• Sonuç bulunamadı

3.1. Yunanistan

3.9.1. Bosna-Hersek’te Çatışmaya Yol Açan Olaylar

Bosna-Hersek, Sırp ve Hırvat çekişmesi ortasında kalmış bir bölgedir. Burada yaşayan yaklaşık 5 milyon nüfusun % 43’ü Boşnak, % 32’si Sırp, % 17’si Hırvatlardan meydana gelmektedir. Bosna’da özellikle başkent Saraybosna’da çoğulcu bir Bosnalı kimliğini Hırvat-Sırp-Müslüman ayrımına üstün tutan bir potansiyel mevcuttu. Çok kültürlü bir toplumu içinde barındıran Saraybosna’da Ortodoks kilisesi, Katolik katedrali, Müslüman camisi ve Yahudi sinagogu bir arada bulunmaktaydı. Ancak,

150 Ufuk Tavkul ; Bosna-Hersek Bibliyografyası Üzerine Türk Dünyası Araştırmaları,1993, 217-218 Đlker Ap: Balkanlar ve Yugoslavya Oyunları,Silahlı Kuvvetler Dergisi,S.332, Ankara, 1992,s.29: Oya Akgönenç Mughusiddin: Bosna-Hersek Güney Slavları Birliği Dağılırken, Siahlı Kuvvetler Dergisi,S.334,Ankara,1992,s.32-38

1990’dan sonra, artan milliyetçilikle paralel bir şekilde Bosna’daki Sırp ve Hırvat yayın organlarında ‘Bosnalı’ tanımının yerini ‘Bosnalı Sırp’ ve ‘Bosnalı Hırvat’ terimleri almaya başlamış ve giderek bu tanımlardan ‘Bosnalı’ ibaresi de düşmüş ve ‘Sırp’ ve ‘Hırvat’ tanımları kalmıştır.151

Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nde 1990 yılı sonlarında yapılan seçimleri Ali Izzet Begoviç liderliğinde ki ‘Demokratik Eylem Partisi’ kazandı ve Ali Izzet Begoviç Bosna-Hersek devlet başkanı seçildi.

Bosna-Hersek Cumhuriyeti bir referandum sonucu Mart 1992 yılında bağımsızlığını ilan etti. Sırpların boykot ettiği bağımsızlık referandumunda Müslüman ve Hırvatların tamamı bağımsızlık yönünde oy kullandılar. Yugoslavya’nın kurucu liderlerinden ve daha sonrada yönetimle ters düşen Mi lovan Cilas 1990 yılının sonlarından itibaren, Yugoslavya’daki bir iç savaşta en vahim çatışma alanının Bosna- Hersekte olacağı korkusunu seslendirmeye başlamıştı. Cilas öngörüsünde yanılmadı. Bosna-Hersek bir insanlık dramına dönüşecek savaşın içine gömüldü. Sırpların amacı, tüm güneydeki Slavları, Sırp önderliği altında toplayıp Büyük Sırbistan’ı kurmaktı.152

1991 sonlarından itibaren, Yugoslavya’nın bütünlüğünde en fazla ısrar etmiş olan Đngilte-re ve Fransa, Almanya’nın dayattığı emrivakileri kabullenmiş ve 1992 başlarında Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlığı AT ülkelerince tanınmıştır.

AT ülkelerinin tanınmak için başvuran ülkeleri tanıma kararı almasından sonra, Bosna Hersek de hemen başvurusunu yapmış ve durumu Ocak 1992 içinde Hakemlik Komisyonu’nca incelenmiştir. Komisyonun ön şart olarak Bosna Hersek’te bir referandum yapılmasını önermesi üzerine Şubat 1992’de referan-dum yapılmış, bu referandumda Boşnaklar ve Hırvatlar birlikte hareket ederek bağımsızlık için oy vermişlerdir. Bu referandum sonrası Bosna Hersek’te ilk Boşnak Sırp çatışması baş göstermiştir.

