• Sonuç bulunamadı

2.11. KARAR VERME

2.11.2. KARAR VERME VE DEĞERLER

2.11.2.2. Eğitim Örgütlerinde Değer Yönelimli Karar Süreci

Eğitim örgütlerinin rasyonellik ilkesine göre kurulup çalıştırılmasını savunmak güçtür. Fakat eğitim yöneticisi rasyonel karar sürecinden yararlanmak zorundadır. Zaten bu sürecin savunucusu Simon, rasyonel kararı mekanik nitelikte saymamış ve karar süreci boyunca etki yollarını denemeyi öngörmüştür. Bu yüzden, kendinden önceki yönetim yazarlarının fikirlerini katı ve kalıplaşmış bulmuştur. Fakat insan davranışını değerlerden ayırıp incelemek eğilimi ile örgütte ve karar sürecinde rasyonelliğe fazla ağırlık vermiştir. Ancak, eğitim örgütlerinin amaçları genellikle değerlere dayalı bulunduğundan, böyle örgütlerde karar çözümlerini inceleyen organ ve yöneticiler, her zaman rasyonel olanları bulamamakta ve seçememektedir. Ayrıca, eğitim örgütleri ve yöneticisinin içinde çalıştığı ortamların da, karar mantığına aykırı düşen özellikleri diğer örgütlere oranla daha çok ve kuvvetlidir.

Örgütün anatomi ve fizyolojisine ilişkin kavramları karar sürecine dayalı olarak boyutlaştıran Simon, örgütü yönetici gözünde canlandırmayı başarmıştır. Geçmişte örgüte bu gözle bakmayı ihmal eden eğitim yöneticileri, eğitim örgüt ve yönetimini yuvarlak değimler içine sokma çabasından öteye gidememiş ve bu yüzden bilimleştirememişlerdir.

Eğitimde karar çözümleri çeşitli ve karmaşık olduğundan, yöneticinin bu çözümleri (synoptic) bir yöntemle ele alması, yani çözümlerin hepsini değerlendirebilmesi zordur. Ayrıca, eğitime katılan gruplar da değişik ve akıcıdır. Bunların davranışlarını tahmin hem güç hem de pahalıdır. Bu nedenler eğitim yöneticisinin genellikle aşamalı (incremental) kararlar almasını ve her aşamada bireyler veya gruplar arasında uzlaştırıcı bir rol oynamasını zorunlu kılmaktadır.

Birim düzeyinde alındığında, kararlar okul eylemlerine yön vermek ve amaçlarını gerçekleştirmek için kullanılır. Bu eylemleri sağlamak ve amaçları gerçekleştirmek zorunda olan yönetici, okul yönetiminde rol oynayan örgüt değerlerini ve örgüt kültürünü kullanmak zorundadır. Böyle bir zorunluluğun, iletişim olanaklarına bağlı olduğunu bilmeyen eğitim yöneticileri, kararların iletimini ya ihmal ederler yahut da gereğince sağlayamazlar. Hâlbuki kararların alınmasında genel amaç, bu kararların dönük olduğu örgüt üyelerinin davranışlarını karar amaçları yönünde etkilemektir.

Eğitim yönetimi ve değerlerle ilgili çalışmalarda bireylerin karakterlerinin ve bunların yanında değerlerinin, onların iş içi ve iş dışı karar ve davranışlarını etkiledikleri vurgulanmıştır (Dawis, 1991; (:elik, 1999). Nitekim örgütteki değerlerle, örgüt kültürü (Schein, 1985), iş doyumu (Locke, 1976), yönetsel kararlar (England 1975; Winter, Newton & Kirkpatrick, 1998) ve iş ile ilgili diğer algı ve davranışların (George & Jones, 1996; Ravlin & Meglino, 1987, 1989) etkileştiği görülmüştür.

Eğitim yöneticileri günlük rutin işlerini yaparken ahlaki seçimler yapmayla yüz yüze kalmakta (Beck, Murphy & Associates, 1997) ve çoğu zaman belli etik ilkeler olmadığından kendi ahlaki değerleri ile karar vermektedirler. Nitekim yapılan birçok araştırmada okul yöneticilerinin aldıkları kararlarda ve eylemlerinde kişisel değerlerinden ve etik anlayışlarından etkilendikleri belirlenmiştir (Begley & Leithwood, 1990; Kasten & Ashbaugh, 1991; Marshall, 1992; Pehlivan, 1998; Winter, Newton & Kirkpatrick, 1998).

