• Sonuç bulunamadı

C. DEMOKRAT PARTİYİ KURAN MUHALEFETİN OLUŞUMU

1. Demokrat Partinin Kuruluşu

Meclis içerisinde toprak reformu ve Dörtlü Takririn oluşturduğu gerginlik ortada bir parti olmadan CHP’nin kendi içerisinde muhalefet oluşturduğunu ve bunun çok geçmeden partileşme ile resmiyet kazanacağı düşüncelerini toplum genelinde hâkim kılmıştır. Dörtlü Takriri verenlerin isteklerinin reddedilmesi iki görüşü ortaya çıkarmıştır, birincisi parti başkanının vermiş olduğu demokratikleşme direktifine rağmen, partinin hala otoriter tepkilerinin devam ettiği, ikincisi ise

93 Yeşil, Türkiye’de Çok Partili Hayat, s.47. 94 Gülcan, Cumhuriyet Halk Partisi, s.223.

CHP’nin kendi içerisinden bir muhalefet partisi çıkarmak istemesi fikridir.95 İkinci

düşünce bizce daha yakın bir seçenektir. Çünkü İnönü’nün partileşme anlamındaki ifadeleri ve DP’nin kurulması sonrasında CHP ile DP arasında vuku bulan sürtüşmede denge siyaseti izleyerek CHP’nin DP’yi yok etme girişimin önüne geçmiştir.

Basında oluşan dedikodular CHP içerisinden yeni bir parti çıkacağı atmosferinin sürekliliğini sağlamıştır.96 Menderes, Köprülü ve Koraltan’ın partiden

ihraçlarının ardından istifa ederek CHP’den ayrılan Bayar da muhalefete geçmiştir. İkinci Dünya Savaşının ardından alınan kararlar ve basının da muhalefete fikirlerini beyan konusunda verdiği destek ile önce milli kalkınma partisi kurulmuştur. Ardından İnönü tarafından verilen beyanatta, partiler demokratik rejimin zaruri şartıdır, şeklindeki ifadeleri Bayar ve arkadaşları parti kurmaları konusunda davet olarak nitelendirmişlerdir.97 Bu algılama sonrasında partinin kurulacağı konusunda

aleni faaliyet yürütülmeye başlanmıştır. Böylece partileşme anlamında iktidar karşısında duyulan endişe şimdilik sona ermiştir.

1 Aralık 1945 tarihinde basına verdiği demeçte, Bayar yeni bir parti kuracaklarını açıklamıştır. Üç gün sonra da İnönü Bayar’ı yemeğe davet etmiş ve konu ile alakalı olarak konuşmuştur. Böylece yeni bir parti kurmak için İnönü ve iktidarın onayı alınmıştır.98 7 Ocak 1946 tarihinde Refik Koraltan’ın Demokrat

Partinin kuruluş dilekçesini içişleri bakanlığına sunması ile parti resmi olarak kurulmuştur.99 Partinin kuruluş süreci ile alakalı olarak kurucuların sahip oldukları

endişe hakkında Zafer gazetesi sonraki yıllarda şunları yazmıştır; “Demokrat

Partinin ilk teşekkül ettiği anlarda umumi bir ürkeklik baş göstermiş ve bir an için Serbest Fırka tecrübesi acı acı hatırlanmıştır. Fakat bu seferki çok partili hayat, milli iradenin tezahür etmesi yolunda milletin derinden hissettiği ihtiyacın mahsulü

95 Kemal Karpat, Turkey’s Politics, The Transition To A Multi Party System, Princeton Üniversity

Press, New Jersey 1959, p.146.

