• Sonuç bulunamadı

1.2. H ALİDE EDİB ADIVAR’IN ZİHİNSEL ALT YAPISI

1.2.1. Eğitim Hayatı

Halide Edib’in eğitim hayatı çok küçük yaşlarda başlamaktadır. İngilizlere hayranlığıyla bilinen babası Mehmed Edib Bey evlenip Yıldız’da başka bir eve taşınınca kızı Halide Edib’i yanına aldırır. Halide Edib ilk zamanlarda burada iyi vakit geçirse de burası sonraları onun için dayanılmaz bir hal alır. Böyle olmasında Mehmed Edib Bey’in kızını yetiştirmek için benimsediği İngiliz tarzı çocuk eğitimi etkili olmuştur. Bu anlayışa göre hayatının her alanı yeniden biçimlendirilen Halide Edib’in giyim kuşamı da İngiliz terbiyesine göre yeniden düzenlenir:

“Soğuk havalarda kalpak takan küçük kızın kollarıyla bacakları hep çıplaktı. İngiliz çocukları gibi yazları beyaz keten giysiler; kış günlerinde lacivert kısa giysiler giyerdi.”28

Katı İngiliz disiplini altında diğer çocuklar şekerleme ve abur cubur yerken

Halide Edib, sadece et, sebze, meyve ve sütle beslenmek zorunda bırakılır. Babasının

katı disiplini yüzünden kendini diğer çocuklardan farklı görmeye başlayan Halide Edib’in hayatının bu dönemi bir tür yalnızlık içinde geçer. Bu evin Halide Edib için tek iyi tarafı anılarında ‘ilk aşkım’ dediği Kiria Eleni isimli bir Rum kadın tarafından

idare edilen yuvaya gönderilmesi olur. ‘Saraya mensup tanınmış gayrimüslimlerin

küçük çocuklarının devam ettiği’29

bu yuvadaki belki de tek Türk çocuk Halide

Edib’dir. Halide Edib, burada kısa sürede Rumca konuşmayı öğrenir.

Bu evden doktorların teşhis koyamadığı bir rahatsızlıktan dolayı ayrılıp tekrar anneannesinin evine dönen Halide Edib, burada kendisine Afrika Seyahatnamesi’nden bölümler okuyarak okuma zevkini tattıran Saraylı Hanım Teyze sayesinde okumayı öğrenmek için çevresini zorlamaya başlar. Zorlamalar o kadar artar ki, kızının eğitimine yedi yaşına geldiğinde başlanmasını kararlaştıran Mehmed Edib Bey bile Halide Edib beş yaşındayken evde eğitilmesi için hoca tutulmasına razı olur.30

Halide Edib bir yandan Selimiye Camii’nin imamından dersler alırken bir yandan da babasının isteğiyle piyano ve müzik derslerine devam etmektedir. Halide Edib’in babasının uğraşları sonucu devam ettiği müzik dersleri onda bir başarı olarak

kendini göstermese de yazı hayatına başladıktan sonra hemen her eserinde müziği bir

yardımcı unsur olarak kullanışı bu yıllarda aldığı yoğun eğitimden ileri gelmektedir. Halide Edib, hayatı boyunca etkisi altında kaldığı çevre ve kültüre ise Üsküdar Amerikan Kız Koleji vasıtasıyla erişir. Halide Edib’in hayatını her bakımdan etkileyecek bu okula başlaması bir tesadüf değildir. Bunun en büyük ispatı, Mehmed Edib Bey’in bir saray memuru olmasına rağmen her türlü sonucu

28 İpek Çalışlar, age., s.14. 29 İpek Çalışlar, age., s.15. 30Nazan Bekiroğlu, age., s.16.

göze alarak kızını gayrimüslimlerin eğitim gördüğü bir okula vermesi ve bunun için de yaşı tutmayan kızının yaşını büyütmesidir. 1893/94 yılında bu okulda eğitime

başlayan Halide Edib, ‘bir kültür ve bilim köprüsü olarak değerlendirdiği’31 İncil’i

de burada yakından tanımış olur. Ancak bir Müslüman kızı olarak Halide Edib’in İncil’i ders kitabı olarak okuması evdekileri rahatsız etmektedir. Öyle ki çalışmak için getirdiği İncil’deki insan tasvirlerinin gözleri oyulur, kitap verilen zararlardan ötürü okunmaz hale gelir. Halide Edib’in kolejdeki eğitim hayatı bir öğrencinin jurnaliyle bir süreliğine sekteye uğrar. Çünkü o yıllarda Türklerin gayrimüslim okullarında okumaları hoş karşılanmamaktadır.

