• Sonuç bulunamadı

FİZYOLOJİK ÖZELLİKLERİ BAKIMINDAN TÜRK ROMANINDA KADIN

B. Uzuvların Biçimi Bakımından Kadınlar:

1. Baş ve Baş Etrafındaki Uzuvların Biçimi Bakımından Kadınlar Alın Biçimi: Alın Biçimi:

1.5. Dudak Biçimi:

Klasik Türk Edebiyatında “lâ‟l, gonce, serçeşme-i zülâl, kiras danesi, unnap, mül, (mey-i kevserle dolu bir kâse-yi yakut), mey-i bîgaş”267 anlamları ile geçen dudağın yer yer değerli bir yakuta, açmamıĢ bir güle, kiraz tanesine, Kevser Ģarabıyla dolu yakut bir kâseye benzetildiği görülür.

NeĢe, üzüntü, küçümseme gibi olumlu ve olumsuz bir psikolojiyi yansıtan dudak, cinsel mesajlar verme konusunda da etkin bir role sahiptir. Kırmızı, ıslak ve hafif açık dudaklar cinsel mesajlar verir. Dudakların dolgun olması insanların duygusal olduğunu göstermekle birlikte ince oluĢu da kiĢinin kararlı ve daha az duygusal olduğunu gösterir.

Dudak gülme ve öpme gibi insan yaĢamı için önem arz eden iki eylemi bünyesinde taĢımasından ötürü ayrı bir fonksiyon taĢır.268

Ahmet Mithat Efendinin “Karı Koca Masalı” adlı romanında geçen Mahcemal Hanımın dudakları soluk görünüĢlüdür.269 ġemseddin Sami‟nin “TaaĢĢuk-ı Tâl‟at ve Fitnat”

romanında Rif‟at Beyin annesi Kâmile Hanım, kırmızı dudaklıdır; ancak sıkıntılı ve düĢünceli anlarında dudaklarında ve yanaklarında bu kırmızılıktan eser kalmaz ve beyaz bir renk ortaya çıkar.270 Hüseyin Rahmi‟nin “Bir Muadele-i Sevda” adlı romanında Bedia, pembe, ince dudaklara sahiptir.271 “Ġffet” romanında ölümünün yaklaĢmasından dolayı Ġffet‟in annesinin ağzını açınca kansız dudakları çevresinde biriken katmerler yüzüne garip bir Ģekil vermekte ve insanda yok olan umuduna ve mutluluğuna karĢı küçümseme ve hakaret ile karıĢık bir gülümseme hissi uyandırır.272 “Metres” te Firuze Hanımın dudakları yaĢlılığın tesiriyle buruĢuktur. Burun kenarlarının üzerinden baĢlayan çizgiler dudaklarına kadar uzanmaktadır.

Firuze Hanım, “lâl renginde ince” dudaklara sahiptir.273 Dudakları “toplu, pembe ve rakîk”

tir.274 Saffet Hanımın “ince gül rengi” dudakları vardır.275

SamipaĢazâde Sezai‟nin “SergüzeĢt” adlı romanının kahramanı olan Dilber, küçücük, renksiz dudaklı276 dır. ġemseddin Sami‟nin “TaaĢĢuk-ı Tal‟ât ve Fitnat” romanında Fitnat Hanımın “la‟l gibi” dudakları vardır.277 Mehmed Murad‟ın “Turfanda mı Yoksa Turfa mı?”

romanında Ġbn-i Galiblerden ġeyh Salih Efendinin kızı Sabiha Hanım‟ın “dudaklarının uçları

267 Agâh Sırrı Levend, a.g.e., s. 501.

268 KaĢıkçı, a.g.e., s. 138-140.

269 Ahmet Mithat Efendi, Karı Koca Masalı, s. 83.

270 ġemseddin Sami, a.g.e., s. 15.

