• Sonuç bulunamadı

2.2. Balkanlar’ın Etnik Yapısı

2.2.11. Diğer Etnik Gruplar

Bunlar arasında ilk sırayı Museviler almaktadır. 15.yüzyılın sonunda Đspanya’dan sürülen Musevilerin önemli bölümü, Osmanlı’nın kucak açması sonucu Selanik ve civarı başta olmak üzere Balkanlara yerleşmişlerdir. Günümüzde 100 bine yakın Yahudi çeşitli Balkan ülkelerinde yaşamlarını sürdürmektedirler.

Đkinci sırayı ise Tatarlar almaktadır. Đlk yurtları Orta Asya’nın doğusu olan ve esas itibariyle Anadolu, Rusya Federasyonu ve Kırım’da yaşayan Tatarlar, 10.yüzyılda Müslümanlığı benimsemişlerdir. Bunların Türk halklarından Kıpçakların modern ataları olduğu söylenmektedir.

Diğer bir etnik grup ise Çerkezlerdir. Çerkezler, Balkanlarda çok küçük bir nüfusa sahiptirler. Başka bir etnik grubu ise Gagavuzlar teşkil etmektedir. 18 ve 19. yüzyıllarda Besaraba’ya ( Moldova) göç eden Hıristiyanlığı benimsemiş ve Gökoğuz soyundan geldikleri söylenen Türk kökenli bir halktır. Balkanlarda bulunan az sayıda Gagavuz genelde Romanya ve Bulgaristan’da yaşamaktadır.

3.BALKANLAR’IN SĐYASĐ YAPISI

Balkan Yarımadası tarih boyunca çok farklı kavimlerin göç ve istila ettiği bir bölge olmuştur. Đstilacılar, genellikle Boğazlar ve Trakya’dan; Güney Rusya ve Aşağı Tuna Vadisinden ve Avusturya ve Macaristan’dan Balkanlar’a girmişlerdir. Bölgede yaşayan bu grupların büyük bir bölümü Hint-Avrupa kökenlidir.71

10. yüzyılda bölgenin büyük bir kısmını ele geçiren Büyük Bulgar Đmparatorluğu bölgede hâkimiyetini kurmuş, ancak 1018 yılında "Bulgar Kasabı" olarak bilinen Bizans Đmparatoru II. Basileios tarafından yıkıldıktan sonra, bölgeye Bizans Đmparatorluğu yerleşmiştir. Roma ve Bizans Đmparatorluklarının bölgeye hakim oldukları dönemde Orta ve Güney Avrupa, Asya ve Anadolu'dan bölgeye göçler olmuştur. Bizans Đmparatorluğu da 13.Yüzyıldaki Sırp saldırıları sonucu aynı akıbete uğramış ve bölgeyi Sırplara bırakmıştır.

Belgrad'dan Atina'ya kadar geniş bir alana yayılarak bölgede Doğu Roma’nın (Bizans) yerini alan kudretli Sırp Đmparatorluğu ise; 14.Yüzyılın sonlarında doğudan

gelen Osmanlı Türklerinin saldırısı sonucu 15.Yüzyılın ortalarında Osmanlı Đmparatorluğu tarafından ortadan kaldırılmıştır.72

Bölge bu tarihten 19.Yüzyıl baslarına kadar diğer dönemlere oranla sakin ve huzurlu bir dönem geçirmiştir. Bunda o dönemki Osmanlı yöneticilerinin bölgeden yalnızca bir miktar vergi almayı yeterli görmesi ve asimilasyon politikası izlemeyerek halkın gelenek, görenek, inanç ve ibadet olarak ifade edebileceğimiz yaşam tarzına karışmaması önemli bir yere sahiptir. Ayrıca, bundan önceki yerel yöneticilerin baskı, zulüm, adaletsizlik ve ağır vergileri altında ezilen bölge halkının Osmanlıların buraya getirdiği barış, huzur, adaleti ve oluşturdukları hoşgörü ortamını beğenmeleri ve benimsemeleri, yarımadada 15.Yüzyıl ortalarından başlayıp 19.Yüzyıl baslarına kadar devam eden huzur ve sakinliği açıklamakta kullanılabilir.73

Balkanlar’a yapılan istila ve göçlerin bıraktığı izler ve kültür mirası bugün de yer yer Balkanlarda yaşamaktadır. Bu bakımdan gerek Balkanlar siyasi coğrafyasının bugünkü karmaşık durumunu yansıtan jeopolitik bölünmeler, gerekse bunlara paralel ulusal nitelikler ve demografik özelliklerin çeşitliliği Balkanların tarih boyunca ve topografyasının belirtilen ayırıcı ve bölücü karakterinin doğal sonucu olarak, balkan toplumları arasındaki ilişkiler, daima rekabet ve mücadele karakteri taşımış; yerel gerginlik ve sürtüşmeler, Balkanlar’daki iç kararsızlık ve Balkan devletlerinin kendi güvenlik ve bekalarını sağlamak için bölge dışından müttefik edinmeleri dış müdahaleleri davet etmiştir.

