• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE

2.1. OKUL DİSİPLİNİ

2.1.1. Disipline İlişkin Yaklaşımlar

2.1.1.1. Önleyici Disiplin

Eğitim-öğretimin en başında davranışlar için beklenti, yönerge ve kuralların öğretmen tarafından koyulması etkin bir yönetim için gereklidir. Beklentilerin açıkça ifade edilmesi önleyici disiplinin en gerekli bileşenidir. Önleyici disiplinin amacı, öğrencilere hangi davranışların uygun, hangilerinin uygun olmadığını açıkça ortaya koyarak muhtemel davranış bozukluklarına yönelik proaktif müdahaleler sunmaktır.

Önleyici disiplinin en temel ögesi öğretmen ve öğrenciler için beklentilerin açıkça ortaya konması; öğrencilerin kendilerinden beklenenler hakkında farkında olmasıdır. Bu yönerge konuşma, ev ödevi veya sınıf için dilin kullanımıyla ilgili kuralları içerebilir. Önleyici disiplin stratejisi yasaklı davranışı takip eden sonuçları da içerir. Önleyici disiplin stratejileri, öğrencilerin eğitim ortamında nelerin meydana geleceğini bildiği güvenli ve tutarsız olmayan okul iklimini yaratmayı sağlar.

2.1.1.2. Destekleyici Disiplin

Bir eğitim-öğretim dönemi boyunca önleyici disiplinin çaresiz kaldığı durumlar olması olasıdır. Bir öğrenci okuldaki bir kurala uymadığında öğretmenin sözlü uyarısı ya da davranışını düzeltmesi konusundaki telkini onun destekleyici disiplin yöntemi kullandığını göstermektedir. Destekleyici disiplin, öğrencinin davranışını düzeltmesi konusunda öğrenciye öneri ve seçenek sunması açısından cezalandırıcı yaklaşımdan farklılaşmaktadır. Örneğin ders zili henüz

çaldığında ve öğretmen sınıfa yeni girdiğinde öğrenci hala ayakta durmaya devam ediyorsa öğretmen öğrenciye oturması gerektiğini ifade etmek için “artık oturma zamanı, derse başlayabilmemiz için oturmanız gerekiyor yoksa dersten sonra da sizi tutmam gerekecek” şeklinde öneride bulunabilir. Öğrenciye cezadan kaçınma ya da davranışının sonucuna katlanma seçeneği sunulmuş olacaktır. Öğretmenin bu destekleyici disiplin stratejisi öğrencinin davranışını yönlendirecektir. Hatırlatıcılar, yönlendirmeler ve sözsüz iletişim destekleyici disipline örnek oluşturmaktadır.

2.1.1.3. Düzeltici / İyileştirici Disiplin

Destekleyici disiplin yaklaşımının tekrar tekrar denenmesine rağmen öğrenci davranışını yönlendirmede başarılı olunamıyorsa öğretmen düzeltici disiplin stratejisi tercihini kullanabilir. Düzeltici disiplinin, kural ihlalinden sonra öğrenciye yönelik çeşitli sonuçları olmaktadır. Düzeltici disiplin stratejisinde çok etkili ya da etkisi az olan yöntemler bulunmaktadır. Örneğin, öğrenciyle sözlü münakaşaya girilmesi düzeltici disiplin tekniğidir fakat durumu kızıştırabilir ve öğretmenin öğrenci önündeki pozisyonuna zarar verebilir. Düzeltici disiplin stratejileri öğrencinin yaşına ve sınıfına göre uygulanmalıdır. Okul öncesi öğrenci için mola uygulaması o yaştaki birey için etkili olabilir ancak lise düzeyindeki bir öğrenci için böyle bir uygulama aynı sonucu vermeyecektir.

Düzeltici disiplin yaklaşımının en temel bileşenleri öğrencilerin karşılaşacağı sonuçların tutarlılığıdır.

2.1.1.4. Cezalandırıcı Disiplin

Cezalandırıcı disiplin güncel olarak okullarda uygulanmakta olan en yaygın disiplin sistemlerinden biridir. Özellikle 1980’lerden itibaren en yaygın seviyelere ulaşan bu sistem, uzun vadede çözümler bulmayı değil, kısa vadede ceza vererek, gerçekleşen olayların sonuçlanmasını amaçlayan bir yöntemdir.

