• Sonuç bulunamadı

Denize Kıyısı Olmayan Devlet Kavramının Doktrinde Ele Alınışı

Bu alt başlığın girişinde de belirtildiği üzere, doktrinde, özellikle de yeni bazı denize kıyısı olmayan devletlere ilişkin bir karmaşa yaşandığı görülmektedir. Bazı devletler, gerçekte denize kıyısı olmadıkları hâlde, bu kategori içinde değerlendirilmemektedir. Örneğin; Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan esasen denize kıyısı olmayan devletler olmalarına rağmen, bazı hukukçular tarafından bu kategori çerçevesinde değerlendirilmemektedirler.104 Bir

104 Bu konuda Uprety bu devletlerin denize kıyısı olmayan devletler içinde yer almadıklarını belirtmektedir. Bkz. UPRETY K., Landlocked States and Access to the Sea: An Evolutionary Study

başka durumda ise, denize kıyısı olmayan Makedonya, bir yazar tarafından, coğrafî açıdan elverişsiz devletler kategorisinde değerlendirilmiştir.105 Yine bazı devletler ise, denize kıyıları olduğu hâlde, denize kıyısı olmayan devletler kategorisine dâhil edilmektedirler.106

Bu karmaşıklığı önlemenin en güzel yolu, doktrinde yapılan denize kıyısı olmayan devlet tanımlarını da dikkate alarak ve yukarıda belirtildiği üzere bazı devletleri bu kategori dışına koyan yazarların savundukları tezleri de değerlendirerek, genel bir denize kıyısı olmayan devlet tanımını oluşturmak ve bu konuyu açıklığa kavuşturmak olacaktır.

Yukarıda belirtildiği üzere, ortaya çıkan veya çıkabilecek karmaşıklıkları önleyebilmek amacıyla, denize kıyısı olmayan devlet kavramının ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için, ilk olarak, konuya ilişkin doktrindeki çalışmalarda yer verilen tanımlar değerlendirilebilir.

Konuyu ayrıntılı biçimde incelemeye geçmeden evvel belirtilecek hususlardan biri, konun ele alınış biçimidir. Genelde uluslararası alanda ve özellikle de uluslararası belgelerde “denize kıyısı olmayan ve coğrafî açıdan elverişsiz

of a Contested Right, DJIL, vol. 12, 1993, s. 404, dipnot 1; UPRETY K., From Barcelona to Montego Bay and Thereafter: A Search for Landlocked States’ Rights to Trade through Access to the Sea- A Retrospective Review, Sin.JICL, vol. 7, 2003, s. 201 ve dipnot 1; UPRETY K., 2006, s. 5, 8, 9, 10. Verdiği listeyle Menefee de Uprety gibi bir belirlemeye gitmiştir. Bkz. MENEFEE, s. 8-9. Kovalev’in de denize kıyısı olmayan devletler listesi dâhilinde Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan’a yer vermediği görülmektedir. Bkz. KOVALEV, s. 139. Fakat, Kovalev Ermenistan’a da saydığı devletler içinde yer vermemiştir. Bu yüzden, Kovalev’in Hazar’a ilişkin mi bir ayrıma gittiği anlaşılamamıştır. 105 Sharma denize kıyısı olmayan devletlere ilişkin listede (Upadhyaya’ya atıfla belirttiği liste) Makedonya’yı denize kıyısı olmayan devletler dâhilinde belirtmemiş (muhtemelen atıf yapılan listenin tarihi eski olduğu için, Makedonya listeye dâhil edilmemiştir), fakat, coğrafî açıdan elverişsiz devletlere ilişkin vermiş olduğu listede, Makedonya’nın adına da yer vermiştir. Bkz. SHARMA S.K., Law of the Sea and Exclusive Economic Zone, New Delhi, 2008, s. 255 (denize kıyısı olmayan devletlerin listesi) ve 493 (belli başlı coğrafî açıdan elverişsiz devletlere ilişkin verilen liste).