Bugün Yugoslavya’nın parçalanması ile Balkanlar’da sayıları 10’a kadar çıkan siyasal birimde, en az 9-10 ayrı konuşma dili ve 3 tek Tanrılı (Semavi) dine bağlı 75 milyondan fazla insan yaşamaktadır.74 Bütün bu nedenlerle, iç sürtüşmeler ve dış müdahaleler ile bunların yarattığı kararsızlık, Balkan siyasetinin ve stratejisinin egemen niteliğini teşkil etmektedir. Bu nedenle, bugün de, dün olduğu gibi, istikrarsız bütün Balkan devletleri arasında toprak, sınır ve azınlık sorunları vardır.75

Eski Yugoslavya Federasyonu’nun kendine özgü karmaşık yapısı ve bundan kaynaklanan iç sorunları 1989-1990 döneminin getirdiği bağımsızlık istekleri ve Balkanlar’da da kuvvetle estirilen rüzgarların etkisiyle, bu devletin parçalanmasına kadar varan yeni şartlar yaratmıştır. Balkanlarda birbirine muhalif hatta düşman

72 http://tr.wikipedia.org, 06.05.2009 73 http://tr.wikipedia.org, 06.05.2009 74 http://www.cografya.gen.tr, 25.08.2009 75 http://www.cografya.gen.tr, 25.08.2009

toplumlar meydana getirmesi, herhangi bir ülkenin kontrolünü ele geçirme ya da nüfuz altına almak amacıyla birbirine düşman parçalara bölmeyi hedef tutan ve Romalıların “Böl ve Yönet” ilkesiyle ifade edilen stratejilere, 20. yüzyılın başlarından beri “Balkanlaştırma” adının verilmesine yol açmıştır.76

Soğuk Savaş sonrasının siyasi coğrafyasının ihtilafları körükleyecek biçimde en fazla değişiklik gösterdiği bölge Balkanlardır. Yugoslavya’nın parçalanması ve Sırbistan-Karadağ, Slovenya, Hırvatistan, Makedonya ve Bosna-Hersek’in bağımsız devletler olarak ortaya çıkmaları sonucunda en yaygın ve kanlı çatışmalar bu bölgede cereyan etmiştir. Yugoslavya daha önce Sovyetler Birliği’ne mesafeli duran bir Federasyon iken parçalanma ile birlikte Sırbistan-Karadağ ile Rusya arasındaki tarihi bağlar yeniden canlanmıştır.77

Balkanlardaki sorunlara, ABD, başlangıçta uzak durmasına rağmen, Bosna- Hersek’teki Sırp katliamına karşı müdahalede başarılı olamayan ve hatta bilinçli olarak seyirci kalan Avrupa’nın tutumu ABD müdahalesini zorunlu kılmış ve Dayton Anlaşması ile savaş durdurulmuş ve Bosna-Hersek’in toprak bütünlüğü şimdilik korunabilmiştir.78

Kosova’da ise ABD daha belirgin ve doğrudan bir rol almıştır. AB, askeri sorumluluğu üstlenecek vurucu güce, güç aktarma yeteneğine, uydu istihbarat olanaklarına ve gereken siyasi iradeye sahip olamadığı için ABD’nin müdahalesi kaçınılmaz olmuştur. Buna mukabil AB, ekonomik alanda öncülüğü almış durumdadır. Uzun süreli ve kapsamlı bir Avrupa vizyonu içinde Balkanlarda devamlı barışın sağlanması girişiminde, AB yine ön planda görülmektedir. Balkanlar, bölgede barış ve istikrarın tesisi amacıyla bir dizi inisiyatifin odak noktası haline gelmiş bulunmaktadır. Kosova’da Sırpların giriştiği geniş çaplı etnik temizlik hareketine oluşan tepkinin sonucu olan Nato hava harekatı Sırpları çekilmeye mecbur bırakmıştır.79

Marksizmin en dogmatik uygulamasına maruz kalan Arnavutluk’ta modern ve demokratik bir devlet yapısını kurmak kolay olmamaktadır. Makedonya’daki hassas dengeler Balkanlardaki oluşumların sürekli tehdidi altındadır. Romanya ve Bulgaristan, AB ile üyelik müzakerelerinin bitmiş olmasının avantajlarından yararlanmaktadırlar. Balkanların geleceği bakımından en umut verici gelişme, AB’nin desteklediği ve

76 http://www.cografya.gen.tr, 25.08.2009

77Hüseyin Bağcı; Türk Dış Politikasında 1950 li Yıllar,Ankara,2001,s.56: http://www.cografya.gen.tr, 25.08.2009

78 http://www.cografya.gen.tr, 25.08.2009 79 http://www.cografya.gen.tr, 25.08.2009

öncülüğünü yaptığı istikrar paktıdır. Avrupa entegrasyonu kapsamı altına alınmadıkça Balkanlarda sürekli bir barışın olmayacağı görüşü hakimdir.80