• Sonuç bulunamadı

Kaynağı bakımından sınıflandırılırsa, doğuĢtan meydana gelen engellilik sebepleri arasında birtakım genetik nedenler, akraba evliliğinin getirdiği olumsuzluklar, hamilelik zamanında annenin karĢı karĢıya kaldığı travmalar hastalıklar, ilaç kullanımı, ıĢınlara maruz olmak, annedeki alkol ve madde bağımlılığı, beslenme yönünden yetersiz kalması ve benzeri nedenler sayılabilmektedir. Tüm verilen bu nedenler kaçınılmayan, önlenemeyen sorunlar değildir. Tıp bilimi kapsamında yapılan araĢtırmalar ile genetik sebeplerin bile en azından bir bölümü daha öncesinden bilinen nedenlerdir. Doğum sırasında ve sonrasında 'kazanılan" engellilik haline değinilirse kötü ve yetersiz Ģartlarda yapılan doğumlar, travmalar, yanlıĢ uygulamalar vb. akla gelen engellilik durumlarındandır.

42 Doğum sonrası meydana gelen olaylar arasında ise ev kazaları, iĢ kazaları, trafik kazaları, endüstriyel kazalar, savaĢlar terör olayları, deprem ve benzeri yıkımlar, büyük sanayi kazalarının yaĢanması vb. temel engellilik sebepleri arasında yer almaktadırlar. Bu sayılan sebeplerden anlaĢılan durum, büyük çoğunluğunun önlenebilir nitelikte olduğudur(Koca, 2010:5).

“Engelli türleri Ģöyle açıklanmıĢtır; 1-Zihinsel engelliler, 2-Ortopedik engelliler, 3-Görme engelliler, 4-ĠĢitme ve konuĢma engelliler, 5-Ruhsal ve Duygusal Hastalığı Olan Engelliler, 6-Süreğen Hastalıklı Engelliler”

Engelli kiĢiler, doğrudan aileleri ile bağlantıları göz önünde tutulursa, genel olarak engellilik konusu yaklaĢık 10 milyon insanı bağlayan bir durum olarak incelenmektedir. Engelli olan nüfusun toplam nüfus kapsamındaki payı %12.29‟dur. Görme, ortopedik, iĢitme, dil ve konuĢma ile zihinsel engellilerin oranı %2.58 iken (yaklaĢık 1.8 milyon) süreğen hastalığa yakalananların oranı ise % 9.70‟dir(YaklaĢık 6.6 milyon). Engellilerin oranları yaĢ grubu bağlamında incelendiği zaman her iki grupta da ileri yaĢlarda artıĢ göstermektedir. Fakat, yaĢanan bu artıĢ süreğen hastalıklılarda diğer özür sınıfındakilere nazaran daha fazla görünmektedir. 0-9 yaĢ grubunda ortopedik, zihinsel, görme, iĢitme, dil ve konuĢma engellilerin oranı %1.54 iken 0-9 yaĢ grubundaki süreğen hastalığı bulunanların oranı % 2.60‟tır. Bu oran, görme, iĢitme, ortopedik, dil ve konuĢma ile zihinsel engelli olanlarda 50-59 yaĢ grubu, süreğen hastalıklılarda ise 20-29 yaĢ grubunda yaklaĢık iki katına yükselmektedir(ÖZĠDA, 2010:3).

Ortopedik, görme, iĢitme, dil ve konuĢma ile zihinsel engelli nüfus cinsiyet ayrımı bakımından değerlendirildiğinde, erkeklerin oranının daha fazla olduğu, süreğen hastalığa sahip nüfusta ise kadınların daha yüksek oranda olduğu görülmektedir. Ortopedik, görme, iĢitme, dil ve konuĢma ile zihinsel engelli kiĢilerin oranı kırda daha fazlayken, süreğen hastalığı bulunanların oranı kentte daha fazladır. Engellilik oranı bölgelere göre incelendiği zaman ortopedik, görme, iĢitme, dil ve konuĢma ile zihinsel engelli kiĢilerin oranı % 3.22 ile en yüksek Karadeniz

43 Bölgesinde, % 2.23 ile en düĢük Marmara Bölgesinde rastlanılmaktadır. Süreğen hastalıklıların oranı ise % 10.90 ile en yüksek Marmara Bölgesinde, % 7.18 ile en düĢük Güneydoğu Anadolu Bölgesinde görülmektedir(TÜĠK 2010, 2011).

