• Sonuç bulunamadı

2.4. Kredi Riski Modelleri

2.4.1. Geleneksel Kredi Riski Modelleri

2.4.1.1. Derecelendirme

Derecelendirme veya diğer bir ifadeyle rating, borç ödeme gücüyle ilgili özel amaçlı firma değerlendirme sürecidir. Bu süreç sonunda elde edilen ürün-sonuç ise, firmanın borç ödeme kabiliyeti göstergesi niteliğindeki derece veya rate olarak adlandırılan işaret veya harf sembollerdir. Derecelendirme kredi risk yönetim modellerinin temel yapı taşlarından biri olup, bir çok model derece ve derece kayma matrislerine endeksli çalışmaktadır. Kredi derecesini, Moody's "borcun süresi boyunca anapara ve faiz ödemelerini zamanında yerine getirebilme kabiliyeti hakkında varılan bir yargı" olarak tanımlamaktadır. Standart & Poor's, "belirli yükümlülüklerin zamanında yerine getirilmesinin ve borçlunun güvenilirliğinin ölçüsü"

92 Committee on Banking Supervision, “Range of Practice in Banks’ Internal Ratings Systems.”, Basel

olarak ele almaktadır. Ayrıca, "alınan dereceler, ilgili şirketlerin borç kalitesi ölçüsüdür"93 ve "derecelendirilen tarafın ödemeye söz verdiği kredinin kayıp riskidir"94 veya “derecelendirme tek bir kredinin riske maruzluğu hakkındaki özet risk

göstergesidir.”95 şeklinde tanımlar da mevcuttur.

Tablo 8: Çeşitli Derecelendirme Kuruluşlarına Ait Derece Sembol ve Tanımları

Moody's S&P Fitch Rating Duff & Phelps Kısa Tanım Yatırım yapılabilir - Yüksek Kredibilite

Aaa AAA AAA AAA

Aa1 AA+ AA+ AA+ Maksimum Güvenilirlik

Aa2 AA AA AA

Aa3 AA- AA- AA-

A1 A+ A+ A+

Çok Yüksek Derece, Yüksek Kalite A2 A A A A3 A- A- A- Üst Orta Derece Baa1 BBB+ BBB+ BBB+ Baa2 BBB BBB BBB Baa3 BBB- BBB- BBB-

Alt Orta Derece Spekülatif - Düşük Kredibilite Ba1 BB+ BB+ BB+ Ba2 BB BB BB Ba3 BB- BB- BB- B1 B+ B+ B+ Düşük Derece, Spekülatif B2 B B B

B3 B- B- B- Yüksek Oranda Spekülatif Çok spekülatif ve yüksek risk.

CCC+

Caa CCC CCC CCC

CCC-

Zayıf Durum, Yüksek Risk Ca CC CC Çok Yüksek Oranda Spekülatif

C C C Yukarıdakilerden de Spekülatif C1 Faiz ödemiyor DDD DD DD D D Taahhütlerini yerine getiremiyor

Bugün kullanılan formatta ilk derece notu John Moody tarafından 1909 yılında “Moody's Demiryolu Yatırımları” analizinde yayınlanmıştır. Aaa+'dan C'ye kadar değişen ve günümüzde bir dünya standardı haline gelmiş olan bu notlama sistemi, o yıllarda Moody tarafından 200 adet A.B.D. demiryolu şirketinin ve 1500 civarındaki menkul kıymet ihracının derecelendirilmesinde kullanılmıştır. Bu dönemlerde finans

93 Daniel Ben-Ami,"How Do You Rate", Banking World,Vol:9,No:7,1991, s.59.

94 Mark Carey, Mark Hrycay "Parameterizing Credit Risk Model with Rating Data", Journal of Banking

& Finance, Vol:25, 2001, s.198., www.federalreserve.gov/Pubs/FEDS/2000/200047/200047pap.pdf, (23.02.2006).

