• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.3. Eğitim Programlarında Fen Bilgisi Dersinin Yeri ve Önemi

Eğitim sayesinde vatandaşlık görevlerini tam olarak yapan, çevresindeki insanlara hoşgörülü, üretken, demokrasiyi içine sindirmiş ve yaşamında uygulayan bireyler yetiştirmek mümkündür. Türkiye’deki eğitim sistemine bakıldığında, bireyleri geleceğe hazırlamak için birçok ders verilmektedir. Bunların en önemlilerinden biri de, ilköğretimin birinci kademesinde okutulan Fen Bilgisidir. Fen bilgisi, ilkokullarda okutulan mihver derslerden biridir. İlköğretimin ilk beş yılında sınıf öğretmenleri tarafından okutulan fen bilgisi, 6., 7. ve 8. sınıflarda branş öğretmenleri tarafından aynı ad altında, temel eğitim sonrasında da fizik, kimya ve biyoloji dallarına ayrılmakta ve bağımsız birer ders olarak okutulmaktadır (MEB UNICEF, 1995).

İlköğretim kademesi çocukların en meraklı, en araştırıcı olduğu yaşlardır ve bu kademedeki çocukların en çok merak ettikleri, en çok soru sordukları konular fen bilgisi dersi konularıdır (Gürdal, 1992:185). Bu nedenle çocuklarda bilimsel davranışların geliştirilmesinde ve fene yönelik olumlu tutumlar kazanmalarında, ilköğretim düzeyinde verilen fen eğitimi oldukça önemlidir.

Uygulama ilkeleri bakımından, fen bilgisi dersi tam anlamıyla bir yakın çevre dersidir. Bu, hem öğrenci hem de öğretmen açısından bir şanstır. İlköğretim programının özü, fen bilgisi ünitelerinin çoğuna uygun özellikler taşır. Yakın çevre, öğrencinin ilgi ve ihtiyaçları, somutluk, yaparak-yaşayarak öğrenme ilkeleri, başlıca örtüşme noktalarıdır. Böyle bir yaklaşımda fen eğitimi, öğrencinin karşılaştığı

nesneleri, olayları ve bunların ilişkilerini gözleyip, inceleyip araştırması ve sonuçlara varması olarak tanımlanabilir (Korkmaz, 2002:5).

İlköğretimin en temel amacı, öğrencileri hayata hazırlamaktır. Öğrencileri kuru ve ezbere dayalı bilgilerle donatmak, onları hayata hazırlamak değildir.

Çocukların günlük hayatta kullanabilecekleri ve onlar için anlamı olan konuları öğrenmesi daha kolaydır. Dolayısıyla ilköğretimdeki en önemli derslerden birisi de, Fen Bilgisi dersidir. Çünkü çocuklar doğduklarından itibaren, çevrelerindeki olayları öğrenmek isterler. Dünya’nın dönmesinden, kullandıkları maddelerin yapısına, elektrikten, vücudumuzun yapısına kadar hemen hemen her şey fen bilgisi ile ilgilidir. Öğrencilerin hayatını bu derece ilgilendiren bu önemli ders, özellikle öğrencilerin tüm öğrenim hayatının yönünü belirleyen ve kalıcı alışkanlıkların kazanıldığı ilköğretim çağında, iyi öğretilmeli ve sevdirilmelidir (Kurt, 2001).

Fen bilgisi, insanlar için bilim dünyasına açılan en önemli pencerelerden biridir. Doğadaki her olay fen bilgisinin bir konusunu oluşturduğu için, yaşamın önemli bir parçasıdır. İnsanların yaşadığı çevreyi daha iyi anlamasında, analiz ve sentezler yapmasında ve yeni çıkarımlarda bulunmasında fen bilgisi eğitiminin çok önemli bir fonksiyonu vardır (Cömert ve Balkan Kıyıcı, 2006).

Toplum ve çevre kalkınmasının temeli, ilk kez ilköğretim kurumlarında Fen Bilgisi dersleri ile atılır. Bu derste çocuklar, içinde yaşadıkları fen ve tabiat dünyasını bilimsel yönden ele alıp, inceleme fırsatını elde ederler. Zira onların hayata kolay uyum sağlamaları, fen ve tabiat dünyasını çok iyi bilmelerine ve ondan yeterince faydalanabilme yollarını öğrenmelerine bağlıdır. Bu bakımdan çocuklar ilköğretim kurumlarında, çevrelerini bilimsel yöntemlerle inceleyerek, olay ve durumlar karşısında objektif düşünme ve doğru hüküm verme alışkanlığı kazanırlar. Bu alışkanlık da onların kendilerine, ailelerine ve çevrelerine yararlı olmalarını sağlar (Akgün, 2000:8-9).