Bölgeler bakımından dağılım incelendiği zaman engellilik oranının % 3,22 ile Karadeniz Bölgesi‟nde en yüksek, % 2,23 ile Marmara Bölgesi‟nde en düĢük olduğu açıklanmıĢtır. Süreğen hastalıklıların oranı ise % 10,90 ile en fazla Marmara Bölgesi‟nde % 7,18 ile en az Güneydoğu Anadolu Bölgesi‟nde olduğu gözlenmektedir(Ölmezoğlu, 2015:53).

TUĠK 2002, Genel Nüfus Sayımı, Devlet Ġstatistik Enstitüsü‟nün 2002 yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçları ile Türkiye‟de toplam engelli nüfusun 1.234.139 seviyesinde olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Engelli grupları kapsamında fiziksel engelliler 472.629 birey(toplamın %38.2‟si) ile sayıca en çoktur. Engelli grupları arasında sayıca en düĢük orandaki grup ise 55.480 kiĢi(toplamın %4,5‟i) ile konuĢma engelliler grubudur(Sezen, 2007:25).

Engellilerin, günümüzde öne çıkardığı sorunlar içinden; eriĢilebilirlik, sağlık, istihdam, eğitim, kiĢilik gibi talepleri engelli oldukları için değil de insan olmalarından dolayı haklı oldukları bir durum ve gerçekleĢtirilmesi gereken talepler olarak ele alınabilir. Son dönemlerde dünyada engelli kiĢinin onur ve gururuna saygının iyi bir temele oturtulması ve temel hak ve özgürlüklerden en geniĢ düzeyde ve eĢit Ģekilde faydalanmaları için politikalar geliĢtirilmesine hız verilmiĢ, bu hususta insan hakları sözleĢmeleri ortaya konulmuĢtur. Çıkarılan kanunlar kadar, yasaların tanınmıĢlığı da önemli olmaktadır. Haklarını bilmelerine rağmen talep etme imkanı olmayan engelliler arasında bulunan gruplardan bir diğeri “iĢitme”, “dil ve konuĢma” engeli olan kiĢilerdir. Ülkemizde engellilik genellikle tekerlekli sandalye üzerinden gitmekte bahsedilmekte ve talepler ortopedik alan üzerinde yoğun olarak Ģekillenmektedir. Oysaki diğer engel türleri içinde sorunlar oldukça fazladır. “ĠĢitme”, “dil ve konuĢma” engelli bireyler, özellikle istihdam alanında büyük sıkıntılar ve engellere maruz kalmaktadır. Engelliler için iĢ taleplerinin; çağrı merkezi, sekreterlik gibi, iĢitme ve konuĢmaya dayanması, bu gruba dahil olan

44 engelli bireylerin iĢ arama ve bulma hususunda sorunlarla yüz yüze gelmesine ve dolaylı olarak ayrımcılığa maruz kalmasına sebep olmaktadır(Kaya, 2015:48-49)

Engelli türleri ile ilgili tanımlamaları Ģu Ģekilde açıklayabiliriz(TÜĠK 2010, 2011);

1.1.4.1. Görme Engelliler

Bir gözünde veya iki gözünde kısmi veya tam görme kaybı veya bozukluğu bulunan bireylerden oluĢan gruptur(TÜĠK 2010, 2011). Görme engelli, Avrupa ülkelerinde geçerliliği süren tanımlamaya göre; alınan tüm tedbirlere karĢın, çok iyi gören gözünde, görebilme düzeyinin en çok 1/20'si bulunan ve görüĢ açısı 20 'yi geçemeyen insanlar olarak belirlenmiĢtir(Aslan, 2017:7).

