• Sonuç bulunamadı

4. EMEVÎLER DÖNEMİNDE VELİAHTLIK UYGULAMASINA GENEL BİR BAKIŞ

1.1. Ebu’l-Abbas Abdullah es-Seffâh

1.1.1 Ebu’l Abbas Abdullah es-Seffah’ın Eğitimi, Ahlâkı ve Evliliği:

Eğitimi:

Cahiliyye döneminde Arap kültürü; şiir, nesir ve hitabet gibi Arap edebiyatı üzerinde yoğunlaşmıştı. Bir kimse fasih bir şair veya hâkim bir nâsir ya da sürükleyici bir hitabete sahipse toplum nazarında kültürlü sayılırdı.118 Emevîler ve Abbâsîler ile birlikte bunlara ek olarak dinî eğitim de eklendi ancak; şiir, nesir ve hitabet asla önemini kaybetmedi.

Ebu’l-Abbas’ın herhangi bir ilim halkasına katıldığı ya da eğitim gördüğüne dair bir bilgiye ulaşamadık. Bağdadî, es-Seffâh’ın azatlı kölesi olan Ahmed b. Muhammed b. el-Müstelim b. Hayyân’ın iyi bir edebiyatçı olduğundan bahsetmekle yetinmiş; ancak onun Seffâh’ı eğitip eğitmediğinden bahsetmemiştir.119

es-Seffâh çocukluğunda Abdülmüdan oğullarından olan dayılarının yanında bir dönem annesiyle beraber yaşamıştır. Onlardan fasih konuşmayı öğrenmiş bilgi ve irfanın yaygın olduğu bir çevrede yetişmiştir.120

Ebu’l-Abbas’ın babası Muhammed b. Ali sürekli davet işleri ile ilgilendiğinden kardeşi Ebû Ca’fer ve kendisinin eğitimiyle bizzat dedesi Ali b.

113 el-Belâzürî, Ensâb, IV, 237; Mes’ûdî, et-Tenbîh, 293, İbn Abdirabbih, Ikdü’l-Ferîd, V, 113; İbnü’l- Esîr, el-Kâmil, V, 373-374; İbn Kesîr, el-Bidâye, X, 58.

114 İbn Kesîr, el-Bidâye, X, 58; İbn Abdirabbih, Ikdü’l-Ferîd, V, 113.

115 Taberî, Târih, VIII, 377; Mes’ûdî, et-Tenbîh, 293 İbn Kesîr, el-Bidâye, X, 58; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, V, 373-374.

116 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, V, 373-374. 117 İbn Kesîr, el-Bidâye, X, 59-60.

118 Ahmet Çelebi, İslâm’da Eğitim-Öğretim Tarihi, çev. Ali Yıldırım, İstanbul, 1998, 67.

119 el-Bağdâdî, Ebî Bekir Ahmed b. Ali el-Hatîb (473/1071), Tarîhu Bağdâd, Beyrut, 1985, III, 219. 120 Ahbâru’d-Devleti’l-Abbâsiyye, 234-235; Sâlihiyye, Müeddebi’l Hulefâ, 48.

Abdullah ilgilenmiştir. Rivâyetlere göre dedesi ve kardeşi Ebû Ca’fer ile birlikte Hişâm b. Abdülmelik’in hilâfeti zamanında Şam’a gitti, halîfenin huzuruna vardıklarında, hatırını soran halîfeye Ali b. Abdullah, borcu olduğunu söyledi. Hişâm borcunun ne kadar olduğunu öğrenince görevlilerine borcu ödemelerini emretti. Ali teşekkür edip huzurundan ayrılınca şöyle dedi. “Vallahi benim bu iki oğlum (Ebu’l- Abbas ve Ebû Ca’fer) onun devletinin sahibi olacaklar.121 Ali b. Abdullah’ın böyle bir cümle sarfedip sarfetmediğini tam olarak bilemesek de onun torunlarını yanından ayırmadığı ve her yere onları da götürdüğü kanaatine varabiliriz.

Kaynaklardaki yetersiz bilgiye dayanarak onun ilmî seviyesinin düşük olduğunu söyleyemeyiz nitekim hilâfete geçtiğinde îrad ettiği hutbeden onun edebiyat ve hitabetteki yeteneğini de görmekteyiz. İbn Tiktaka da onun fesahat, tarih, şiir, siyer, cedel ve tefsiri bilen, ayrıca hazır cevap biri olduğunu nakleder.122 Dinî eğitimine gelince; Ebu’l-Abbas amcası İbrahim b. Ali’den hadîs rivâyet etmiştir.123 Bu bilgiden onun hadîs okuduğunu anlamaktayız. Ayrıca Ebu’l-Abbas hilâfetinde edebiyat ve mûsikîyi teşvik ederdi124 ancak kardeşi Ebû Ca’fer gibi o da şarkıcılara önem vermezdi.125

Ahlâkı:

Tarihçiler Ebu’l-Abbas’ı yumuşak huylu, güzel ahlâklı ve kan akıtmayı sevmeyen biri olduğu konusunda hemfikirdirler.126 Ekserisi de onun cömert,127 yiğit, engin bir vakar sahibi, haya ve güzel bir ahlâka sahip olduğunu rivâyet ederler.128 Nitekim ona atfedilen bir sözde Ebu’l-Abbas şöyle demiştir: “cimriliği, ihtiyat; hilm (yumuşak huyluluk) ve cömertliği ise zillet kabul eden kimse insanların en alçak ve

121 İbn Abdirabbih, Ikdü’l-Ferîd, V, 104; el-Makdisî, Mutahhar b. Tâhir (355/965), Kitâbu’l-Bed’ ve’t-

Târih, Paris, 1916, IV, 58; İbn Hallikân, Ebu’l-Abbas Ahmed b. Muhammed (682/1282), Vefeyâtü’l- A’yân ve Enbâi’z-Zamân I-VI, Kahire, 1948, III, 276; Atçeken, İsmail, Devlet Geleneği Açısından Hişâm b. Abdülmelik, Ankara, 2001, 139.

