• Sonuç bulunamadı

1. U LUSLARARASI İLİŞKİLER’DE HEGEMONYA KAVRAMININ GELİŞİMİ VE DÜNYA SİSTEMLERİ ANALİZİ

1.3. Uluslararası İlişkiler’de Hegemonik Geçiş Anlatısına İlişkin Teorik Çerçeve

1.3.1. Andre Gunder Frank ve 5000 Yıllık Dünya Sistemi Anlatısı

Uluslararası İlişkiler literatüründe 1960’lı yıllarda başlayan Bağlantısızlık Hareketi ve Üçüncü Dünyacı akımın da etkisiyle geleneksel Uluslararası İlişkiler teorilerine alternatif bir yorum olarak ortaya çıkan Bağımlılık Okulu, Andre Gunder Frank’ın sistemsel çalışmalarını dayandırdığı ilk kuramlardan biri olmuştur. Bununla birlikte 1970-1991 döneminde dünya politikasında meydana gelen değişim ve dönüşümler Frank’ı Dünya Sistemleri analizi çerçevesinde çalışmaya sevk etmiş ve geliştirdiği “azgelişmişliğin gelişmesi” ve “yeniden Doğu” (re-Orient) gibi kavramlar ile mevcut paradigmaların yıkılmasına ve yeni bir paradigmanın oluşturulmasına katkı sağlamıştır.165

1991 yılında sosyalist sistemin kapitalist sistem içerisinde bir parçaya dönüşerek yok olması ve Asya ülkelerinin dikkat çeken yükselişi, A.G. Frank için “dünya ekonomik sistemi” teorilerinin yetersizliğini ortaya çıkarmış ve teorinin yeniden ele alınması için uygun ortamı sağlamıştır. Nitekim Braudel ve Wallerstein tarafından kabul edilen Avro-Amerikan merkezli dünya ekonomisi teorisi, mevcut sistemin 1450’de Batı Avrupa’da ortaya çıkarak tüm dünyaya yayıldığını iddia etmiş ve bu sebeple Doğu Asya’daki devletlerin 1980 ve 1990’lı yıllardaki istikrarlı yükselişini açıklayamamıştır. Bu kapsamda 1994 yılında yayınladığı makalesinde Frank, Braudel ve Wallerstein’ın iddia ettiğinin aksine modern dünya ekonomisinin kökeninin Asya merkezli olduğunu ve ancak 1800’lerden sonra Avrupa’nın ön plana çıkmaya başladığını öne sürmüştür.166

Frank’ın savunduğu en önemli tez, dünya üzerindeki herhangi bir bölgenin gelişiminin açıklanabilmesi için bu bölgeyi oluşturan parçaların toplamından daha fazlası olan bütünün analiz edilmesi gerektiği yönündedir.167 Bu kapsamda en önemli eserlerinden birisi olan Yeniden Doğu kitabında Frank, Wallerstein’ın 1500 yılından sonra başladığını varsaydığı “modern dünya sistemi”nin oluşumunda 1500’lerden önce başlayan eski dünya sisteminin oynadığı rolü ortaya koymaya çalışmıştır. Yaptığı çalışmalarda 1500’ler öncesinde var olan dünya sistemi içerisindeki Osmanlı, Babür, Safevi, Qing ve Habsburg gibi pek çok önemli devletin eşzamanlı biçimde

“yıkılması”nın bir dünya krizine işaret ettiğini ve “Asya” da yaşanan bu gerileme evresinin Avrupa’nın yararına olacak şekilde sonuçlandığını ortaya koymuştur.168 Batı merkezli ülkelerin

165Cristobal Kay, “Andre Gunder Frank: ‘Unity in Diversity’ from the Development of Underdevelopment to the World System”, New Political Economy, 2011, 16 (4), s.524

166Andre Gunder Frank, “The World Economic System in Asia Before European Hegemony”, The Historian, 56 (2), 1994, s.259

167Frank, Yeniden Doğu, Asya Çağında Küresel Ekonomi, s.11

168 Frank, Yeniden Doğu, Asya Çağında Küresel Ekonomi, s.287

48

küresel sistem içerisindeki yükselişlerini Asya’nın düşüşüne bağlı olarak açıklayan Frank, bu önermesini açıklamak üzere Murphey tarafından geliştirilen zaman çizelgesini benimsemiştir.

Grafik 1: “Küresel Sistemdeki Etkinlik Düzeyleri”ne Göre Doğu’nun Düşüşü ve Batı’nın Yükselişi

Kaynak: Murphey, Rhoads (1977). The Outsiders: The Western Experience in India and China. (Aktaran): Giovanni Arrighi, “The World According to Andre Gunder Frank”, Review-Fernand Braudel Center, 22 (3), 1999, s.338

Frank’ın kabul ettiği dünya sistemi anlayışına göre dünya ekonomisinde 1400’lerde başlayan uzun genişleme döngüsü, 18. yüzyılda sona ermiş ve Asya açısından gerileme evresine girilmiştir.169 Ancak Frank’ın bu açıklamasıında en dikkat çekici unsur, hegemonik güç dönüşümünün 18.