Ülkemizde, görme engelliler hakkında 2010 senesinde TÜĠK‟ in yaptığı Özürlülerin Sorun ve Beklentileri AraĢtırması çerçevesinde yüzdelik dağılımları Ģöyle verilmiĢtir: Görme engelliler toplam oranın %8.4‟nü kapsamaktadır. Bu dilimde yer alanların %67‟si erkek ve %33‟ ü kadın; %59.2‟ si kent, %40.2‟si kırsal yerleĢimde; görme kaybı(özür oranı) %20-39 arasındaki kiĢiler%28.3; %40-69 arası bulunanlar %28.1; %70 ve üstü olanlar %43.6‟tür. YaĢ grubuna göre ise 0-6 yaĢ arasında olan kiĢiler %1.4; 7-14 yaĢ aralığında olanlar %5.1; 15-24 yaĢ %16.1; 25-44 yaĢ aralığında olanlar %36.2; 45-64 yaĢ aralığında olanlar %25.5 ve 65 yaĢ ve üstü kiĢiler %15.8‟ ini oluĢturmaktadır.

1.1.4.2. “Duyma, Dil ve KonuĢma Engelliler”

ĠĢitme; tek veya iki kulağında kısmi veya tam iĢitme kaybı olan insanlardır. ĠĢitme cihazı kullanan kiĢiler de bu gruba dahil olmaktadır. Dil ve KonuĢma; Herhangi bir sebeple konuĢamayan veya konuĢmanın akıcı olmasında, hızında, ifade Ģeklinde, ses düzeyinde bozukluk geçiren bireylerdir.

“ĠĢitme”, “dil ve konuĢma” engelli bireylerin mağdur olmalarındaki en büyük sebeplerden biri de, iletiĢim sağlayabilecekleri ve kendilerini ifade edebilecek Ģekilde “iĢaret dilini” kamusal sahada anlayabilen ve haberdar olan muhataplarının bulunmamasıdır. Bu durumdaki büyük bir eksiklik kamusal alanda iĢaret dilinin

45 resmi olarak kabul görmemesidir. BaĢta BirleĢmiĢ Milletler Medeni ve Siyasi Haklar SözleĢmesi olmak üzere uluslararası insan hakları sözleĢmeleri “ifade ve düĢünce özgürlüğüne” ve “anadilde eğitim” e vurgu yapılmıĢ ve bunu esas olan haklardan biri olarak kabul görmüĢtür.

Türkiye Ġstatistik Kurumunun(TÜĠK) 2011 yılında yaptığı Nüfus ve Konut AraĢtırması‟na göre toplam nüfusun(3 ve daha yukarı yaĢ) %6,9‟unun en az bir engeli bulunmaktadır. Ġmplant ya da iĢitme cihazı kullanmakta olsa bile iĢitmede çok zorlanan veya hiç duyamayan nüfusun oranı %1,1; iĢitmede biraz sıkıntı yaĢadığını beyan eden nüfusun oranı ise %3,7'dir. KırĢehir ilinde toplam nüfus(3 ve daha yukarı yaĢ) kapsamında en az bir engeli bulunan nüfusun oranı %11,4; iĢitmede güçlük çeken nüfusun oranı ise 1,9‟dur(Nüfus ve Konut AraĢtırması, 2011).

1.1.4.3. Ortopedik Engelliler

DoğuĢtan ya da hayatın herhangi bir döneminde oluĢan bir hastalık veya kaza neticesinde kas, iskelet ya da sinir sisteminde sorunların ortaya çıkmasıyla, günlük yaĢamdaki aktiviteleri gerçekleĢtiremeyecek seviyede bedensel noksanlığa sahip kiĢiler ortopedik engelli olarak belirtilmektedir(Aslan, 2017:7). Kas ve iskelet sisteminde yetersizlik, noksanlık ve fonksiyon kaybı yaĢayan bireylerdir. Kol, parmak, ayak, bacak ve omurgalarında kısalık, noksanlık, fazlalık, hareketsizlik, Ģekil bozukluğu, kas güçsüzlüğü, kemik hastalığı olanlar, yokluk, felçliler, serebral palsi, spastikler ve spina bifida hastaları bu grupta yer almaktadır(TÜĠK 2010, 2011).

Bedensel engellilerin kendilerinden beklenen çoğu aktiviteyi gerçekleĢtiremiyor olmaları, günlük hayat aktivitelerini bağımsızca sağlayamamaları, ebeveynlerine bağlı yaĢamaları ve sosyal yaĢam kısıtlılıklarından dolayı kendinde yetersizlik hissetmesi, anksiyete, depresyon, yalnızlık gibi negatif düĢüncelerle neticelenmektedir. Engellilik hem çocukların hem de ebeveynlerinin fiziksel, duygusal, sosyal bakımdan etkilenmelerine ve her türlü sorunlarla karĢı karĢıya kalmalarına sebep olmaktadır(Aykanat Girgin ve Balcı, 2015:305).