271 Gürpınar, Bir Muadele-i Sevda, s. 28.

272 Gürpınar, Ġffet, s. 25.

273 Gürpınar, Metres, ss. 18-19.

274 A.g.e., s. 37.

275 A.g.e., s. 177.

276 SamipaĢazâde Sezai, a.g.e., s. 6.

277 ġemseddin Sami, a.g.e., s. 44.

nazlıca yukarıya kıvrılmış” tır.278 Halit Ziya‟nın "Nemide” adlı romanında roman kahramanı Nemide, ince dudaklıdır.279 Ġnce ve renksiz dudakları içindeki ızdırabı gizler gibi büzüĢmüĢ ve yüzünü bir hüzün tablosuyla örtmüĢ gibidir.280 Nahid, kırmızı dudaklıdır.281 Hüseyin Rahmi‟nin “Mürebbiye” adlı romanında Anjel‟in “sarma ipekle yapılmış zan olunan lâl rengi biçimli” dudakları vardır.282 Nâbızâde Nâzım‟ın “Zehra” adlı romanında yer alan Uranî, küçük dudaklıdır. “(…) küçücük dudakları üzerinde şahane bir tebessüm gezinmek” tedir.283 Recâizâde Mahmut Ekrem‟in” Araba Sevdası” adlı romanında PerîveĢ Hanımın dudakları dikkat çekici güzelliktedir: “(…) O dudaklarda bilmem ne kuvvet vardı ki nazikâne tekellüm veya zarifâne tebessüm ile hareket etmeye başladığı zaman enzar-ı hasrete türlü türlü mânalar arz eder ve bu mânalar havsalasûz-ı ârâm ve tahammül olurdu.”284 Hüseyin Rahmi Beyin “Bir Muadele-i Sevda”da kadınlar dudaklarını pembeleĢtirirler.285 Ahmet Mithat‟ın

“Çengi” adlı romanının kadın kahramanı olan Nazlı, “harâret-i tab‟ından naşi daima galeyan hâlinde bulunan kanı dudaklarından fışkıracağı zannolunacak mertebede kırmızı ve ince olan” dudaklara maliktir.286

1.5. Ağız Biçimi:

Divan Edebiyatında “gonce, lâ‟lin hokka, mim, köçek, murassa‟ câm, gülşeker”

287mânâlarıyla geçen ağız gelenek içerisinde kimi zaman açılmamıĢ güle, kimi zaman da kırmızı bir yakuta benzetilegelmiĢtir. Romanlarda kadının ağız özelliklerine iliĢkin verilere rastgeliriz.

Ahmet Mithat Efendinin “Yeniçeriler” adlı romanında AyĢe Dudunun ağzı “hokka”

gibidir.288 “Karı Koca Masalı” nda Mahcemal Hanımın küçük ve zarif görünen bir ağzı vardır.289 Hüseyin Rahmi‟nin “Bir Muadele-i Sevda” adlı romanında yer alan Nazire Hanımın ağzı “küçücük” tür.290 Ahmet Mithat Efendinin Felâtun Bey Ġle Râkım Efendi”adlı

278 Mehmed Murad, a.g.e., s. 64.

279 UĢaklıgil, Nemide, s. 8.

280 A.g.e., s. 12.

281 A.g.e., s. 54.

282 Gürpınar, Mürebbiye, s. 52.

283 Nabizâde Nâzım, a.g.e., s. 83.

284 Recâizâde Mahmut Ekrem, a.g.e., s. 24.

285 Gürpınar, Bir Muadele-i Sevda, s. 59.

286 Ahmet Mithat Efendi, Çengi, s. 95.

287 Agâh Sırrı Levend, a.g.e., s. 500.

288 Ahmet Mithat Efendi, Yeniçeriler, s. 27.

289 Ahmet Mithat Efendi, Karı Koca Masalı, s. 83.

290 Gürpınar, Bir Muadele-i Sevda, s. 120.

romanındaki Canan, ufak ağızlıdır.291 “Hüseyin Fellâh” romanında ġehlevend, küçük ağızlıdır.292 SamipaĢazâde Sezai‟nin “SergüzeĢt” adlı romanında Dilber, çok küçük ağızlıdır.293 Nâbızâde Nâzım‟ın “Zehra” adlı romanında cariye Sırrı Cemâl ufak ağızlıdır.294 Ahmet Mithat Efendinin “Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar” adlı romanında Cuzella‟nın orta büyüklükte bir ağzı vardır.295 ġemseddin Sami‟nin “TaaĢĢuk-ı Tal‟ât ve Fitnat”

