• Sonuç bulunamadı

FİZYOLOJİK ÖZELLİKLERİ BAKIMINDAN TÜRK ROMANINDA KADIN

B. Uzuvların Biçimi Bakımından Kadınlar:

1. Baş ve Baş Etrafındaki Uzuvların Biçimi Bakımından Kadınlar Alın Biçimi: Alın Biçimi:

1.11. Yüz Biçimi:

Tasavvufî açıdan yüze iliĢkin açıklamalar yüz-yürek ve ayna ekseninde yapılır. Buna göre: “ Tasavvufî açıdan aydınlık yüz, kalbin aynası; parıltısını yaratıcı ışıktan alıp kalbe aktaran ve kalpten alıp Yaratıcıya yansıtan bir aynadır. Kalpteki iyi ve kötü nitelikler gizlenemez biçimde yüze yansır; derinliklerden görünüş alanına çıkar.”329

Tanzimat romanındaki beden ve kiĢilik iliĢkileri dikkate alındığında bu konu üzerine inceleme yapan Mehmet Narlı, “Ġntibah” romanındaki Mahpeyker, “Araba Sevdası”ndaki PerîveĢ gibi ortak görevi karĢılarındaki insanları yoldan çıkarmak olan kadınların yüz olarak güzel olmakla birlikte mizaç olarak kötü olduklarını belirtir. Bunun aksine “Ġntibah”taki DilâĢup, “Felâtun Bey ve Rakım Efendi” romanındaki Canan, “SergüzeĢt” teki Dilber, iyi huylu, merhametli ve daima güzel olarak zikredilirler.330 Roman türünün özellikleri açısından ilk roman sayabileceğimiz “Ġntibah”, “kötü bir güzel” in tasviri ile baĢlar. Fakat Mahpeyker‟in Ģahsında toplanan bu büyüleyici, cezp edici güzelliğin karĢısında güzellik, hile ve Ģehvetin birleĢmesinden vücud bulan ve insanın felâketini hazırlayan bir “Ģeytan” bulunmaktadır.

Recâizâde Mahmud Ekrem de romanında tıpkı “Ġntibah” romanında Namık Kemal‟in izlediği yolu izler. PerîveĢ‟i güzel ama kötü göstererek aslında bir melek olan ancak asıl iĢi insanları yoldan çıkarmakla vazifeli bulunan “Ģeytan” a telmihte bulunur. Bu açıdan bakıldığında

“Ģeytan”, aslında “düĢmüĢ bir melek”tir.331 Narlı, makalesinde romanlarda geçen kadınların yüz özelliklerine iliĢkin olarak Ģunları söyler: “Dikkat edilmesi gereken bir tasvir de her iki yazarın “kötü güzeller”in gözlerine, burunlarına ve dudaklarına yaptıkları vurgudur: Gözler, daima irice ve karşısındakileri kucaklar gibidir. Burunlar çekme tabir edilen cinsten ve kalınca; dudaklar kalındır. Göz, burun ve dudakların bu özellikleri “şehvet”te birleşir.

Bedensel özelliklerle ilgili bu algının iki boyutu ilginçtir: Birincisi, kötünün mutlaka “şehvet”

le özdeşleştirilmesi; ikincisi örneğin kalın dudağın ve birazcık etli burnun İbrahim Hakkı‟da da şehvetle ilişkilendirilmesidir.”332

“SergüzeĢt” romanındaki evin hanımı, Sudanlı bir kalfa olan Taravet, çirkin ve kötü olmalarının yanı sıra yüz rengi bakımından da siyahtır. Renk ve kötülük arasındaki iliĢkinin Osmanlı‟nın son yüzyılında ortaya çıkan sosyal bir “öteki”leĢtirmenin mahsulü olarak

329 Ergun Kocabıyık, Aynadaki Narkissos –HerĢey ve HiçbirĢey Olarak Yüz-, Boğaziçi Üniv., Yay., Ġst., 2006, s.

26.