Yüzyılda meydana geldiği noktasındaki ısrarıdır. 14. Yüzyılda herhangi bir hegemonik güç dönüşümü olmadığını söyleyen Frank’a göre bu tür bir dönüşüm Avrupa’nın 18. Yüzyılda hegemonik güç haline gelmesi ile ilk kez yaşanmıştır.170 Bununla birlikte, modern dünya sisteminde var olduğu iddia edilen sözde Avrupa hegemonyası oldukça geç kalmış, tamamlanamamış ve asla tek kutuplu bir özellik kazanmamıştır. “Avrupa’nın genişlemesi” ve kapitalizmin tam anlamıyla oturmasını sağlayan “ilkel birikim” evresi olarak görülen 1400 ve 1800 yılları arasındaki dönemde dahi dünya ekonomisi, büyük ölçüde Asya’nın etkisinde kalmış ve dünya sistemi Avrupa değil Asya hegemonyası altında var olmuştur.171 Bununla birlikte Frank, 18. Yüzyıl sonuna kadar küresel ekonominin merkezinde Asya ve Çin’in bulunduğunu ortaya koymanın, sosyal bilimlerde

Avro-169Frank, Yeniden Doğu, Asya Çağında Küresel Ekonomi, s.282

170 Hasan Yeniçırak, “Debate on Word System-Modern Word Systems in the Context of Andre Gunder Frank and Immanuel Wallerstein”, Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences, 18 (32), 2017, s.163

171Frank, Yeniden Doğu, Asya Çağında Küresel Ekonomi, s.190

49

Amerikan merkezli tarih anlayışını değiştirmek için yeterli olmadığının farkındadır.172 Bu kapsamda Wallerstein’ın iddiasının aksine 1500’den önce de bir dünya-sistemi olduğunu ve bunun Asya’da Avrupa’dan daha önce ortaya çıktığını savunan Frank’a göre yanıtlanması gereken soru, sanayi devrimine Avrupa’nın hangi sıra dışı özelliklerinin neden olduğu değil bu endüstriyel dönüşümün Doğu’dan niçin ve nasıl Batı’ya taşındığıdır.173

Buradan hareketle bugün Doğu’nun sürekli olmadığı varsayılan ancak onu yeniden öne çıkartan yükselişini, dünya gelişimine özgü temel yapı ve sürekliliğin ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirmek gerekmektedir.174 Oysa mevcut literatürde endüstriyel kapitalizmin Avrupa’da ortaya çıkması ve Batı medeniyetinin küresel sisteme hâkim olması “Avrupa istisnailiği” olarak yorumlanmakta, bu yorum ise Avro-Amerikan merkezli bir bakış açısına işaret etmektedir.175 Frank’a göre dünya ekonomisinde 1800’lerden önce baskın konumda bulunan bölgeler neredeydi diye sorarsanız, yanıt Asya’dır. Asya merkezli bu dünya ekonomisinde merkezî bir role sahip olan ve hiyerarşinin tepesinde yer alan ülkenin ise Çin olduğu kabul edilmektedir. Tarihin Asya merkezli okunmasını yansıtan bu bakış açısına göre on altıncı yüzyılın Portekiz’i, on yedinci yüzyılın Hollanda’sı ya da on sekizinci yüzyılın Britanya’sı dünya ekonomisinde hiçbir zaman egemen güç olmadıkları gibi siyasi açıdan baskın bir güç de olmamışlardır. Sıralanan bütün alanlarda Asya ekonomileri çok daha “gelişmiş” ve Çin Ming/Qing, Hindistan Babür, İran Safevi ve Osmanlı Türk İmparatorlukları Avrupa’dan çok daha fazla siyasi ve hatta askerî ağırlığa sahip olmuşlardır. Bu gözlem aynı zamanda dünyanın mevcut ve gelecekteki gelişim sorunsalıyla da ilişkilidir. Doğu Asya’nın son zamanlardaki gelişiminin küresel çapta “şaşkınlık”la karşılanmasının sebebini, bu gelişimin Batılı olayların düzeneği içine yerleştirilmeye çalışılması olduğunu söyleyen Frank’a göre Doğu Asya’nın “yükselişi”nin sadece Batı’nın şemalarına uymadığı için sürpriz olarak görülmemesi gerekmektedir. Nitekim giderek daha çok fark edilmesi gereken husus, dünya ekonomisindeki

“gelişimin” eskisi kadar “Batıya özgü” olmadığıdır.176 21. Yüzyılın değişmekte olan jeo-politik görünümü içerisinde giderek daha fazla kabul edilmeye başlanan gerçeklik şudur ki, Avrupa’da meydana gelen tarihsel gelişmeleri “norm” olarak kabul ettiğimizde diğer tüm bölgelerdeki gelişmeler a-normal kabul edilmektedir.177

172Giovanni Arrighi, “The World According to Andre Gunder Frank”, Review-Fernand Braudel Center, 22 (3), 1999, s.328

173 Frank, Yeniden Doğu, Asya Çağında Küresel Ekonomi, s. 307

174 Frank, Yeniden Doğu, Asya Çağında Küresel Ekonomi, s.366

175 Ricardo Duchesne, “Between Sinocentrism and Eurocentrism: Debating Andre Gunder Frank's Re-Orient: Global Economy in the Asian Age”, Science&Society, 65 (4), 2001-2002, s.431

176Frank, Yeniden Doğu, Asya Çağında Küresel Ekonomi, s. 31, 33

177R. Bin Wong, “The political economy of agrarian empire and its modern legacy”, China and Historical Capitalism, Genealogies of Sinological Knowledge, (Ed.) Timothy Brook and Gregory Blue, Cambridge University Press, 1977, s.210

50

Frank tarafından geliştirilmiş olan 5000 yıllık Dünya Sistemi anlayışı, mevcut küresel sistemin ilk kez Avrupa merkezli olarak değil Asya merkezli oluştuğunu öne sürerek mevcut Avro-Amerikan merkezli tarih anlayışına en önemli eleştirilerden bir tanesini getirmiştir. Frank’ın Dünya Sistemi analizine yapmış olduğu bu katkı, Arrighi tarafından genişletilerek ekonomik gelişim temeline dayanan güç geçişleri “sistemik birikim daireleri” çerçevesine yerleştirilmiştir.