• Sonuç bulunamadı

4. BÖLÜM: BULGULAR

4.2. ÖĞRETMENLERİN DENEYİMLERİNE İLİŞKİN BULGULAR

4.2.2. Cezaların İşlevi

bey, öğrencilerin sosyal faaliyetlerle ilgilenerek okula aidiyet duygusunu arttırabileceğini eklemektedir. Disiplin sorunlarının mutlu bir öğrenciyle çözülebileceğine inanmaktadır. Burada ortaya çıkan nokta, mevcut yöntemlerle öğrencilerin okula aidiyetlerinin arttırılmasının mümkün olamayacağıdır.

eğer çocuk kaybolmuş bir çocuksa başarısızlığı kabullenmiş bir çocuksa -ee 5 gün ceza almışım ne olacak, diye olaya bakıyor.” (Mesut)

Fiziksel olarak güçlü denebilecek olan bir öğrencinin aynı sınıfta bulunan yine fiziksel olarak kısa boylu ve zayıf olan bir öğrenciye sürekli zorbalık davranışında bulunması üzerine Aydın bey sözkonusu öğrenciyi disiplin kuruluna gönderir. Disiplin kurulu yaptığı inceleme sonucunda riskli davranış gösteren öğrenci disiplin cezası alır. Bu ceza karşısında öğretmen, ilgili öğrencinin zorbalık davranışının devam ettiği gözlemini yaptığını paylaşmaktadır.

Disiplin süreçlerinde yaşanılan öğrenilmiş çaresizlik durumu öğretmenlerin okul disiplini algısını ortaya koymada önemli araçlardan biridir. Okul disiplin uygulamalarında öğrenilmiş çaresizlik davranışının sergilendiği görülmektedir.

Amerikalı ünlü psikolog Martin Seligman (1975) tarafından araştırılan bu davranış türünde kontrol edemedikleri kötü olaylara maruz kalan çocukların umutsuz ve sosyal açıdan pasif olabileceklerini öne sürmektedir. Aynı şekilde mevcut disiplin uygulamalarının işlevsiz olduğuna inanan öğretmenler de kendi yöntemlerini geliştirerek öğrencilerde davranış kontrolü gerçekleştirmeyi amaçlamaktadırlar. Ancak bunu yaparken enformel yöntemlere başvurdukları görülmektedir. Öğretmenlerdeki algı cezanın öğrencilerde istendik davranışı geliştirmenin aksine öğrenciler üzerinde kontrol edici bir etki bırakmadığı öğretmenler tarafından da deneyimlenmektedir.

“Öğretmen ya da öğretmenler bu durumun sonucunda sürpriz gibi görünen ama sürpriz olmayan durum var ya böyle bir sonuca varılacağını baştan kestirdiği için kendi çaresini aramaya başlıyor. Bu zaruret haline dönüşüyor. Hatta öğretmene diyorum ki, öğretmen de haklı olarak diyor ki Buna ceza verilecek çocuk bunu ödül olarak görecek o zaman başka çare arayayım diyor, o yüzden kendi yöntemini geliştiriyor. Herkes böyle yapabilir mi, açık konuşayım herkes bunu yapmaz için en basit kısmı nedir dilekçe yaz gönder. Mehmet hoca biraz kızsın, Fatih Hoca biraz kızsın, disiplin kurulunda biraz burnunu sürtsünler. Ben zaten çözemiyorum bunu diyenler de var ama bazen öğretmen diyor ki ben çözemiyorum ama siz ceza verince çocuğa ödül olacak sonuca ulaşmayacak bu iş. Öğrenci hatta bana gelecek diyecek ki hocam Ne oldu Dilekçeyi verdim ben 5 gün tatil yaptım ya da 3 gün tatil yaptım bak, Hocam ben yine buradayım bana bir zararı dokunmadı ki diyecek öğretmen de bunu öngördüğü için ender de olsa kendi çözümünü öğreten öğretmenler de oluyor. Aslında bu iyi bir şey değil şöyle iyi bir şey değil bu

sefer ipin ucunu kaçıran öğretmenler oluyor. Kendi yöntemimi sınıfın üzerinde uygulayayım derken bazen ipin ucunu kaçırıyor.” (Cevdet)

Cevdet bey, geleneksel disiplin uygulamalarının işlevsiz olduğunu ve artık bu durumun sonucu değişmeyecek bir durum olduğunu deneyimlemektedir. Bu deneyim ise öğretmenleri enformel olarak kendi disiplin yöntemlerini uygulamaya itmektedir. Cevdet beyin konuşmasının sonunda da açıkça ifade ettiği üzere çerçevesi çizilmemiş ve resmi olmayan uygulamaların “ipin ucunu kaçırmak” anlamına geldiğini, diğer bir deyişle öğrenci üzerinde olumsuz etki yarattığını ifade etmiştir.