330 Narlı, a.g.m., s. 165.

331 A.g, m., s. 168.

332 A.g.m., s. 169.

yazarların çocukluk dönemlerinde dinledikleri masallar ile iliĢkisinin olduğu düĢünülmektedir.333

Namık Kemal, “Ġntibah” adlı romanında güzeli tarif ederken aslında Klâsik edebiyatta sıkça rastladığımız geleneksel güzellik mazmunlarını kullanır. Yine aynı Ģekilde Ahmet Mithat Efendinin “Felâtun Bey ve Râkım Efendi” adlı romanında yer alan Canan da güzel olarak tavsif edilir. Ancak Mithat Efendi, Ziklasların kızları ile karĢılaĢana kadar Canan‟ı Namık Kemal‟de olduğu gibi ayrıntısıyla tasvir etmez. Bu aĢamadan sonra Canan, güzelliği ve diĢiliği ile diğer kadınlara galebe çalan bir nitelikte anlatılır. Sami PaĢazâde‟nin

“SergüzeĢt” adlı romanında ise roman güzelliği oluĢturan bedensel özellikler açısından diğer romanlardan farklı bir nitelik taĢımasa da söz konusu romanda güzelliği tasvir eden göz daha plastik bir göz hüviyetiyle karĢımıza çıkar. Roman anlatıcısı da roman kahramanı Celal de Dilber‟in güzelliğini betimlerken sanatsal bir çerçeveden bakarak Yunan heykellerinden söz ederler. Nâbızâde Nâzım‟ın “Zehra” adlı romanında ise Sırrıcemal‟in güzelliği Zehra‟nın kıskançlık hislerini tetikleyen ve bu duygunun hastalık derecesine gelince ne gibi felâketlere yol açabileğini göstermek için kullanılan bir unsur görevini üstlenir.334

Ahmet Mithat Efendinin “Yeniçeriler” adlı hikâyesinde yer alan AyĢe Kadın, kendi zamanının az bulunur güzellikte olan kadınlarından biridir.335 “Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar” romanında valinin karısı güzel bir kadın olarak tarif edilir.336 Yengesi olduğu söylenen kadın, genç olmasına rağmen sanki yıllardır hasta imiĢçesine yüzü sarı, zayıf bir kadındır.

DüĢünceli ve gülmeyen bir suratı vardır. Serkâtibin karısı yenge hanım kadar güzel olmasa da en az valinin eĢi kadar Ģen bir kadındır. Madame Fouillier ise bu kadınların hepsinden güzel olduğu gibi ağırbaĢlı bir kadındır.337 “Karı Koca Masalı” adlı hikâyede Mahcemal Hanım, isminin aksine çirkin bir kadındır.338 Yüzü kansız, cansız, sarı ve baygındır. Avurtlarının çukur oluĢu elmacık kemiklerini göz ve burun hizasında daha yüksek gösterir.339 “Paris‟te Bir Türk” romanında Madame Syrienne, orta güzellikte bir kadındır. Madame Cartrisse ise pek güzel olmayan, asık suratlı bir kadındır. Madame Trouville ise ĢiĢman ve çok esmer bir kadın olmasa orta halli güzellerdendir denilebilir.340 Angéline, güzel bir kadındır.341 Madame

333 A.g.m., s. 171.

334 A.g.m., ss. 172-174.

335 Ahmet Mithat Efendi, Yeniçeriler, s. 7.

336 Ahmet Mithat Efendi, Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar, s. 159.

337 A.g.e., s. 159.

338 Ahmet Mithat Efendi, Karı Koca Masalı, s. 76.

339 A.g.e., ss. 82-83.

340 Ahmet Mithat Efendi, Paris‟te Bir Türk, s. 4.

341 A.g.e., s. 5.

Mapercine de güzel bir kadındır.342 Madame Garnold, “güzelce” bir kadındır.343 “Çengi”

romanında Hüveyda Hanım, çok güzel bir kadındır.344 “Dürdâne Hanım” romanında Ulviye Hanımın yüzü oldukça “latif” ve “güzel” dir.345 Mehmed Murad‟ın “Turfanda mı Yoksa Turfa mı?” romanında Salih Efendinin ikinci eĢi olan Müzeyyen Hanımın yüzü doğumdan yeni çıkmıĢ olduğundan dolayı yorgundur. Fakat onun bu yorgunluğu geçicidir. Kadının güzelliğinden dolayı eĢi tarafından alındığını herkes iĢitmiĢtir.346

