• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNÇÜ BÖLÜM

3. ÇİN-ORTADOĞU ÜLKELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN GENEL GÖRÜNÜMÜ

3.1.3. Çin Ortadoğu İlişkilerinde Ekonomik Faktörler

3.1.3.3. Enerji İş Birliği

1960’lı yıllarda Ortadoğu politikasının temelini “ulusal kurtuluş hareketlerine destek vermek”

üzerine kuran Çin, 1980’ler boyunca bölge ile ilişkilerini Suudi Arabistan, İran, Irak ve hatta İsrail’e yaptığı silah satışları aracılığıyla şekillendirmiştir. Pekin’in Ortadoğu politikasının enerji odaklı belirlenişi ancak 1993’te Çin’in net petrol ithalatçısı bir ülke haline gelmesi sonrasına rastlamaktadır.

İlk kez bu tarihte petrol tüketimi petrol üretimini aşan Çin, 2001 yılında yayınladığı 10. Beş Yılık Planı’nda Çinli şirketler için “Dışa Açılım Stratejisi”ni kabul etmiştir.560 Dışa Açılım Stratejisi ile özellikle enerji alanında okyanus ötesi bölgelere açılım kararı alınmış ve üç önemli petrol şirketi (CNPC, Sinopec Grup, CNOOC) Ortadoğu’da petrol arama, çıkarma, rafineri ve boru hattı inşası gibi faaliyetlerde bulunmaları için teşvik edilmiştir. 561 Pekin’in 1990’lardan sonra Ortadoğu politikasının temelini “enerji arzının güvenliğini sağlama” hedefinin oluşturması, pek çok politikacı ve akademisyen tarafından enerji arz güvenliğinin Çin için ekonomik yükselişin önkoşulu olduğuna vurgu yapılmasına yol açmıştır. Ancak, dünyadaki diğer güçlerin aksine Çin için enerji arzının güven altına alınması yalnızca ekonomik gelişimin sürdürülebilir olmasını değil aynı zamanda halkın refahının artmasını, ordunun hızlı modernizasyonunu ve en önemlisi rejimin devamını sağlaması gibi işlevlere sahip olması açısından önem taşımaktadır.562

Bu kapsamda Çin için hem ulusal ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanması hem de uluslararası bir güce dönüşmenin ön koşulu olan enerji güvenliği, Pekin’in enerji arz kaynaklarını çeşitlendirmesini ve dış politikasının bu öncelik doğrultusunda belirlenmesini gerekli kılmaktadır.

1990 sonrası Ortadoğu politikasını bu öncelikleri göz önünde bulundurarak belirleyen Çin, 2014 yılında toplam enerji ithalatının %51’ini Ortadoğu’dan gerçekleştirmiş ve 2015 yılında dünyanın en fazla enerji ithal eden ülkesi konumuna yükselmiştir.563 Dünyadaki toplam petrol rezervlerinin yaklaşık %72’sine sahip olan Ortadoğu bölgesinin petrol üreten ülkeleri ile 2018 yılında dünyadaki

560Thomas Vendryes, “The “going out” strategy: economic moves with political consequences”, Facıng the Risks of the

“Going Out Strategy”, European Council on Foreign Relations, 2012, s.5

561 Manochehr Dorraj ve James E. English, “China’s Strategy for Energy Acquisition in the Middle East: Potential for conflict and Cooperation with the United States”, Asian Politics&Policy, 4 (2), 2012, s.175

562R. Kutay Karaca, “Çin’in Değişen Enerji Stratejisinin Dış Politikasına Etkileri (1990–2010)”, Uluslararası İlişkiler, 9 (33), 2012, s.93

563 The Economist, “The great well of China”, June 18 2015, https://www.economist.com/middle-east-and-africa/2015/06/18/the-great-well-of-china

140

toplam enerji tüketiminin % 23.6’sını564 tek başına gerçekleştiren Çin arasında kurulan enerji ilişkileri, Pekin’in küresel enerji piyasalarında ABD’nin yerini alarak yeni hegemon güç olmaya çalıştığı yönünde bir söyleme yol açmıştır. Fakat Çinli politikacı ve bilim insanları, ABD ve Çin’in enerji politikalarını birbirinden ayırt etmekte ve bu politikaları farklı iki teori altında karşı karşıya getirmektedirler.

