• Sonuç bulunamadı

SOSYOLOJİK ÖZELLİKLERİ BAKIMINDAN TÜRK ROMANINDA KADIN

F. Toplumsal Değerler Karşısında Kadın 1. Modernleşme ve Kadın:

3. Din ve Kadın:

Ġnsanın en temel ihtiyaçlarından biri olan inanma ihtiyacı birey ile Tanrı arasında kalbî bir bağın kurulmasına zemin hazırlar. Romanlarda din konusunda taasup sahibi kadınlar olduğu gibi farklı dinlere mensup ve Ġslâmiyet ve Müslümanlık hakkında sabit fikirlere sahip gayr-i Müslim kadın unsurları ile de karĢılaĢırız. Ahmet Mithat Efendinin “Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar” adlı romanında Valinin karısı, Müslümanlara karĢı önyargılıdır.

Sözleriyle bunu açığa vurur. Zirâ Tevrat‟ta erkeğin karısıyla birlikte aynı vücutta iki ruh olduğunu yazdığını ancak Hasan Mellâh‟ın Müslüman olmasından dolayı Tevrat‟ı okumamıĢ olabileceğini düĢünür.1358

Söz konusu romanda Ġlia, kendisine br kardeĢ yakınlığı gösteren ve her türlü ihtiyacını düĢünüp karĢılayan Hasan Mellâh‟a dualar eder.1359

Nâbızâde Nâzım‟ın “Zehra” adlı romanında Subhî‟yi tamamen kaybedince okuduğu romanların da etkisiyle bir ara intiharı düĢünmüĢ olan Zehra, bir müddet sonra bunun bir cinayet olacağını düĢünür ve tövbe eder. Fakat intihar fikrinden tamamen vazgeçmiĢ değildir.

Deliller arar. Ancak dinî inancı kuvvetli olduğundan bu fikrinden cayar. Olup bitenlerin Allah‟ın takdir-i ilahisinden geldiğini kavrar. Böyle olunca intikamının amacı yerini bulmamıĢ ve ondaki intikam hissi boĢ yere onu üzüntüye sevk etmiĢtir.1360

“Araba Sevdası” romanında Bihruz Beyin annesi, Ramazan ayı gelĢdiğinde camilere giden bir kadındır.1361

Hüseyin Rahmi‟nin “Metres” adlı romanında Saffet Hanım, kocasından izinsiz iĢler çevirdiğine bin piĢman olur ve her gün abdest alıp namaz kılarak tövbe eder. Bu telkinler sayesinde içini rahatlatır. Erkeklerin nazarlarına maruz kalmaktan korkar ve kendi kabuğuna

1357 A.g.e., s. 132.

1358 Ahmet Mithat Efendi, Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar, s. 161.

1359 A.g.e., s. 177.

1360 Nâbızâde Nâzım, a.g.e., ss. 161-162.

1361 Recaizâde Mahmut Ekrem, a.g.e., s. 202.

çekilir.1362 Hoca Hanım karĢısında tövbe eder Saffet Hanım.1363 MüĢtak‟ı bir Ģeytan olarak addeden Hoca Hanım, Saffet‟e onunla karĢılaĢmaması için bir dua öğretir ve ondan bu duayı sürekli okumasını ister.1364 Saffet Hanı ve Meryem Dudu, Ģeytan olarak düĢündükleri MüĢtak Bey ile bir gece ansızın karĢılaĢınca korkudan ne yapacaklarını bilemez olurlar. Saffet Hanım, telâĢla hocanın kendisine öğrettiği duayı okumaya koyulur.1365

“Paris‟te Bir Türk” romanında Nasuh, sohbet ettiği Fransız kadınlara Ġslâm dininin ırza tecavüz eden erkek ve ırzını muhafaza edemeyen kadın hakkında keskin hükümleri olduğunu, bunun cezasının ölüm olduğunu ifade eder. Zirâ Ġslâm dini Hristiyanlıkta olduğu gibi insanı bir melek olarak görmez. Onu eylemlerinde serbest bırakır ve değerini kendisinin belirlemesini ister. Erkeğe ihtiyaç olursa birden fazla, en fazla dört eĢe kadar izin veren Kur‟ân eĢler arasında adaleti gözetmeyi emretmiĢtir. Kadını ekilecek bir tarla addeder. Bir kadını kendi eĢi dıĢında baĢka erkeklerden de çocuk sahibi olamayacağının sınırları yine Kur‟ân‟da çizilmiĢtir.1366

