• Sonuç bulunamadı

DÜZĠÇĠ KÖY ENSTĠTÜSÜ VE KOMÜNĠZM MESELESĠ

Düziçi Köy Enstitüsü kurulduğu yer sebebiyle yörede ya da baĢka bir ifadeyle Düziçi Köy Enstitüsü öğrenci aldığı Gaziantep, Adana, KahramanmaraĢ, Hatay gibi illerde mezun

160 Dağlar, Düziçi, s. 26-28.

161 Saral, Karartılan Aydınlık, s. 64-65. 162

Saral, Karartılan Aydınlık, s. 65. 163 Saral, Karartılan Aydınlık, s. 58.

ettiği öğrencilerin siyasi olarak konumlandırılması ve kiĢilikleri itibariyle “Küçük Moskova” diye bir tanımlamaya maruz kalma durumları olmuĢtur. Moskova komünizmin merkez üssü iken, yetiĢtirdiği öğrencilerinde “sözde” komüniste benzetilmesi sebebiyle kurum olarak Düziçi Köy Enstitüsü ve Düziçi‟nde kurulmuĢ olması Düziçi ilçesine böyle bir yakıĢtırmada bulunulmuĢtur. Eğitim ve öğretim programında fen, matematik, tarih, dokumacılık ve ziraat gibi bilim ve teknik dallarının hâkimiyeti göz ardı edilmiĢ ve komünist damgası Düziçi Köy Enstitüsü‟ne vurulmuĢtur164

.

Makineli tarımla öğretimin nasıl arttığı, insan ve hayvan gücüyle yapılan üretimden seri ve bol üretime nasıl geçildiği, yörede bol miktarda bulunan kıraç ve verimsiz arazilerinin yöre insanına nasıl üretim sahası hâline getirildiği gösterilirken tüm bunlar görmezden gelinilmiĢ, kılık kıyafeti, bilimsel düĢünmesi veya sadece görünüĢü dolayısıyla Düziçi Köy Enstitüsü öğrencileri ve mezunları komünistlikle tanımlanmıĢtır. Düziçi Köy Enstitüsü‟nün öğrencilerin tümünün anne ve babaları gibi bu enstitüyü kuranlar da Ġstiklal Harbi yıllarını yaĢamıĢ insanlardı. Yoksulluğun, eğitimsizliğin, üretim sahalarının darlığının, ümitsizliğin ve esaretin insanlık onuruna verdiği zararları elbette unutmamıĢlardı. Türk halkının üreten, kazanan ve muhtaç olmadan, kendisine güven duyan onurlu bir halk olarak yaĢaması da vazgeçilmez bir arzuydu. Ancak, Düziçi Köy Enstitüsü‟nün varlığı önce mezun ettiği öğrencilerin kendi aile bireyleri, akrabaları ve köylerindeki arkadaĢlarını kiĢilik ve karakter yönünden etkilemeleri, çevresindeki süregelen sosyal iliĢkileri yavaĢ yavaĢ hedef almaları komünistlik damgasının vurulmasında etkili olmuĢtur165

.

Cumhuriyetin bir getirisi olan kadın erkek eĢitliğinin, kız çocuklarının okula gönderilmesi görüĢünün enstitüler tarafından savunulması, hastaların üfürükçülere değil doktorlara götürülmesi gibi telkinler maksatlı bazı çevreler tarafından Düziçi Köy Enstitüsü‟ne dönük karalama propaganda da etkili olmuĢtur. Toplumsal değiĢim elbette tarihte de örnekleri olduğu gibi kolay ve birden gerçekleĢemezdi. Düziçi‟nde Köy Enstitüsü her türlü olumsuz propagandaya karĢı önündeki tüm engelleri kararlı duruĢlarından geri kalmamıĢ ve halkı büyük oranda kazanmıĢtır. Ġlçenin kurtuluĢ bayramına öncülük etmesi, sene sonu eğlenceleri ve belirli ayarlarda yapılan gösterilere halkın davet edilmesi Enstitüye olan halk sevgisini arttırmıĢ ve Köy Enstitülerindeki düĢünce ve hedefler bu yolla halka aktarılmıĢtır.

164

Mahmut Saral ile 02.10.2010 tarihinde Düziçi‟nde yapılan Mülakat. 165 Mahmut Saral ile 02.10.2010 tarihinde Düziçi‟nde yapılan Mülakat.

