatlardan günümüze gelene kadar spor, toplumda statü ve dokunulmazlık elde etme gibi hakların kazanılmasına yol açmıştır. Örneğin, bir kölenin kralın sofrasına oturmasına yol açacak kadar etkileyici güce sahiptir.

Spor, antik oyunlardan çağdaş toplumların oluşturduğu Paralimpik Oyunlara gelinceye kadar toplumların ihtiyaçlarına cevap olacak nitelikte kendisinide geliştirmiştir (Sibilio, vd., 2008, s.3). Spor modern olimpizm kavramı içerisinde ele alındığında, tüm dünya insanlarını kapsayıcı bir nitelikte faaliyet göstermektedir. Hiç bir insanın diğerinden üstünlüğünün olmadığını, rekabetin ve gücün belirli kurallarla uygulandığı bir platform oluşturmuştur (Erdemli, 2012, s.166). Bu platform dünyadaki tüm sosyal sınırları kaldıran ve her türlü ayrımcılığı yasaklayan medeniyetin oluşumuna yol açmaktadır. Gelişmişliğin ve modernliğin ayrılmaz bir parçası haline gelen spor, sosyal adaletsizliğin ve uyumun sağlanması için gelişmiş ülkelerin kullandığı önemli bir araç haline gelmiştir. Sporun temel amacı, tüm insanlığı birbirinden ayrıştırmadan sosyal bütünleşmeyi sağlamak olduğu, sporun temel eşitlik ilkesince din, dil, ırk, kültür, dünya görüşü, yaş, cinsiyet, gelir ve eğitim seviyesi, fiziksel/zihinsel engel durumu vb. ayrımı olmaksızın herkesi ortak bir platformda bir araya getirdiği, yeni dönem sosyal politikaların kapsadığı gruplar ve temel çerçevesi düşünüldüğünde; spor ile sosyal politika bağının aslında ne kadar güçlü olduğu görülebilmektedir. Geniş anlamda sosyal politika bağlamında sağlık, eğitim ve gelir dağılımında adaletsizlik ve yoksulluk sorunu ile bağı kurulabilecek spor, yeni dönem sosyal politikalar bağlamında da sosyal dışlanma, ayrımcılık, genç, çocuk, engelli, yaşlı vb. haklarının korunması ile ilişkilendirilebilecektir. Öncelikle sağlık ve eğitim için herkese şart koşulan sportif faaliyetler, topluma eşit olarak katılmakta zorluk çekenler (engelliler, güç koşullar/risk altındaki çocuklar, kurum bakımı altındaki çocuklar, gelir seviyesi düşük olan bireyler vb.) için fırsatlar yaratmaktadır. Bununla birlikte yine topluma eşit olarak katılmakta zorluk çeken

46 bireylerin sosyal dışlanmanın, ayrımcılığın ve gelir adaletsizliğinin sonuçlarının önlenmesi amacıyla spora katılımlarını gerektirmektedir (Yerlikaya ve Öcal, 2015, s.40). Uyum sağlama kavramı içerisinde engelli bireylerin spor yapma olanaklarının artırılması ile özel eğitim fırsatlarının sağlanmasında etkili bir araçtır. Engelli bireyin, davranışsal olarak gelişiminin sağlanması ve diğer engelli kişilerle uygun ortamlarda bir araya gelmesi sosyal çevresinde çeşitliliğe yol açmaktadır (Atay, 1995, s.98). Sporda oluşan bu süreçler, engelli bireylerin topluma katılımlarını inceleyen iki modeli de destekleyici nitelikleri bulundurmaktadır. Modellerden biri bireylerin yaşamsal durumlara katılımları ile ilgiliyken, diğer bilimsel model bireylerin sosyo-kültürel bağlamda sosyal katılımı, günlük yaşam etkinliklerine ve sosyal rollerdeki performansları ile ilgilenmektedir (Baker ve ark., 2013, s,44). Burada sporun etkileri yaşamsal durumlarını fonksiyonel olarak artırarak desteklemekte, sosyal durumlarını da hem çevresel hem de bireysel olarak artırmaktadır.