Aynı romanda De la Chaisve‟nin okul arkadaĢı olan Anne HemĢire, mektepten sonra rahibeliğe yönelir.1367 Ancak baĢına gelen olaylardan ötürü rahibeliği tercih eden bu kadın, bu inziva hâlinden bıkarak yeniden normal hayata döner.1368 Nasuh‟un kumarda kazandığı paraları kendisine yollaması üzerine yeniden eskisi gibi varlıklı bir hayat sürmeye baĢlar.1369 “Çengi” romanında Saliha Molla, sihir, efsun, cin, peri iĢleri ile uğraĢır. Bu yolda bilgisi sayesinde bir servet edinir.1370

Hüseyin Rahmi‟nin “Metres” adlı romanında Saffet Hanım ve Meryem Dudu, yazıcıya mektup yazdırmak için gittiklerinde orada kendileri gibi mektup yazdırmak için gelen bir grup kadın ile karĢılaĢırlar. Bu kadınların sözlerinden onların din karĢısındaki duruĢunu kestirmek mümkündür. Zirâ kadınlardan Sümbül Hanım adında olanı yazıcıya kocası için yazdırdığı mektupta yazılanların eĢini çileden çıkarttığı yönünde sitemkâr ifadeler kullanmaktadır.

BaĢlarındaki belâyı def etmek için kimi güvercinlere yem atmıĢ, kimi ulu bir zâtın mezarına giderek mum adamıĢ, kimisi de bir dilenciye para verme yolunu seçmiĢtir. Ayrıca Sıdıka Molla adında bir kadını çağırarak üzerlerine kurĢun döktürmüĢler, kendilerini okutup

1362 Gürpınar, Metres, s. 257.

1363 A.g.e., s. 259.

1364 A.g.e., ss. 288-289.

1365 A.g.e., ss. 291-292.

1366 Ahmet Mithat Efendi, Paris‟te Bir Türk, ss. 150-151.

1367 A.g.e., s. 253.

1368 A.g.e., s. 357.

1369 A.g.e., s. 359.

1370 Ahmet Mithat Efendi, Çengi, ss. 8-9.

üfletmiĢlerdir.1371 Görülüyor ki Hüseyin Rahmi‟nin söz konusu romanında kadın, din karĢısında bâtıl inanç sistemi ile karıĢık bir tutum içerisine girer. Aynı romanda kocalarının ağzını dilini bağlatmak için büyücü kadınlara baĢvuran cahil kadınlar ile karĢılaĢırız.1372

Kocasını yeniden elde etmek sevdasında olan Saffet Hanım, Parnas‟ın ona büyü yaptığını düĢünür. Bir hocaya gidip büyüyü bozdurmak istese de Meryem Dudunun Parnas gibi yabancı uyruklu kadınların büyüye inanmadıkları ve erkekleri aĢklarının gücü ile ellerinde tuttukları yolundaki sözleri Saffet‟i bu düĢüncesinden vazgeçirir.1373

“Hasan Mellâh” romanının kahramanı Cuzella, okuduğu Protestan kitapları sayesinde inançla ilgili geniĢ bilgilere ulaĢır.1374 Sevdiği adamın Müslüman bir topluma mensup olduğunu öğrendiğinde bunu doğal karĢılar. Mürebbiyesi Marie ile durumu mütâlaa ettiklerinde bütün dinlerin temelinde tek bir Tanrı‟nın olduğunu, bütün insanların hangi dine mensup olursa olsun o tek olan Tanrı‟ya el açıp dua ettiklerini söyler. Mürebbiye, Müslümanlığın kendi dinlerinin aleyhinde olduğunu ifade etmesi üzerine diğer bir mürebbiye olan Sipros‟tan böyle öğrenmediğini, hiçbir dinin birbirinin aleyhinde olamayacağını aksine birbirini tamamlayacağını belirtir. Dinden maksadın yalnız Tanrı‟ya inanmak olduğunu, bunu da her yerde yapabileceğini ifade eder. Tarihte Ġspanyol kızlarının Müslüman erkeklerle izdivaç ettiklerine dair örneklerin olduğunu ve Müslümanların karılarının dinlerine müdahale etmediklerini belirtir.1375

