• Sonuç bulunamadı

Ebû Ca’fer Abdullah el-Mansûr’un Eğitimi, Ahlâkı ve Evlilikleri:

4. EMEVÎLER DÖNEMİNDE VELİAHTLIK UYGULAMASINA GENEL BİR BAKIŞ

1.2. Ebû Ca’fer Abdullah el-Mansûr

1.2.1. Ebû Ca’fer Abdullah el-Mansûr’un Eğitimi, Ahlâkı ve Evlilikleri:

Eğitimi:

el-Mansûr Hâşimoğullarının önde gelen şahsiyetleri arasında yetişti. Babası ve bilhassa dedesi onun ilk eğitmenleridir. Arap geleneğine uyularak Arapça’yı iyi öğrenmesi ve sağlıklı bir genç olarak yetişmesi için çöle gönderildi. Yedi yaşına geldiğinde kabilenim diğer çocuklarıyla küttaba gönderildi. Ardından hadis, fıkıh,

163 İlgün, Kasım, Halîfe Mansûr ve Dönemi (136-158/754-775), (Basılmamış Doktora Tezi), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, dnş. Mustafa Fayda, İstanbul, 1994, 23.

164 el-Belâzürî, Ensâb, III, 81-82. 165 Suyûtî, Târih, 268.

ensâb, fesahat ve belağat dersleri aldı.166 Ebû Ca’fer fasih konuşan edip biriydi. Kral ve emirlerin hayat hikayelerini dinleyerek ve onların takip ettiği siyaseti öğrenerek büyüdü.167 Soy ve hadîs ilminde derin bilgiye sahip olan168 el-Mansûr fesahat, fıkıh ve rivâyet konusunda da şöhret bulmuş biriydi.169 Ayrıca aklı kâmildi. İlim ve adap üzerine hoş sohbet eden biriydi.170 İleri görüşlü, muhakeme yeteneği gelişmiş hırslı biriydi.171Yalnızca bir kere dinlediği şiiri hemen ezberleyebilecek kadar hafızası iyiydi.172

el-Mansûr’un ilmî seviyesini şu rivâyetten daha iyi anlamaktayız. İbn Asâkir’den gelen nakle göre; Ebû Ca’fer bilgi toplamak amacıyla etrafta dolaşıyordu. Günün birinde tam bir eve girmek üzereyken kapıda duran muhafız onu çevirerek: “eve girmeden önce iki dirhem vereceksin” dedi. Mansûr: “Derhal beni bırak (içeri gireyim) ben Hâşimoğluyum” dedi. Muhafız buna aldırmayarak yine “İki dirhem ödeyeceksin” dedi. Mansûr bu sefer “Beni bırak ben Peygamber’in amcasının soyundanım” dedi, muhafız yine “İki dirhem ödeyeceksin” deyince Mansûr “Beni bırak ben Kitabullah’ı ve kıraati bilen biriyim” dedi, muhafız yine “İki dirhem ödeyeceksin” dedi. el-Mansûr: “Beni bırak ben fıkıh ve ferâiz bilirim” dedi, muhafız yine “İki dirhem ödeyeceksin” deyince Mansûr muhafızın bu ısrarı karşısında pes ederek oradan ayrılmış ve kendisini para biriktirmeye vermiştir. Tarihçiler onun aşırı cimri oluşunu bu rivâyete bağlarlar nitekim kendisine cimriliğinden ötürü Ebû Devânik173 lakabı verilmişti.174

el-Mansûr, zahitlerin ve ulemânın nasihatlerini dinler,175 uyarılarına kulak verir, kimi zaman da onları dinlerken göz yaşlarına hâkim olamazdı.176

166 Bozkurt, “Mansûr”, DİA, XXVIII, 5.

167 Mes’ûdî, Murûc, II, 181; Hasan İbrahim Hasan, İslâm Tarihi I-II, 316.

168 Suyûtî, Târih, 270; İbn Kesîr, el-Bidâye, X, 121; Altınay, Ramazan, İlk Dönem Abbasî Halîfeleri ve

Âlim ve Muhaddislerle Münasebetleri, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi) Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Temel İslâm Bilimleri, Hadis Anabilim Dalı, Dnş: Fatih Kesler, 77. 169 el-Belâzürî, Ensâb, IV, 243; Takkûş, Târîhu Devleti’l-Abbâsî, 47.