106 McLACHLAN K., Introduction, in Land-Locked States of Africa and Asia, edited by Hodder & Lloyd & McLachlan, London, 1998, s. 2. Burada yer alan tablo 1’de denize kıyısı olmayan devletlerin listesi, sayısal bazı kriterler eşliğinde verilmiştir. Bu listede Bosna Hersek ve Slovenya’ya da yer verilmiştir, dolayısıyla da bu devletler denize kıyısı olmayan birer devlet olarak gösterilmiştir. Oysa, Bosna Hersek’in (yaklaşık 20 km) ve Slovenya’nın (yaklaşık 47 km) çok kısa da olsa Adriyatik

Denizine kıyıları bulunmaktadır, bkz. www.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_length_of_coastline. Esasen, Bosna Hersek ve

Slovenya, coğrafî açıdan elverişsiz devletler kategorisine dâhildirler. Öte yandan, coğrafî açıdan elverişsiz bir devlet olarak kabul edilebilecek Monako’nun, Kovalev tarafından denize kıyısı olmayan devlet olarak sayıldığı görülmektedir. Bkz. KOVALEV, s. 139.

devletler” kavramı bir bütün olarak ele alınmaktadır.107 Bir başka ifadeyle, bu çerçevede bir kalıplaşma olduğu savunulabilir. Doktrinde bu kalıplaşmaya uyarak konuyu bir bütün olarak ele alan yazarlar108 olduğu gibi, denize kıyısı olmayan devlet konusunu tek başına ele alan yazarlar109 da bulunmaktadır.110

Öncelikle Uprety’nin karmaşaya yol açan yaklaşımının değerlendirilmesi, konuyu açıklamak adına daha mantıklı olabilir. Uprety, denize kıyısı olmayan bir devleti belirleyen özelliklerden biri olarak (ve doğal olarak), o devletin denize kıyısının bulunmaması olduğunu belirttikten sonra, bunu uluslararası deniz ticaretine doğrudan katılamama unsuru ile birlikte açıklamakta ve bazı devletlerin çok sınırlı da

107 Tabiî ki, özel bir durumu inceleyen uzmanlık antlaşmaları olabilir. Bunun en güzel örneği olarak, yukarıda da değinilen, 1965 tarihli “Denize Kıyısı Olmayan Devletlerin Transit Ticaretine Dair Sözleşme” gösterilebilir. Özellikle, bu tür antlaşmalar transit hakkı, ticaret gibi çeşitli konulara ilişkin olarak ve iki taraflı veya çok taraflı (bölgesel nitelikli veya uluslararası bir örgüt çerçevesinde) yapılabilir.

108 CHURCHILL & LOWE, 1999, s. 433-446 (chapter 18); VASCIANNIE S., Land-Locked and Geographically Disadvantaged States in the International Law of the Sea, Oxford, 1990; WANG, s. 441 vd., 406 vd.; ayrıca, konuyu genel olarak BMDHS çerçevesinde ele alan tüm uluslararası hukuk kitapları, bkz. bibliyografya.

109 MERRYMAN J.H. & ACKERMAN E.D., International Law, Development and the Transit Trade of Landlocked States: The Case of Bolivia, Hamburg, 1969; GLASSNER M.I., Access to the Sea for Developing Land-Locked States, The Hague, 1970; ČERVENKA; SINJELA A.M., Land-Locked States and the UNCLOS Regime, USA, 1983; ALMEEN A., Land-Locked States and International Law: With Special Reference to the Role of Nepal, New Delhi, 1989; HODDER D. & LLOYD S.J. & McLACHLAN K. (eds.), Land-Locked States of Africa and Asia, London, 1998; GLASSNER M.I., Bibliography on Land-Locked States, Economic Development and International Law, 5th revised and enlarged edition, New York, 2001-Prof. Dr. Glassner kitabının başlığını denize kıyısı olmayan devletlere ilişkin koymakla birlikte, eserde sadece coğrafî açıdan elverişsiz devletleri inceleyen veya her iki kavramı da beraberce ele alan eserlere de yer vermiştir. Bu bağlamda, bu eser bir üst veya bir altta yeralan dipnottaki eserler dâhilinde de değerlendirilebilir; CHOWDHURY A.K. & ERDENEBILEG S., Geography Against Development: A Case for Landlocked Developing Countries, New York, 2006 (bu liste kronolojik olarak oluşturulmuştur); ayrıca, sadece denize kıyısı olmayan devletlere ilişkin makaleler de söz konusudur, bkz. bibliyografya.