3 Mart 1992’de kendisini bağımsız bir devlet olarak ilan eden Bosna’yı, ABD ve AT 6 Ni-san 1992’de tanımışlardır. Nihayet Sırp milisler, denetimleri altında tuttukları

151 Merve Đrem Yapıcı ; Bosna Hersek’te Gerçekleştirilen Askeri Müdahalenin Uluslararası Hukuktaki Yeri, Uluslararası Hukuk ve Politika, Cilt 2, No: 8 ,Ankara,2007,s.1-3: Erhan Türbedar: Kosava ‘nın Bağımsızlık Đlanının Sirbistan,Bosna-Hersek ve Makedonya’ya Etkileri, Avrasya Dosyası,C.14.S.1,Ankara,2008,s.36-46

federal ordunun açık desteği ile Bosna-Hersek’te hakimiyet kurmaya yönelik nefret kokan saldırılarına başlamışlar. 153

Bosna-Hersek’teki temel sorun, 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaştan sonra Bosna devletinin ve toplumunun yeterince bütünleşememiş olmasıdır. Bilindiği gibi, savaş yılları geride Boşnakların, Bosnalı Sırpların ve Bosnalı Hırvatların ayrı ayrı kontrollerinde olan bölgeler bırakmıştır. Bosna savaşını sona erdiren Dayton Barış Anlaşması ise, ülkeye biçtiği idari yapılanma içinde adeta etnik çizgilere göre şekillenen iki entite, on kanton ve bir özerk bölgenin varlığına müsaade ettiği için, Bosna- Hersek’teki etnik bölünmüşlüğü yasallaştırmıştır

Bosnalı politikacılar kendi gelecekleri hakkında bir anlaşmaya varamayacaklarına göre, uluslar arası toplumun kararlılığı Bosna-Hersek’in geleceğini belirleyeceği apaçıktır. Bosna-Hersek birçok aktör açısından bir başarı öyküsü olarak hizmet edebilecektir. Örneğin, Afganistan, Pakistan ve Irak gibi ülkelerde istediği başarıyı elde edemeyen ABD’deki Barack Obama hükümeti, Bosna-Hersek’teki krizin çözümüne daha ciddi katkılar sağlamakla bir dış politika başarısı elde edebilecektir. Diğer taraftan, Brüksel, 1990’larda Balkanlar’daki başarısızlıkları yüzünden zedelenen imajını Bosna-Hersek’te başarılı olmak suretiyle düzeltebilme imkânına sahip olacaktır.154

1995 Ağustosunda başlayan NATO askerî müdahalesi, NATO tarihinde o zamana kadarki en büyük askerî eylem olmuş; daha önceki hava saldırılarında NATO, BM direktifleri doğrultusunda kendisini sınırlamışken, ‘iki anahtar’ düzenlemesinin de ortadan kaldırılmasıyla NATO, BM kısıtlaması olmadan masif saldırılara yönelmiştir. Ancak Kosova operasyonu ile karşılaştırıldığında, Bosna hava harekâtı oldukça yumuşak geçmiş, çok az Sırp hayatını kaybetmiş ve ölenlerin neredeyse hepsi savaşan askerler olmuştur. NATO, pek çok sivil kayba yol açtığı Kosova operasyonunun tersine, Bosna’da Sırp sivil yerleşim bölgelerini bombalamamıştır.

Ancak az bir kayıpla sonlanan Bosna harekâtının, zamanlama açısından başarılı olduğunu söylemek mümkün değildir. Müdahalenin bu kadar geç gerçekleşmiş olması, pek çok sivilin yaşamını kaybetmesine, kentlerin harap olmasına ve büyük bir kısım Bosnalının göç etmesine yol açmıştır. Yine de Bosna’daki NATO harekatının hem

153Ayhan Pala; Bosna-Hersek'e Dair Đki Yeni Kitap Polemik, 1993, s.29-30. (Bosna-Hersek Bibliyografyası'nın Tanıtımı).

154 Erhan Türbedar: Bosna-Hersek Açılımının Geleceği, Türkiye Ekonomi Politikaları, Araştırma Vakfı, ( TEPAV) Ankara, 2010, s.4

barışın sağlanmasında, hem de BM ile NATO arasındaki ilişkilerin gelişiminde önemli bir rol oynadığı bir gerçektir.155