AB’nde sporda sosyal uyumun artırılması, ilk olarak HELIOS (1988-1992) ve HELIOS II (1993- 1996) programları sürecinde görülmektedir. Bu süreç ile başlayarak üye ülkelerin ekonomik ve sosyal uyum, fırsat eşitliği ve bağımsız yaşam konularında bilgi paylaşımında bulunmaları için bir platform oluşturulmuştur. Bu platformda eğitim bakanlıkları, engelli çocuk ve gençlerin boş zaman faaliyetlerini değerlendirme kararları alınmıştır (Avrupa Konseyi, 2003). Spor yolu ile sosyal uyum kavramı AB raporlarında ve stratejilerinde pek çok alanda bahsi geçen önemli bir başlıktır. AB ülkeleri mülteci, göçmen, engelli ve dezavatajlı diye nitelendirdiği bireylerin sosyal uyumunu artırmak için çalışmalar yapmaktadır. AB spor alanında da yaptığı stratejilerde sosyal uyum başlığını ele alarak değerlendirmektedir. Uluslararası kararlarda spor ortamında her türlü ayrımcılığı, ırkçılığı ve hak mahrumiyetinin önüne geçilmesi için kendi içerisinde de düzenlemeler yapmaktadır. Bu kapsamda AB kendi içerisinde; sporda ırkçılık, yabancı düşmanlığı, homo-fobi ve benzer hoşgörüsüz davranışlarla mücadeleye hizmet eden faaliyetleri desteklemektedir (Avrupa Komisyonu, 2010b).

Dünya ve Avrupa’da faaliyet gösteren uluslararası kuruluşların, az gelişmiş bölgelerde sosyal gelişimi sağlayacak araçları kullanma çabasına sporunda önemli katkıları vardır. Kadınlar ve kız çocukları sağlam ya da engelli durumda olmaları

47 fark etmeksizin, topluma dâhil olmaları, eğitim olanaklarından yararlanmaları ve meslek edinmeleri amacıyla spor ortamına teşvik edilmektedir. Dezavantajlı olarak görülen her kesimden bireyin göçmen, azınlık, mülteci, engelli olarak kadın, çocuk ya da erkek olması ayırt edilmeksizin spor yapma haklarının olması gerekliliği uluslararası pek çok sözleşme ile desteklenmiştir. AB özellikle sınır aşan proje ve ağların desteklenmesi vasıtasıyla, engelli insanların Avrupa spor müsabakalarına ve engelli insanlara özgü organizasyonlara katılımını teşvik etmektedir. Bu bağlamda, engelli insanlara özgü spor aletleri ile bağlantılı araştırmaları teşvik etmektedir. Sporda kadınların öncü pozisyonlara girişini ve mağdur kadınların spora girişine hizmet eden sınır aşan projeleri desteklemektedir. Bu bağlamda, sporcu öncü pozisyonlardaki kadınları Avrupa ağına eklemektedir. Özellikle tehlikeye düşen ve mağdur grupların sosyal uyumunun teşviki için sınır aşan projeleri desteklemektedir (Öz, 2012, s. 638). Bu doğrultuda uluslararası yeni fonlarda oluşturulmaktadır. AB 14 ülkenin katılımı ile 2013 yılında engellilerin sosyal uyumlarını sağlamaya yönelik olarak oluşturulan bir fonda toplam 3.995.096.20 Euro toplanmış ve bu para sadece bu amaç için harcanmıştır. Bu fona, Almanya 700.000 Euro, Fransa 645.000 Euro ve İngiltere 545.000 Euro aktarmıştır. Fonda toplanan miktar proje karşılığı olarak engelliler alanında çalışan kuruluş ve STKlar aracılığı ile dağıtılmıştır (Eurostat, 2013b). Sosyal uyum ile ilgili yapılan projelerde spor, öncelikli alanlar içerisinde bulunmaktadır. Çünkü, sosyal uyumu artıracak pek çok önemli olguyu içerisinde barındırması ve hızlandırıcı nitelikleri bulunmaktadır. Sportif Sosyal Entegrasyon için Avrupa Birinciliği Ödülü, Avrupa Kentsel Güvenlik Forumu (EFUS) tarafından 2016'da verilmiştir. Bu forum bir Erasmus+ Sport projesidir. Spor faaliyetleri, özellikle amatör düzeyde, toplumsal bağ kurmada ve sosyal uyumun güçlenmesinde rol oynamaktadır. EFUS, şiddeti, ırkçılığı ve hoşgörüsüzlüğü iyi uygulamaların transferi yoluyla azaltmaya yönelik olarak yerel makamlar ve spor organizasyonlarıyla çalışmaktadır.

Bu projede, spor organizasyonları ve yerel makamlar arasındaki işbirliğini teşvik etmek amacıyla bir 'Spor Ortaklığı' kurulmuştur. Projenin başlıca hedefleri şunlardı:

 Toplumsal uyumu iyi uygulamalar yolu ile güçlendirmek;

48

 Sosyal güvenlik ve belediye hizmetleri arasında spor yolu ile yerel baz da işbirliği uygulamalarını geliştirmek;

 Spor yoluyla sosyal içerme stratejileri geliştirmede yerel ortakları dâhil etmektir.

Beş proje arasından “Sosyal Uyum İçin Spor” başlıklı ‘Yerel Spor Günleri’ projesi ödül kazanmıştır. EURO 2016 Avrupa Futbol Kupasına ev sahipliği yapan Saint-Denis şehri, ödül törenine ev sahipliği yaparak projeye dâhil olmuştur (Avrupa Komisyonu, 2017b).