110 Coğrafî açıdan elverişsiz devlet kavramı, denize kıyısı olmayan devletler kadar yoğun bir şekilde ele alınmayan bir kavramdır. Genelde de, bu kavram ayrı değil, bir bütün hâlinde ele alınılması tercih edilen bir kavramdır. Yine de, bu kavramı tek başına ele alan yazarlar söz konusudur. Bkz. ALEXANDER L.M. & HODGSON R.D., The Role of the Geographically Disadvantaged States in the Law of the Sea, SDLR, vol. 13/3, 1976, s. 558-582; PULVENIS J.P., La notion d’État géographiquement désavantagé et le nouveau droit de la mer, AFDI, vol. 22, 1976, s. 678-719; SYMONIDES J., Geographically Disadvantaged States and the New Law of the Sea, Polish Yearbook

of International Law, vol. 8, 1976, s. 55-73; GOVINDARAJ V.C., Geographically Disadvantaged

States and the Law of the Sea, in Law of the Sea: Caracas and Beyond, edited by Anand, New Delhi, 1980, s. 253-262; ALEXANDER L.M., The “Disadvantaged” States and the Law of the Sea, MP, vol. 5/3, 1981, s. 175-183; BOWEN R.E., The Geographically Disadvantaged States and the Law of the Sea: A Study in Coalition Formation 1967-1975, University of South California, 1983 (unpublished master thesis) (bu esere ulaşılamadığı için değerlendirilememiştir ve dolayısıyla bibliyografyada yer verilememiştir); CAFLISCH L.C., What is a Geographically Disadvantaged State?, ODIL, vol. 18/5, 1987, s. 641-663; McGOWAN G., Geographic Disadvantage as a Basis for Marine Resource Sharing between States, MULR, vol. 13/3&4, 1987, s. 209-229; SYMONIDES J., Geographically Disadvantaged States under the 1982 Convention on the Law of the Sea, RCADI, vol. 208, 1988-I, s. 287-406 (bu liste kronolojik olarak oluşturulmuştur).

olsa denize bu açıdan ulaşımları olduğunu belirtmek suretiyle, denize kıyısı olmayan devlet kapsamına giremeyeceklerini belirtmektedir. Bu bağlamda saydığı devletler arasında Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan yer almaktadır.111

Doktrindeki diğer yazarlardan Vasciannie, denize kıyısı olmayan devleti, “denize kıyısı olmama” ve “böylelikle denize çıkış için bir veya daha fazla komşu ülkeye bağımlı olma” unsurlarıyla tarif etmektedir.112 Diğer bir yazar ise, kendi ülkesel yetki sınırları dâhilinde denize doğrudan çıkışı olmayan devletler olarak nitelendirmiştir.113 Bir başka yazar ise, denize kıyısı olmayan devleti açık denize kıyısı olmayan devlet şeklinde tanımlamaktadır.114 Bir başka tanımlamada ise, denize kıyısı olmayan devletler açık, yarı-kapalı veya kapalı denizlere sınırı olmayan devletler olarak tarif edilmektediler.115 Yapılan bir diğer tanımlamada, denize kıyısı olmayan devletler denize açık çıkışı (open access to the sea) olmayan devletler olarak tanımlanmaktadır.116

Tüm bu tanımlar gözönüne alındığında, ortak noktanın temelde “deniz kıyısına” sahip olmama durumu olduğu görülmektedir.117 Bu hususun yanı sıra, Vasciannie tarafından belirtilen ve bu ilk hususa bağlı komşu ülkeye bağımlılık kriteri de dikkat çekici gözükmektedir. Bunun dışında, Childs’ın “denize çıkışı olmama” fikrini ortaya atan tanımı da ilgi çekici bir tanım gibi gözükmektedir.

Tüm bu anlatılanlarla beraber, Uprety’nin Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’ı kategori dışında bırakmasının nedeni tam anlaşılamasa da, şu sebeplerden olduğu düşünülebilir: Uprety, ya bu devletlerin Hazar Gölüne

111 UPRETY, 2006, s. 5. 112 VASCIANNIE, 1990, s. 4.

113 “...having no direct access to the sea within the bounds of their territorial jurisdiction”. Bkz. CHILDS P., The Interests of Land-Locked States in Law of the Seas, SDLR, vol. 9/3, 1972, s. 701. 114 McLACHLAN, s. 1.

115 SOHN L.B. & GUSTAFSON K., The Law of the Sea in a Nutshell, Minnesota, 1984, s. 129. 116 RABALLAND G., Determinants of the Negative Impact of Being Landlocked on Trade: An Emperical Investigation Through the Central Asian Case, CES, vol. 43, 2003, s. 521.