95 Treacy, W. F. ve Mark S. Carey, “Credit Risk Rating Systems At Large US Banks”, Journal of

Banking and Finance, Vol:24, January 2000, ss. 167-201.,

literatürüne giren derecelendirme kavramı; özellikle 1980'den itibaren finans piyasalarının globalleşmesine paralel olarak gerek ülkelerin gerekse banka, ticari şirketler ve kimi ülkelerde kamu şirketlerinin menkul kıymet ihracı veya diğer borçlanma şekilleri sonucunda ortaya çıkan kısa ve uzun vadeli yükümlülüklerin değerlendirilmesinde en önemli ölçü haline gelmiştir.

Bankaların, derecelendirme sistemlerinden daha çok büyük firmalar ve kuruluşlara yönelik kredilerde yararlandığı, küçük firmalar ile bireysel kredilere ilişkin konularda ise basit puanlama yöntemleri kullandıkları görülmektedir.96 Bankalar

derecelendirmeyi; kredilendirme işlemlerinde, kredi izlenmesi ve kontrolünde, kredi fiyatlamasında, kredi politikaları ve limitlerin belirlenmesi gibi yönetimsel karar vermede ve portföy kredi riski modelleri için girdi oluşturulmasında kullanılmaktadırlar. Derecelendirme, finansal sistem içinde önemli bir fonksiyon sağlamaktadır. Buna göre,

ƒ Şirketlerin borç ödeme gücünü göstermesi açısından son derece önemlidir. ƒ Risk faktörünün değerlendirilmesi açısından kolay ve çabuk bir referanstır. ƒ Risk tespitinde bir standart sağlar.

ƒ Risk derecesine göre fiyatların belirlenmesini sağlar ƒ Menkul kıymetleştirmede yardımcı olur.

Derecelendirme, tüm kredi verme ve yatırım kararlarını etkileyen bir süreç olarak, şirket veya menkul kıymetleri analiz etmeye yardımcı, içsel (internal) ve dışsal (external) olmak üzere, çift taraflı bir işlem olarak karşımıza çıkmaktadır. İçsel derecelendirme, bankaların kendi organizasyon ve kurallarıyla yaptıkları değerlendirmeler, dışsal derecelendirme ise S&P ve Moddy's gibi derecelendirme kuruluşlarından elde edilen değerlendirmeleri ifade etmektedir. Borç ödeme kabiliyetinin göstergesi niteliğindeki dereceler, kendi başlarına borçlunun temerrüt olasılığını ifade etmemelerine rağmen kredi riski modellerinde kullanılmak üzere temerrüt olasılığına dönüştürülebilmektedirler. Kredi kayıpları dağılımının tahmin edilmesine yönelik geliştirilen bir çok yöntem için kredi dereceleri anahtar girdi olmuştur.97 Derecelendirme kuruluşları, sahip oldukları tarihsel veri havuzu

sayesinde istatistiksel yöntemler kullanarak, her bir dereceye karşılık gelen temerrüt olasılığını elde ederek müşterilerine sunmaktadırlar. Ancak kendi içsel

96 Thomas Garside, Henry Stott ve Anthony Stevens, 1999, s.19. 97 Carey ve Hrycay, 2001, s.198.

derecelendirme sistemlerine ait yeterli tarihsel veri seti bulunan bankalarda bu yöntemle temerrüt olasılığını doğrudan tahmin edebilmektedirler. Yeterli veri seti bulunmayan bankalar ise içsel derecelerini, derecelendirme kuruluşlarının belirlediği olasılık değerlerine eşlemektedirler. Bu doğrultuda içsel derecelendirme, kredi riski yönetiminin temel taşlarından birisi haline gelmiştir.