“Paris‟te Bir Türk” romanında Virginie, Nasuh‟un hamiliğinde kelime-i Ģahadet getirip dinini değiĢtirir ve Müslüman olur.1376

“Mürebbiye” romanında dinden ve dinî hislerden uzak olan Matmazel Anjel, masasındaki haçı kendisini Dehri Efendiye dindar bir kadınmıĢ gibi göstermek için koymuĢtur. Bu hâline içinden kahkahalarla güler. Konsolunun üzerinde Fransızca bir Ġncil ve

“Marifet-i Hüda ve Nefs” adlı kitaplar bulunmasına karĢın bunlar da gösteriĢ maksadıyla konulmuĢ olup aslında hiçbirini okumamıĢtır.1377 Yalanlarını ortaya çıkarmaya çalıĢan Kâhya kadının kendisi için söyledikleri karĢısında da dini kötü düĢüncelerine âlet etmekten çekinmez. Ahlâklı bir kadınmıĢ gibi görünerek ağlama numaraları yapar ve Dehri Efendinin gözlerini boyamak için haçın önünde diz çökerek Latince dualar mırıldanır. Suratı kilisedeki azizeleri andıran meleksi bir vaziyete bürünür. Mesih‟in kendisine iftira eden bu kadını

1371 Gürpınar, Metres, s. 227.

1372 A.g.e., s. 229.

1373 A.g.e., s. 285.

1374 Ahmet Mithat Efendi, Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar, s. 9.

1375 A.g.e., ss. 110-111.

1376 Ahmet Mithat Efendi, Paris‟te Bir Türk, s. 525.

1377 Gürpınar, Mürebbiye, s. 60.

affetmesini söylediğini ifade eder. Dehri Efendiye de böyle bir büyüklük göstererek kadının bu hakaretini affetmesini tavsiye eder.1378

“Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar” romanında Rahibe Sipros, Katoliktir ve diğer inaçlar ve görüĢler ile ilgili de araĢtırma eğiliminden dolayı geniĢ bilgiye sahiptir.1379 Marie, Cuzella‟nın Müslümanlara iliĢkin din konusundaki görüĢlerine katılmamakla birlikte ses çıkarmaz. Müslümanları kendi dinlerinin aleyhinde gören bu kadın, Cuzella‟nın ifade ettiği gibi bazı kitaplarda Müslümanların farklı dine mensup bir kadın ile evlendikten sonra dinlerine müdahale etmedikleri hatta zevcesinin dinini koruduğuna dair Ģeyler okumuĢtur.

Ancak bunları ciddiyetten uzak bir fıkra olarak telakki eder.1380

Ahmet Mithat‟ın adı geçen romanının kadın kahramanlarından Ermeni bir kadın olan Cangöz, ismini Hatice olarak değiĢtirip Müslüman olur. Süleymaniye‟de bir eve taĢınır. O zaman gayr-i müslüm kadınların bu tür yerlerde oturabilmeleri için Müslüman olmaları Ģarttır.

Cangöz de genç bir delikanlıya âĢık olduğundan ve adam da burada ikamet ettiğinden Müslüman olma gereği duymuĢtur.1381

“TaaĢĢuk-ı Tâl‟at ve Fitnat” romanındaki Dadı Kalfa oldukça inançlı bir kadındır. Bu dünyanın bir yalandan ibaret olduğunun bilincindedir. Âhiret inancı tamdır. ġükretmeyi bilir.

Romanda bunu Ģu sözlerle dile getirir: “-Şukur, şukur ammâ ihtiyâr ben şımdi hanim. Elli yaşinda! Ah ne yabalim, Allah iman bağışlasun. Mezara iman ile gıtsin yârabbi! Ah bu dunya ru‟ya gıbi gaşiyor. Ahiret bâkî. Biz dunyaya dalar, nekir munkiri unutur… Ah, ah yârabbi! Ne cevab verecak biz sana!” 1382

Hüseyin Rahmi Beyin “Metres” adlı romanında Meryem Dudu, inançlı biridir.

Geceleri herhangi bir kötülüğe uğramamak için kendi dilinden ne kadar bildiği dua varsa okur.1383 Yine aynı romanda Mestan Bacı, aĢçı kadın olarak çalıĢan bir Arap halayığıdır.