Okul ilkeleri, okul kuralları ve öğrencilerin sorumlulukları ile öğretmenlerin de sorumluluklarını içermektedir. Güvenlik tedbirleri de okulu güvende tutmak ve şiddetten korumak için alınan önlemleri içermektedir. Daha önceden de tartışıldığı üzere okulları daha güvenli hale getirmek için son yıllarda alınan tedbirler daha sıkı hale gelmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde liselerde disiplin konusunda adını yasaya da veren sıfır tolerans politikalarıyla paralellik göstermektedir. Okullarda artan oranlarda kullanılan sıfır tolerans ilkeleri öğrenci ihlalleri karşısında uzaklaştırma gibi zorunlu disiplin cezalarının uygulanmasını içermektedir (Gordon, Della Piana ve Keleher, 2001; akt.

Cameron, 2006). Tüm okullarda güvenlik kameralarının yaygınlaştırılması, güvenlik görevlilerinin ve polislerinin okullarda görev yapabilmesi de güvenlik tedbirlerine örnek gösterilebilir.

Cezalandırıcı yaklaşımlara ilişkin yapılan araştırmalara göre daha fazla resmi ceza sistemi kullanan okullarda daha az resmi ceza sistemi kullananlara göre yüksek oranda uygunsuz davranışlar meydana gelmektedir (Heal, 1978;

National Institute of Education, 1978; akt. Cameron, sf.220). Sıkı disiplin uygulayan okullardaki uzaklaştırma oranları uygunsuz davranış oranlarından daha fazla olduğunu ortaya koyan araştırmalar da mevcuttur (Wu, Pink, Crain ve Moles, 1982).

Mevcut geleneksel disiplin uygulamalarında cezaların işlevsizliğini ortaya koymada öne çıkan bir başka nokta ise prosedüre dayalı bir süreç olarak gerçekleşmesidir. MEB Ortaöğretim Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliği

ikinci bölümünde 34-47.maddeler arasında “okul öğrenci ödül ve disiplin kurulu”nun kuruluş ve görevleri açıklanmaktadır. Bu bölümde disiplin süreçleriyle ilgili olarak kurula sevk, ifadelerin alınması ve delillerin toplanması, kurula çağrılma ve savunmanın alınması, kararın yazılması başlıklarına sahip maddeler bulunmaktadır. Ceza adaleti sistemine uygun bir jargonun kullanıldığı bu bölümde yazılı ve evraka dayalı bir sistem göze çarpmaktadır. Bu bağlamda görüşme yapılan öğretmenlerden bazıları bu durumun kendileri için rahatsızlık verdiğini ifade etmektedirler.

“Prosedürle ilgilenmek hoşuma gitmiyor. Genelde ben kendim halletmeye çalışıyorum. Yani işte disiplin dilekçesini vermek ondan sonra falanca öğretmen falanca öğrenci ile filanca tarihte şöyle mesele yaşamıştır.

Disiplin cezasının kaldırılmasını onaylıyor musunuz? Burada benim ismimin okunmasından dahi rahatsız oluyor. Bu beni rahatsız ediyor ve ben meslek lisesinde 8. yılım, 4 ya da 5. vakamdır. 5 olmamıştır. Herhalde bu 4.

vakamdı. Yani 2 seneye bir vaka düşüyor. Disipline gönderdim öbürlerini, ben kendi içimde halletmeye çalışıyorum bir şekilde.” (Birol)

Disiplin algısı başlığı altında disiplin sisteminin evraka dayalı olması ve bu yüzden öğretici ve düzeltici bir yönünün bulunmaması tartışılmıştı. Birol bey, okuldaki disiplin rolüne ilişkin sorulan soruya verdiği yanıtta bu algının kendisinde yerleştiği anlaşılmaktadır. Birol bey, okul disiplin sürecinin prosedürlerden ibaret olduğu düşünmekte ve deneyimlemektedir. Bu yüzden sözkonusu sürecin işlevsiz olduğunu ve kendi enformel disiplin süreçlerini uyguladığını ifade etmektedir. Görüşme yapılan öğretmenlerin önemli çoğunluğu benzer şekilde enformel süreçlerin daha yaygın olduğunu ve yönetmelikte belirtilen cezaların işlevsiz olduğunu ifade etmektedirler.

