• Sonuç bulunamadı

Dindarlık Ve Ruh Sağlığı Değişkenleri Arasındaki Genel İlişkiler

Bu kısımda öncelikle dindarlık ile ilgili tutumlar, dindarlık ve ruh sağlığı değişkenleri arasındaki ilişkiler incelenecektir.

1. Dindarlık ve Ruh Sağlığı Uzmanına Başvuru Durumu

R

R

Ruh sağlığı uzmanına başvurup vurmama durumunun, dindarlığın sadece tecrübe-etki boyutu için anlamlı fark doğurduğu bulunmuştur. Yani dinin tecrübe-etki boyutunu daha az hisseden deneklerin ruh sağlığı uzmanına baş vurma eğilimini daha çok taşıdıkları söylenebilir.

Buna göre; “Deneklerin ruh sağlığı uzmanına başvuru açısından dindarlık düzeyleri arasında farklılık vardır.” Şeklindeki hipotezimiz ancak kısmen doğrulanmıştır.

Teşhis alma durumuna göre dindarlık boyutları arasında herhangi anlamlı bir farklılığa rastlanmadığından; “Deneklerin teşhis alma durumları bakımından dindarlık düzeyleri arasında farklılık vardır.” şeklindeki hipotezimiz reddedilmiştir.

Tedavi ve terapi gördüğünü ifade eden denekler, her ne kadar dindarlığın bilgi-ibadet boyutu hariç diğer boyutlarında yüksek ortalama elde etmişlerse de, yapılan analizde tedavi ve terapi görme durumuna göre, dindarlık boyutları arasında anlamlı bir

Tablo 36: Dindarlığın Ruh Sağlığı Uzmanına Başvuru Durumuna Göre Analizi

Dindarlığın Alt Boyutları

farklılığa rastlanmamıştır. Buna göre, “Deneklerin tedavi ya da terapi görme durumlarına göre dindarlık düzeyleri arasında farklılık yoktur.” biçimindeki hipotezimiz doğrulanmıştır.

Deneklerin sıkıntı yaşayıp yaşamama durumuna göre dindarlık düzeylerine bakıldığında sıkıntı yaşadığını belirten deneklerin dinin sosyal boyut hariç, diğer boyutlarda daha yüksek puan elde etmelerine rağmen, bu farklılığın istatistiksel düzeyde anlamlı olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu demektir ki “Deneklerin sıkıntı yaşama durumlarına göre dindarlık düzeyleri arasında farklılık vardır.” şeklindeki hipotezimiz reddedilmiştir.

2. Sıkıntıdan Etkilenme Derecesi ve Ruh Sağlığı

İnsanların, kayıp, yas, maddi kriz gibi hayat boyunca karşılaştığı sorunların ve yaşadığı sıkıntıların ruh sağlıkları için bir tehdit oluşturabileceği tahmininden hareketle araştırma anketimizde deneklerimize ne tür sıkıntılar yaşadıkları ve bunlardan ne derece etkilendiklerine dair sorular yöneltilmiş, deneklerin yarısından fazlasının, başta yakın birinin vefatı, ruhsal sıkıntı olmak üzere çeşitli sıkıntılar yaşadıklarını ifade ettikleri, bunların da yarısından çoğunun (%65) bu sıkıntılardan oldukça fazla etkilendiği aktarılmıştı.

Tablo 37: Sıkıntıdan Etkilenme Derecesi ve Ruhsal Rahatsızlık Belirti Düzeyleri Arasındaki İlişki

Ruhsal Rahatsızlık

Belirtileri Sıkıntıdan Etkilenme Derecesi

Somatizasyon r ,130

Depresyon r ,166*

Anksiyete r ,185*

Hostilite r ,179*

Olumsuz Benlik r ,152*

Anlamlılık *p<0.05

Bu düşünceyi test etmek amacıyla yapılan korelasyon analizinde gerçekten de, somatizasyon hariç, diğer bütün belirti alanları ile sıkıntıdan etkilenme derecesi arasında pozitif ilişkiler olduğu tespit edilmiştir. Başka bir ifadeyle yaşanılan sıkıntının kişi için önemi ve etkisi arttıkça depresyon, kaygı, öfke-düşmanlık ve olumsuz benlik belirtileri de artmaktadır. Nitekim bulgularımız literatürdeki araştırma sonuçlarıyla da paralellik arz etmektedir.41

Bu bulgular çerçevesinde, “Deneklerin karşılaştığı sorunlar ve yaşadığı sıkıntılarla ruhsal rahatsızlık belirtileri arasında anlamlı ilişki vardır.” şeklindeki hipotezimiz büyük oranda doğrulanmıştır.

3. Sıkıntıdan Etkilenme Derecesi ve Dindarlık

Hayatta karşılaşılan sıkıntıların insan hayatının her alanını olduğu gibi dinî hayatını da etkileyebileceğinden hareketle, sıkıntıdan etkilenme derecesi ve dindarlık arasındaki ilişki korelasyon analiziyle belirlenmeye çalışılmış; sıkıntıdan etkilenme derecesi ile dindarlığın bilgi-ibadet ve sosyal boyutu arasında anlamlı olumsuz ilişki tespit edilmiştir. Buna göre kişilerin yaşadığı sorunlardan etkilenme düzeyleri onların ibadetlerine ve dinin sosyal yönüne olumsuz yansımaktadır. Bu sonuçta, kişinin sorun ve sıkıntılarla baş etmede kullandığı farklı başa çıkma stillerinin özellikle de olumsuz dini başa çıkma stillerinin etkisi olabilir. Nitekim literatürde, olumsuz dinî başa çıkma stillerinin ruhsal rahatsızlıkla ilişkili olabileceğine dair bulgular mevcuttur.42 Yapılan araştırmalar dinî başa çıkma stillerinden iş birlikçi yaklaşımın ruhsal rahatsızlıktan iyileşmeyi artıran etkinliklerle daha çok ilişkili olduğunu; kendi yönelten stile ya da yalvarmacı stile aşırı baş vuran kişilerin iyileşme adına daha zayıf sonuçlar aldığını göstermiştir. Ayrıca dinî başa çıkma tarzları içinde yalvarmacı stilin rahatsızlık düzeyiyle en fazla ilişkili tarz olduğu tespit edilmiştir.43

