• Sonuç bulunamadı

Denize kıyısı olmayan devletler kavramı tanımsal olarak ele alındıktan sonra, bu devletlerin ortak birtakım özelliklerine değinilerek, oluşturulacak denize kıyısı olmayan devletler listesi daha anlaşılır, belirgin ve tartışmaya daha kapalı hale getirilebilir. Belirtildiği üzere, denize kıyısı olmama durumu coğrafî bir dezavantajdır. Coğrafyadan bahsedildiğinde ise, ortak bir durum söz konusu olamaz. Böylece, dünyadaki her devletin durumu birbirinden farklılık göstermektedir. Fakat, yine de bazı ortak özelliklere vurgu yapılabileceği düşünülebilir.

İlk özellik, bu devletlerin denizlerden uzakta konumlanmalarıdır.128 Bu durum ayıntılarıyla incelendiğinde denize kıyısı olmayan birçok devletin, mesafe bağlamında, denizlerden çok uzakta konumlanmış oldukları görülür.129 Fakat, bazı denize kıyısı olmayan devletler bu durumun bir istisnasını oluştururlar. Gerçekten

127 GLASSNER, 1970, s. 2. Tanım şu şekildedir: “The term land-locked means having no seacoast

whatever, being completely mediterranean”. Burada kullanılan “mediterranean” kelimesi normal

(günlük) kullanımdaki gibi “Akdeniz” anlamını taşımamaktadır. Bu kelime Lâtince kökenli olup; medius (orta) ile terrain (kara veya toprak) kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur.

128 ALMEEN, s. 3; FAYE M.L. & McARTHUR J.W. & SACHS J.D. & SNOW T., The Challenges Facing Landlocked Developing Countries, JHD, vol. 5/1, 2004, s. 32; GLASSNER, 1970, s. 4-5; SINJELA, 1983, s. 1; VASCIANNIE, 1990, s. 5.

129 Denizden en uzak konumlanmış denize kıyısı olmayan devlet Kazakistan’dır (3750 km), bu devleti sırasıyla Kırgizistan (3600 km), Tacikistan (3100 km) ve Özbekistan (2950 km) izlemektedir, bkz. Landlocked Developing Countries: Facts and Figures, UNCTAD, Geneva-New York, 2006, s. 24, 26, 52, 58.

de, bazı devletler, denize kıyılarının bulunmamasına rağmen, denizden fazla uzakta konumlanmamışlardır.130

İkinci özellik olarak, tüm bu devletlerin, özellikle ticaret yapabilmeleri için varolan bir veya daha fazla komşu devletin yardımına ihtiyaç duymaları sayılabilir. Daha öncede belirtildiği üzere, bu husus, tanımda yer alması gerekmeyen, ama deniz kıyısına sahip olunmaması durumunun doğrudan sonucu olan bir olgudur. Denize kıyısı olmayan bir devlet üçüncü ülkelerle ticaret yapmak istiyorsa, günümüz dünya ticaretinin yaklaşık %90’nın denizler üzerinden gerçekleştirildiği düşünüldüğünde, komşu kıyı devletine muhtaç olduğu aşikârdır.

Yukarıda belirtilen bu ikinci özelliğe bağlı olarak, bu devletlerin ekonomik durumlarının, dolayısıyla gelişmişlik düzeylerinin de doğrudan etkilendiği gözlemlenmektedir.131 Bu bağlamda, üçüncü özellik olarak bu devletlerin, genelde az gelişmiş oldukları ifade edilebilir. Bu durumun istisnası ise, Avrupa kıtasında yer alan denize kıyısı olmayan devletlerdir.132

Dördüncü özellik ise, bu devletlerin göreceli olarak siyasî güç olmadıkları133 ve dünya üzerinde daha ziyade ikincil konumda bulundukları şeklinde mütalâa edilebilir. Ciddî bir inceleme yapıldığında görülmektedir ki, bu devletler genelde siyasî öneme sahip olmayan, dünya siyasetine yön vermeyen ve bu bağlamda ikinci

130 Örneğin; Andora, Avusturya, Bolivya, İsviçre, Kosova, Lesotho, Liechtenstein, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Malawi, Moldavya, San Marino, Sırbistan, Swaziland, Vatikan, Zimbabwe; Avrupa’dakiler hariç denize uzaklıklara ilişkin bilgiler için bkz. Landlocked Developing Countries: Facts and Figures, UNCTAD, 2006 (bundan sonra UNCTAD-2006 şeklinde atıflandırılacaktır) (burada 500 km’den daha yakın uzaklığa sahip olan devletler belirtilmiştir); Avrupa’da yer alan denize kıyısı olmayan devletlerin büyük çoğunluğunun denize olan uzaklıkları için ise bkz. ALMEEN, s. 27-28; GLASSNER, 1970, s. 6.

131 İnsanî gelişim endekslerine bakınca, denize kıyısı olmayan devletler açısından durumun gerçekten de vahim bir hâl aldığı gerçektir. 2002 raporuna göre, en düşük gelişmişlik düzeyine sahip olan 13 devletten 10’u denize kıyısı olmayan devlet iken, Avrupa dışındaki hiçbir denize kıyısı olmayan devletin yüksek gelişmişlik düzeyine sahip olmadığı görülmektedir. Bkz. FAYE et al, sy. 31-32, ayrıca s. 34-35-36, 37, 38’deki sıralamaları ve ilgili verileri gösteren tablolara bakılabilir.