Dünya Sağlık Örgütü verilerine bakılırsa, dünyada 500 milyondan çok kiĢinin engelli sayıldığı ve toplam nüfusun %10‟nunu temsil ettiği vurgulanmaktadır. Ulusal

46 Engelliler Veri Tabanına kayıtlı engelliler % 8.8‟i ortopedik engelli kiĢilerdir(TÜĠK 2010, 2011).

1.1.4.4. Zihinsel Engelliler

Zihinsel engellilik, bireyde, doğum öncesi, doğum sırası veya sonrasındaki geliĢim aĢamasında, farklı sebeplerle, geliĢim ve fonksiyonlarında ortaya çıkan gerileme, duraklama ve sürekli yaĢlanma ile var olabilen ve bununla bağlantılı olarak uyumlu ve daha etkili davranıĢlarda gerilik ve yetersizliğin devamlı olarak yaĢandığı durumdur(Aslan, 2017:7). Her türlü derecelerde zihinsel yetersizliği bulunan bireyleri tanımlayan kavramdır. Zekâ geriliği bulunanlar(mental retardasyon), Down Sendromu, Fenilketonüri (zekâ geriliğine neden olmuĢsa) bu gruba dahil olmaktadır(TÜĠK 2010, 2011).

Zihin engeli olan bireyler; 1. Daha az desteğe ihtiyacı olanlar, 2. Sınırlı desteğe ihtiyaç duyanlar, 3. Yoğun desteğe ihtiyaç duyanlar, 4. Yaygın desteğe gereksinimi olanlar Ģeklinde dört farklı düzeyde gruplandırılmaktadır(Cavkaytar ve Diken, 2006; Koca, 2017:7).

1.1.4.5. Ruhsal ve Duygusal Hastalığı Olan Engelliler

Duygu, düĢünce ve davranıĢlarda oluĢan normalden daha farklı örüntüler sebebiyle günlük yaĢam aktivitelerini gerçekleĢtirebilmede, bireyler arası iliĢkilerini sürdürmede güçlükler yaĢayan insanlardır. Depresyon, Ģizofreni gibi hastalıklar bu gruba dahil olmaktadır.

1.1.4.6. Süreğen Hastalıklı Engelliler

Ġnsanların çalıĢma kapasitesi ve fonksiyonlarının kısıtlanmasına sebep olan, sürekli bakım ve tedavi gerekli olan hastalıklardandır(kan hastalığı, kalp-damar yolu, solunum sistemi, sinir sistemi hastalıkları, sindirim sistemi, üreme yolları hastalıkları, cilt ve deri hastalığı, kanserler, endokrin ve metabolik hastalıkları, HIV) engelli çeĢitleri içerisindedir.

47 Kronik problemlerin engellilik kavramının kapsamında olmasının sebebi engelliliğin hayatın herhangi bir evresinde kısa veya uzun süreli sağlık problemlerinden kaynaklanabilme durumudur. Toplumdaki genel düĢüncelerin aksine engelli kiĢi yalnızca gözlenebilen bir fonksiyon kaybı olan insan değil de, bir AIDS hastalığı olan, çocukluk çağında kanser tedavisi alarak hayata tutunmuĢ ya da ağır bir lenf kanseri olan kiĢi gibi veya ara sıra gerçeği yorumlamanın ve/veya yargılama ve muhakeme kabiliyeti gibi biliĢsel iĢlevlerin bozulmuĢ olduğu Ģiddetli major depresyonu, manik depresif bozukluğu veya Ģizofreni rahatsızlığı olan kiĢiler gibi toplum hayatına uyum sağlama ve günlük ihtiyaçlarını karĢılamada zorluklar yaĢayan bireyler olarak belirtilmektedir(Çınarlı, 2008:6-7).

1.1.4.7. Çoklu Diğer Engellilik

Birden çok engel çeĢidine sahip olan bireylerin oluĢturduğu çoklu sınıftır(TÜĠK, 2010).