• Sonuç bulunamadı

Yaşadığımız toplum içindeki süreçten doğan değerler, normlar ve inançlar ahlak sistemimizi oluşturacaktır.

Toplumdaki her birey bir sağduyu ahlâkına maruz kalır. Ahlâk, ebeveynler, öğretmenler, meslektaşlar, dini liderler, profesyoneller, edebiyat, müzik, medya gibi birbirinden çok farklı kaynaklarla gelen çeşitli davranış standartlarını, ilkeleri, değerleri, yükümlülükleri ve görevleri kapsar (Pojman, 1995).

Schwartz ve Bilsky, çeşitli kuramcıların üzerinde uzlaştıkları özelliklerden yola çıkarak değerleri şöyle betimlemişlerdir:

1. Değerler inançlardır. Ancak, tümüyle nesnel, duygulardan arındırılmış fikir niteliği taşımazlar; etkinlik kazandıklarında duygularla iç içe geçerler.

2. Değerler bireyin amaçlarıyla (eşitlik gibi) ve bu amaçlara ulaşmada etkili olan davranış biçimleriyle (hakbilirlik, yardımseverlik gibi) ilişkilidirler.

3. Değerler, özgül eylem ve durumların üzerindedirler. Örneğin, itaatkârlık değeri, işte ya da okulda, aileyle, arkadaşlarla ya da tanımadığımız kişilerle olan ilişkilerimizin tümünde geçerlidir.

4. Değerler, davranışların, insanların ve olayların seçilmesini ya da değişimini yönlendiren standartlar olarak işlev görürler.

5. Değerler taşıdıkları öneme göre kendi aralarında sıralanırlar. Sıralanmış bir değerler kümesi, değer önceliklerini belirleyen bir sistem oluşturur (Kuşdil ve Kağıtçıbaşı, 2000, s 60).

England ve Lee (1974), dört ülkede (Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Hindistan, Avustralya) yöneticilerin kişisel değerleri ile başarı düzeyleri arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. England'ın Kişisel Değerler Ölçeğini kullanan araştırmacılar, dört ülkede yöneticilerin değerleri ile başarı düzeyleri arasında anlamlı pozitif ilişki bulmuşlardır. Daha başarılı yöneticilerin pragmatik, dinamik ve başarı yönelimli değerlere; daha az başarılı yöneticilerin ise statik ve pasif değerlere sahip olduğunu belirlemişlerdir (Sağnak, 2005, s.147).

Değerler yaklaşımlarından biri de bir çeşit çoğulculuğu benimsemektir. Çoğulculuğa göre, birbiriyle çatışabilen birkaç temel ahlâk değerler (veya başlıca ilke) vardır (Ross 1930, dan aktaran Sağnak, 2005, s. 148). Bu değerlerin her biri sağduyu ahlâkı tarafından ilk etapta doğrulanır. Bu değerlerin çoğu farklı ahlâk teorilerince desteklenir. Bu yüzden faydacılar, Kantçılar ve toplum sözleşmesi teorisyenlerinin tümü başkalarına zarar vermememiz, yalan söylemememiz gibi konularda hemfikirdirler. Bu ilkeler geniş desteğe sahip olduğu için, onları destekleyen belirli ahlâk teorilerine oranla daha az tartışmalıdırlar (Beauchamps ve Klaidman 1998, s. 8).

Az tartışmalı sahip olunan değerlerin uygulanması ile uğraşan filozofların çoğu, ahlâk teorilerinden çok evrensel değer ilkeleriyle çalışmayı tercih ederler, çünkü bireyler bütün (ve muhtemelen tartışmalı) bir kararı ya da toplumsal siyaseti desteklemek için bu ilkeleri kullanabilmektedirler (Fox ve De Marco: 1990, s. 11). Evrensel değerleri tercih etmenin başka bir sebebi, bunların anlaşılmasının, öğretilmesinin ve öğrenilmesinin kolay oluşudur. Uygulamaya olanak sağlar. Bu temel değerlerimizin bazıları şunlardır (Fox ve DeMarco 1990 dan aktaran Resnik, 2004, s. 41-42):

Đyilik : Kendine ve başkalarına zarar verme.