romanındaki Fitnat Hanımın “hokka gibi ufak ağzı” 296 vardır. Mehmed Murad‟ın “Turfanda mı Yoksa Turfa mı?” romanında Sabiha Hanım “küçük pembe ağız” lıdır.297 Hüseyin Rahmi‟nin “Mürebbiye” sinde Anjel‟in ağzı biraz büyüktür; fakat diğer uzuvları karĢısındaki insana bunu pek hissettirmez.298 Recâizâde Mahmut Ekrem‟in “Araba Sevdası” adlı romanında PerîveĢ Hanımın ağzı “şairlerin ettikleri nokta-i o derecesinden beş on bin defa büyük, fakat gene alelâde küçük” olarak tavsif edilmiĢtir.299 Ahmet Mithat‟ın “Dürdâne Hanım” adlı romanında Acem Ali Bey (Ulviye) in ağzı gayet küçüktür.300

1.7. Diş Biçimi:

Divan edebiyatı geleneğinde bir dizi inciye benzetilen diĢ, kadının en göz alıcı güzellik unsurlarından biridir. Romanlarda kadınların diĢ özelliklerine iliĢkin tasvirlere yer verilir.

Ağız ve gülme ile bütünleĢtiğinde yüz güzelliğini arttırıcı bir unsur olarak karĢımıza çıkan diĢ, romanlarda da söz konusu bu güzelliği destekleyip arttıran ya da azaltan yönleri ile dikkatleri üzerinde toplar. “TaaĢĢuk-ı Tâl‟at ve Fitnat” romanında Emine Kadın ağzında diĢi olmayan biri olarak tarif edilmiĢtir.301 Fitnat Hanım, “inci gibi beyaz ve ufak dişlerle tezyin olunmuş”

302 tur. “Metres” romanında Firuze Hanım, “etleri çekilmiĢ irice sarı” diĢlere sahiptir.303 Mehmed Murad‟ın “Turfanda mı Yoksa Turfa mı?” romanında Sabiha Hanım‟ın diĢleri “inci gibi beyaz” dır.304 Halit Ziya‟nın “Nemide” adlı romanında Nahid‟in iki sıra dizili parlak

291 Ahmet Mithat Efendi, Felâtun Bey ile Râkım Efendi, s. 16.

292 Ahmet Mithat Efendi, Hüseyin Fellâh, s. 138.

293 SamipaĢazâde Sezai, a.g.e., s. 6.

294 Nabizâde Nâzım, a.g.e., s. 37.

295 Ahmet Mithat Efendi, Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar, s. 9.

296 ġemseddin Sami, , a.g.e., s. 44.

297 Mehmed Murad, a.g.e., s. 64.

298 Gürpınar, Mürebbiye, s. 52.

299 Recaizâde Mahmut Ekrem, a.g.e., ss. 23-24.

300 Ahmet Mithat Efendi, Dürdâne Hanım, s. 16.

301 ġemseddin Sami, a.g.e., s. 42.

302 A.g.e., s. 44.

303 Gürpınar, Metres, s. 19.

304 Mehmed Murad, a.g.e., s. 125.

diĢleri vardır.305 Hüseyin Rahmi‟nin “Mürebbiye” adlı romanında Anjel‟in “inci gibi dişler” i vardır.306 Recâizâde Mahmut Ekrem‟in “Araba Sevdası” romanında PerîveĢ Hanımın diĢleri romanda “iki dizi inci” Ģeklinde ifade edilmiĢtir.307 Ahmet Mithat‟ın “Dürdâne Hanım” ında Acem Ali Bey (Ulviye) in diĢleri “hem küçük hem de kar gibi beyaz” dır.308 Ahmet Mithat Efendinin “Kafkas” adlı romanında Katerina‟nın diĢleri çok beyaz ve parlak olarak ifade edilir.309 Öyleki söz konusu diĢler roman kahramanı Selim‟in ağzından mübalağalı olarak Ģu Ģekilde betimlenir: “Ah ne güzel ağız! Ne güzel dişler! Aman ne kadar da yakın idim. Dişleri o kadar beyaz ve parlak idi ve ben o kadar yakındım ki, âdetâ kendi aksimi dişleri üzerinde görüyorum zannederdim.”310