41 Ekşi, agt, s. 226.

42 Ekşi, agt, s. 227.

43 Cornah, agr, s. 18-19.

Sıkıntının etkisini hissetme derecesinin inanç ve tecrübe-etki boyutuyla anlamlı olmasa da pozitif çıkması dikkat çekicidir. Bu durumda yaşanılan sıkıntılar kişinin inançlarından şüphe duymasına ve sorgulamasına veya Allah’la kendi arasında hissettiği yakın ilişkinin düzeyine olumsuz etki etmemekte, muhtemelen geçici bir surette namaz kılma, Kur’an okuma, dini toplantılara katılma gibi dini davranışlarda aksamaya yol açabilmektedir. Nitekim sosyal boyutla da olumsuz ilişkinin çıkması bu ihtimali doğrular görünmektedir. Dinin, hayatın beraberinde getirdiği güçlükleri ve sıkıntıları göğüslemede inananlara mukavemet, anlam ve destek sunduğu düşüncesinin deneklerimiz açısından özellikle inanç ve tecrübe-etki boyutuyla ilgili olabileceği düşünülmektedir.

Burada ilginç olan, daha önceden de belirtildiği gibi deneklerin dindarlığın alt boyutları arasında en yüksek ortalamaya sahip oldukları inanç ve tecrübe boyutunun sıkıntıdan etkilenme derecesiyle anlamlı olmasa da, pozitif ilişkili çıkarken, en düşük ortalama elde ettikleri bilgi- ibadet ve sosyal boyutun anlamlı derecede negatif ilişkili çıkmasıdır. Gerek İslamî kaynaklarda gerekse literatürdeki empirik çalışmaların sonuçlarında dinin hem bilgi-ibadet hem de sosyal boyutunun inananlar için ruh sağlığını tehdit eden stres faktörlerine, sıkıntı ve zorluklara karşı eşsiz bir mukavemet, destek ve güç kaynağı olduğu belirtildiği halde, paradoksal olarak bu potansiyel kaynakları içeren boyutlardan deneklerimiz nispeten daha düşük puanlar almıştır. Şöyle ki deneklerimiz dinin sosyal boyutunun ortak anlam duygusu üreten sosyal destek ağları sağlayarak inananları özellikle anlamsızlık ve umutsuzluk duygusundan kurtarma potansiyelinden; bilgi- ibadet boyutunun kapsamındaki namaz kılma, Kur’an okuma, yakın çevreyle dini konuları konuşup, dini toplantılara katılmanın kazandıracağı destek kaynaklarından mahrum kalmış olabildikleri düşünülmektedir. Deneklerin bizzat

Tablo 38: Sıkıntıdan Etkilenme Derecesi ve Dindarlık Boyutlarını Oluşturan Tutumlar Arasındaki İlişkiler

İnanç Boyutu Bilgi- İbadet Boyutu Tecbe - Etki Boyutu Sosyal Boyutu

Etkilenme derecesi r= 0,012 r-,224 ** r=0,008 r= -,154*

Anlamlılık **p<0.01 *p<0.05

kendilerinin de ifade ettiği gibi büyük şehir hayatının koşuşturmacası, stres yüklü günlük hayatının kargaşasından dolayı özellikle dinin bilgi- ibadet ve sosyal boyutu ihmale uğrar görünmektedir. Halbuki daha önce de zikredildiği gibi İslam dininde Allah’la sürekli bağlantı halinde olmanın, dinin ruh sağlığını koruma ve sürdürmede verdiği mesajları hatırlamanın, inanç ve iman tazelemenin en kritik yolları başta namaz kılmak ve Kur’an okumak olmak üzere dini ibadet ve uygulamalardır. Nitekim daha önce, Müslüman için ruh sağlığının, daha çok, kulluğunu, günlük hayatın ve işlerin zorunluluklarıyla koordine etmede daha yüksek ruhsal kabiliyet standartlarına ulaşması demek olduğu dile getirilmişti.44

Daha ilginci ve paradoksal olanı ise deneklerin en yüksek puan aldıkları ruhsal rahatsızlık belirtilerinin başında depresyon ve hostilite gelmesi ve bu rahatsızlık belirtilerinin dinin bilgi- ibadet ve sosyal boyutunun kapsadığı yukarıda saydığımız uygulama ve davranışlarıyla birebir ilişkili olmasıdır. Üstelik araştırma sonuçları dinin, kişinin hayatına bütünleştirildiği takdirde bireyi strese karşı koruyucu tampon işlevi gördüğünü özellikle vurgulamaktadır.45 Öyle görünmektedir ki, dinin ihmal edilmiş boyutları olarak bilgi- ibadet ve sosyal yönleri canlandırılıp, hayata geçirildiği, hayata bütünleştirildiği oranda dinin ruh sağlığını koruyucu etkisi daha çok hissedilecektir.

Bu bulgular çerçevesinde “Deneklerin sıkıntıdan etkilenme derecesi ve dindarlık düzeyleri arasında anlamlı ilişki vardır.” şeklindeki hipotezimiz kısmen doğrulanmıştır.