96 Yeşil, Türkiye’de Çok Partili Hayat, s.49. 97 Yeşil, Türkiye’de Çok Partili Hayat, s.50 98 Eroğlu, Demokrat Parti, s.31.

ve içten içe teşekkül eden efkârı umumiyenin icra eylediği tazyikin neticesidir.”100

Partinin kurulduğu gün partinin merkez idaresi, tüzüğü ve programı ilan edilerek gayesinin demokrasi olduğu belirterek tüzük ve programın genelinde liberalizme vurgu yapılmıştır. 101 Bu kavramların tek parti idaresi altında bunalmış olan milletin

ve basının kulağına hoş gelmesi DP’ye olan desteği artırmıştır. DP’nin tüzüğünde yer alan demokratik ve ekonomik vaatler halk partisini birtakım düzenlemelere ve tedbirler almaya sevk etmiştir. Bunlar arsında tek dereceli seçim sistemine geçişten, matbuat kanunun 50. Maddesinin değiştirilmesine, öğrenciler dernek kurma hakkının verilmesinden, basın suçlarının affına kadar pek çok alanda demokratik kararlar alınması sıralanabilir.102 İktidarın DP ile ittifak içerisinde kabul ettiği en önemli

kanun ise Seçim Kanunu olmuştur.103

DP kurulduktan sonra hemen çalışmalarına başlayarak önce merkez teşkilatını ardından da taşra teşkilatlarını oluşturmaya çalışmıştır. Bir taraftan teşkilatlanmaya çalışan DP diğer taraftan da 1947 seçimleri için yoğun bir program ile propaganda faaliyetlerini yürütmüştür. Fakat 1947 seçimleri CHP’nin DP karşısında oluşan endişeleri dolayısıyla erkene alınarak 21 Temmuz 1946 tarihinde yapılmıştır. 24 Temmuzda açıklanan sonuçlara göre seçimlere katılım oranının %85 olduğu ve 465 milletvekilinin 395’ini CHP kazanırken teşkilatlanmasını tam olarak gerçekleştirememiş olan DP göstermiş olduğu 271 adaydan 64 milletvekili çıkarabilmiştir. İstanbul’da 27 milletvekilinin 18’ini alan DP daha çok büyük şehirlerde başarılı olabilmiştir.104 Seçimlerin ardından Adnan Menderes gazeteciler

ile yaptığı görüşme de kendisine yöneltilen sorulara cevap olarak milletin olgunluğuna inandığını, halkın DP ile beraber olduğunu ve muvaffak olacaklarından emin olduklarını söylemiştir.105 CHP’nin belediye seçimlerinde de DP karşısında

aynı şekilde başarısız olması ve oy kaybetmesi CHP’yi iyice rahatsız etmiştir. DP çevrelerinde ise bu durum iktidar partisinin güvensizlik oyu olarak

100 Burhan Apaydın, “1931 – 1950”, Zafer, 15 Mayıs 1950, Yıl:2, No:379, s.2. 101 Eroğlu, Demokrat Parti, s.33.

102 Eroğlu, Demokrat Parti, s.35.

103 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 7, Birleşim 57, C.23, 31 Mayıs 1946, s.246. 104 Şeyhanlıoğlu, Türk Siyasi Muhafazakârlığı, s.173.

değerlendirilmiştir.106 Karpat’ın 1946 seçimleri ile alakalı olarak “1946 seçimlerine

bir ay kala dahi DP Türkiye’nin ancak 41 ilinde ve 200 ilçesinde örgütlenebilmiştir”107 şeklinde vermiş olduğu bilgiler bu dönem de DP’nin

teşkilatlanmada yetersiz olmasına rağmen almış olduğu oyun CHP karşısında bir başarı emsali olduğunu göstermektedir.

1946 yılında yapılan seçimlerde DP’nin elde ettiği başarı tam oturmamış olan demokrasi atılımı içerisinde partinin geleceğini tehlikeye sokmuştur. DP’nin durumunu değerlendiren Recep Peker hükümeti sert tedbirlere başvurarak meclis görüşmelerinde yaptığı konuşmalar ile DP’yi kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya bırakmıştır. DP bu sıkıntılı süreci ancak İnönü’nün 12 Temmuz’da yayınladığı beyanname ile geçebilmiştir. İnönü’nün bu tavrı daha evvel de belirttiğimiz gibi bize göstermiştir ki DP’nin kuruluş sürecinde alınan reddedici ve ihraç edici tavırlar bir Muhalefet partisinin oluşmasına yönelik taktik olmuştur. İnönü 2 Temmuz’da yayınladığı beyanname ile tek partili idarenin artık muhalefetsiz olamayacağını ve demokratikleşme yolunda atılan adımların iptal edilemeyeceğini ifade ederek iki partiye de eşit davranılacağı güvencesinin hala geçerli olduğunu ortaya koymuştur.108

