• Sonuç bulunamadı

DERECEDEKĐ KADINLAR Alhotoz Afife Hanım

NUR BABA

DEKORATĐF KONUMDAKĐ KADINLAR

III. DERECEDEKĐ KADINLAR Alhotoz Afife Hanım

Đhtiyardır. Buruşuk, dişsiz, yamru yumru bir ağzı vardır. Sultantepesi’nde, eski, büyük bir konakta ikamet eder. Bektaşî tekkesinin önemli mensuplarındandır.

Birçok özelliğini Macid’in hatıra defterinden alınan bölümden öğreniriz.:

“Alhotoz Afife Hanım diye çağrılan yaşlıca bir kadın var ki, yüzünün karmakarışık hatlarında baştan başa bulanık bir hayatın hikâyesi okunuyor. Bununla beraber kendisine şeyhin zevcesinden sonra tekkenin en imtiyazlısı gibi muamele ediliyor; gözlerinin dik ve sert ifadesi ruha titreme veriyor, sözleri hep âdi şakalarla doludur. Bu hanım bir müddet odanın içinde dolaştı; Ziba Hala’ya bir işaret, şeyhe bir şaka, şeyhin karısına bir kinaye savurdu, sonra birden gözlerini Nigâr’a dikti ve geldi, onunla benim arama sıkıştı; üstü başı bir sarhoşun mendili gibi kokuyordu.” (s. 106)

Nigâr Hanıma sokulganlığı dikkat çeker. Yine Macid’e göre:

“Alhotoz Afife Hanım masallarımızdaki acuze tipini ne güzel temsil ediyordu!” (s. 121)

Nur Baba ve Nigâr Hanımın buluşmaları, birleşmeleri onun evinde gerçekleşir.

Alhotoz Afife Hanımla ilgili diğer bilgiler, “Zeyl” kısmında Nigâr Hanımın hatıralarından aktarılır:

“Bu kadın bundan üç sene evvel bir gece Âyin-i Cem esnasında fücceten göçtüydü. Ziba Hanımefendi’nin yeğeni ilk zamanlarda bu kadının yanında oturmağa bile tahammül edemezdi, fakat gitgide ona o kadar alışmıştı ki, bir gün bile civarından ayırmaz olmuştu. Vakıâ Alhotoz Afife Hanım, Nur Baba ile münasebetlerinin ilk devresinde Safa Efendi’nin torununa elinden gelen hizmeti etmişti; ilk defa olarak Nur Baba ile herkesten uzak, yalnız kaldığı (s. 176) geceyi, - Ah, o ilk aşk gecesi! - Afife Hanımın, Üsküdar’daki evinde geçirmişti. Sonradan bu geceler aynı yerde tekrar birçok defalar ihya edildi ve Afife Hanım sayesinde bir sürü dedikoduların

bir sürü şayiaların önü alındı idi. Nur Baba, bu kadının mezar taşına şu sözleri hakkettirmişti:

‘Tarikatı nâzeninin sadık kulu Afife Bacı burada medfundur. Bu dergâhı şerifte cân-ı dilden can verdi. Ya Ali, Hak hu!’” (s. 177)

Đçkiye düşkün, ağzı bozuk bir kadındır. Bektaşî tekkesinin en mühim üyelerindendir. Nur Baba ile Nigâr Hanımın birleşmelerinde en mühim rolü oynamıştır. Mezarı tekkenin bahçesindedir.

Nasib Hanım

Bektaşi tekkesine mensup, evli olmasına rağmen Rauf Bey isminde bir kişiyle düşüp kalkan bir kadındır. Bir de çocuğu vardır. Vücudu pembe ve dolgundur.

Muhiblerin en yenisidir. Ahlaksızdır. Sevdalısı Rauf Beyle mecliste uygunsuz davranışlar sergilerler. Tekke onların birleşme yerleridir. Bektaşî tekkesini sefahat âlemi, randevu yeri gibi yansıtırlar.

Nigâr’a babanın aşkını aktaran, Nigâr’ın halası Ziba Hanımefendi hakkında dedikodu etmekten vazgeçemeyen, Nur Baba’ya -istese onunla birlikte olabilecek kadar- hayran bir kadındır.