İlköğretim okullarında Fen Bilgisi adı altında işlenen dersler, öğrencilere daha sonraki öğretim kademelerinde temel teşkil edecek bilgilerin kazandırılması

yanında, onların içinde yaşadıkları çevreye daha iyi uyum sağlamalarını da amaçlar.

Ayrıca ilköğretimin ikinci kademesinde okutulan Fen Bilgisi dersleri, öğrencilerin ilgi alanlarının belirlenmesi ve kabiliyetlerinin ortaya çıkması açısından da son derece önemlidir. Zira kendini ve ilgi sahasını tanıyan öğrencilerin, meslek seçiminde daha akılcı davranmaları beklenir. Dolayısıyla, fen dersleri öğrencilerin meslek seçiminde de onlara yardımcı olmaktadır (Akgün, 2000: 9).

Bilimsel bilginin katlanarak arttığı, teknolojik yeniliklerin büyük bir hızla ilerlediği, fen ve teknolojinin etkilerinin yaşamımızın her alanında belirgin bir şekilde görüldüğü günümüz bilgi ve teknoloji çağında, toplumların geleceği açısından fen ve teknoloji eğitiminin anahtar bir rol oynadığı açıkça görülmektedir.

Bu nedenle, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere bütün toplumlar, sürekli olarak fen ve teknoloji eğitiminin kalitesini artırma çabası içindedir (MEB, 2007b:7).

Ancak Türkiye genelinde farklı illerde uygulanan anketlerde, öğrencilerin anlamakta en fazla zorlandıkları ve başarısız oldukları derslerin başında fen ve teknoloji gelmektedir (Bakaç ve diğ., 1996:10). Çünkü öğrenciler için fen öğrenme zor bir süreçtir ve fenin kompleks tabiatı nedeniyle, bu düşünceyi değiştirmek oldukça zordur. Yirmi yıl öncesine kadar, ilköğretim okullarında fen öğretiminde aktarım modeli uygun bir yöntem olarak kabul edilmekteydi. Bunun nedeni, öğretmenlerin feni yalnızca doğru cevapları ortaya koyan, gerçekleri keşfeden bir süreç olarak görmeleriydi. Fen öğretiminde kullanılan bu aktarım modeli, eğitim-öğretim kültüründe hem öğretmenler, hem de öğrenciler tarafından derin bir şekilde muhafaza edilmiştir. Ancak, eğitim alanındaki gelişmelerin sonucunda fen öğretiminin şekli aktarım modelinden, bilginin yapılanmasına yönelik modellere doğru yön değiştirmiştir (Wessel, 1999).

Öğrencilerin anlamakta en fazla zorlandıkları ve başarısız oldukları derslerin başında fen bilgisi dersinin olmasının en önemli nedenlerinden birisi, fen eğitiminde geleneksel öğretim yöntemlerinin yaygın olarak kullanılmasıdır. Öğretmen merkezli ve öğrencinin pasif olduğu geleneksel öğretim yöntemleri ile öğrencilerin fen konularını anlaması güçleşir, anlamlı öğrenme ve etkili, kalıcı bir fen eğitimi

gerçekleşemez. İşte bu durumda, öğrenciler kendilerine sunulan yeni bilgileri ya ezberleme yoluna giderler, ya da kendilerine göre mantıklı fakat bilimsel olmayan kavram yanılgıları geliştirirler.

Ayrıca geleneksel öğretim yöntemleriyle işlenen fen dersleri, ilköğretim öğrencilerinin merakını azaltır ve zamanla yok eder. Fen Bilgisi dersine karşı merakını kaybeden öğrenci, derse olan ilgisini ve motivasyonunu da kaybeder. İlgi ve motivasyonda meydana gelen azalma ise, öğrencilerin fen konularını ve kavramlarını anlamasını güçleştirir. Öğrenme sürecinde ilgi dikkati, dikkat algılamayı, algılama ise öğrenmeyi sağlar ilkesi göz önüne alındığında, etkili bir fen öğretiminin gerçekleşebilmesi için, öğrencilerin ilgisini konuya çekmek ve öğretim süresince canlı tutmak gerekir. Öğrenci merkezli öğretim yöntem ve teknikleri ile işlenen Fen dersleri, öğrencide merak uyandırır ve ilginin canlı kalmasını sağlayarak kavramları algılamada öğrenciye yardımcı olur.

Öğretmen merkezli, öğrencinin pasif olduğu geleneksel öğretim yöntemleriyle anlamlı öğrenme, etkili, kalıcı bir fen eğitimi gerçekleşemez ve öğrencilerin başarı düzeyleri arttırılamaz. Bu nedenle, geleneksel öğretim yöntemleri yerine öğrenci merkezli çağdaş öğretim yöntemleri tercih edilmeli ve uygulanmalıdır.