Hüseyin Rahmi‟nin “Bir Muadele-i Sevda” romanında “ben”in üçüncü eĢi olan Bedia‟nın zifaf gecesinde yüzü hüzünlü bir hâl almıĢtır. “ben”, her ne kadar ikinci eĢinin Bedia‟dan daha güzel olduğunu söylese de Bedia‟yı da güzel bulur ve yüzüne baktıkça bir rikkat hisseder. 347 Nazire Hanım, “pembe yumuk yumuk top sima” lı bir kadındır. Sevimli bir yüzü vardır. Güzel bir kadındır.348 “Ġffet” romanında Ġffet‟in annesinin yüzünde sıkıntı ve sefaletin izleri derinden hissedilir. Derisi kemiğine yapıĢan bu kadının yüzü insan dıĢı bir mahlûka benzemiĢ gibidir.349 “Mutallâka” romanında Âkile Hanımın kayınvalidesi, senelerin eskittiği, derin çizgilerle dolu bir yüze sahiptir.350 Âkile Hanım, görenleri hayran bırakacak kadar güzel bir kadındır.351 “Metres” romanında Saffet Hanım, çok güzel bir kadındır.352 Saffet Hanımın kayınvalidesi Firuze Hanımın yüzüne bakıldığında pudra, saç, kaĢ, kirpik boyaları ve tuvalet sabunları ile tahribâta uğramıĢ bir yüz ile karĢı karĢıya gelinir. Yüzü derin çizgilerle kaplı olan bu kadın, boyanın aldatıcı yüzü ile herkesi genç kaldığına inandırmaya çalıĢan biri gibidir. Zamanında güzel olduğu anlaĢılan yüzü Ģimdi zayıflıktan dolayı biraz uzamıĢ, elmacık kemikleri dıĢarı çıkmıĢtır.353 “Mürebbiye” romanında Melâhat Hanımın yumurtaya benzeyen bir suratı vardır. Yüz hatları çekilip uzatılmıĢ gibi durmaktadır.354

Ahmet Mithat Efendinin “Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar” adlı romanında yer alan Esma, güzel bir genç kızdır.355 Hatta öylesine güzeldir ki, âlemde sevdiği Cuzella‟dan baĢka güzel olamayacağını düĢünen Hasan Mellâh bile bu güzellik karĢısında hayretler içerisinde kalır. Güzelliğinin son derece farkında olan Esma, ayna karĢısına geçerek gururunu

342 A.g.e., s. 112.

343 A.g.e., s. 118.

344 Ahmet Mithat Efendi, Çengi, s. 49.

345 Ahmet Mithat Efendi, Dürdâne Hanım, s. 64.

346 Mehmed Murad, a.g.e., s. 115.

347 Gürpınar, Bir Muadele-i Sevda, s. 22.

348 A.g.e., s. 120.

349 Gürpınar, Ġffet, s. 25.

350 Gürpınar, Mutallâka, s. 18.

351 A.g.e., s. 19.

352 Gürpınar, Metres, s. 10.

353 A.g.e., ss. 18-19.

354 Gürpınar, Mürebbiye, ss. 37-38.

355 Ahmet Mithat Efendi, Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar, s. 233.

daha da kabartır ve bir müddet yeni efendisi olan Hasan Mellâh‟ın geldiğini gördüğü hâlde eteğini öpüp öpmemekte tereddüd eder.356 Sîdî Hüsnü (Esma) nın yüzü henüz “tüyden ârî”

olup yumurtayı andırır. Yüzü insanı çıldırtacak kadar güzeldir.357

“İran mahbûbları, ekseriya Ermeni delikanlılarını andırır ise de bizim Acem Ali‟nin çehresi İranîlerden ziyade evlâd-ı Arabın sîmâ-yı necibânelerine benzerdi. Hatta Acemler ekseriya kıllı oldukları hâlde Ali‟nin bilâkis kılsızca olması dahi Arablığa müşâbehetini artırıp, burnunun ve ağzının gayet küçüklüğü ve dişlerinin hem küçük, hem de kar gibi beyazlığı, Şam‟da, Haleb‟de tesadüf olunan mahbûblardan başka hemen bir yerin dilberinde bulunmaz.”358