Halide Edib’in kolejden ayrılmasıyla eğitim hayatı son bulmaz. Anneannesinin yanında dönemin ünlü simalarından biri olan Ebullisan Şükrü Efendi’den Arapça dersleri alır. Burada dindar anneannesinin de etkisiyle beş vakit namaz kılan Halide Edib, pazartesi ve perşembe akşamları da ölüler için Kuran okumaktadır. Ancak Mehmed Edib Bey’in kızını yanına almak istemesiyle Halide Edib tekrar babasının yanına taşınır. Burada babasının tuttuğu bir İngiliz mürebbiyeden İngilizce dersleri alır. İngiliz hocanın teşvikiyle John Abbot’dan The Mother’i tercüme eder. Evlerine ziyarete gelip giden Mahmud Esad Efendi de gerekli düzeltmeleri yaparak bu çalışmayı Mader adıyla bastırır. Bu çevirinin, 1897 Osmanlı Yunan Savaşı’nda hayatını kaybedenler için açılan sergide yer alması üzerine II.

Abdülhamit tarafından Halide Edib’e Şefkat Nişanı verilirse de bu ödül Halide Edib’i

memnun etmez. Çünkü çalışmada daha fazla hak sahibi olan aynı zamanda tercümenin basılmasını da sağlayan Mahmud Esad Efendi’dir. Halide Edib üzerine yapılan bir çalışmada bu olay daha farklı bir cepheden ele alınmaktadır:

“Edip The Mother in the Home (Evdeki Anne) adını taşıyan bir kitabı İngilizce’den Türkçe’ye çevirdiğinde henüz on beş yaşındaydı. Babası onun bu

başarısından öylesine büyük bir memnuniyet duymuştu ki, kitabı bastırıp binlerce kopyayı ordudaki subayların eşlerine ve saraydaki kadınlara dağıtmıştı. Hatta

Padişah da kendisi için bir kopya almış ve Edip’i bir hediyeyle ödüllendirmişti.

31Nazan Bekiroğlu, age., s.18.

Edip’in Abdülhamid rejimine karşı duyduğu soğukluk öylesine derindi ki,

Memoirs’te bu olaydan hiç söz etmedi.”32

Bu alıntıda dikkat çeken kısım Halide Edib’in bu çevirisinden babasının duyduğu büyük mutluluktur. Öyle ki Halide Edib’in küçük yaşlarda –elbette ki destekle- sağladığı bu başarı onu kitabın binlerce kopyasını saraylı kadınlara ve

ordudaki subayların eşlerine dağıtacak duruma getirir. Ancak bu küçük ayrıntı Mor

Salkımlı Ev’de ve Frances Kazan’ın belirttiği üzere İngilizce anılarının bulunduğu Memoirs’te yer almaz. Buna rağmen alıntıda ifade edilenlerin doğru olduğu düşünüldüğünde ortaya, babası tarafından sonuna kadar desteklenen ve yaptığı her işte arkasında durulan küçük bir kız çıkar. Halide Edib babasından aldığı bu sonsuz destek sayesindedir ki, devrinde çok az kız çocuğuna sağlanan imkânlarla yetişerek

cesaretiyle erkekler dünyasında adeta erkekleşen bir Türk aydınına dönüşür. Halide

Edib’in hayat içinde sağladığı başarısını, onu her zaman destekleyen bu babanın varlığında aramak gerekir.

Devrin tanınmış diğer bir siması filozof diye ünlenen Dr. Rıza Tevfik’ten de

özel dersler alan Halide Edib, Arapça ve Farsça’yı mükemmelen bilen hocasından

‘şark edebiyatının mistik taraflarını’ öğrenir. Bu dersler sayesinde ‘Halide, Fars edebiyatının etkisi altında kalan edebiyatların kendi kimliklerini kaybediyor olduğunu idrak ederek, Divan Edebiyatına alternatif oluşturabilecek bir Halk Edebiyatı bilinci geliştirmiştir.”33

Halide Edib’in eğitim hayatı 1899’da Amerikan Kız Koleji’ne ikinci kez kabul edilmesiyle devam eder. Tanınmış hocalardan aldığı özel dersler sayesinde yaşıtlarının pek çoğundan farklı ve üstün şekilde gelişme göstermiş olan Halide Edib’i, kolej ilkinden daha fazla etkiler. Özellikle dinler tarihine merak salan Halide Edib burada sürekli bu tarz kitaplar okur. Aynı zamanda Hristiyanların Müslümanlığa bakışını da bu dönemde sorgulamaya başlar. Onun buradaki eğitim hayatının merkezini teşkil eden İncil okumaları Halide Edib’de bu dine yönelik bir temayül uyandırmaz. Öyle ki, bir Noel gecesi hocalarından Miss Fensham İsa’nın

32 Frances Kazan, Halide Edip ve Amerika, Bağlam Yayınları, İstanbul 1995, s.25. 33Nazan Bekiroğlu, age., s.19.

doğumunu anlatan ve oradaki herkesi ağlatan bir konuşma yaptığında Halide Edib de ağlar. Ancak o, bu konuşmada Mevlid’deki ünlü ‘Veladet’ bahsinin lezzetini duymaktadır.