İçsel derecelendirme sistemleri, finansal kurumlar tarafından kurum içerisinde geliştirilmekte ve kredi verilecek firmanın niteliksel ve niceliksel özellikleri incelenerek borçlunun ödeme gücü ölçülmektedir. Bu aynı zamanda borç alanla borç veren arasında asimetrik bilgiyi azaltan karar verme sistemi olarak da görülebilir. Bu bilgilere dayanarak karşı tarafın temerrüt ve temerrüde düşmesi halinde kayıp riski incelenmektedir. Ayrıca firmanın içinde bulunduğu ekonomik ortam da içsel derecelendirmeler için bir girdi niteliğindedir. Bu çerçevede; firmanın bilanço, gelir ve nakit akım gibi mali tablolarından elde edilen finansal analiz sonuçları, yönetim yapısı, sektör içindeki pazar payı, faaliyet süresi, bulunduğu ülkenin ve sektörün ekonomik koşulları, ortaklık yapısı ve bunun gibi daha bir çok faktör değerlendirilmektedir. Bu faktörlere belli puanlar verilerek önceden belirlenen önem seviyelerine göre ağırlıklandırılmakta ve toplam bir puan elde edilmektedir. Geçmiş performansı gösteren finansal oran analizi gibi nicel bilgiler tek başına yeterli olmayıp gelecek performansın gösterilmesinde niteliksel bilgilerle birleştirilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda, elde edilen puanın üzerine derecelendirmeyi yapan kişinin sektörle ilgili tecrübesinden kaynaklanan sübjektif katkısı da eklendikten sonra, kredilendirilecek firmanın notu ortaya çıkmaktadır. Firmanın notu, dahil olduğu risk grubunu ifade etmektedir.

Treacy ve Carey ’in 50 büyük Amerikan bankası ve BIS’in G-10 ülkelerine ait 30 finansal kuruluş üzerinde yaptığı çalışmada, bankaların içsel derecelendirme sistemlerinde kullandığı finansal veri türlerinin neredeyse aynı olduğu ancak ağırlıklarının her bir banka tarafından farklı belirlendiği ve standart bir içsel derecelendirme metodunun bulunmadığı ortaya çıkmaktadır. Ayrıca derecelendirme notunun belirlenmesinde küçük ve orta ölçekli firmalar için daha çok kredi uzmanının görüşlerine dayalı nitel faktörlerin, büyük firmalar içinse temerrüt riski modellerine ait nicel sonuçların kullanıldığı görülmektedir. Tüm bankalar, farklı düzeylerde olmakla birlikte kurumsal krediler için de kredi uzman görüşünün derecelendirmenin bir parçası olduğu görüşündedir. Bankalar kendi kredi kültürleri, riske bakış açıları ve

müşteri yapılarına göre farklı metotlar geliştirmektedirler. Ancak aralarında standart bulunmasa da, derecelendirmenin aşağıdaki iki ana özelliği taşıması gerekmektedir.

ƒ Aynı risk derecesine sahip olan borçluların temerrüde düşme olasılıkları eşittir. Temerrüde düşme olasılığı, notu yüksek olanlarda daha az olurken, daha düşük olanlarda ise daha yüksektir.

ƒ Aynı borçlu için, farklı uygulayıcılar aynı risk derecesini belirlerler.

Basel II düzenlemesinde yer alan kredi riski ve sermaye yeterliliği kavramları için de, derecelendirme vazgeçilmez bir unsur olmuştur. Bu doğrultuda komite, Basel II sürecinde derecelendirme notlarının kullanılması şartı getirmiştir. İçsel derecelendirme sistemleri, sadece borçlunun temerrüt olasılığına dayanan tek boyutlu veya borçlunun temerrüt olasılığı ile kredinin temerrüt halinde kaybını birbirinden ayrı hesaplayan iki boyutlu mimari yapı üzerine kurulmaktadır. Basel II sürecine uyum amacıyla ileri içsel derecelendirme sistemleri oluşturmayı planlayan bankalar iki boyutlu derecelendirme sistemlerini kurmak durumundadırlar. Ayrıca Basel komitesi içsel, derecelendirme sistemlerinin oluşturulmasında; reyting ölçüsü, sistem yapısı, reyting kriterleri, değerlendirme ufku, modelin kullanımı ve raporlama gibi detaylar hakkında düzenlemeler getirmektedir. Basel kriterlerine göre içsel derecelendirme metodunun içermesi gereken özelikler şu şekildedir,

ƒ Beklenen kayıp veya ödenmeme olasılığı, ƒ Risk sınıflarının şematik olarak oluşturulması, ƒ Her risk sınıfını etkileyen temel faktörler,

ƒ İçsel rating kalitesinin güvenilirliği için prensipler,

ƒ Deneme ve bankalarda uygulama sonuçlarının test edilmesi.