Cezalandırıcı disiplin genelde uzaklaştırma, okuldan atılma, kınama gibi cezaları barındırmakta ve bu yöntemler öğrencilerin okul ve yarattığı sosyal

çevreden uzaklaşıp, tüm bunlara yabancılaşmasına sebep olmaktadır (Suvall, 2009:552). Aynı zamanda okuldan uzaklaşan öğrencilerin akademik başarılarının düşmesi de kaçınılmaz bir gerçektir. Kendini o okul ve çevreden uzaklaştığı için oraya ait hissetmeme duygusuna kapılan öğrencilerin akademik gelişmelerini gözetmesini beklemek pek gerçekçi olmamaktadır. Cezalandırıcı disiplin gerçekleşen olayın özüne inip anlamaktansa, direkt olarak olayı gerçekleştiren kişiye ceza vererek çözüme kavuşturulacağını savunan, problemin ana sebeplerini araştırmayan bir yöntemdir ve bu durum sorunların uzun vadede çözümüne katkı sağlamamakla birlikte öğrencilerin bu davranışlarla ilgili sorunlarına eğilmeyip ceza yönteminin çözüme kavuşturacağını ön görmektedir. Ancak sorunun temeline inmeyen bu yöntem okul için geçici bir çözüm sunuyor olsa dahi, öğrenci için sürdürülebilir bir çözüm sunmamakla birlikte aynı zamanda o kişinin ileride de disiplin sorunları yaşamasına ve suça yönelmesine sebep olabilmektedir (Suvall, 2009:553).

Cezalandırıcı disiplinin yukarıda açıklanan uzaklaştırma, kınama gibi yöntemlerini genel olarak sıfır tolerans yöntemi olarak adlandırabiliriz. Sıfır tolerans yöntemi öğrencinin disiplin kurallarına aykırı herhangi bir eyleminde direkt olarak ceza vermeyi öngören bir yöntemdir. Ancak bu yöntemin uygulandığı kurallar tamamen suç teşkil edebilecek davranışlar olmamakla birlikte daha çok şiddet içermeyen basit eylemler (okuldan kaçmak, giysi kurallarına uymamak vb.) için işletildiği görülmektedir (Restorative Practices Working Group: 2014:2). Okullarda mağduriyete uğrayan kişiler sadece öğrencilerle sınırlı kalmamaktadır ve öğrencilerin yanında aynı zamanda okul çevresi içinde bulunan öğretmenler ve çalışanlarda mağdur konumda bulunabilmektedir (Ashley, Burke, 2009:6) ve cezalandırıcı disiplinin sürdürülebilirlik ve başarı açısından birçok sorunlu noktası olmakla birlikte en önemlilerinden biri, mağduriyete uğramış kişinin özellikle bu kişi öğrenci ise, öğrencinin bu süreç içerisinde hiçbir müdahilliğinin bulunmayışıdır. Mağdur olan öğrencinin bu süreçte herhangi bir şekilde yer almayışı, sürecin temel olarak disiplin kuralını bozan öğrenci üzerinden ceza vermek amacıyla işletilmesi öğrencinin mağduriyetinin artmasına sebep olmaktadır. Mağduriyete uğrayan öğrencinin, ileride aynı veya benzer bir durumla tekrardan karşılaşmayacağına

dair bir güvence sunmayan ve hatta bunun için herhangi bir destek vermeyen cezalandırıcı disiplin, sadece ceza alan öğrencilerin değil aynı zamanda mağduriyete uğramış ve/veya benzer bir durumu uğrama korkusunu barındıran öğrencilerin de okuldan ve çevresinden uzaklaşmasına sebep olmaktadır (Suvall, 2009:553). Cezalandırıcı disiplin ne mağduriyete uğrayan kişi ne de mağduriyete sebep olan kişinin bu durumu onarmasına fırsat vermemekte ve yardımcı olmamaktadır. Okul disiplininin okul ve idare açısından ivedi bir şekilde sağlanmasına yardımcı olan bir enstrüman görevi görmektedir ve mağdurun, mağduriyete sebep olan kişinin ve de etkilenen diğer aktörlerin sorunu anlayarak onarmalarına fırsat vermemektedir. Aslında tam olarak Ceza Adalet sisteminin cezalandırıcı yöntemi gibi işlemekte ve mağduru değil kurumu odak noktasına almaktadır.