Sergiovanni (1992) ise okulların moral değerlere sahip topluluklar olduğunu ve buraların yönetiminin ve liderliğinin, moral liderlikle yürütülmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Okul yöneticileri başkalarına özen göstermeyi gerektiren bir mesleğe sahip olmaları dolayısı ile mesleklerini icra ederlerken; her bireye saygı göstermeli, dürüst ve doğru bir iletişim kurmalı, muhataplarının özgüvenlerini geliştirmeli, Herkesin yararına olacak adil bir kültürel sistem oluşturmalıdırlar (Smith, 1997). Her bireye saygı gösterme, doğru ve dürüst iletişim kurma özellikleri, temelinde her bireyin sahip olduğu değerlerin farkında olmayı ve bu bireylerin sahip olduğu değerlere saygı göstermeyi gerektirir. Okul yöneticilerinin, çalışanlarının özgüvenlerini geliştirmeleri ve adil bir kültürel sistem oluşturmaları ise, onların güçlerini etik olmayan yönlerde, baskı aracı olarak kullanmalarını ortadan kaldıracağı gibi, bürokratik bir kültürün yerleşmesini de engelleyerek, daha yaratıcı çalışmaların çıkmasına fırsat ve olanak sağlar. Diğer bir deyişle, okul yöneticilerinin astlarını güçlendirmeleri ve onlarla daha adil bir ilişki ağı oluşturmaları onlara, kendi değerlerini aşılamayı önleyerek etik davranmalarını temin eder.

Okul yöneticilerinin rutin işleri, onların değerlerini ve niyetlerini yansıtan sembolik araçlar olup, aynı zamanda bireylerin bir örgüt olarak okulla karşılaşmaları ve etkileşimde bulunmalarından dolayı da önemlidir; okulda ne olup. bittiğini anlamak için

yönetsel rutinlere bakmak gerekmektedir (Riehl, 1998). Değerler, yönetimin bütün süreçlerinde yer almakla birlikte kendini en fazla yönetim sürecinin kalbi sayılan karar verme (Bursalıoğlu, 1991) ve liderin davranış ve eylemlerinde hissettirir. Çünkü gerek alınan kararlar gerekse liderin davranış ve eylemleri birçok insanın hayatına etki etmektedir.

Eğitim örgütleri bakımından uygulama sıkıntısı Fayol’un yönetim süreçlerinde karar sürecinin önemini görememiş ve planlama ile başlamış olmasıdır. Her yönetici gibi, okul yöneticisi de, önce neyi planlayacağına karar vermek zorundadır. Çözüm yolları içerisinden bir seçme eylemi olarak gördükleri planlama sürecini bir tür karar süreci kabul eden bazı yazarlar çıkmıştır. Fakat yönetimde karar teorisi böyle görüşleri gölgede bırakacak kadar tutulmuş ve ağır basmıştır. Ayrıca, Fayol’un emretme ve kontrol gibi katı terimlerle tanımladığı görevleri özellikle okul düzeyinde tam anlamıyla uygulamanın çeşitli problemleri çıkmaktadır. Eğitim kurumları, insan merkezli ve hizmet üretilen kurumlardır. Đnsan ve hizmetin ağırlıklı olduğu bu kurumların yönetiminin daha iyi, uygun, tutarlı kararlara varılabilmesi, yöneticinin yönetimine ilişkin bilgi ve beceriler kadar, insanlar hakkındaki görüş ve beklentileri ile sahip olduğu iyi, doğru ve güzel anlayışı ile de ilgilidir. Yöneticinin felsefesi, iyi, doğru ve gerçek hakkındaki algıları, seçenekler arasından önceliklere uygun seçimler yapmasını etkileyecektir (Güçlüol, 1985, s:16). Yöneticinin sağlam bir değer sistemi olması, her

şeyden önce güçlü bir mesleksel yetişme gerektirir. Çünkü bireylerin kötü eğilimlerini engelleyecek ve düzeltecek en güvenilir araç eğitimdir. Yöneticinin karar süreci bir değer sistemine dayanırsa, kararlarında dış etkiler altında kalmadan etik sonuçlara ulaşmasını sağlar (Bursalıoğlu, 1991, s.337-40).