132 Bunlar arasında mini devletler, mikro devletler veya minyatür devletler olarak adlandırılan Andora, Liechtenstein, San Marino ve Vatikan ile birlikte sanayileşmiş İsviçre ve eski Doğu Bloku ülkelerinden günümüzün yeni Avrupa Birliği üyesi devletlerinden Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya sayılmaktadır.

133 GLASSNER, 1970, s. 12; IBLER V., The Land- and Shelf-Locked States and the Development of the Law of the Sea, AIS, vol. 4, 1973, s. 56, dipnot 2; CAFLISCH L.C., Land-Locked and Geographically Disadvantaged States and the New Law of the Sea, TA, vol. 7, 1977, s. 352; KWIATKOWSKA B., The 200 Mile Exclusive Economic Zone in the New Law of the Sea, Dordrecht, 1989, s. 22; UPRETY, 2006, s. 10.

öneme sahip devletlerdir. Bunlardan bazıları tarafsız ülke statüsündedir.134 Soğuk savaş döneminde çok az sayıdaki denize kıyısı olmayan devlet komünist bloka aitken135, bir çoğu ya batı136 ya da bağlantısızlar (non-aligned)137 grubunda yer almaktaydı. Günümüzde Avrupa’da yer alan denize kıyısı olmayan devletlerin çoğu Avrupa Birliği’ne üyedir.138 Yine birçok denize kıyısı olmayan devlet, kendi yer aldığı coğrafî bölgelerde kurulan ekonomik topluluklara üye konumdadır. Günümüzün en etkili ve gelişmiş uluslararası örgütü olan ve evrensel nitelik taşıyan Birleşmiş Milletler Örgütüne de tüm denize kıyısı olmayan devletler üyedir.139

Denize kıyısı olmayan devletler açısından kabul edilebilecek beşinci ortak özellik, bu devletlerin genelde yüksek râkımlarda olmaları ve dağlık alanlarda bulunmalarıdır.140 Bu özelliğin bir uzantısı, özellikle de ekonomileri gelişmemiş olan denize kıyısı olmayan devletler açısından, ulaşım yollarının (karayolu, demiryolu ve hattâ havayolları) ve bunların altyapılarının çok kötü durumda olmasıdır. Bu durum, zaten zor yapılan uluslararası ticareti ve dolayısıyla da bu devletlerin ekonomilerini olumsuz olarak etkilemektedir.

Denize kıyısı olmayan devletler açısından ortak olarak belirtilebilecek bir diğer husus ise, bu devletlerin kısıtlı doğal kaynaklara sahip olmalarıdır. Bir başka deyişle denize kıyısı olmayan devletlerin toprakları doğal kaynaklar bakımından zengin değildir. Bakıldığında, bu devletlerin denizlerdeki kaynaklardan yararlanmalarının fizikî olarak mümkün olmamasının yanı sıra, kendi ülkelerinde de (toprakları dâhilinde de) kaynak sıkıntısı çekmekte oldukları gözlenmektedir. Bu durumun istisnaları da bulunmaktadır. Afrika kıtasında yer alan Botswana, Uganda ve Çad ile Asya’da yer alan Moğolistan, 1991 yılında dağılan SSCB’den bağımsızlıklarını kazanan Orta Asya Devletleri ve Kafkaslarda yer alan Azerbaycan, ve en son olarak Güney Amerika’da yer alan Bolivya bu durumun istisnalarını teşkil

134 İsviçre, Avusturya, Laos gibi.

135 Moğolistan, Afganistan, Macaristan, Çekoslovakya. 136 Bolivya, Paraguay, Lüksemburg.

137 Hemen hemen Afrika kıtasındaki tüm denize kıyısı olmayan devletler ve Nepal. 138 Lüksemburg (kurucu üye), Avusturya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya.

139 Tarafsız bir devlet olmasından ötürü İsviçre, kendi isteğiyle, çok uzun zaman Birleşmiş Milletler üyesi hâline gelmemişken, 2002 yılında Birleşmiş Milletler üyesi hâline gelmiştir. Böylece, dünyadaki denize kıyısı olmayan devletlerden sadece Vatikan Birleşmiş Milletler üyesi olmamaktadır, www.un.org/members/list.shtml.

140 ALMEEN, s. 4. Bununla beraber, Glassner, bazı denize kıyısı olmayan devletlerin genelde ülkelerinin düz bir alana yayıldığını, bazı yerlerde dağ veya dağ sıralarına rastlanıldığına işaret ederek bu ülkeleri şu şekilde sıralamaktadır: Paraguay, Lüksemburg, Macaristan, Laos, Moğolistan ve Afrika’daki birçok devlet. Bkz. GLASSNER, 1970, s. 8.

etmektedir. Özellikle Azerbaycan ve Kazakistan dünyanın en önemli petrol rezervlerine sahipken, Türkmenistan dünyanın en zengin doğal gaz kaynaklarına sahiptir.141 Botswana ise, dünyanın en önemli elmas madenlerine sahiptir. Çad, zengin petrol yataklarına sahiptir. En son Afrika’nın en zengin petrol yatakları Uganda’da keşfedilmiştir. Moğolistan’da ise, yine son dönemlerde zengin altın ve özellikle de uranyum madenleri bulunmuştur. Bolivya ise, doğal gaz rezervlerinde Güney Amerika’da Venezüella’dan sonra gelmektedir.