Lütufkârlık: Kendine ve başkalarına yardım et.

Özerklik : Rasyonel bireylerin özgür, bilinçli seçimler yapmasına izin ver.

Adalet : Đnsanlara adil davran; eşit olanlara eşit davran, eşit olmayanlara eşit davranma.

Yararlık : Bütün insanlar için yararlı olanın oranım zararlı olana oranla artır.

Sadakat : Sözlerini tut, anlaşmalara uy.

Dürüstlük : Yalan söyleme, hak yeme, aldatma veya yanlış yönlendirme.

Gizlilik : Kişisel sırlara ve gizliliğe saygı göster.

Ahlâk felsefecileri, bu değerleri, "zarar", "yarar", "adalet", "rasyonellik" ve "aldatma" gibi kavramlarla ifade ederek yorumlar ve geliştirirler. Amaçlarımız için, ahlâk ilkelerinin bir bölümünün çok çeşitli değer seçimlerine uygulanabileceğini kabul etmemiz gerekmektedir. Bu ilkeler, değişmez kurallar olarak değil de birer davranış kılavuzu olarak görülmelidirler. Bu ilkelerin birbirleriyle veya diğer standartlarla çatışması durumları dışında bu ilkelere uymamız gerekir. Đki ilke çeliştiğinde birini diğerine tercih edebiliriz. Örneğin, birinin hazırladığı yemek hakkında ne düşündüğümüz sorulunca, bu kişiyi üzmemek için daha az dürüst davranmayı seçebiliriz. Çeşitli ilkeler ve değerler arasında çatışmalar oluşabildiği için, nasıl davranacağımız konusunda sık sık ahlâk yargımıza başvurmak zorunda kalırız. Ancak

ahlâki değerlerimize başvurabilmek için, bir durumun belirli özelliklerini anlamamız gerekir. Yani, değerlerin belirli bir duruma bağlı olması son derece anlamlıdır: Davranışlarımızı bazı genel etik ilkeler yönetse bile, kararlarımızı ve davranışlarımızı belirli durumlarda ortaya çıkan değerler ve gerçeklere dayandırmalıyız (Poople, 1997, s. 64-65).

Bu değerler ve gerçeklerle yaşamımızın her anında seçimler yaparız. Bu seçimlerden bazıları önemsizdir, diğerleri önemlidir. Bazı seçimler, kişisel tercihler, zevkler sonucu ya da sırf kapris nedeniyle yapılır. Diğer seçimler ise davranış değerlerine dayanır. Davranış değerlerine, yaşamda karşılaştığımız seçimlerin çoğuna kılavuzluk ederek davranışlarımızı şekillendirebilirler. Örneğin bir kişinin, golfta yapılan sayı hakkında yalan söylemek ya da doğruyu söylemek arasında seçim yapması gerektiğinde, dürüstlük ilkesi o kişiyi doğruyu söylemekle yükümlü kılar. Davranış değerlerine uymak her zaman kolay olmayabilir, çünkü bu değerler birbirleriyle ve kişisel çıkarlarımızla çoğu zaman çatışırlar. Örneğin, bir yarışta yapılan sayı hakkında yalan söyleyerek çok para kazanabilecek bir insan doğruyu söyleme yükümlülüğü ve para sevdası arasında bocalayabilir. Đnsanlar, kişisel kazançlar için kabul edilmiş ahlâki veya etik değerleri sık sık ihlal ederler, fakat genellikle biz bu tavırları ahlâksızlık veya bencillik olarak görür, onaylamayız (Kuçuradi, 1988, s. 83).