170 Suyûtî, Târih, 259. 171 Rİfâî, Asru’l-Me’mûn, I, 92. 172 el-Etlidî, Abbasî Geceleri, 25. 173 Ebû Devânık:

174 Suyûtî, Târih, 263.

175 Saka, Şevki, “Âlimlerin Emirlere/İdarecilere Nasihati”, AÜİFD, c.38, Ankara, 388.

176 Ya’kûbî, Târih, II, 467; Güneş, “Kutsal Değerlerin Siyasete Alet Edilmesi Bağlamında Abdullah b. Ali İsyanı”, HÜİFD, c.11, s.22, Çorum 2012, 99.

Çocukken aldığı eğitimi hilâfete geçince de ihmal etmeyen el-Mansûr; ilme ve âlime verdiği değer sayesinde Cündişapur, Harran, Hîre gibi yerlerden Antik felsefe ve ilimlerle ilgilenen Hellenizm medeniyetinin temsilcisi bilginler Bağdat’a177 akın etti. Kısa zaman içinde Bağdat, İslâm aleminin en büyük sosyal, kültürel, ticarî ve ilmî merkezi oldu. Sarayda büyük bir kütüphane kurdurarak, Ulûm el-Evâil’e (antik ilim) dair birçok kitap Arapçaya tercüme edildi. İslâm fıkhı kitap haline geldi. Arapça grameri, edebiyat, tarih ve dinî ilimlere ek olarak felsefe, matematik, tıp, astronomi, musıkî, kimya, fizik de araştırılan ilimler arasına girdi.178

Evlilikleri:

el-Mansûr gençliğinde Emevîler’in baskılarından kurtulmak için sık sık seyahatlere çıkıyordu.179 Çıktığı bu seyahatlerin birinde Musul’a gelmiş bir müddet gizlenmiş ve bir kadınla evlenmişti. Kadın hamile kalmış fakat çocuk doğmadan el- Mansûr oradan ayrılmıştı. Ayrılırken kadına bir eşya vermiş ve ona “Hâşimoğullarının devlet idaresine geldiğini duyarsan bu belgeyi devlet reisine gönder, o seni tanır” demişti. Kadın bir erkek çocuk doğurdu ve adını Ca’fer koydu.180 el-Mansûr halîfe olunca bu çocuk Bağdat’a geldi halîfenin katipleri arasına girdi ancak kıskançlık yüzünden öldürüldü.181

el-Mansûr yine böyle bir seyahatte Kayrevan’da Ümmü Mûsâ Erva bint Mansûr el-Himyerî ile evlendi. Bu hanımla evlenirken onun üzerine ikinci bir eş almayacağına ve cariyelere yaklaşmayacağına dair bir belgeyi şahitlerin huzurunda imzalayarak bu kadına verdi. Halîfeliğinin ilk on yılını bu hanımla geçirdi. Mansûr hanımına verdiği bu sözü bozmak için Hicaz fakihlerinden fetva almak istedi fakat her defasında Ümmü Mûsâ fakihlere çokça ihsanlarda bulunarak buna engel oldu.182 Bu hanımından Muhammed el-Mehdî ve Ca’fer el-Ekber dünyaya geldi. Ca’fer, babası Mansûr’dan önce vefat etti. Mansûr’un Ümmü Mûsâ’dan sonra Fâtıma bint

177 Ebû Ca’fer el-Mansûr, Bağdat’ı kurarak 762/1360 yılında başkenti buraya taşıdı. Burry, J. B., M. A., F. B. A., “Müslim Civilisation During The Abbasid Period”, The Cambridge Medieval History, IV, Cambridge, 1923, 274.

178 Şeşen, Ramazan, İslâm Medeniyeti Tarihi, İstanbul, 2012, 167-168. 179 İlgün, Mansûr, 27.

180 Mes’ûdî, Murûc, 318; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, V, 609. 181 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, V, 609-610.

Muhammed ile kürt, Bizans ve Emevî asıllı eşleri olmuş ve bunlardan çocukları dünyaya gelmiştir.183

Ahlâkı:

Ebû Ca’fer, heybette, cesarette, muhakeme ve azâmette Benî Abbas’ın en mükemmel temsilcilerindendi. Para biriktirmeyi sever, boşa zaman geçirmekten ve eğlenceden hoşlanmazdı.184 Tanbur çalan bir cariyenin tanburunu cariyenin başında kıracak kadar eğlenceden uzak biriydi.185 Sert yapılı, güçlü, uyanık, kararlı, barışçıl ve halkın menfaatini gözeten bir halîfeydi. Musîbetler karşısında göstermiş olduğu sebatıyla bilinirdi.186 Kültürlü, kararlı, gün görmüş bir şahsiyetti. Hükümdarların siyaseti ile hareket ederdi, ayrıca girişken ve atılgandı.187