“Dürdâne Hanım” romanında Acem Ali Bey (Ulviye) in yüzünde Sandalcı Sohbet, bir delikanlıda bulunması mümkün olmayacak kadar bir Ģirinlik, tatlılık görür.359 Hüseyin Rahmi Gürpınar‟ın “ġık” isimli romanında ġöhret Bey, süse ve düzene merakı nispetinde bir o kadar da çirkindir. Süslendikçe çirkinliği daha da belirginleĢir.360 Çehresi insan neslinin maymundan geldiğini iddia eden bazı bilim adamlarını doğrular nitelikte kaba ve uzundur.361 Aynı romanda Raik Bey, çirkin olduğu hâlde kendisini çok güzel sanır.362 Ahmet Mithat‟ın

“Dünyaya Ġkinci GeliĢ Yahut Ġstanbul‟da Neler OlmuĢ” adlı romanında yer alan Nergis, emsalsiz denebilecek bir güzelliğe sahiptir.363 “Felâtun Bey ve Râkım Efendi” romanının kahramanı Canan, güzel bir cariyedir.364 “Hüseyin Fellâh” romanında ġehlevend, yüz olarak güzel bir kızdır.365 Ahmet Mithat‟ın “Çengi” adlı romanında Peri, güzel bir cariyedir.366 Hasna, isminin aksine son derece çirkin bir Arap‟tır.367 “SergüzeĢt” te Dilber, halâyık olarak gittiği ikinci evde vücuden gördüğü rahat ve asayiĢin tesiriyle haftalar, aylar geçtikçe güzelleĢir. Yüzündeki renkler letâfet kazanarak göz alıcı bir hâle gelir.368 “Zehra” romanında Münire Hanımın gelini Zehra‟ya yardımcı olması için satın aldığı cariye Sırrı Cemâl, çok güzel bir kızdır. DuruĢunda, edasında bir güzellik ve asalet mevcuttur. Endamlı olup kadın denilince akla ne geliyorsa bu özelliklerin hepsini bünyesinde taĢımaktadır. Çehresi “beyzî”

yani yumurta Ģeklinde oval olarak tarif edilmiĢtir. Aynı zamanda “gamzeleri dilfirib” yani

356 A.g.e., s. 295.

357 A.g.e., s. 332.

358 Ahmet Mithat Efendi, Dürdâne Hanım, s. 16.

359 A.g.e., s. 30.

360 Gürpınar, ġık, s. 11.

361 A.g.e., s. 12.

362 A.g.e., s. 57.

363 Ahmet Mithat Efendi, Dünyaya Ġkinci GeliĢ Yahut Ġstanbul‟da Neler OlmuĢ, s. 6.

364 Ahmet Mithat Efendi, Felâtun Bey ile Râkım Efendi, s. 15.

365 Ahmet Mithat Efendi, Hüseyin Fellâh, s. 138.

366 Ahmet Mithat Efendi, Çengi, s. 26.

367 A.g.e., s. 41.

368 SamipaĢazâde Sezai, a.g.e., s. 46.

gönül aldatıcı, çekici ve alımlıdır. Bütünüyle bir “dilber-i aramşikâr” dır.369 “Dürdâne Hanım” romanında Gülbeyaz Kalfa, “sevimli yüzlü bir kadın”dır.370 “Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar” romanının kadın kahramanlarından olan Cuzella, kendisini gören her yüreği hoplatacak kadar güzel ve cazibeli bir genç kızdır. Güzelliği biraz da Ġspanyol ırkına mensup oluĢundan gelir.371 “Felâtun Bey ve Râkım Efendi” romanında Mihriban Hanım sima olarak kardeĢi Felâtun Beye benzer. Ancak kız olmasından dolayı yüzünde kızlara has bir letâfet görülür.372 Râkım‟ın ders verdiği evin kızları olan Can ve Margrit, birbirlerine çok benzerler.