117 Tanımlardan sadece bir tanesi, doğrudan, deniz kıyısı unsurunu bir kenara itmiş gözükmektedir. Bkz. CHILDS, s. 701. Öte yandan, yapılan tanımdan anlaşılmasa da, tanımın dipnotla yapılan açıklamasında, denize açık çıkışın olmaması durumunun, deniz kıyısının yokluğu anlamına gelmediği belirtilmiştir. Bkz. RABALLAND, s. 521, dipnot: 2. Yazar, bu durumun Hazar Denizi’ne kıyısı olan devletler için kabul edileceğini belirtmiştir. Hazar, genel anlamda, deniz olarak kabul edilemeyeceğinden dolayı, yazarın bu açıklamasına katılmak zor gözükmektedir.

(Denizine)118 kıyısı olan devletler olarak aralarında deniz ticareti yapabilme durumlarını dikkate almaktadır ya da Hazar’ın statüsünü deniz olarak benimseyerek kıyı varlığını bu devletler açısından kabul etmektedir. Bir an için Hazar Gölüne kıyısı olan devletlerin aralarında deniz ticareti yaptıklarını farz edelim (ki mutlaka yapılmaktadır), Hazar’ın kıyısında toplam beş devlet yer aldığına göre119, bu şekilde bir kabulü anlamak veya genelleştirmek olanaksızdır. İkinci olasılıkla ilgili ise, denizle ilgili yapılan açıklamalar çerçevesinde; Hazar Denizinin bir göl olduğu açıktır. Bu bağlamda da Hazar Denizine kıyısı olan bu üç devlet denize kıyısı olmayan devlet kapsamından çıkartılamazlar. Özbekistan ise, Hazar denizine kıyısı olmayan bir devlettir.120 Bununla beraber, bir zamanlar dünyanın üçüncü büyük gölü olan ve Aral Denizi diye de bilinen121 Aral gölüne kıyısı olan bir devlettir. Hazar için yapılan tüm yorumların Özbekistan-Aral için de geçerli olduğunu belirtmekle yetiniyoruz.

Tüm bu anlatılanlar çerçevesinde görülmektedir ki, bazı coğrafî kavramlar üzerinde yaşanan sıkıntılar, hukukî kavramlara yansımakta ve uluslararası alanda sorunlara yol açabilmektedir. Denize kıyısı olmayan devlet tanımının tek ve en önemli kriteri bize göre, ilgili devletin “deniz kıyısına” sahip olmama durumudur. Bu bağlamda, coğrafî açıdan elverişsiz devletler kavramının tanımında yapılanın aksine, denizin niteliğinin yâni açık, yarı-kapalı veya kapalı olup olmamasının bir önemi yoktur. “Deniz kıyısına sahip olmama” yeterli bir kritedir. Bununla beraber, bazı denize kıyısı olmayan devletler göllere sahip olabilirler veya büyük göllerin kıyılarının bazılarında bulunabilirler. Bu durum, onların kıyıya sahip oldukları ve de denize kıyısı olmayan devlet durumundan çıktıkları şeklinde yorumlanamaz. Bazı yazarların yaptığı gibi, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın bu devlet kategorisinden çıkartılması, bu devletler için kabul edilemeyecek haksız sonuçlar doğuracaktır. Denize kıyısı olmayan devlet kategorisinden çıkartılacak bu devletler, dolayısıyla coğrafî açıdan elverişsiz devlet konumuna gelecektir.122 İlk

118 Kaynaklarda Hazar Denizi olarak belirtilse de, bu belirleme ismen olmaktadır. Deniz teriminin kullanılması bunun ötesinde bir anlam ifade edemez. Zaten, doktrinde de Hazar bir göl olarak telakki edilmektedir. Bkz. LANE, s. ix; BUTLER W.E., The Soviet Union and the Continental Shelf, AJIL, vol. 63/1, 1969, s. 106; NOGAYEVA A., Hazar’da Petrol Dansı, Cumhuriyet Strateji, yıl: 3, sayı: 155, 18/06/07, s. 20.

119 Azerbaycan, İran, Kazakistan, Rusya ve Türkmenistan.

120 Özbekistan’a ilişkin olarak, Aral’a kıyısının olması durumunun bir karmaşaya sebebiyet verdiği belirtiliyor. Bkz. MENEFEE, s. 3-4, dipnot 8. Menefee, bu hususun Irak ve Ürdün tarafından gündeme getirildiğini belirtiyor.