Mansûr iyi bir idareci ve hükümdardı. Devlet işleri için aralıksız çalışmasıyla meşhurdu.188 Devletin gerçek kurucusu olarak nitelenen el-Mansûr’un, hilâfeti devraldıktan sonra yaptığı en önemli icraat, rakiplerini ve devlete karşı tehdit olan kimseleri ortadan kaldırmak oldu.189 el-Mansûr, işini çok titizlikle yapan ve atadığı her âmir ve memurdan aynı hassasiyeti bekleyen bir halîfeydi. Atadığı bir valinin ava daldığını öğrenince onu görevinden azledecek kadar sorumluluk sahibi bir halifeydi.190

Ebû Ca’fer’in çocukluğunda ilim tahsil ederken aynı zamanda avcılık, her türlü silahı kullanma, ata binme, yüzme gibi dönemin gözde sporlarını da öğrenerek bunlarla meşgul olduğu, fiziki özelliklerinin de buna uygun olduğu rivâyet edilir.191 Ayrıca hilâfeti döneminde müneccimleri sarayında ağırlamış ve yıldızların hükmüne göre hareket etmeye çalışmış dolayısıyla yıldız bilimine büyük önem vermiştir.192

el-Mansûr’u öne çıkaran en büyük hasleti cimriliği olmuştur. Bu konuda pek çok kıssalar anlatılmaktadır. Bir defasında şairin biri Ebû Ca’fer’in oğlu Mehdî’ye onu öven bir şiir okumuş ve buna karşılık Mehdî ona 20 bin dirhem verilmesini emretmişti.

183 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, VI, 22-23.

184 Suyûtî, Târih, 259; Sırma, İhsan Süreyya, Abbâsîler Dönemi, İstanbul, 2002, 19.

185 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, VI, 24; İbn Tiktaka, el-Fahrî, 120; Hudâri Bek, Târihu Ümemi’l-İslâmiyye, 81; Zeydan, İslâm Uygarlıkları Tarihi, çev. Necdet Gök, İstanbul, 2004, I, 474.

186 Takkûş, Târîhu Devleti’l-Abbâsî, 180. 187 Mes’ûdî, et-Tenbîh, 296.

188 Clot, Andre, Hârun Reşîd ve Abbâsîler Dönemi, çev. Nedim Demirtaş, İstanbul, 2007, 10-11. 189 en-Nebhân, Nizâm, 112.

190 İbn Kesîr, el-Bidâye, X, 99. 191 İlgün, Mansûr, 24.

Bunu haber alan el-Mansûr, oğluna: “Şayet bu şair senin kapında bir sene boyunca hizmet etseydi yine de 4 bin haketmiş olurdu.” Diye kınayıcı bir mektup yazdı. Şairi de huzuruna çağırtarak ona; “Sen toy bir çocuğa geldin ve onu kandırdın.” dedi ve şairden okuduğu şiiri kendisine de okumasını istedi. Şair şiirini bitirdiğinde el-Mansûr şiiri çok beğendi ve: “Allah’a yemin olsun ki çok güzel okudun. Yine de bu şiir için 20 bin dirhem fazladır” diyerek ona 4 bin dirhem vermiş paranın geri kalanını almıştır.193 Hatta İbn Kesîr, Ebû Ca’fer’in hilâfeti döneminde yamalı gömlek giydiğini rivâyet etmektedir.194

el-Mansûr, amcası Abdullah b. Ali ve Ebû Müslim’i oyuna getirerek öldürttüğü için hilekâr olarak da tavsif edilir. Zira el-Mansûr, halkın nazarında kendisini merhametli göstermek için Abdullah b. Ali’yi hemen öldürtmemiş, onu bir eve hapsettirmiş, evin damına tuz serdirip üzerine su döktürerek evin Abdullah’ın üzerine yıkılmasına sebep olmuştur.195 Aynı şekilde Ebû Müslim’i saraya getirtebilmek için kendisine ve adamlarına iltifatlar etmiş, hiçbir tehdit emaresinde bulunmadan huzuruna çıkan Ebû Müslim’i önce azarlayarak tahkir etmiş, sonra da adamlarına onu öldürtmüştür. el-Mansûr, Ebû Müslim’in komutanlarından çekindiği için O’nun ölümünü bir süre gizlemiş,196 Horasan halkının eşrafına büyük ihsanlarda bulunmuştur. Bu kimseler zamanla Ebû Müslim’i dirhem karşılığında sattıklarını düşünerek pişmanlık duymuşlardır. 197 Ebû Ca’fer, Ebû Müslim’in ölümüyle Horasan hakimiyetini tamamen ele geçirmiş ancak taraftarlarının çıkaracağı isyana engel olamamıştır.198

1.2.2. Ebû Ca’fer Abdullah el-Mansûr’un Hilâfetten Önceki Siyasî