• Sonuç bulunamadı

KÖY ENSTĠTÜSÜ VE HASAN AKSAY

1931‟de Düziçi‟nde doğan, Müftü Emin Efendi‟nin oğlu, 1960 Askeri Müdahalesi sonrası siyasete ve TBMM‟ye giren 39. Hükümette yani I. Milliyetçi Cephe Hükümetinde Devlet Bakanı olarak görev yapan Hasan Aksay ile Düziçi Köy Enstitüsünün bölgesine ne gibi etkinliklerde bulunduğunu konu edinen görüĢmemizde Sayın Bakan Düziçi Köy Enstitüsü„nün kurulduğu yıllarda kendisinin ilkokulu bitirdiğini belirtmiĢtir. 1930‟larda Düziçi‟nde iki tane ilkokulun görev yaptığı, bunlardan birinin Karacaören Köyü‟nde diğerinin Haruniye‟de olduğunu söylemektedir. Düziçi Köy Enstitüsü‟nün kuruluĢu ve etrafa saçtığı havayı Ģöyle açıklamaktadır:

“Köyleriyle farklı bir dünya inĢa edilmek istenmiĢtir. Avrupa taklit edildi, kız ile erkek öğrenciler aynı ortamda okutulunca elbette tepki çekti. Düziçi Köy Enstitüsü bu tür tepki çeken uygulamalar yapıldı. Kız ve erkek öğrencilerin bir arada durmaları ve karıĢık gezmeleri teĢvik edildi. 1940‟larda normal bir ortaokulda halkın dinine dönük bir ters uygulama yok iken Köy Enstitüsünde halkın inançlarına uygun olmayan uygulamalar olmuĢtur. Bir müsamerede eĢeğin baĢına sarık geçirilmesi çok tepki topladı. Düziçi Köy Enstitüsünde Darwinci bir neslin yetiĢmesinde etkili olmuĢtur.

Köy Enstitüsü CHP‟nin çelik halatla bağlanmıĢ ittifak kurduğu bir kurumdur. Müdürleri (A.Lütfi Dağlar kastediliyor) çocuklara Allah‟ın Ģeker isteyin bakalım size hemen

verecek mi? Bir de benden isteyin deyip çocukların istemesi sonrasında okulun balkonundan çocuklara Ģeker atmıĢtır. Milletin inançlarına ters düĢen davranıĢlar sergilemiĢtir.”211

.

Düziçi Köy Enstitüsü‟nün düĢünce ve yaĢam tarzı yönünden tarifini bu Ģekil yapan, Enstitülerde komünizm ve din meselesine diğer tanıklardan farklı yaklaĢan Hasan Aksay tarım, inĢaat ve oluĢturulmak istenen yaĢam mekânlarıyla ilgili olarak da görüĢmemizde Ģunları dile getirmiĢtir:

“Elektriği Düziçi‟nde ilk kez Köy Enstitüsü kullandı, çiftliğinde bile elektrik kullanırdı. Halk bunları bir israf olarak görüyordu. Köy Enstitüsü ilk kez burada makineli tarım yaptı, traktör ilk kez bu bölgenin insanı Köy Enstitüsünde görülmüĢtür. Su kuyusu kazıp yeraltından su çıkarıp onunla tarımı ilk kez Köy Enstitüsü yapmıĢtır. Tarlaların bu Ģekilde de sulanabileceğini gösterdiler. Deliçay ile Köy Enstitüsünün inĢa edildiği mesafe 1,5 km ray döĢeyip okulun, yatakhanelerin, lojmanların kısaca tüm binaların yapımında kullanılacak kum, çakıl, taĢ kireç gibi inĢaat malzemelerini rayların üzerinden kendi yaptıkları arabalarla taĢıdılar. Enstitülere çok para ayrılmıĢtır. Bu paralar baĢka sahalarda kullanılsa çok daha iyi olurdu. Üstelik bu Köy Enstitüsü dünyada branĢlaĢmanın olduğu yüzyıllarda her Ģeyden yarım anlayan bir insan yetiĢtirmiĢtir.

Ben ortaokul ikinci ve üçüncü sınıfı MaraĢ‟ta okudum o yıllarda MaraĢ‟ta lise yoktu. Köy Enstitüsü yapılacağına il ve ilçelere lise yapılsaydı da iyi olurdu. CHP‟nin tek gayesi milletler arası yarıĢta önde olmak, baĢarıyı devam ettirmekti, yarıĢı hep dünyevi konularda Ģekillendiren idare maneviyata ve milletlere inançlarına, aykırı bir insan tipine Köy Enstitüsü yetiĢtirmiĢtir. Bu da ileride çok sıkıntıların yaĢanmasında etkili olmuĢtur. Düziçi Köy Enstitüsüne öğrencisi olmakla yetkili olduğu Adana, Hatay, Mersin, Gaziantep, KahramanmaraĢ illerinde 1930 ve 1940 yıllarında gerek ortaokul gerekse lise dengi okullar sayıca azdır. Çünkü bu okullara ilkokulu bitirmiĢ ortaokulda öğrenim yapabilme hakkını kazanmıĢ öğrenciler kayıt olabilmektedir. Okuma yazma bilmeden ilkokul mezunu olmadan ortaokula devam söz konusu olamazdı. ĠĢgallere, ihanetlere tanık bir tarihe sahip güney illerimizden öğrenci temin eden Düziçi Köy Enstitüsü insanların etnik köken sülale, mezhep ya da yöreye ait farklı lehçelerin yönlendirildiği bir ayrıĢtırıcı politikanın uygulayıcısı olmadan, Ģalvarıyla, ayağında çarığıyla, kayda gelen köy çocuklarını bünyesine almıĢ, verdiği yıllık bir elbise ve çeĢitli çamaĢırlar bir çift ayakkabı öğrencilerin çok iyi kullanıp korumaları gerektiğini enstitü idaresi tarafından öğrencilere en baĢta söylenmiĢtir. Çünkü hem I. Dünya SavaĢı hem kurtuluĢ savaĢının yaraları sarılırken dünyayı etkisi altına alan II.