Yüzleri kıpkırmızıdır. Öyle insanın yüreğini titreten güzellerden değillerdir.373 “Hüseyin Fellâh” romanında ġehlevend‟in yüzü çektiği acılardan dolayı hırpalanmıĢtır. Güzel bir yüzü yoktur. Olsa bile çektiği sefâletin içinde göze çarpmaz.374 Aynı romanda Sabîre, yine güzel bir kız olarak dikkatlere sunulur.375 “Paris‟te Bir Türk” romanında Catherine, kaĢ, göz, burun, ağız ve çene ile bütün azaları uyumlu çok güzel bir kadındır. Tek kusuru yüzünün kansız görünüĢüdür.376 Poliny, melek yüzlü bir genç kızdır.377

Mehmed Murad‟ın “Turfanda mı Yoksa Turfa mı?” romanında Zehra, “can yakıcı, göz kamaştırıcı, hiss-i ihtiram celbedici” bir yüz güzelliğine sahiptir. Yüzünü sergilemek gibi bir derdi de yoktur. Gayet sadedir ve güzelliği bu sadelik içinde daha da kendini belli eder.378 Aynı romanda Müzeyyen Hanım, bütün uzuvları ile güzel bir genç kızdır.379 Hüseyin Rahmi‟nin “ġık” adlı romanında Adel‟in yüzü solgundur; ancak bu solgunluk ona sanki cildi yarı Ģeffaf bir maddeden yapılmıĢ gibi bir letâfet katmaktadır. Sevimli bir yüzü vardır.380 ġemseddin Sami‟nin “TaaĢĢuk-ı Tal‟ât ve Fitnat” adlı romanında Fitnat Hanım, gül yüzlü olarak nitelendirilir.381 Ahmet Mithat‟ın Dürdâne Hanımı AyĢe Ebenin gözüyle “gûya kanatlarını gökte bırakarak yeryüzüne inmiş bir melek” olarak tarif edilmiĢtir.382 “Dürdâne Hanım” romanında AyĢe Ebe, yalnız genç olmakla kalmayıp genç olduğu kadar da güzel bir kadındır.383 Sîmâsının Ģirinliği, hoĢluğu mükemmeldir.384 Dürdâne Hanım, romanda güzel bir

369 Nabizâde Nâzım, a.g.e., s. 37.

370 Ahmet Mithat Efendi, Dürdâne Hanım, s. 46.

371 Ahmet Mithat Efendi, Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar, s. 9.

372 Ahmet Mithat Efendi, Felâtun Bey ile Râkım Efendi, s. 9.

373 A.g.e., s. 20.

374 Ahmet Mithat Efendi, Hüseyin Fellâh, s. 23.

375 A.g.e., s. 205.

376 Ahmet Mithat Efendi, Paris‟te Bir Türk, s. 20.

377 A.g.e., s. 174.

378 Mehmed Murad, a.g.e., s. 66.

379 A.g.e., s. 118.

380 Gürpınar, ġık, s. 63.

381 ġemseddin Sami, a.g.e., s. 102.