İnsanları iyi hale getirmek için onlara öncelikle kendilerini kötü hissettirme gibi çılgın bir fikir nereden gelmiştir (Nelsen, Lott ve Glenn, 2000)? Ceza, çocuğu geçici olarak sınırlama işlevi görmektedir ancak öz-disipline doğrudan bir katkı sunmamaktadır ve öğretici değildir. Ceza, uygulayıcının olduğu bir ortamda öğrencinin kurallara uymasını sağlar ve kısa süreç içerisinde kurallara uyulmasını öğretir. Ancak ceza, kuralların arkasındaki manayı anlamada gerekli becerileri çocuklara öğretiyor mu?

Cezanın öğrenciler üzerindeki olumsuz etkileri hakkında sayısız çalışma mevcuttur (Suvall, 2009:553; Ashley, Burke, 2009:6). Kızgınlık bunlardan birisidir. Bu duygu, odağı verilen zarardan ziyade uygulayıcının verdiği cezaya kaydırmaktadır. Ceza alan öğrenci cezayı sorgulamakta, zararın sorumluluğunu üstlenmek yerine uygulayıcıyı suçlayabilmektedir. Ceza alan öğrenciler hatta domino etkisi göstermektedirler: Öğretmenlerini suçlamaktadırlar, akranlarına bu kızgınlığı yansıtabilmektedirler ve pasif bir şekilde verilen ödevleri yapmamaya eğilim göstermektedirler (Amstutz ve Mullet, 2014).

Peki okul disiplininde ceza neden hala önemli bir araç olarak görülmektedir?

Bunun en kolay cevabı kolay yönetilebilir olması ve yapılan davranışa bir karşılık olması olarak açıklanabilir. Mevcut durumda öğretmenler, olumsuz davranış uygulayan veya ceza gerektirecek bir davranış uygulayan öğrenciyi

idareye göndermeden önce öğrenciyle bir görüşme gerçekleştirebilir. Bu görüşme yeterli olmayabiliyor. Öğrencilerin çoğu verdiği zararla yüzleşmek istemeyebilir veya davranışlarının sorumluluğunu almak istemeyebilir. Böyle durumda ceza vermek daha fazla zararın oluşmasını önlemek için kullanılabilmektedir.

2.1.1.5. Onarıcı Disiplin

Araştırmanın temel sorunsalını oluşturan bu kavrama ilişkin 2.4. Onarıcı Adalet ve 4. Bulgular ve Yorum bölümlerinde ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiştir. Bu bölümde kavramsal bir açıklama yaklaşımı tercih edilmiştir.

Onarıcı disiplin, geleneksel yaklaşımdan farklı olarak öğrencilere ortak değer ve ilişki kurma konusunda sorular sormayı içerir. Disiplin ihlalleri cezalandırılması gereken kötü davranışlar olarak değil iyileştirilmesi gereken ilişkisel zararlardır (Amstutz ve Mullet, 2006). Wachtell, Wachtell ve Costello (2009) onarıcı uygulama ve teoriler hakkında detaylı bilgiler sunmaktadır. Onarıcı bir konferans çatışmanın taraflarını bir araya getirmektedir. Bu tarafların biri fail (savunma), biri etkilenen (mağdur) diğeri de kurum üyesidir (birkaç öğrenci, öğretmen veya okuldaki diğer personelden oluşabilir). Şu üç soruyu sorarak olayla ilgili ortam bir anlayışı birlikte inşa ederler: (1) Ne oldu? (2) Kim neden zarar gördü? (3) Zararı onarmak için ne yapılması gerekmektedir? (Amstutz ve Mullet, 2006).

Buna ek olarak tüm taraflar “zararın onarılması” için atılacak adımlar hakkında önermelerde bulunabilir. Bir onarıcı konferansın amacı suçlama yapmak değil birey ve topluma yapılan zararı onarma için ortak plan geliştirmektir.