Đçi de dışı gibidir; riyadan, yalandan, gizli kapaklı işlerden hoşlanmaz. Bu, Nasib’in kendisiyle ilgili düşüncesidir. Nigâr’a aktarır:

“A, doğru söylüyorum, kardeş! Benim içim ne ise, dışım da odur! Hiç riyadan, yalandan, gizli kapaklı işlerden hazzetmem. Halan gibi...” (s. 79)

Nigâr’a fasılasız halasını çekiştiren Nasib Hanım, Nigâr’ın tekke mensubu olmasında en önemli rolü oynayanlardandır.

Macid’in hatıra defterinden alınan kısımda, tekkeye, Rauf’a koşabilmek için hiç engel tanımadığını, eşini yalanlarıyla aldatıp, hasta çocuğunu bırakacak kadar kalpsiz, kişiliksiz olduğunu görürüz:

“Zavallı Nasib Hanım ancak lâmbalar yanarken gelebildi. Tombul vücudu danteller ve kokular içinde pür heyecan idi. Meğer buraya gelebilmek

için bütün gün ne mânialarla çarpışmamış, ne tehlikeler atlatmamış! Ansızın gece yatısına gelen misafirleri mi savmamış; yolda kendisine tesadüf eden zevcine bin türlü yalanlar mı uydurmamış; iki gündür otuz dokuz derece hararetle yatan çocuğunu yeni bir dadının eline bırakmağa mı mecbur olmamış ve en sonunda, arabası dergâha varan yolun dirseğini döneceği sırada babasının arabasiyle ‘hapahap’ karşı karşıya mı gelmemiş... Nasib (s. 108) Hanım, bunları anlatırken gözünün ucu ile arada bir Rauf Bey’e bakıyordu. Ziba Hala genç kadının bütün bu sözlerini her nedense hor gören ve ehemmiyet vermiyen bir tebessümle dinledi; Nigâr mütehayyirdi.” (s. 109)

Nasib Hanım dalavereler, yalan dolanlarla Macid ve Nigâr’ın Bektaşî olma merasimine katılmıştır. Rauf’uyla meşgul, pırıltılı ve şakraktır. Macid’e göre:

“Nasib Hanım ne kadar bir Şark aşiftesi nümunesi”dir. (s. 121) Her şartta, Ziba Hanımefendiyle uğraşmaktan geri durmaz.

Sevdalısı Rauf Beyi daima yanında taşıyan şuh ve havaî Nasib Hanımdan, Nur Baba, birtakım el ve dil şakaları yapmak suretiyle kâm almaktadır.

Şuh, fettan, aile sevgisinden uzak, sevdalısının düşkünü, dedikodu meraklısı bir kadındır. Ziba Hanımefendiye düşmandır. Didişmeden, onu çekiştirmeden yapamaz.

Nuriye Hanım

Nur Baba’nın eski tutkunlarından Nuriye Hanım, yaşlıca bir kadındır. Sofraların gedikli sakiyesidir. Tekkeye genç, taze, itibarlı olarak girmiş, bir müddet el üstünde tutulmuştur. Muhabbetlerde Nur Baba’nın yanıbaşında oturmuş, sonra yavaş yavaş bütün itibarını kaybetmiş, işe yaradıklarında konuşulan, diğer zamanlarda ihmal edilen kişilerden olmuştur.

Son hali merhamet uyandırmaktadır.

Tekkeye mensup olan herkes gibi, önceleri el üstünde tutulan, yaşlandıkça itibarını kaybeden bir kadındır.

Süheylâ

Nur Baba’nın Nigâr Hanımdan sonraki aşkıdır. Sevdası, kırk beşini geçmiş olan Nur Baba’yı iyice sarmıştır.

Süheylâ herkesin hayranlığını kazanmıştır:

“Süheylâ namındaki bu kız şu dakikada Nur Baba’nın pembe kadehine küçük ve pembe sürahiden rakı döküyordu ve kadın, erkek orada hazır bulunanlar, onun fildişi rengindeki narin ve traşide bileklerine hiç olmazsa göz ucu ile bir defa bakmaktan nefislerini menedemiyorlardı. Gül kurusu krep esvabının açık yakası içinden mücessem bir musiki bestesi halinde uzanan nazenin boynu, güneşin son ziyaları ile pemleşmiş sular arasında kımıldayan kuğuların boyunlarını hatırlatıyordu. Bu kız o kızlardan biri idi ki, insan en yabis, en yakın zamanda bile yüzüne bakarken bir yaz günü bir suyun kenarına varmış gibi gönlünde tatlı bir teravet ve acayip bir zindelik hisseder. Esasen her taze bakirede böyle berrak bir su hali yok mudur? Ve her su gibi bakireler de oynak ve hain değil midir? En durgun zamanlarında bile biraz sonra ne olacaklarını bilemezsiniz. Sizi birdenbire bir alev gibi kaplamaları veya bir sel gibi alıp götürmeleri ihtimali vardır. Bütün kuvvetlerini taşıdıkları sırdan alırlar. Kendileri için bile çıplak (s. 182) olmıyan vücutları gözümüz önünde baştan başa soyundukları vakitlerde de yine örtülü kalır ve aşkın kudretini henüz denemedikleri için âşıka mukavemetleri müthiştir. Bir genç kızın göğsündeki sertlik mermerde var mı?” (s. 183)