Bu beyanname İnönü’nün iki parti arasında arabuluculuk ettiğinin de göstergesidir.109

Yayınladığı beyanname ile daha önce başarısız olan çok partili demokrasi yolunda girişilmiş olan mücadelenin yarıda kalmasının önüne geçen İnönü hem kendi partisi olan CHP içerisinde hem de DP saflarında ağır bir şekilde tenkide uğramıştır. 12 Temmuz Beyannamesi DP ve CHP’de önemli kırılmaların yaşanmasına neden olmuştur. CHP’de Peker hükümetinin istifasını sonucu Hasan Saka hükümetinin yeni iktidar olmasına yol açarken, DP’de partinin muvazaalı bir parti olduğu fikrine mesnet teşkil etmiş ve 64 milletvekilinden 31’inin partiden ayrılmasına neden olmuştur. DP’den ayrılan bu vekiller 20 Temmuz 1948’de Millet

106 Gülcan, Cumhuriyet Halk Partisi, s.234.

107 Kemal Karpat, Türk Demokrasi Tarihi, Sosyal, Ekonomik, Kültürel Temelleri, Afa Yayınları,

İstanbul 1996, s.143.

108 Şeyhanlıoğlu, Türk Siyasi Muhafazakârlığı, s.181. 109 Uyar, Tek Parti Dönemi, s.199.

Partisini kurmuşlardır.110 Partilerin içerisinde yaşanan bu anlaşmazlıklar demokrasi

mücadelesinde belli bir parçalanma ve hükümet değişikliği ile sonuçlanmıştır. Fakat güçlü bir DP’nin önü iyice açılarak üç yıl sonra yapılacak olan seçimlere daha fazla propaganda malzemesi ile hazır olma fırsatı vermiştir.

Türkiye’de içerdeki bunalımın ve dışarıda beliren tehlikenin zaruri sonucu olarak demokrasi konusunda İkinci Dünya Savaşı sonrasında önemli gelişmeler yaşanmıştır. 1945-1950 yılları arasında bu gelişme fiili olarak kendini göstermiş ve siyasi partilerin kurulabilmesi yolunda iktidardan ardı ardına cesaret verici açıklamalar gelmiştir. Bir taraftan millette genel anlamda hissedilir bir hale gelen tek parti memnuniyetsizliği, diğer taraftan da CHP’nin kendi içerisinde temizlik veya

tedavi olarak nitelendirdiği muhalefetten arınma çabalarına dışarıdan

‘demokratikleşiniz’ baskılarının eklenmesi siyasi partilerin doğmasına neden olmuştur. Bu konuda Goloğlu DP’nin kuruluşu ile ilgili olarak “demokrasiyi

özleyenleri sevindirdiği kadar CHP’lileri de rahatlatmışa benziyordu. Çünkü Halk Partisi de kendi içerisinde bulunan muhaliflerin en önemlilerinden böylece kurtulmuştur”111 ifadelerini kullanarak durumun analizini daha net gözler önüne

sermiştir. 1945-1950 arası dönemde pek çok siyasi parti kurulmuş olmasına rağmen en şiddetli mücadele DP ve CHP arasında yaşanmıştır. CHP karşısında Milli Kalkınma Partisinin güçlü bir muhalefet yapamayacağını anlayan basın, sayfalarında DP’ye geniş bir yer vererek iktidarı belirlemede etkin olarak kabul edilen gücü kullanmış ve muhalif kitlenin DP’ye yönelmesini sağlamıştır.112 Tüm bunların yanı

sıra milletin genelinde görülen DP’ye yönelmenin altında yatan temel neden DP’nin vaat ve propagandasından ziyade CHP karşısında yıllardır biriken muhalif duygu ve düşüncelerin savunulabilmesi olmuştur.

110 Şeyhanlıoğlu, Türk Siyasi Muhafazakârlığı, s.182.

111 Mahmut Goloğlu, Demokrasiye Geçiş 1946-1950, Kaynak Yayınları, İstanbul 1982, s. 42. 112 Yeşil, Türkiye’de Çok Partili Hayat, s.55.