Okuldaki hemen her derste iyi olduğu halde Halide Edib matematik dersinden sorun yaşamaktadır. Bu sebeple Halide Edib’e dönemin ünlü matematikçisi ve pozitivisti Salih Zeki tarafından özel dersler verilmeye başlanır. Salih Zeki’nin Halide Edib üzerindeki etkisi Rıza Tevfik’in bıraktığı mistik etkinin tersi istikametindedir. Yaz boyunca devam eden özel dersler yaz bittiğinde son bulsa da Salih Zeki mektuplaşmalarla bu özel dersleri bir süre daha devam ettirir. Bu

mektuplar ‘üniversite ders notlarını andıran, bilim konuları üzerine yazılmış

notlardır”34

. Bu karşılıklı mektuplaşmaların oluşturduğu duygulanımlarla Salih Zeki

bir süre sonra Halide Edib’e evlenme teklifi eder. Babasının başlardaki karşı

çıkışlarına rağmen Halide Edib kendinden yaşça çok büyük hocası Salih Zeki’yle 1901’in sonlarında evlenir. Bu evlilik aynı zamanda Halide Edib’in eğitim hayatının da sonlanması demektir.

Halide Edib evlenmesinden biraz önce 1901 yılında Amerikan Koleji’nden

mezun olur. Halide Edib’in kolejden mezun olmuş olması, bugün bilinen şekliyle yüksekokul, yüksek lisans ve doktora gibi aşamalardan ve bir alanda uzmanlaşma

gibi akademik anlamda uzun bir yoldan geçmeden 1939’da Cumhurbaşkanı İsmet

İnönü tarafından İstanbul Üniversitesi’ne profesör olarak atanması Muzaffer Özekin’in şiddetle eleştirdiği bir husustur:

“Halide Edib sadece İngilizce bildiği için profesör olmuştur. İlk ve orta tahsili yoktur, evdeki özel derslerle yetinilmiştir. Padişahtan ödül almış(!) genç bir yazar(!) olarak Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ne kabul edilmiş iki yıl okumuş ve oradan 1901 yılında mezun olmuştur. Üniversite eğitimi ve bugünkü anlamda hak edilmiş bir akademik kariyeri de yoktur.”35

34 İpek Çalışlar, age., s.38. 35 Muzaffer Özekin, age., s.52.

İpek Çalışlar ise Biyografisine Sığmayan Kadın Halide Edib isimli çalışmasında Hester Donaldson Jenkins’in Robert Kolejin Kızları kitabından alıntıladığı “Bu bölümün, ABD’deki iki yıllık yüksekokullara denk bir müfredatı vardı”36cümlesini paylaşarak konuya açıklık getirmeye çalışır.

Bir yüksekokuldan mezun olsun ya da olmasın kolej, Halide Edib’in hayatının tamamını etkilediği için büyük öneme sahiptir. Bu okulda aldığı liberal eğitim, her milletten okul arkadaşları arasında geçirdiği zaman, Halide Edib’in siyasi görüşlerine de istikamet verir. Halide Edib’in Millî Mücadele sırasında orduya katılmakta tereddüt etmemesi, kalabalık bir erkek topluluğu arasında rahatlıkla inandığı değerler uğruna mücadele verebilmesi kolejin Halide Edib’e sağladığı rahat ve özgürlükçü havanın bir tezahürü olarak düşünülebilir:

“Gerçek şu ki, hem erkeklere hem de kadınlara açık liberal bilimsel eğitim geleneği o yıllarda yalnızca Amerika’ya özgü bir uygulamaydı. O dönemin Avrupası’nda kadınların yükseköğrenim kurumlarının kutsal salonlarına adım atmalarına izin verilmiyordu. Edip’in sahip olduğu eğitim olanaklarının ne denli istisnai olduğunu anlayabilmek için, Virginia Woolf’un ‘Oxbridge’de yalnızca erkeklere ait kütüphaneye girmesini kendisine yasak eden öğretim üyesini anlattığı pasajı hatırlamak yeterlidir.”37

Amerikan tarzı eğitim Halide Edib’e, kapalı bir toplum yapısına sahip olan Osmanlı Türkiye’sinin erkekleri arasında özgüveni yüksek rahat bir yaşam imkânı verir. Bunun yanında Halide Edib kolej sayesinde ömür boyu sürdüreceği dostluklara da sahip olur.