122 İbn Tiktaka, Muhammed b. Ali et-Tabataba (v.709/1310), el-Fahrî (Devlet İdaresi, Halîfeler,

Vezirler Tarihi, 632-1258), çev. Ramazan Şeşen, İstanbul, 2016, 118.

123 Suyûtî, Târih, 257.

124 Hasan İbrahim Hasan, Siyasî-Dinî-Kültürel-Sosyal İslâm Tarihi I-II, çev. Komisyon. İstanbul, 1985, 311.

125 el-Belâzürî, Ensâb, III, 264.

126 Abbadî, Ahmed Muhtar, Fi’t Târihi’l Abbâsî ve’l Fâtimî, İskenderiye 1985, 42; Takkûş, Muhammed Süheyl, Târîhu’d-Devleti’l-Abbâsî, 47.

127 İbn Kuteybe, Ebî Muhammed Abdullah b. Müslim ed-Dineverî, Uyûnu’l-Ahbâr, I-IV, Mısır 1952, III, 128.

aşağılıklarındandır.”129 Ayrıca O, söz verdiği zaman mutlaka yerine getirirdi.130 Bütün bu özellikler Abbasî hilâfetinin ilk yılları olan Ebu’l-Abbas döneminin sancısız geçmesinde etkili olmuştur. O hilâfeti döneminde bütün grupların gönlünü kazanmayı başarmıştır. Geceleri arkadaşlarıyla sohbet etmiş, âlimlerle çokça vakit geçirmiş, edebiyat ve müziği desteklemiştir. Ayrıca şairlere ve sanatçılara bolca bahşişte bulunmuştur.131 Onun huzuruna gelen herkes, aldıkları ihsanlar karşısında oradan memnun ayrılmıştır.132 Ebu’l-Abbas, hilâfete geçmelerinde önemli faktörlerden biri olan Ali evladına da iyi davranmıştır. Abdullah b. Hasan b. Hasan b. Ebî Talib el- Kureşî, Ebu’l-Abbas’ı ziyarete geldiğinde ona saygı göstermiş ve ona bir milyon dirhem vermiştir.133

Ebu’l-Abbas, kardeşi Ebû Ca’fer kadar gözü kara ve hırslı olmamıştır. Her zaman ihtiyatlı ve temkinli davranmıştır. Ancak yine de dönemi hep katliamlarla geçmiştir. Gidişatı henüz kaderin elinde olan ve kuruluş aşamasında olan bir devlet için bu doğal bir durumdu. Zaten katliamları da kendisi değil bilakis karşı koyamadığı amcaları yapmıştı.134 Bunları göz önüne aldığımızda tam anlamıyla etkin bir halîfe olabilmek için es-Seffâh’ın bu kimseleri devre dışı bırakması icap etmiştir ancak devletin kuruluş aşamasında olması ve olası kargaşadan çekinmesinden dolayı, siyasette rakip gördüğü bu kimseleri ortadan kaldırmayı ağırdan almış, kısa süre sonra da vefat etmiştir.

el-Fahrî’de Ebu’l-Abbas’ın silah ve hayvan edinmeye düşkün olduğu da aktarılmaktadır.135 Ayrıca O, satranç oynayanları seyretmeyi severdi.136

129 ez-Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, VI, 79; Takkûş, Muhammed Süheyl, Târihu’d-Devleti’l-

Abbâsiyye, Beyrut 1994, 38.

130 Suyûtî, Târih, 258; Takkûş, Târihu’d-Devleti’l-Abbâsiyye, 38.

131 Mes’ûdî, Murûc, III, 285; Takkûş, Târihu’d-Devleti’l Abbâsiyye, 38; Hasan İbrahim Hasan, İslâm

Tarihi I-II, 311.

132 Câhız, Ebû Osman Amr b. Bahr (v.255/868), Kitâbu’t-Tâc fî Ahlâki’l-Mülûk, Saray Âdabı, çev. Ali Benli, İstanbul 2015, 31-32.

133 İbn Kesîr, el-Bidâye, X, 77

134 Abbâdi, Târihu’l-Abbâsî ve’l-Fâtımî, 43. 135 İbn Tiktaka, el-Fahrî, 118.

136 Câhız, et-Tâc, 51; Sa’lebî, Muhammed b. Hâris, Taht Âdabı, çev. Muharrem Hilmi Özev, İstanbul, 2013, 74-75.

Evliliği:

Ebu’l-Abbas hilâfetinden önce Ümmü Seleme adında bir kadınla evlendi.137 Daha önceden iki evlilik yapmış dul bir kadın olan Ümmü Seleme, Ebu’l-Abbas’ı görünce çok beğenir ve azatlılarından bir kadını ona evlilik teklifi etmesi için gönderir. Ebu’l-Abbas teklifi kabul eder ve onunla evlenir. Çok varlıklı ve nüfuzlu olan Ümmü Seleme düğün masraflarının tamamını karşılar çünkü o sıralarda es-Seffâh maddi sıkıntıkar çekmektedir. Ümmü Seleme kocası üzerinde de büyük bir nüfuza sahipti. Seffâh ona danışmadan hiçbir karara varmazdı.138 Hâlid b. Bermek139, es-Seffâh’a hilâfetinden sonra başka bir hanımla daha evlenmesini tavsiye etmesine rağmen o tek eşli kalmaya devam etti.140