382 Ahmet Mithat Efendi, Dürdâne Hanım, s. 46.

383 A.g.e., s. 33.

384 A.g.e., s. 38.

genç kız olarak tarif edilmiĢtir.385 “Turfanda mı Yoksa Turfa mı?” romanında Ġbn-i Galiblerden ġeyh Salih Efendinin kızı Sabiha Hanım, parlaklık derecesinde güzel, “melek yüzlü” bir kızdır. Yüzü “kusursuz beyaz”dır.386 Aynı romanda Fatma‟nın yüzünün Mansur tarafından görülmediği ifade edilir. Ancak anlatıcı kızın yüzünün görülmüĢ olsa bile beğenilmeyeceğini söyleyerek çirkin olduğuna vurgu yapar.387 Hüseyin Rahmi‟nin “Ġffet”

romanında yer alan Ġffet, son derece güzeldir.388 Onun bu güzelliği romanda Ģu satırlarda ifadesini bulur:

“(…) Bu güzellik tanrıçası sanki bu yıkık konutu dolaşmaya gelmiş bir hayaldi. Ya da Tanrısal ressam, güzelliğinin eksiksiz olmasına o denli emek vermiş olduğunu sonradan çekemeyerek bu Venüs‟ü cehenneme atmıştı.”389

Halit Ziya‟nın “Mai ve Siyah” romanında Ġkbal‟in siması bakınca biraz küçük ve alnı ileriye doğru çıkık, yamuk gibi görünmektedir. Yüzü süzgün, biraz donuk ve penbe renklidir.390 Halit Ziya UĢaklıgil‟in “Nemide” adlı romanında Nemide, büyüyüp serpildikçe güzel ve zarif bir genç kız olmaya baĢlar.391 Yine aynı romanda Nahid, güzel bir kızdır.392 Nahid‟in çehresi hafif pembe renktedir.393 Ahmet Mithat‟ın “Süleyman Muslî” adlı romanında yer alan Maria Konstanse, yüz olarak çok güzel bir kız olarak tarif edilir.394 Ahmet Mithat Efendinin diğer bir romanı olan “Süleyman Muslî” de yer alan Dö Lakanda oldukça güzel bir köylü kızı olarak nitelendirilir.395 Hüseyin Rahmi‟nin “Metres” isimli romanında Madam Krike, cildi pörsümüĢ bir yüze sahiptir.396 “Mürebbiye” romanında Matmazel Anjel, latif ve

“koklayanın başını döndüren” bir kadındır.397 Ahmet Mithat Efendinin Felâtun Bey Ġle Râkım Efendi” romanında Madam Jozefino güzel bir kadındır.398 “Zehra” romanının kahramanı Uranî, romanda gayet güzel bir kadın olarak nitelenir.399 “Araba Sevdası”

romanında PerîveĢ Hanımın yüzü vücuduna oranla biraz dolguncadır.400 Yüzü diğer uzuvları

385 A.g.e., s. 128.

386 Mehmed Murad, a.g.e., s. 64.

387 A.g.e., s. 85.

388 Gürpınar, Ġffet, s. 18.

389 A.g.e., s. 25.

390 UĢaklıgil, Mai ve Siyah, s. 151.

391 UĢaklıgil, Nemide, s. 53.

392 A.g.e., s. 54.

393 A.g.e., s. 54.

394 Ahmet Mithat Efendi, Süleyman Muslî, s. 19.

395 A.g.e., s. 31.

396 Gürpınar, Metres, s. 56.

397 Gürpınar, Mürebbiye, s. 51.

398 Ahmet Mithat Efendi, Felâtun Bey Ġle Râkım Efendi, s. 27.

399 Nabizâde Nâzım, a.g.e., s. 83.

400 Recaizâde Mahmut Ekrem, a.g.e., s. 23.

ile birleĢince bu bütünlük içerisinde son derece güzel görünmektedir.401 PerîveĢ Hanımın yanındaki kadının yüzü esmerdir.402 PerîveĢ Hanım, güzelliği, zerafet ve kıyafeti ile yalnız erkekleri değil; kendisi gibi süslü kadınları bile kendisine hayran bırakır.403 Hüseyin Rahmi Beyin “Ġffet” adlı romanında Fettan Raziye‟nin yüzü Ģu Ģekilde tarif edilir: “(…) Yüzünde yaşına uymayacak oynakça bir gülümseme vardı. Birçok kez badana üstüne badana sürülen kağşamış, pürtüklenmiş bir duvar gibi yıllarla düzgün süngerine yalatılmış olan o yüzdeki katmerlerin arasında ateşli, eğlence düşkünü, uçarı bir hayatın bütün yorgunlukları gizlenmiş; bütün kadınlık erdemlerinin gene o süngerlerle o çehreden silinmiş olduğunu gördüm. Göz uçlarında, ağzının yanlarında belirmiş olan çizgiler- geçmiş günlerdeki hayatının, vur patlasın âlemlerinin rezalet şiirlerini okur gibi- birer birer okudum.”404 Gürpınar‟ın “ġık” adlı romanında Madam PötiĢ, çilli ve ĢiĢman çehreli bir kadındır. Yüz olarak güzel değildir.405