Dünya SavaĢının Türkiye‟ye çektirdiği sıkıntılar yurdun her köyünü, her bireyini mutlaka belli oranda etkilemiĢtir. O yüzden Düziçi Köy Enstitüsü öğrencisine verdiği elbiseyi, bavulu, dolabı, ayakkabıyı, üç öğün yemeği son derece kıymetli yardımları görmüĢtür.

Düziçi‟nde 1930‟larda iki tane ilkokul varken köylerde okul ve öğretmen yok. Bu acı gerçek diğer komĢu il ve ilçelerde kendini gösterirken tartıĢmasız öncelikle nüfusun % 80‟ni köylü olan ulusun çocuklarının okuma yazma öğretecek öğretmeni yetiĢtirmektedir. Düziçi‟nin komĢu o yıllarda bir ilçe olan Osmaniye‟de ilkokul bitirmiĢ çocuğuna ortaokul okutmak büyük bir ekonomik gücün ürünü ve sonucu olabilirdi. Yoksul köylü kendini doyurmada ve barındırma sorunu çeken, toprağı olmayan, toprağı olupta sulamayan hayvanlarını salgın hastalıklara karĢı korumayan köylü nasıl ortaokul ve lise öğretmeni için çocuğunu baĢka bir yere gönderebilirdi. Bu imkâna 1940‟larda ya ağalar ya da çeĢitli dinsel sıfat sahibi kiĢiler sahipti. Toprak, para, bahçe, güzel görüntülü kesme taĢlarla yapılmıĢ evler onlardaydı. Düziçi Köy Enstitüsü yaĢandığı iddia edilen eĢeğe sarık bağlama, Ģeker isteme ve Darvinci nesil iddialarını Enstitü‟ye 1940‟ta baĢlayan Osman Sakallı‟ya, 1945‟te baĢlayan M. Saral‟a Mehmet Yılmaz„a yani iddialarda hedef olan ve ismi geçen kurucu müdür Lütfi Dağlar‟ın Enstitü Müdürlüğü yaptığı ve tüm yılları kapsayan dönemde öğrenci olan kiĢilere yönelttiğimde hepsi “Biz öğrenciyken böyle bir olaya tanık olmadık, her ne hikmetse biz de sonradan bu tür Ģeyler duyduk” diyorlar. Bu yaĢananlar sahibi bile belli olmayan iddialar çağdaĢlaĢma ve Türk modernleĢmesini gerçekleĢtirme giriĢimlerine ne kadar yarar sağlar veya ne kadar zarar verir. Ben Ģunu gördüm Ģuna Ģahit oldum denilecek bir yanlıĢı veya bir kiĢiyi araĢtırmalarımda tespit edemedim. Sıkı disiplin yanlısı bazı idarecilerin, varlığında, binaların inĢasında ağır iĢçilikten, bazen yemeklerin azlığından yakınan öğrenciler olmuĢtur (1945 giriĢli Mehmet Saral ve onun anlattığı olaylar kastediliyor). Yani bazı yanlıĢlar, eksiklikler, yetersizlikler Düziçi Köy Enstitüsü olmuĢtur. Ancak tüm bunlar Köy Enstitülerinin kuruluĢu ve amacına ait yanlıĢlar değildi.”212

.

Düziçi Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerden hayatta kalanlarla yapılan görüĢmeler, genelde baĢarıların, özgüvenin, kiĢiliğin geliĢimi, demokrasi, Atatürk çağdaĢlaĢma ve Türk halkının da medeniyete öğe kazandıracak bir ulus olduğu yönünde olmuĢtur. Çünkü Düziçi Köy Enstitüsü‟ne girenler sanat, mimari, üretim, eğitim ve bilimle bütünleĢmeyi baĢarmak için çalıĢmıĢlardır. Öğretmenden dayak yeme, haksız yere disiplin cezası aldığını söyleyenler mutlaka olmuĢtur. Ancak hedef bilgide, ekonomi de refah seviyesinde birbirine yalın

212

Hasan Aksay ile 01.10.2010 tarihinde Düziçi Merkez Mahallesi‟nde yapılan mülakat. .

bütünleĢmiĢ ve yalınlaĢmıĢ bir toplum yaĢamı sağlamaktı. Hiçbir müteahhide ihale edilmeden kendi öğretmeni usta öğreticisi ve öğrencilerinin ellerinden geçen taĢ, kum ve tuğlalarla yapılmıĢ Köy Enstitüsü binalarının yapımı devlet ekonomisine ne kadar yük sağlamıĢtır ayrı bir inceleme konusu oluĢturur. Kazma kürekle kazılan kovalarla toprağı çekilen kuyulardan su çıkarıp onunla tarımsal faaliyetleri yaĢama geçiren Enstitü yine makineli tarımla üretimi de verimin arttığını, iĢ gücünün azalıp insanın fazla yorulmadan da tarımı yapabileceğini yöre insanına göstermiĢtir.