121 LANE, s. ix.

122 Uprety’nin de bu devletleri bu kategori altında değerlendirdiği anlaşılıyor (en azından daha az avantajsız devletler şeklinde bir tanımlamaya gidiyor). Bkz. UPRETY, 2006, s. 5.

bakışta özellikle, denizlerde bulunan kaynaklardan yararlanma konusunda bu iki devlet kategorisinde yer alan devletler açısından herhangi bir ayrım gözetilmediği düşünülebilir. Tabiî ki, gerçekten de deniz kaynakları açısından ileride de görüleceği üzere, bu iki kategori arasında pek bir fark bulunmamaktadır. Zaten, anılan bu dört devletten üçünün Hazar Denizine ve birinin de Aral Gölüne kıyıları olduğu için gerek canlı123 gerek cansız124 doğal kaynaklar bakımından diğer halefleri gibi bir sorun yaşamamaktadırlar. Fakat, esas sorun denize ulaşımda yaşanmaktadır. Bu devletlerin açık denizlere doğrudan ulaşım olanakları yoktur ve bu devletleri denize kıyısı olmayan devlet kategorisinden çıkartmak, bu devletler için kabul edilemeyecek bir haksızlık yaratır. Denize kıyısı olmayan devletlerin, denize ulaşmaları için onlara haklar tanınmış ve birtakım düzenlemeler yapılmıştır.125 Hiçbir devlet ait olduğu kategori dışına çıkartılmak suretiyle sahip olduğu haktan mahrum edilemez. Sonuç olarak, bu karışıklığın temelinin gerekli tanımın iyi yapılmaması veya anlaşılamamasına dayandığı düşünülebilir. Yukarıda da belirtildiği üzere, tanımın iyi yapılamamasının veya anlaşılmasında birtakım sorunların ortaya çıkmasının nedeni, kanımızca, coğrafî tanımların hukuka uyarlanmasında yaşanan zorluklardan kaynaklanmaktadır. Örneğin; burada yaşanan temel sorun, Hazar ve Aral’ın statülerine bağlıdır. Hazar’ın statüsünün belirlenmesi için veya daha doğru bir anlatımla Hazar bir göl müdür ya da deniz midir, anlaşılması için denizin tanımına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede yukarıda ele alınan deniz tanımının yinelenmesinde fayda vardır: deniz, birbiriyle doğal bağlantılı hâlinde olan büyük ve tuzlu su alanlarıdır.126 Bu tanıma göre, Hazar’ın doğrudan, en azından doğal olarak diğer denizlerle bağlantılı olmaması bize Hazar’ın bir göl olduğunu göstermektedir.

Yukarıda dikkat çektiği belirtilen Vasciannie’nin birbirine bağımlı ikili unsura dayanarak yaptığı tanımda kullanılan ikinci unsur, yani “denize ulaşım için komşu bir veya daha fazla devlete ihtiyaç duyma”, denize kıyısı olmama durumunun getirdiği bir sonuç, dolayısıyla bu devletlerin ortak özelliğini oluşturur; ama bu unsura tanımda yer vermenin, kanımızca gerekli olmadığı, ifade edilmelidir. Öte yandan Childs’ın “ülkesel yetki sınırları dâhilinde doğrudan denize çıkışı olmama tanımı” da, bazı zaafları beraberinde getirmektedir. Örneğin; kıyısı olup da denize çıkışı zor

123 Dünyanın en kaliteli havyarı bu ülkelerde üretilmektedir.

124 Dünyanın Arabistan’dan sonra en zengin petrol ve doğal gaz kaynakları bu devletlerde bulunmaktadır.

125 Bu düzenlemeler ilerleyen bölümlerde (ikinci bölümde) ayrıntılarıyla ele alınacaktır. 126 PAZARCI, II. Kitap, s. ; 164; SUR, s. 291.

olan, hattâ imkâsız olan devletler de bu kategori dâhilinde değerlendirilebilecektir. Bununla beraber, denize kıyısı olmayan devletlerin tanımını yaparken denizin hukukî niteliğinin (açık, yarı-kapalı veya kapalı deniz olması durumları) belirtilmesinin de bir gereği yoktur. Bu belirleme, coğrafî açıdan elverişsiz devletler tanımı için önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, denize kıyısı olmayan devlet kavramının tanımı yapılırken tek bir unsura ihtiyaç duyulmaktadır: “denize kıyısı olmama durumu”. Bu bağlamda belki de en güzel tanım Glassner tarafından yapılmıştır: “denize kıyısı olmama terimi, her

hâlükârda tamamen karanın ortasında (dahilî) olmayı, deniz kıyısına sahip olmamayı ifade eder”127 Belirtmek gerekir ki; bu tanım resmî belgelerde yer alan tanımlarla paralellik taşımakla beraber, onların taşıdığı eksikliği giderecek kadar da açıktır.