Ahmet Mithat Efendinin “Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar” romanında yer alan Cangöz Hatice Hanım, güzel bir kadındır. Güzelliğinden dolayı birkaç kiĢi kendisini nikâhlamak istese de razı olmaz.406 Çengi Sünbül Hanımın güzelliği romanda Ģöyle ifade edilir: “Üç çengiden Sünbül Hanımın vaz ve tavrı esatirü‟l-evvelinde hüsn ü cemal ilâhesi Zühre‟ye isnat edilebilen ve güya o vaz ve tavrıyla kanatlanıp insanlık merâtibinin üstüne suûd etmeye çalışır gibi zannolunan bir surette idiyse de bu suretin iç yüzünde ol kadar aşüftelik, o derece işvebazlık katmerleri görülürdü ki yekdiğerine asla imtizac kabul edemeyen ve en mahir ressamların dahi bir çehrede tasvir ve tersîm edebilmeleri mümkün olamayan şu iki hâli, ressâm-ı ezelînin bir çehrede nasıl cemedebilmiş olduğu en evvel hatırlara hutur edecek bir maddeydi.”407 Sünbül‟ün Zühre‟ye benzetilmesinde Klasik Yunan mitolojisinin izleri görülür. Zirâ Arapların Zühre, Antik Yunanlıların Aphrodite, Latinlerin Venüs olarak adlandırdıkları tanrıça “aĢk ve güzellik tanrıçası” olmanın yanında aynı zamanda bir “ıĢık ilâhesi” olarak adlandırılır. IĢık, hayatın ve çoğalmanın kaynağı olarak düĢünülür. Güzel olan her Ģeyi de aĢk ilham eder. Öyleyse Zühre, güzelliği, aĢkı ve nuru bir bütün olarak bünyesinde taĢır.408 Aynı romanda Arife adındaki bir diğer çengi ise güzellikte Sünbül‟den daha da üst seviyede olmakla birlikte Ģuhluk ve aĢüfteliği Sünbül kadar yüzüne yansımaz. Nazlı ismindeki üçüncü çengi ise diğer ikisine oranla daha da çirkindir. Yumurta

401 A.g.e., s. 24.

402 A.g.e., s. 25.

403 A.g.e., s. 30.

404 Gürpınar, Ġffet, ss. 110-111.

405 Gürpınar, ġık, s. 14.

406 Ahmet Mithat Efendi, Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar, s. 68.

407 Ahmet Mithat Efendi, Çengi, ss. 94-95.

408 ġefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, (Sekizinci Baskı), Ġnkılâp Yay., Ġstanbul, 1970, ss. 92-93.

biçimli, oval bir suratı vardır.409 “Paris‟te Bir Türk” romanında geçen Gabrielle, güzel bir kadındır.410 Nâbızâde Nâzım‟ın “Zehra” adlı romnaında yer alan Marika, romanda çok çirkin olarak tavsif edilmiĢtir.411

Ahmet Mithat Efendinin “Kafkas” isimli romanında Mösyö Dö Brano‟nun eĢi olan Madam dö Brano, Gürcü milletinden olup ırkının sahip olduğu yüz güzelliğini bütünüyle bünyesinde taĢır. Kızı Katerina dö Branoviç de tıpkı annesi gibi güzel bir genç kızdır.