Bu konuda özellikle Shu tarafından ortaya atılan teze göre ABD’nin petrol güvenlik yaklaşımı Hegemonik İstikrar Teorisi altında “mutlak güvenlik anlayışı” olarak tanımlanabilirken Çin’in petrol güvenlik yaklaşımı “Ahenkli Dünya Teorisi” altında “göreli güvenlik yaklaşımı” olarak ifade edilebilir. Bu sebeple, Çin ile ABD arasındaki mevcut ve gelecekte yaşanacak stratejik rekabet ve Ortadoğu ile diğer enerji zengini bölgelerde yaşanabilecek olası çatışmalar; her iki tarafın benimsemiş olduğu bu farklı petrol-güvenliği yaklaşımlarının bir sonucu olarak ortaya çıkacaktır.565 Esasen Ortadoğu’ya olan enerji bağımlılığını önemli ölçüde azaltmış olan ABD için Çin ile çatışma unsuru oluşturacak faktör enerji bağlantılarından ziyade Pekin yönetiminin bölgenin stratejik ve jeopolitik geleceği üzerinde etkili hale gelme olasılığıdır. Bu kapsamda Ortadoğu’dan gerçekleştirmiş olduğu enerji alımının %.43’ünü Hürmüz Boğazı üzerinden ithal eden Çin566, Hürmüz Boğazı, Bab el-Mandeb Boğazı ve Süveyş Kanalları üzerindeki askerî varlığını artırmış, Körfez ülkeleri, Mısır, İsrail ve İran’da uğrama limanları inşa etmiş ve son olarak 2017’de İran ile Hürmüz Boğazı’nda ortak deniz tatbikatı gerçekleştirmiştir.567 Özellikle Irak ve Afganistan savaşları ile bölgesel istikrarsızlığa sebep olan ve İran üzerinde uyguladığı yaptırımlarla Tahran’ı izole eden ABD karşısında Çin, bölgede sömürge geçmişinin olmaması, devlet egemenliğine şiddet yolu ile müdahaleye karşı çıkması ve yayılmacılık eğilimi göstermemesi gibi sebeplerle Ortadoğu enerji piyasalarına oldukça hızlı bir giriş yapmıştır.568

Ortadoğu’dan küresel piyasalara yapılan ham petrol ihracatı içerisinde Çin’in yükselen payını göstermesi açısından aşağıdaki tablo önemli göstergelere sahiptir.

564 BP, Statistical Review of World Energy 2019, s.8. https://www.bp.com/content/dam/bp/business-sites/en/

global/corporate/pdfs/energy-economics/statistical-review/bp-stats-review-2019-full-report.pdf (e.t. 13.0.2019).

565Xianlin Shu, “The United States’ Strategy Towards the Middle East Oil and China’s Energy Security”, China-Middle East Relations: Review and Analysis, Volume 1, (Editor in-Chief) Yang Guang, (Translators: Liu Maomin ve Michelle Wan), Paths International Ltd. (UK) in associated with Social Sciences Acedemic Press, China, 2013, s.38

566 Jeremy Bender ve Armin Rosen, This Pentagon map shows what's really driving China's military and diplomatic strategy, Business Insider, May 13 2015, https://www.businessinsider.com/this-map-shows-chinas-global-energy-ties-2015-5 (e.t. 13.0.2019).

567Daniel Kliman ve Abigail Grace, “China Smells Opportunity in the Middle East’s Crisis”, Foreign Policy, June 14, 2018. https://foreignpolicy.com/2018/06/14/china-smells-opportunity-in-the-middle-easts-crisis/ (e.t. 10.07.2019).

568 Dorraj ve English, a.g.e., s.175

141

Tablo 7: Ortadoğu’dan Diğer Bölgelere Yapılan Ham Petrol Ticaretinde Ülkelerin Payları (milyon ton – 2018)

ABD Avrupa Çin Hindistan Japonya

Irak 25.8 48.7 45.0 47.7 2.7

Kuveyt 3.9 5.8 23.2 11.4 11.7

Suudi Arabistan 43.3 41.3 56.7 39.3 57.4

Birleşik Arap

Emirlikleri 0.3 0.7 12.2 16.0 37.3

Diğer Ortadoğu - 27.6 66.0 32.4 21.9

Kaynak: BP, Statistical Review of World Energy 2019, s.28. https://www.bp.com/

content/dam/bp/business-sites/en/global/corporate/pdfs/energy-economics/statistical-review/bp-stats-review-2019-full-report.pdf (e.t. 13.0.2019).