Mevcut disiplin süreçlerinin işlevsiz olduğunu ortaya koymada bir başka nokta ise suça sürüklenme riski altındaki çocuklar için “hiçbir şey” ifade etmemesidir.

Görüşme yapılan Birol beye disiplin süreçleriyle ilgili sürpriz bir durumla karşılaşıp karşılaşmadığına ilişkin deneyimleri sorulduğunda bu boyut ortaya çıkmıştır. Disiplin yönetmeliğinin bu konuda tıkanmış olması ve çözüm üretememesi dikkat çekilmesi gereken bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

“Çok problem yaşadığım bir öğrenci vardı, yani öğrencinin okula alkollü geldiğine de şahit oldum, böyle bir öğrenciydi kiminle görüşsem kapanıyor kapı, ''yani hocam hiç onunla şey yapma şöyle problemli böyle problemli'' sınıf öğretmeni ile görüşüyorum, bölüm öğretmeniyle görüşüyorum. Velisi

okula uğramaz zaten baba yok anne ortada değil falan gibisinden böylece cevaplar karşılaşıyorum. Sonra öğrenciye çağırdım bak dedim: ''seni sınıfın içerisinde uyarmadım ama sabrımı çok zorluyorsun, tekrarında kesinlikle disipline vereceğim ve gereken en ağır cezanın verilmesi için elimden geleni yapacağım. ''Disiplin nedir hocam'' dedi, benim çocuk şubede kaç tane dosyam var. Sizinki benim için çocuk oyuncağı, parka gitmek gibi. ''benim kaç tane çocuk şubede dosyam var sen ne yapabilirsin'' böyle kaldım ve gerçekten disiplinle o çocuğu korkutmak çok hafif, çok havada kaldı. Yani çocuk emniyetten korkmuyor. Polisleri görünce gülüyor, ekip geldiği zaman güle oynaya giden bir çocuk, böyle bir çocuk. Çocukta uyuşturucu bağımlılığı var. İşte farklı eylemler falan filan var, suça karışmışlığı var, adam yaralama var, yani böyle bir noktada okul disiplini çok havada kalıyor. Burada da tıkanmıştım mesela. Ne yapılabilir diye çok şaşırdığım durumlardan biri buydu mesela.” (Birol).

Birol beyin disiplin konusunda başarısız olduğu öğrenci risk altındaki öğrenci tanımına uymaktadır. Daha önce de ele alındığı üzere risk altındaki öğrenciler, okul etkinliklerine katılmama ve okulu en az düzeyde özdeşleştirme eğilimindedir. Ders başarısızlığına yol açan disiplin ve devamsızlık problemleri vardır. Olumsuz davranış sergilerler ve akran ilişkileri problemlidir. Aile sorunları, uyuşturucu bağımlılıkları, hamilelikler ve diğer sorunlar onların okula başarılı bir şekilde katılmalarını engellemektedir. Başarısızlık yaşadıklarında ve akranlarının gerisinde kaldıklarında, okul düşük özgüvenlerini pekiştiren olumsuz bir ortam haline gelmektedir (Eugene, 1986). Risk altında öğrencisine yönelik mevcut disiplin uygulamalarının işlevsiz kaldığını ifade eden Birol bey, mevcut yönetmeliğin öğrenciye müdahale konusunda yetersiz kaldığını deneyimlemiştir. Dahası sözkonusu öğrencide davranış değişikliği konusunda mesleki becerilerinin de yetersiz kaldığını açıkça ifade etmektedir,

Bu araştırma bulguları, mevcut disiplin uygulamalarındaki öğretmenlerin sorumluluklarına, yaklaşımlarına ve davranış kontrol yöntemlerine odaklanmayı gerektirmektedir. Öğretmenlerin yaklaşımlarının ve disiplin cezalarının öğrenciler üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri öğrenci deneyimleri teması bağlamında detaylı bir şekilde tartışılmıştı. Öğretmenlerin okul disiplin uygulamalarındaki deneyimleri geleneksel yöntemlerin işlevselliği konusunda önemli ipuçları sunmaktadır.