“Ben fakir olarak dünyaya geldim fakir giderim” gibi kaderci bir ümitsizliğin halk üzerindeki etkisi Köy Enstitüsü sayesinde büyük oranda yıkıma uğramıĢtır166

.

Düziçi Köy Enstitüsü‟ne kayıtlı olan Düziçili öğrenciler aile ve çevresine, arkadaĢlarına daha sonra da görev yaptıkları yerlerdeki insanlara, Ġstiklal Harbi ruhunu, Atatürkçü düĢünce sistemini egemen kılmaya çalıĢmıĢlardır. Köy Enstitüsünün varlığı ve Düziçili enstitü öğrencileri, CHP‟nin Düziçi‟nde yerel siyasette etkili olmasında âdeta bir öncü rol üstlenmiĢlerdir. Düziçi Köy Enstitüsü ve Düziçi Öğretmen Okuluna Düziçi ve civar köylerden kayıt olan öğrencilerin siyasi tercihleri ilerleyen yıllarda CHP ve diğer sol akımlarda kendisini göstermiĢtir. Haruniye‟de 1980 yılına kadar yapılan tüm seçimlerde CHP‟nin ezici üstünlüğünde Düziçi Köy Enstitüsü, Düziçi Öğretmen Okulu mezunu öğretmenlerin ve ailelerinin etkileri büyük olmuĢtur. Ancak diğer taraftan CHP‟ye ve diğer sol eğilimlere hiç oy vermemiĢ mezunların da varlığı azımsanmamalıdır. ÇalıĢmada adı geçen Ģahsiyetlerden Mustafa Kaçıra bir Köy Enstitülü olarak hiçbir zaman CHP‟li olmamıĢtır. Mustafa Kaçıra‟nın Atatürk sevgisi ile CHP‟li diye tanımlanan bir Köy Enstitülünün Atatürk, bayrak, vatan, hürriyet gibi alanlardaki düĢünceleri aynıdır. Düziçi Köy Enstitüsü mezun olan öğrencilerin büyük kısmı CHP„ye oy vermiĢ olabilir. Ancak CHP‟li olmayanların da Cumhuriyete, Atatürk devrimlerine olan bağlılıkları tartıĢma götürmez bir gerçektir167

.

Laiklik üzerinden yapılan tüm tartıĢmalarda Köy Enstitülünün düĢüncesi bellidir. Dinin siyaset ve ekonomi gibi alanlarda sömürülmesinde duruĢu bellidir. Dinini bir makam elde etme aracı olarak kullanılmasına Köy Enstitülü karĢıdır. Bu karĢı çıkıĢlar iĢte Köy Enstitülüye en ağır yakıĢtırmaların yapılmasında etkili olmuĢtur. Atatürk‟ün yaptığı Türk milleti tanımına Köy Enstitülü yürekten katılmıĢtır. Düziçi Köy Enstitüsünün 1951 mezunu M. Yılmaz‟ın, “Eğer Köy Enstitüleri kapatılmasaydı bugün Türkiye‟de etnik temele dayalı bir terör belası olmazdı” sözü Köy Enstitülerinin nasıl bir siyasi kültürün savunucusu olduğunu göstermektedir. Düziçi Köy Enstitüsü‟nden mezun olan Düziçili öğrencilerin kardeĢleri veya akrabaları da daha sonra Düziçi Öğretmen Okulu‟na devam etmiĢlerdir. Bu devamlılık Atatürk devrimlerine taraf olmayı, bağımsız bir Türkiye özlemi gibi siyasi baĢlıklarında hep gündemde kalmasını sağlamıĢtır. Gündemde kalan bu söylemler halkın siyasete ve politikaya da duyarlılığını canlı tutmuĢtur. ĠĢte tüm bunların sonucunda Düziçi‟nde etnik ayrımcılığa ve dinin sömürülmesi gibi örneklendirilebilecek bir siyaset yapılamamıĢtır. Oy verdiği parti ne olursa olsun bağımsızlık temelinde ülke bütünlüğüne taraf, güçlü bir devletinin olması

166 Mahmut Saral ile 02.10.2010 tarihinde Düziçi‟nde yapılan Mülakat. 167 Mahmut Saral ile 02.10.2010 tarihinde Düziçi‟nde yapılan Mülakat.

özlemiyle Atatürk‟ü önder kabul etmiĢ nesillerin yetiĢmesi Düziçi Köy Enstitüsünün yöre açısından bir mirasıdır 168

.