Tablodaki verilere göre Çin, Ortadoğu’nun önemli petrol üreticisi ülkelerinden yapılan ihracatın yöneldiği en önemli pazar ülke konumundadır. Ortadoğu’dan gerçekleştirdiği petrol ithalatının ikiye katlanması beklenen Çin için bu rakamların giderek yükseleceği ve Ortadoğu-Çin arasındaki ilişkilerde enerji boyutunun temel odak noktası olmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Örneğin Çin’in önemli enerji anlaşmalarına sahip olduğu ülkelerden birisi olan Irak ile ilişkilerinde enerji boyutu, Pekin yönetiminin Irak’ta izlediği dış politikanın temel belirleyicisi olmuştur. ABD’nin 2003 yılında Irak’ta başlatmış olduğu savaş, Çin’in Irak ile daha önce yapmış olduğu petrol ve enerji anlaşmalarını geçersiz hale getirmiştir. Çin, ABD’nin Irak’ta bulunmasına her zaman karşı çıkmış ve savaş sonrasında diğer büyük güçler gibi ülkenin yeniden toparlanması için önemli destekte bulunmuştur. Savaş sonrasında Çin, Irak’ın Çin’e olan borçlarının büyük bir kısmını oluşturan 25 milyon dolarlık borcunu sildiğini duyurmuş ve 2004 Haziran’da Irak Geçici Hükümeti’nin kurulmasından yalnız iki hafta sonra Bağdat’daki Çin büyükelçiliğini yeniden açmıştır. Irak’ta düzenlenecek seçimler için ülkeye materyal destek sunmuş, Iraklı öğrencilerin Çin’de okuması için burslar sağlamış ve Çin Dış İlişkiler Üniversitesi’nde (China Foreign Affairs University) Iraklı diplomatlara eğitim vermiştir.569 Fakat Çinli analist Yufeng Mao’nun da belirttiği gibi Çin’in Irak’a yönelik bu cömertliğinin tek sebebi “tamamen iyi niyet” ile açıklanamaz. Bundan daha çok Çin, savaş sonrası Irak’ta büyük altyapı projeleri ve enerji anlaşmaları sağlamaya çalıştığı için bu şekilde bir politika izlemektedir.570

Pekin’in Ortadoğu’daki enerji ilişkileri ve genel dış politikasını şekillendiren önemli faktörlerden birisi olarak Calabrese, 1973 Ekim ayından sonra OPEC’in kurulma kararına vurgu yapmaktadır. 1973 petrol ambargosu, dikkatini sadece Körfez ülkelerine yoğunlaştıran Çin dış politikasının Arap Dünyası ile ilişkilerini de dönüşüme uğratmıştır. Suudi Arabistan ve İran’a silah

569Zhu, “China’s New Diplomacy in the Middle East and Its Implication for the United States”, s.42

570Yufeng Mao, “Beijing’s Two-pronged Iraq Policy”, China Brief, 5 (12), the Jamestown Foundation, Washington, D.C, May 24, 2005, https://jamestown.org/program/beijings-two-pronged-iraq-policy/ (e.t. 29.04.2019)

142

satışı, 2003 yılından sonra Irak petrol sektöründen kazanılan pay, Çin’in bölgede daha aktif şekilde kalmasına yol açmaktadır. Tüm gözlemciler, Çin’in 21. Yüzyılda hızla yükselen ithal hidrokarbon talebinin petrol ihraç eden ülkeler ile ilişkilerinin gelişmesinde temel sebep olduğunu kabul etmektedir.571

Bununla birlikte Çin’in enerji kullanımında Ortadoğu kaynaklarına olan bağımlılığı, bölgenin istikrarını Pekin için yalnızca bir dış politika hedefi değil aynı zamanda ulusal çıkar haline getirmektedir. 2011 ve sonrasında meydana gelen Arap Baharı ve sonrasında ortaya çıkan gelişmeler, Asya’nın belli başlı büyük devletlerinin politika karar vericilerini, enerji ithalinde Ortadoğu’ya olan bağımlılıkları ve bu kapsamda ortaya çıkan enerji güvenliği düzenlemeleri konusunda düşünmeye sevk etmiştir. Bu sorunsal özellikle net enerji ithalatçısı haline gelen Çin, Japonya, Güney Kore, Singapur, Tayvan ve Filipinler gibi ülkeleri daha derinden ilgilendirmiştir. Arap Baharı sonrası uluslararası piyasalarda petrol fiyatlarının yükselmesi, Asya ülkelerini başta Doğu ve Güney Çin Denizi olmak üzere kendi ülkelerine daha yakın ve enerji zengini alanlardaki iddiaları konusunda daha saldırgan hale getirmiştir.572 Bu kapsamda Ortadoğu’dan yapmış olduğu petrol ithalatını çeşitlendirme konusunda önemli adımlar atmış olan Çin, aynı zamanda bölge ile ilişkilerini ekonomik kaygıların ötesine taşımıştır. Ekonomik ve siyasi ilişkilerini desteklemek üzere Çin’in Ortadoğu’da en fazla odaklandığı diğer politikalar ise kültürel ilişkilere yönelmiştir.