Kendine has bir Ģive ile konuĢur. Ağzından duayı eksik etmeyen ve Allah inancı olan bir kadın olarak karĢımıza çıkar.1384 Hoca Hanım tarafından namuslu kadınları yoldan çıkaran bir Ģeytan olarak addedilen MüĢtak Bey, hoca hanımın tâlimâtları doğrultusunda Meryem Dudu tarafından besmele çekilip Ģeytan taĢlanıyor gibi taĢlanır.1385 Din konusunda biraz cahil ve skolastik bir tutum sergiler. Bir gece ansızın evlerine gelen MüĢtak ile karĢılaĢınca hemen

1378 A.g.e., s. 109.

1379 Ahmet Mithat Efendi, Hasan Mellâh Yahut Sır Ġçinde Esrar, s. 9.

1380 A.g.e., s. 111.

1381 A.g.e., s. 68.

1382 ġemseddin Sami, a.g.e., s. 7.

1383 Gürpınar, Metres, s. 54.

1384 A.g.e., s. 146.

1385 A.g.e., s. 260.

perde ile baĢını örter ve avazı çıktığı kadar bağırarak Ģeytanın tâ içlerine kadar girdiğini söyleyip tüm ev halkını ayaklandırır.1386

Ahmet Mithat Efendinin “Kafkas” adlı romanında geçen Özden Dadı, din konusunda taassubu o kadar hat safhada olan biridir ki konağa ne zaman bir Müslüman misafir gelse müslümanlık kokusunun odaya sindiği düĢüncesiyle odayı baĢtan aĢağı tütsüler.1387 Aynı romanda Matmazel Katerina, sevdiği adam olan Kaplan Beye aralarındaki iliĢkiye farklı dinlerden olmalarının mani olduğunu, Ġslâm dininin bir gayr-i Müslim kadını almayı uygun gördüğünü ancak kendi mensup olduğu dinin Müslüman bir erkekle evlenmeye engel olduğunu dile getirir. Bu durum onun din konusunda mühim bir biçimde taassup sahibi olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir.1388

Aynı romanda Esma Can, çok sevdiği Yunus‟u savaĢta aldığı bir yaradan dolayı kaybedince rafta bulunan Kur‟an-ı Kerim‟i alarak sevgilisinin baĢı ucunda hem ağlayıp hem de okumaya baĢlar. Öyleki Kafkas toplumunda kadınlar Kur‟an-ı Kerim‟i tecvîdli olarak okuyabilme yetisine sahiptirler.1389 Yine sevgilisinin mezarını ziyaret ettiği birgün mezarı baĢında metanetli bir Ģekilde sessizce akıttığı gözyaĢlarına Yasin sûresi ile eĢlik eder.1390

Ahmet Mithat Efendinin “Süleyman Muslî” romanında Mariya Konstanse, Hrıstiyan dinine mensup olan biri olarak bu dinin erkân ve âdâbını çok iyi bilen bir kızdır. Söz konusu âdâbı sevgilisi Süleyman Muslî‟ye de öğretir.1391

Aynı romanda bir koca karı olan Roza, ihtiyar olması hasebiyle bir ayağı çukurda olduğundan ahiret korkusunu yüreğinde bütün derinliği ile yaĢar. Hrıstiyan olan koca karıların ve papazların ahirete bütünüyle malik olduklarını ve istediklerini cennete, istediklerini de cehenneme göndermeye muktedir bulunduklarını düĢündüğünden kendisine bir keĢiĢ edâsıyla selâm veren Süleyman Muslî‟ye taltiflerde bulunur. Huzurunda yerlere kadar eğilir. Hatta bir de istavroz çıkarır. Bu durum karĢısında üzerindeki keĢiĢ kıyafetinin kadına bu derece tesir ettiğini ve kıyafet olmasa kadının kendisine bu kadar rağbet etmeyeceğini anlayan Süleyman Muslî, kadından bir geceliğine kendisini evine misafir etmesini istese reddedilmeyeceği ve hatta memnuniyetle karĢılanacağını anlar.1392

1386 A.g.e., s. 292.

1387 Ahmet Mithat Efendi, Kafkas, s. 18.

1388 A.g.e., ss. 30-31.

1389 A.g.e., s. 167.

1390 A.g.e., s. 174.

1391 Ahmet Mithat, Süleyman Muslî, s. 80.

1392 A.g.e., s. 118.