Enstitü mezunlarından Mahmut Saral‟ın anılarından anlaĢılacağı üzere komünistlik meselesinin Düziçi Köy Enstitüsü‟nde bir mesele olduğu görülmektedir. Örneğin Enstitü öğrencilerinin civarda yer alan Sabun Çayı‟nda eğlenmesi nedeniyle köylülerden birisinin öğrencileri komünistlikle suçlayarak tüfekle kovaladığı tespiti vardır169

. Buna benzer bir baĢka olay ise, 1946 seçimlerinin hemen öncesinde yaĢanmıĢtır. DP‟nin ileri gelenleri seçim öncesinde Haruniye Bucağına gelmiĢlerdir. Enstitü yönetimi muhtemel bir gerginliğe yol açmamak izin öğrencilerin dıĢarıya çıkmalarına izin vermemiĢlerdir. Ancak bununla birlikte öğrencilerin enstitü içerisinden geçmekte olan kalabalığı izlemesine de karıĢmamıĢlardır. Öğrenciler gelenleri görmeye çalıĢmıĢlar, hatta aralarından alkıĢlayanlar, “YaĢa”, “Varol” diye tezahürat yapanlar da olmuĢtur. Ancak bu kalabalık enstitünün tam karĢısına geldiğinde, kalabalığın içerisinden fırlayan bir adam bir arabanın üzerine çıkarak; “Bu komünist yuvalarını kapatacağız! Kahrolsun komünistler! Kahrolsun Allahsızlar! Bu yapıları, arsaları, tarlaları halka vereceğiz” diye bağırarak slogan atmıĢ, halk da bu adamı desteklemiĢtir. Hatta içlerinde çocukları enstitüde okuyan köylülerin varlığı da dikkat çekicidir170

. Bu noktada daha önce de bahsedildiği üzere, köylünün üzerine getirilen yükler, iĢ gücü kaybı vb. nedenlerle köylünün enstitülere karĢı olumsuz bakıĢ açısının önemli rol oynadığı düĢünülebilir171

.

Halkın bu protestosuna karĢılık olarak öğrenciler de “Yuh!” çekerek karĢılık vermiĢler, Saral‟ın ifadesiyle Köylü çocuklarla babalar karĢı karĢıya gelmeye baĢlamıĢlardır. Kalabalık da öğrencilere “Komünistler! Namus DüĢmanları” diyerek bölgeden uzaklaĢmıĢlardı. Böylece Düziçi Köy Enstitüsü öğrenciler ikinci kez “komünist” oluvermiĢlerdir172

.

Düziçi Köy Enstitüsü öğrencilerinin baĢına üçüncü komünistlik olayı bir yemek meselesinden dolayı gelmiĢtir. Enstitü müdürü A. Lütfi Dağlar 1947 yılının ortalarında enstitüden ayrılmıĢ yerine daha önce büyük bir ilçede orta okul müdürlüğü yapmıĢ olan Bakir Noda getirilmiĢtir. Enstitülere yabancı olan Noda ilk zamanlar öğrencilere bol yemek vermiĢ ve öğrencilerin sempatisini kazanmıĢ olmasına rağmen daha sonra bazı öğretmenlerin kıĢkırtmasıyla yemekler her geçen gün azaltılmıĢtır. Buna karĢılık öğrenciler ilk protestolarını yemek yedikleri tabaklarını mutfağa götürmeyerek baĢlatmıĢlardır. Buna karĢılık baĢta iyi

168

Mahmut Saral ile 02.10.2010 tarihinde Düziçi‟nde yapılan Mülakat. 169 Saral, Karartılan Aydınlık, s. 52-53.

170 Saral, Karartılan Aydınlık, s. 59. 171

Dündar, Köy Enstitüleri, s. 52; Koçak, “Siyasi”, s. 169. 172 Saral, Karartılan Aydınlık, s. 59-60.