Yani çekiciliği bakireliğinden kaynaklanmaktadır.

Nur Baba, Süheylâ’nın yanında bir acemi çocuk gibidir. Kızı nasıl ağına düşüreceğini bilememektedir. Nur Baba kovaladıkça, Süheylâ kaçar. Nihayet nikâhlanacaklardır;: ama bu durum Süheylâ’yı hüzünlendirmiştir.

Süheylâ nikâh öncesi sakiyelik yapmakta, bunu yaparken de kırılıp dökülmektedir. Naz ve edadan oluşan bir varlık gibidir.

Nur Baba’nın son gözdesidir. Nur Baba’yı gençliği, bakireliği, naz ve işvesi çekmiştir. Oynaktır. Nur Baba’yı epeyce peşinde koşturduktan sonra onunla nikâhlanmıştır.

Atiye Hanım

Yaşlı bir muhibbedir. Nur Baba ve Nigâr Hanımın mektuplarını taşıyan elçidir. Nigâr Hanıma, Nur Baba’nın aşkını aktarır. Đş bilen bir kadındır. Nuriye Hanım gibi, Atiye Hanım da tekkeye genç, taze ve itibarlı olarak girmiş, el sütünde tutulmuş, yaşlandıkça itibarını kaybetmiştir.

Nakip Paşa Haremi

Üsküdar civarında bir konakta oturan; dul, yaşlı bir kadındır. Üç senedir kış mevsimlerinde konağını Nur Baba ve yanındaki herkese açmaktadır:

“Bu kışlık sevgili yetmişini bulmuş, yerinden kımıldamaz hale (s. 156) girmiş, buruşuk bir acuzedir. Bu kadın Nur Baba’ya zahiren bir evlât muamelesi yapmakla beraber hakikatte Celile Bacı’nın kavlince onu vahşi, kıskanç ve hod-endiş bir ihtiras ile seviyormuş. Zaten bunun böyle oluşuna genç mürşidin, her kış bütün müridlerce görülmez, bilinmez, bulunmaz bir hale girişi kâfi bir delil değil mi?” (s. 157)

Nur Baba, kışlık dergâh sıkıntısını ortadan kaldırdığı, tüm dergâh erbabının memnuniyeti için uğraştığından dolayı, Nakip Paşa haremine katlanmaktadır. Kadın cömerttir, fedakârdır. Bu yüzden ilişkiyi onaylamayanların şikâyette bulunmaya hakları yoktur. Zaten Nur Baba için ciddî bir öneme sahip değildir.

Ölünce, tekkenin bahçesine, Alhotoz Afife Hanımın yanıbaşına gömülür. Mezarı özenle hazırlanmış ve tekke halkının saygısını içeren bir kitabe ile süslenmiştir.

Yaşlı Misafir Kadın

Hisarlı’dır. Nur Baba’nın ilk evladıdır. Yaşlı bir kadındır.

Nigâr Hanımı, Nur Baba’dan dolayı ziyarete gelmiş; “tavırları zarif, sesi

okşayıcı ve gözleri esrarlı” (s. 141) bir kadındır. Nigâr Hanıma yaklaşımı naziktir.

“Zamanın kimbilir ne tuhaf cilvelerile gevşemiş ve süzülmüş çehresinde bir genç kıza yakışır, taze, çocukça mahcubiyet gölgeleri vardı. Fakat, gözleri gizli tecessüslerden uzak değildi. (s. 141)

Uzun zamandır dergâha gidememektedir. Anadolu Hisarı’nda oturduğundan Nigâr Hanıma yakındır. Nur Baba, Nigâr Hanımın konağı etrafında dolandığı zamanlarda bu kadına da uğrar. Ama Nigâr’ın sevgisi, herkesinkinin üstündedir.