Davranış değerleri birbiriyle çatışma içine girdiğinde farklı bir durum ortaya çıkar. Đnsanlar, genellikle etik (veya ahlâk) ve kişisel çıkarları arasında değil de, farklı örgütsel veya kurumsal yükümlülükler arasında bir seçim yapmak zorunda kalırlar. Bu gibi durumlarda doğru soru "doğru olanı mı yapmalıyım?" değil "yapılacak en doğru

şey nedir?" sorusudur. Bu sorunlu seçimler etik (veya ahlâki) çıkmazlar olarak bilinmektedir. Etik çıkmaz terimi, bir kişinin, her biri bir davranış standardı tarafından desteklenen en azından iki farklı tutum arasında seçim yapmak zorunda kaldığı durumlar için kullanılır (Fox ve DeMarco 1990 dan aktaran Resnik, 2004, s.39-42)

Yukarıda belirtilen davranış değerlerini, aracı ve sonul değerler olmak üzere ikiye ayrılmış bir şekilde de sınıflandırmışlardır. Tablo’1 de sınıflanan değerler örneklenmiştir (Lamberton ve Minor, 1995:s.75 den aktaran Aydın, 2002, s.14)

Bu değerler bireyin kişisel davranışlarını yönlendirdiği gibi mesleki yaklaşımlarını da önemli ölçüde etkileyecektir. Örneğin yöneticinin eylemleri, kişisel değerlerinin etkisi altındadır. Ekonomik, değerlere güdülenmiş bir yönetici, yönettiği örgütün büyümesinin önemini vurgulayacaktır. Toplumsal değerlere eğilimli yönetici ise, örgütün büyümesinden çok, işgörenlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesini ön plana çıkaracaktır. Elbette değerler, yöneticinin kararlarını etkileyen tek etmen değildir. Ancak değerlerin, yöneticilerin karar ve eylemlerini yönlendiren temel etmenlerden biri olduğu kuşkusuzdur (Stoner ve Wankel,1986, s.71 den aktaran Aydın,2002, s.15).

Tablo 1: Aracı değerler ve amaç değerler

ARACI DEĞERLER AMAÇ DEĞERLER

Hırs Düzen Sevecenlik Rahat bir

yaşam

Mutluluk Kurtuluş

Sorumluluk Bağışlayıcılık Uyum ve itaat Güzel bir dünya

içsel uyum Kendine saygı Açık fikirlilik Yardımseverlik Nezaket Eşitlik Ulusal güvenlik Bilgelik(Yaşamı

anlama)

Yeterlik Hayalcilik Özdenetim Başarı Aile güvenliği Bağımsızlık

Neşe Dürüstlük Özgürlük Yaşama zevki

Cesaret Mantıklılık

Bireysel, örgütsel ve toplumsal davranışları belirlemede değerler güçlü cazibe odaklarıdır. Bilim adamları yıllardır, değerleri ince kriterlerle sınıflandırabilecek bir ölçek geliştirme girişimlerinde bulunmuşlardır. Değerleri belirgin üç boyutta ele alalım:

Ekonomik ve kontrol değerler; etik değerler: ve duygusal gelişim değerleri. Bu değer boyutlarının yönetim açısından işlevleri aşağıda verildiği gibidir.

Kontrol değerler, örgüt alt sistemlerini bir araya getirmede ve bunların devamlılığını sağlamada önemlidir. Etkililik, disiplin ve performans standartlarına dair değerleri içerirler. Bu değerler planlama, kalite sigortası ve muhasebe gibi bazı etkinliklere rehberlik ederler.

Bireylerin örgüt içindeki davranışların nasıl olması gerektiği örgütte paylaşılan etik değerler rehberliğinde ayarlanmaktadır. Etik değerler, bireylerin devlet içinde, iş de

ve karşılıklı ilişkilerde kendilerini nasıl kontrol edeceğine dair sahip oldukları inançlardan meydana gelirler. Đçtenlik, sadakat, memnuniyet, saygı gibi sosyal değerlerden oluşurlar. Kişinin sahip olduğu etik değerler kendilerini kontrol etme durumunda nasıl davranacaklarına ve gelişimsel değerlere etki edecekler.

Gelişimsel ve duygusal değerler, aksiyon için yeni fırsatlar yaratmak için temel öneme sahiptirler. Bunlar güven, yaratıcılık, özgürlük ve işyeri memnuniyeti ile ilişkili değerlerdir. Yaratıcılık/ idealizm, yaşam/ kişisel aktivasyon, inatçılık/ yönetimsiz, adaptasyon/ esneklik gibi değerlerle örneklendirilebilir.