Güzelliğini annesinden almıĢtır.412 Aynı romanda güzel Sohum Kalesi kumandanının eĢi gayet güzel bir kadın olarak nitelendirilir.413 Yine Kaplan Beyin annesi ġirinĢah Hanım, elli yaĢına gelmiĢ bir kadın olmakla birlikte Kafkas‟ta ellisine gelen kadınların güzelliği Ġstanbul‟da otuz beĢinde olanlara tekabül ettiğinden gençlerle rekabet edecek kadar güzeldir.414 Aynı romanda Katerina güzellikte Esma Can‟a benzer. Ancak Esma Can kadar göz alıcı değildir.415 Ahmet Mithat Efendinin “Süleyman Muslî” adlı romanında Margerit, ahlâken olduğu gibi yüz olarak gayet güzel bir genç kız olarak ifade edilir.416 Mustafa ReĢid‟in “Lorans” adlı kitabında Pertev Beyin Madam Hanriyet‟in evinde rast geldiği kızın güzelliği Pertev‟i hayran bırakacak derecededir.417 Romanın ilerleyen sayfalarında Madam Hanriyet‟in Pertev Beye rastgeldikleri bir esnada kızı takdim edip tanıĢtırması üzerine bahsi geçen kızın adının Matmazel Lorans olduğunu öğreniriz.418 Aynı romanda Matmazel Beatris namıyla zikredilen genç kız da güzelliği ile salonda yer alan Lorans‟ın merakını celbeder.

Kızın kim olduğunu Madam Hanriyet‟e sorduğunda Beyoğlu eğlence muhitlerinde Ģimdiye kadar güzelliği ile ilk sırada yer alan bir kız olduğu ancak bu günden sonra Lorans‟ın güzelliğinin ondan üstün olması hasebiyle birinci sırayı elden kaçırıp ikinci sıraya düĢtüğü cevabını alır.419 Lorans, romanda ressamlara nümune oluĢturabilecek kadar düzgün ve uyumlu uzuvlara sahip bir kız olarak nitelenmiĢtir.420 Ahmet Mithat‟ın “Karnaval” adlı romanının kahramanı olan Madam Arslangözyan, dillere destan bir güzelliğe sahiptir.421

409 Ahmet Mithat Efendi, Çengi, s. 95.

410 Ahmet Mithat Efendi, Paris‟te Bir Türk, s. 5.

411 Nabizâde Nâzım, a.g.e., s. 83.

412 Ahmet Mithat Efendi, Kafkas, s. 15.

413 A.g.e., s. 48.

414 A.g.e., s. 112.

415 A.g.e., s. 124.

416 Ahmet Mithat Efendi, Süleyman Muslî, s. 144.

417 Mustafa ReĢid, Lorans, s. 5.

418 A.g.e., ss. 7-8.

419 A.g.e., s. 21.

420 A.g.e., s. 31.

421 Ahmet Mithat Efendi, Karnaval, TDK Yay., Ankara, 2000, s. 34.

1.12. Baş/Kafa Biçimi:

Beden dilini sağlıklı anlamak için vücudu bölümlere ayırarak incelemeye ihtiyaç vardır. Kafanın çeĢitli bölümlerinin kullanımı çeĢitli mesajların ortaya çıkmasına da zemin hazırlar. Kafayı bir bütün olarak ele aldığımızda özellikle bu uzuvlarını karĢı cinse cinsel mesajlar verirken çok iyi kullandıkları görülür.422

Hüseyin Rahmi‟nin “Mürebbiye” adlı romanında Melâhat Hanımın tıpkı babası Dehri Efendiye benzeyen büyük bir kafası vardır.423 Kadınlarda tesadüf olmayan büyüklükte uzun, dik ve yumurta Ģeklinde bir kafa yapısına sahiptir.424 Kâhya Eda Hanımın kafası büyüktür.425 Nezahat Hanım, babası gibi “koca kafa” lı olarak tavsif edilmiĢtir.426 “Mai ve Siyah”

romanında Lâmia, küçük bir baĢa sahiptir.427 Ġkbal‟in küçük ve zarif bir baĢı vardır.428