niyetli çabalar gösteren Noda, haftalık eleĢtirileri yasaklamıĢ böylece baskıcı ve ezberci düĢünce ortaya çıkmıĢtır. Ġlerleyen süreçte tabakları mutfağa götürmeme eylemi tamamen yemek yememe eylemine dönüĢmüĢtür. Öğrenciler harçlıklarıyla dıĢarıda yemek yemeye baĢlamıĢlardır. Bunun üzerine bazı öğretmenler Noda‟ya bu olayı bakana götürmesini önermiĢlerdir. Ve sonunda Noda, bu öneriye uyarak Milli Eğitim Bakanlığına durumu yazmıĢtır. Bir süre sonra Düziçi Köy Enstitüsü, Milli Eğitim Bakanlığı MüfettiĢleri, jandarmalar ve sivil polislerle dolmuĢtur. Öğrenciler uzun sorgulamalara alınıyor, her taĢın altında komünist aranıyordu. Oysa Saral‟ın belirttiğine göre gerek kendisi hatta kendisinden üst sınıflar dahi komünizmin ne olduğunu dahi bilmiyorlardı. komünistlik “kan bağı olanlarla iliĢki kurmak, çok kadınlılık Ģeklinde tarif ediliyor”, bilinenler de bununla sınırlı kalıyordu. Oysa Enstitü‟deki öğrencilerin büyük çoğunluğu dinin toplumsal denetiminin oldukça güçlü olduğu köylerden gelmiĢlerdi. Bu Ģekilde duydukları komünizmden “tiksinmeye” baĢlamıĢlardı. Komünist olarak bildikleri tek bir kiĢi vardı, o da kendilerini komünistlikle suçlayan ve ahlâksızlıklarıyla bilinen bölge insanlarından “Tüysüz” diye bilinen kiĢiydi. Öğrencilerin komünizmle ilgili en ciddi bilgisi Rusya‟daki komünizmin Türklüğün tarihsel düĢmanı olmasıydı. Buna rağmen bu cadı avı sonunda bazı öğretmenler, bazı öğrenciler düzmece suçlarla baĢka enstitülere sürülmüĢlerdir173

. Anılarında bu olayları öznel bir çerçevede anlatan Mahmut Saral‟ın baĢına komünistlik meselesi yüzünden daha 16 yaĢında iken sorgulamalara, baskıya, dayağa ve sürgüne maruz kaldığı görülmüĢtür174

.

Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın ardından Soğuk savaĢ dönemine geçilmesiyle birlikte bu süreç tüm dünyada özellikle de ABD‟de olduğu gibi Türkiye‟de de kendisini hissetirmiĢtir. ABD‟de McCarty döneminde bir cadı avı baĢlatılacaktır. Charlie Chaplin, Walt Disney gibi önemli isimlere komünist olmadıklarına dair yeminler ettirilecek, casuslukla suçlanan Rosenberg‟ler idam edileceklerdir175

. Yine bu dönemde Türkiye‟de de benzer durumlara sadece Düziçi‟nde değil ülkenin dört bir tarafında rastlamak mümkündür. Ankara DTCF‟de görev yapan Niyazi Berkes, Pertev Naili Boratav, Behice Boran, Muzaffer ġerif BaĢoğlu gibi isimler de Türkiye‟deki antikomünist dalga sonucunda davalarla, görevden uzaklaĢtırmalarla karĢı karĢıya kalacaklar, sonunda üniversitelerinden ve hatta ülkelerinden ayrılmak zorunda kalacaklardır. ĠĢin daha da ilginç tarafı komünist olmakla suçlanan bu isimlerin hiçbiri Doğu

173 Saral, Karartılan Aydınlık, s. 66-69. 174

Saral, Karartılan Aydınlık, s. 91-107.

175 Baskın Oran, “1945-1960: Batı Bloku Ekseninde Türkiye – 1, Dönemin Bilançosu”, Türk DıĢ

Politikası, KurtuluĢ SavaĢından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, C. 1, (Ed. Baskın Oran), ĠletiĢim

Yay., Ġstanbul 2008, s. 484-485; Eric Hobsbawm, Kısa 20. Yüzyıl, AĢırılıklar Çağı 1914-1991,(Çev. Yavuz Alogan), Everest Yay., Ġstanbul 2007, s. 310, 314-317.

Bloku ülkelerine, komünist rejimle yönetilen ülkelere kaçmamıĢlar, Niyazi Berkes Kanada‟ya, Muzaffer ġerif BaĢoğlu ABD‟ye, Pertev Naili Boratav ise Fransa‟ya giderek uzun bir müddet akademik hayatlarını buralarda sürdürmüĢlerdir176

.

Özetle değiĢen dünya koĢulları içerisinde Soğuk SavaĢ‟a paralel olarak Türkiye‟de ortaya çıkan antikomünist hareket neticesinde birçok eğitim kurumu ile birlikte kaçınılmaz olarak Köy Enstitüleri ve Düziçi Köy Enstitüsü de yara alacak ve bu süreçten olumsuz bir Ģekilde etkilenecektir.