Kadın, Nur Baba’nın Nigâr Hanımın peşinde dolanmasını uygun bulmamaktadır ve duruma bir çare bulacağını umarak Nigâr Hanıma gelmiştir. (s. 142) Nigâr Hanıma, Nur Baba’nın, onun aşkı için çektiği sıkıntıları, düştüğü perişan durumu, buhranlı hâlini aktarma görevini üstlenmiştir.

Ona göre Nigâr Hanım mutlaka gidip Nur Baba’yı görmelidir. (s. 146) Tekkenin eski evlâtlarından olan kadın, ara bulucu konumundadır. Bir aşk elçisidir. Đkna etmesini çok iyi bilen bir kadındır.

Nigâr Hanımın Annesi

Đhtiyardır. Kanlıca’daki yalısında ikamet eder. Kızı Nigâr, eşi Madrid’e sefir olduğundan beri, iki çocuğuyla onun yanında kalmaya başlamıştır.

Nigâr’ın, hareketlerini hiç de onaylamadığı halasının mensup olduğu tekkeye kaymasını önlemeye, yaptığı yanlışı anlatmaya çalışır. Hiç kimseyi düşünmese bile kendisini düşünmesini istemektedir:

“ - Vallahi, bu olur şey değil, Nigâr! Haydi bizi düşünemedin, fakat kendini... Korkmadan nasıl oldu da bu zamanlara kadar...” (s. 134)

Prensipleri olan bir kadındır.

“Zeyl” bölümünde kızının, ailesiyle birlikte onu da terk ettiği ve kızının

yüzünden öldüğü belirtilir. (s. 172) Yanıp tutuştuğu kızı, onun için yas bile tutmamıştır.

Ailesi, şerefi için yaşayan, bu değerlere sahip çıkmaya çalışan, gururlu bir kadındır.

Muhibbeler

Nur Baba küçüklüğünden beri kadınlara düşkündür ve kadınlar da ona kapılırlar. Tekkeyi muaşaka yerine çevirirler.

“Nur Baba dergâhına sığınmış kaç tane yersiz yurtsuz bacılar muhibbeler vardır ki, sabahtan akşama kadar işsizlikten, iç sıkıntısından fasılasız dem içerler ve uyku uyurlar. Bunların ekserisi, filvaki, daima tekkede bulunmaz; fakat, Âyin-i Cem günlerinde muhakkak tâ sabahtan isbatı vücut eder.” (s. 94)

Merasimlerde hep biraradadırlar. Nigâr’ı tekkeye çekmekte Nasib Hanım’a yardımcı olur, Nigâr’ı çepeçevre sararlar.

Tekkenin gözde kadınlarıyla aralarına mesafe koysalar da dalkavukluk etme, sırnaşma, lâubalîlik fırsatlarını kaçırmazlar.

Merasim zamanlarında coşarlar. Her birinin ayrı tavırları, ayrı kokuları vardır. Ancak birleştikleri nokta güzel mâniler ve nefesler söylemeleridir.

Macid’in hatıra defterinden alınan satırlara göre, Macid’in tekke ve kadınlı erkekli tekke halkıyla ilgili düşünceleri şöyle aktarılır:

“Filvaki, yarı mabede benziyen o yerde ve yarım bir zulmet içinde, her ferdi coşkun bir ihtiras dalgası haline girmiş haykıran, gülen, ağlıyan, bayılan, kıvrılıp sızan bir yığın insanın manzarası benim için hayatın nadir görülen sahnelerinden biriydi. Bunda, âdeta tekemmül etmeden çürümüş, sakat, küçük bir beşeriyetin fecaat dolu ifadesi vardı.” (s. 126)

Nur Baba’nın kadınları avlamada izlediği yollar şu satırlarla özetlenebilir:

“Sadedil ve mutekidleri ağlamak ve ilâhilerle; geçkin ve cesaretsizleri rakı ve şarkılarla; sefih ve tecrübekâr olanları da karanlıklarda anî hamlelerle zabtetti.” (s. 150)

Muhibbeler yüzsüz, dalkavuk, merasimleri eğlenceye, böylelikle tekkeyi de aşk yerine çeviren, Nur Baba’ya hayran kadınlardır.

DEKORATĐF KONUMDAKĐ KADINLAR