Derecelendirmenin ikinci boyutu olan dışsal derecelendirmede yer alan uluslararası derecelendirme şirketleri, değerlendirme sürecinde inceledikleri şirketlere yönelik iki temel soru üzerinde yoğunlaşmaktadırlar. Borçlunun ekonomik ve mali durumu ile mal varlığı borçlarını tam olarak karşılamaya yetecek mi cevap aranan ilk soru olurken, mali durumu borçlarını ödemeye yeterli olan borçlunun yükümlülüğünü zamanında yerine getirmeye niyetinin olup olmadığı cevabı aranan

ikinci soru olmaktadır.98 Moody’s ve Standat & Poor’s gibi kuruluşların ele aldıkları

konular genelde birbirine yakın olduğu için üç genel başlık altında toplanabilir.

ƒ Ülke riski: Burada aranan ölçüt ülkenin döviz yaratabilme kabiliyetidir. Döviz cinsinden borçlanan şirketlerin döviz yaratma kapasitesi devletten daha fazla olamayacağı için ülkenin almış olduğu dereceden daha düşük dereceye sahip olması gerekir. Ülke riskinde endişe duyulan transfer riski olup, ülkenin politik ve ekonomik riski ele alınmaktadır.

ƒ Sektör riski: Şirketin içinde bulunduğu sektörün dinamik özellikleri dışında hareket etmesinin orta ve uzun vadede çok zor olması düşüncesiyle firmadan sonra en çok yakından takip edilen risktir.

ƒ Firma riski: Riskin doğrudan birinci kaynağı olması ve çok hızlı değişim göstermesi nedeniyle en detaylı analizin yapıldığı risktir.

Firma riskinin analizi dört gurupta toplanabilir;99

ƒ Yönetim kalitesi ve stratejisi: yönetim felsefesi, yönetimi yönlendiren başarılı kişilerin varlığı, iç denetim, organizasyon yapısı ve kısa ve uzun dönemli politikalar arasındaki dengeler ele alınır.

ƒ İşletme faaliyetlerinin değerlendirilmesi: Ekonomik konjonktürde meydana gelecek değişimler karşısında şirketin likidite gücü dikkate alınır. Pazar payı ve kâr marjı, büyüme trendi ve büyüme halinde kârlılık durumu, rakiplerle karşılaştırmalı maliyet analizi, ar-ge çalışmaları, dağıtım kanalları ve özel ilişkiler gibi konular ele alınır.

ƒ Muhasebe uygulamaları: Finansal tabloların oluşturulma standartları dikkate alınır. Amortisman ve stok değerlendirme politikası, enflasyon ve kur etkileri, sabit kıymetlerin değerlendirilmesi, iştirakler gibi konular ön plana çıkar. ƒ Finansal durum : Şirketin oran analizleri, nakit akım analizleri, finansal

politikalarının değerlendirilmesi ve diğer analizlerden oluşmaktadır. Ana amaç şirketin borç ve yükümlülüklerini ödeme gücünün, mali yapısı ve mali yapıyı etkileyen faktörlerin detaylı analiziyle değerlendirilmesidir.

98 Şenol Babuçcu, Bankacılıkta Risk Derecelendirmesi (Rating) Ve Türk Bankacılık Sektörüne

Uygulanması, SPK Yayınları, No:94, Ekim 1997,s.37-54.

Basel II süreci ile birlikte Türk ve uluslararası sermaye piyasalarında borçlanan Türk şirketleri ve bankalar açısından derecelendirme giderek önem kazanmaktadır. Rekabetin arttığı global arenada borçlanma kapasitesini ve maliyetlerini belirleyici bir niteliğe sahip olan derecelendirme, özellikle bu kavramla geç tanışan finans sektörümüz için bundan sonrası için ayrı bir önem taşımaktadır.